2 Nisan 1930 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

2 Nisan 1930 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

görünmek usulü Hayriye'ye dedim ki — A kız! Sana birdenbir oldu böyle?.. Âfet kesildi. Billahi, bu semtin en güzeli sensin | desem hatâ sayılmaz... Hem, güzelleştiğini farkeden yalnız ben . | değilim... Bütün erkekler senden bahsediyor ... Vapurda, t tramvayda, hattâ yolda yi ğün zaman dikkat ediyorum Gözler hep — sende... Halbuki, eskiden silik, manasız değilse bile, orta halli bir kızdın ... Adın sanın güzeller arasında anılmazdı. Ne oldu şimdi kuzum sana? | Hayriye gülümsedi | — Farkındayım... Bu işi şuurlu bir surette, yani, bilebile yapı- Bir. kurnazlığa başvur- urnazlık sayesinde gözlere sun, kuzum? Bir kadın kurnazlıkla güzel gözükebilir mi hiç? İmkânı yok.. Zira, tekmil kadınlar güzel gözükmek - içiz başvuruyorlar; larını, kaşlar l boyuyorl amma, nafilel " Fayda Bu kurnazlıklar, foya gi — Benim kurnazlığım ö mnazlıklardan değ — Vallahi, bi çarpsın ki- söylemem! -(Yemini | söylemem diye ettiğime dikkat buyuruyorsunuz, değil mi? Yazmam | iye yemin etmedim.| — Eh, dinle öyleyse, kardeşim: Sokağa biç yalnız çıktığımı görü- yor musun? — Hayır... Anlıyamadığım bir sebeple o musibet, mendebur Peyker'le arkadaş olmuşsun, hep onunla: beraber dolaşıyorsun. Hah, işte tamam, tamam ... Tam üstüne bastın. Madem Pe, ker'le - arkadaşlığımızın ” sebebini anlıyamamışsın dinle öyleyse: Bu çirkin, kambur, mıymıntı, kalın bacaklı, şaşı gözlü, çarpık kafalı, çürük dişli kızı, yanımda mahsus dolaştırıyorum. Beni güzel gös- nında nasıl sönük kalırsa, pek çirkin bir mahlükun yanında da öylece gözalıcı olur.. Peyker'in — yanındayken - siyaha nazaran beyaz, uçuruma nazaran tepe, gölgeye mazaran ziya gibi duürüyorum... Esasen az çok mev- cut olan fakat tabü vaziyette | dikkati celbetmiyen güzelliklerim iki misli artıyor; nazarı dikkati celbi Anladın mi kurnazlığımı? Esasen bu kurı lığı bulan ben değilim. Beyti vardır: imtiyazı hüsna güzel takabül et Haşmetlü para hazretleri... birinci kısım Hayatımın en büyük saade- teşkil eden hatıraları unut- madınız ya? — Unutmama imkân var mıdır? Siz benim arkadaşımsınız. — Bu kadar mı? Yalnız arka- | daşınız miyim? — Evet, başka hiç bir şeyim olamazsını Artık kendime sahip | Görüyorsunuz ki n bü- yük - halânız - yerinde... O size kocalık edemez. Siz onu sevemiz- riz. Onu sevemer eminim — Mosyö Hektor böyle şeyler | müfettiş Sadeddin beyin Evkaf ıslahatı Müfettişlerden mürekkep heyet tetkikat yapıyor Evkaf müfettişlerinden mürekkep bir heyet İstanbul'a gelmiş ve teftişata başlamıştır. Heyete bi setinde Cemal, Necati, Avni beylerden mürekkeptir. Müfettişler, İstanbul - evkafının senelik bütün muamelâtını tet başlamışlardır. Bu teftişat netice- sinde yapılacak ıslahat kararlaş- tırılacaktır. Aldığımız malümata göre İstan- bul kuyudu vakfiye, evkafı mub- haka ve heyeti fenniye teşkilâtı Ankaraya nakledilecek şehrimizde bu şubelere ait küçük birer teş- ilât kalacaktır. Evkafa ait vergiler, şimdiye kadar büyük bir teehürle ve müş- kilâtla tahsil ediliyordu. Teftiş heyeti, bunu da nazarı dikkate almıştır. Evkaf verği tahakuk şube- lerinin kadrgları tevsi edilecek tahsilâtın daha kolaylıkla temini için — tahsil müfettişlerile — icare memurlarının adedi çoğaltılacaktır. Hapishaneden kaçtı Bir hafta sonra tekrar yakayı ele verdi! 10 gün evvel Tıp fakültesinden eşya çalarken cürmümeşhut ha- linde yakalanan karariyle Ü: nakledilmişti. bir kaç gün kaldıktan sonra bir fırsatını — bularak — kaçmış — ve şiddetli — bir. takibata rağmen bulunamamıştır. Kadıköy polis devriyesi 2 gün evel elinde bir çuval bulunan şüpheli bir şahsa tesadüf ederek isticvap etmek istemiş fakat bu şüpheli adam elindeki çuvalı yere atıp savuşmuştur. Firar esnasında, İhsan 'olduğu edilen şüpheli a: takibe — maruz iğını görünce izini kaybederek İstanbul tarafına geçmiştir. İhsanı gayet iyi tanıyan, Kadı- köy Polis, memurlarından İhs: efendi de İstanbula gelerek herifi kapalı çarşıda yakalamıştır. İnhisar idarelerindeki münhal vazifeler Maliye — vekâletinden — inhisar idarelerine gelen bir tamimde münhal yerlere hiç bir memur alınmaması” bildirilmektedir. Bir senede 640 bin kilo eti kıvırcık diye yutturmuşlar! Hayvan borsası tarafından ya- Pilan istatistiklere göre geçen sene şehrimizde 1 milyon 5 bin 449 kilo kuzu, 4 milyon 552 bin kilo karaman, 885 bin kilo dağlıç eti satılmıştır. Bundan başka 29 bin 859 kilo kara keçi 640 bin kilo tiftik — keçisi eti 991 — kilo oğlak, 5 milyon 407 bin kilo inek, 21 bin 735 kilo da dana ti satılmıştır. İşin tuhafı şehrimizde bir sene Fo eti yenildiği halde biç bir kasap dlllıı İ " h ânında keçi eti etiketine tesadüf edilmemesidir. Hayvan borsası - istatistiklerinden anlaşıl- dığına göre şehrimizde keçi eti satışlarında Jlâzım gelen kontrol yapılmıyor. Halk şarkılarının plâkl: Halk şarkılarına ait plâklar bazı bayilerde satılıyor. Konservatuvar - müdüriyeti - plâk ihtikârile alâkadar olmuştur. Fab- rikalar nezdinde yapılan teşebbüs üzerine plâk fiatleri indirilmiştir. Beyaz ruslar Tarla başındaki merkezleri dağıtıldı Beyaz şehrimize yerleştikleri tarihten beri bunlara ait pasaport, ikamet ve diğer işlerini tedvir etmek üzere Beyoğ- lunda bir merkez teessüs etmişti. Bu teşekkülün başında bulunan M. Nenarokomof, son . günlerde kendisini beyaz rus konsolosu diye tanıtmağa başlamıştır. Polis, teşekki Tüzumsuzluğuna kani olmuş ve tarla başında bulunan bu merkezi - dagıtmakla beraber badema bu işlerle meşgul olma- masını tebliğ etmiş Bir çocuk üzerine kaynar su dökülerek öldü! Kasımpaşada Tozkoparanda ma- nifatora tüccarı Şalom efendi Jezef ismindeki 16 aylık çocuğu Mmangal kenarında oynarken ateş M. Nenarokomof'a da | üstünde — kaynayan — tencereyi devirmiştir. Kaynar su ile haşlanan çocuk Senjorj hastahane- iylemeyiniz, sizden böyle sözler | işitmek istemem. | — Evvelden bana mosyö de- mezdiniz, sadece Hektor derdiniz, ben de sizi Lazarin diye ç: dım... Unuttunuz mu? — Unutmadım, yalnız o zaman- lar geçti. | — Doğru, bugün markizsiniz | ve milyonersiniz. Hakkınız var, o zamanlar geçti. O zamanlar şen, kaygusuz bir adamdım, dünya bana zindı kere ağlamamak i; Lazarin artık memnundu. İçinde garip bir heyecan vardı. Yaşa- dığını hissediyordu. — Neden böyle muztaripsiniz?. Neden ağlıyorsunuz? madığı için muztar için ağlıyorum... Resim sergisi Cenç ressamlar Ankara ve İstanbul'da sergi açıyorlar Yakında genç ressamlar cemi- yeti tarafından Ankara'da bir resim sergisi açılacaktır. Ser için Türkocakları merkezi sında bir dai Sergi mayıs iptidalarındı bir ay devam edecekt ressamlar cemiyeti şehrii bir sergi açacaktır. Amerika Yunan halılarına da ağır resim koydu Amerika hükümeti yunan hal larna da ağır resim koymuştı Atina ticaret odası gümrük rı minin tenzili için Amerika hükü- meti nezdinde teşebbüste bulun- muştur. Buğday muvaridatı azalmadı Bir refikimiz esksine nazaran az buğday geldiğini yazmıştı. Borsadan öğrendiğimize göre her gün Anadoludan 20 ile 40 vagon arasında buğday geliyor. Bir kaç gün sonra daha ziyade mal gele- cekti Lazarin sözü kest Susunuz... Tekrar ederseniz izin için fena olur. — Meselâ ne olur? — Bu son konuşuşumuz olur. — Olsun. Ben yalnız sizi sev- im için yaşıyorum. Yanınızdı olduğum zaman size ancak: “Sizi seviyorum,, deyebilirim... Ya din- leyiniz yahut beni kovunuz. | — Ne dinlerim, ne de kovarım. | inle dost kalacağım, dost ola- cağız sizinle. Buna — muvaffak olacağım. Bu esnada şatoda ışıkların do- laştığını gördi — Beni arıyorlar, dedi, gidiyo- Siz yarım saat sonra gelin. — Gene görüşeceğiz değil mi? — Evet, eğer uslu / olursanız. Yarın bu saate gene burada bu- lunun. Ben gelmeğe gayret ede- ceğim. Hububat ihracı Ticaret ve zahire borsası hazırlık yapıyor Ticaret borsası / muhtelif istihsal mıntakalarından iyi haberler alı- yor. Eskişehir, Afyon, Aydın mıntakalarında çok mahsul elde edileceği kuvvetle (ümit ediliyor. Konya mıntıkalarına da faideli yağmurlar yağmıştır. Yapılan tahminlere göre bu sene memleketimiz geçen seneye nazaran daha çok mahsul yetiş- tirecektir. Bilhassa buğdayı arpa gibi hububatın bol olacağı anla- şı ıyor. Ticaret ve zahire borsa- da hububat ihracı hakkında hazırlık yapılmaktadır. ' Ticaret odasnıa teahhüdatını vermiyenler Ticaret odasına bu seneki te- ahhüdatını vermiyen tacirlerden ceza alınacaktır. Oda bunun için ay nihayetine kadar tüccara mühlet vermiştir. Aldığımız malümata göre şim- diye kadar senelik teahhüdatını vermiyenler geçen seneye nazaran çok fazladı Hektor sevgilisinin hiç olmazsa elini öpmek istiyordu, Lazarin birakmadı. ve hizli hizli şatoya doğru yürümeğe başladı. Yaklaş- tıkça adımlarını yavaşlattı. Sakin bir tavurla - merdivenleri çıktı. Kocası kapının önündeydı, karısını | görünce: — Neredesin, dedi, adeta me- rak ettim, haykırmaktan - sesim kısıldı. azarin gülümsedi. — Merak edecek ne var?.. Bi- raz başım. ağrıyordu, parkta do- laştım; — hafifledi, — şimdi daha iyiyim. Yukarı beraber çıktılar. Marki karısından ayrılmadan evel sordu: — Genç ressam hakkında fik- rin biraz değişti mi? — Hayır, — yalnız — nefretimin şekli dej İlk gün münasebet- şimdi can sıkıcı oldu. Ma- halini andıran bin müşkilatla içeriye gi Şişmanlar kraliçesi dört 'erah ferah oturabileceği muazzam bir sedirin üzerine - kurulmuştu.. ni kandan şişip yusyuvarlak gelmiş, — kıpkırmızı, hatli tahta kuruları olur. :vılıçı hazretleri de - Haşa Uzaru - insana aynen bö) mahluk tesirini - veri, :”yııe jman alman madamının bir tarafından şöyle hızlıca bir sıkacak olursanız tarafından kan fışkıracak gibi geliyor. lam Anna her yeni gelen seyirciye iki yarım karpuzu andı. ran yanaklarını hopurdatarak gü- lüyor, eteklerini bir az yukarı kaldırarak mermer sütunları hatır- latan bacaklarını gösteriyor. Ma- damın el » ii;’ at ettim, yum- rukları şöyle böyle başı küçük bie sdall kafam ledlar Ve Kraliçenin yanında zaif, kısa boylu bir genç oturuyordu.. Sordum nişanlısı imiş... Bir zavallı delikan- lının çelimsiz haline baktim, bir de madamın tokmak - yumruk- larına atfı nazar kıldım ve içimden: — İşte, dedim, izdivaç akdı Seyirciler / içinde - şişman bir kasap, 'vardı, “madamın - dol bacaklarını, lopur lopur etli dolgun göğsüne iştiyakla, hasretle bakıyor ve zaman zaman da kuşağında sokulu olon biçağının sapını ok- şayordu Bu çenada n bir genç kız, madam Anna'ya türkçe bir uzattı, ilk sayfede M. karşılamı vali vel — Gut. Gut.. Dedi.. Sonra da: — Meğerl. Diye “ilâve etti, meğer madam vali vekilimizi zayıf bulmuş... ları, 'den tam 10 para almaları lâzım, yahut benden 40 para aldıklarna göre madamdan 4 dar.. Esasen vesaiti nal çıksa şehirde 'ne köprü kalır, ne kaldırım, ne . Hele ben tramvay şirketi müdiranından biri - olsam bu dini taş çatlasa alelâde biletle tramvaya — bindirmezdim... Hoş min tramvaya binmesinin de imkânı yokmuş Bir aralık kraliçe hafif kımıl- dayınca tahtı çatır çatır çatırdadı, ben de her hangi bir kazaya uğrayıp, çatı matı altında kalma mamak için dışarı çıktım. Hikmet Feridun Marki güldü: — Biçare Hektor, barışmıyacak. Ertesi gün Hektor büyük bir inkisarı hayale uğradı. Âkşama dogru Loran'la marki satranca oturdular. Lazarin'le Hektor tek kelime konuşamadılar. Acısı ertesi gece çıktı. Sanat- kârla “marki satranca başlayınca Lazarin bahçeye fırladı. O gece Hektor maksadına tamamiyle — vasıl olmadı, fakat hayli ilerledi. Muvaffak olacağına emindi, Lozarini ele geçir “Amma Bakin ne oldu. Vedel'ile —9— Bir sabah, Loran Vedel' şatoya / geldiklerinin Lazarin'le marki bir e çıktılar. (Bitmedi ) yıldızınız. | Va | mişt | Hektorun haftasında, at gezintis

Bu sayıdan diğer sayfalar: