29 Kasım 1931 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

29 Kasım 1931 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

NK NN nisani 1931 Gi Büyük sedirler Paris - Madagaskar - Paris seyahati Son günler zarfında yapılan en mühim tayyare seyahati Pa- ris ile Madagaskara arasında gidip gelme seferidir. Tayyareci Moench ile Burtin 30 teşriniev- velde Paristen hareket etmişler ve muhtelif yerlerde durduktan sonra Madagaskara gitmişlerdir. Tayyarecilerin !bu seyyahatleri 6 gün 9 saat sürmüştür. Iki tayyareci 16 teşrinisanide tekrar Madagaskardan hareket etmişler ve 25 teşrinisanide saat on bir buçukta Parisin Burget tayyare karargâhında yere inmiş- lerdir. Gidip gelme seyahati es- nasında 25 bin kilometro “katedil- miştir. Diğer taraftan Fransız tayyare- cilerinden Gulette ile Salel de Paristen Madagaskara ( hareket etmişlerdir. Tayyareciler. iki gün 10 saatte Cibutiye vasıl olmuşlar- dır. Iki tayyareci iptida Trabu- lusgarpte karaya inmişler, oradan | cibutiye gitmişlerdir. Sürat rekoru Amerikada 16 milyon dolar temin edildi Nevyork 12 (Radyo ajansı ) — Amerika tayyarecileri, Ingiliz lâzimi Stainforth'ın lesis ettiği tayyare sürat rekorını kırmak için çalışmak üzere lâzım gelen | mali yardımı temin etmişlerdir. Amerika mason locaları bu maksat için 16 milyon dolar (34 milyon Türk lirası ) temin edece- | ğini bildirmiştir. Bu para 8 milyon azanın her biri tarafından ikişer dolar verilmesi edilecektir. suretile temin gitmeğe muvaffak malüm değildir. Resmimizde görülüyor. olduğunu yazmıştık. tayyare ile yeni bir sefere hazırlanıyor. | Hindistana doğru uçmak niyetindedir. tayyareci | Mis Peggö Salaman isminde 19 yaşında bir İngiliz kızının güçük bir tayyare ile altı buçuk günde Londradan Kapa (Ümit burnu) Genç tayyreci kız aynı Mis Salaman. bu dafa Fakat seyahat tarihi henüz kız makinisti ile birlikte ——— — | , Ayın 13 üncü günü yola çıkan | tayyareci | Londra 26 — Zengin İngiliz | zadegânından biri, İngiltereden Kap'a uçarken tayyaresi Mısırda | düşüp parçalanan Mollison adlı | İngiliz tayyarecisine bir telgraf | çekerek ikinci bir uçuşun istilzam | edeceği bütün masrafları ödemeğe hazır olduğunu bildirmiştir. Eski kafalılar Mollisonun başına gelen kazayı uğursuz bir gün addolunan ayın 13 ünde yola çıkmış olmasına atfetmektedir. | Bir italyan hava filosunun | seferi | Roma 25 (A.A. ) — Bir bom- bardıman ve iki istişkâf tayyare- | sinden mürekkep olan bir Italyan | hava filosu Bingazi, Mısır, Fran- sız ve İngiliz somalılarını geçmek üzere takriben 7,100 kilometre | mesafe katetmek suretile Trab- / lusgarpten Musavvaa kadar bir uçma yapmıştır. Roma 28 — Italyan tayyarele- ! rinin bu yaz Şimali Amerikaya ! bir uçuş yapması muhtemeldir. En müşkül nokta hallediliyor mu? zamanlar ekser bulurdu. o Şimdi tayyarelerin kabil değildir. netice verebilir. Bunun için ötedenberi tayyarelerin inip çıkmasını aranmaktadır. gibi kolayca inip çıkan tayyare yapıldığı gün tayyareler otomobilden zamanlarda Amerikada bir mühendis Mobilopter ismini verdiği bir tayyare hazırlamıştır. kolayca havalanmak ve karaya inmek kabil olmakta e bir şey söylenemiyor. Yukarıdaki resimlerde altta Amerikalı nin kanatları icabında açılıp kapanabilecek tarzdadır. kolaylaştıracak usuller hem karaya, henı denize inebilen m YAT YMY Tayyarecilikde en mühim mesele kolayca inip çıkmalarını temin edebilmekdir. tayyare kazaları sakatlanması veya kanat kırılması yüzünden vuku mükemmelleşmesi sayesinde bunun önü alınmıştır. Fakat havalanırken, bilhassa karaya inerken kazalara mani olmak el'an Bir parça dikkatsiz hareket fena tayyarelerin Bir havada motör Asansör imiş. büyük bir Amerikan tayyaresidir. ikalı mühendis tayyaresile gör Üstteki resim 44 yolcu alabilecek büyüklükte ve çe taammüm edecektir. Son Bu tayyare ile çok Fakat henüz tecrübeler bitmediğinden kati üyor. Bu tayyare- Türk yemekleri ağır META Musa Kâzım bey:“Ilmi ah- çılık mektebi lâzım,, diyor “Eski ahçıların kalmamasına sebep yemek meraklılarının azalmasıdır,, Büyükada verem sanatoryumu sahibi kıymetli dahiliye mütehas- sıslarımızdan doktor Musâ Kâzım bey, gıda bahsi ile ötedenberi meşğul olmuş, bü hususta neşri- yatta bulunmuştur. Yemeklerimiz hakkındaki düşüncelerini anlamak üzere kendisile görüştük. Musâ Kâzım bey, “Türk yemekleri ağır mıdır?,, sualine şu cevabı verdi: — Bence türk yemekleri, pişi- rilme şekilleri itibarile, bugünkü yıpranmış, iyi bakılamamış nesle göre bir az ağırdır. Türk yemek- * İeri denilince şehir hayatında, lokantalarda - görülen ve: pişirilen yemekleri anlamak icap eder. Umum Türklerin yedikleri ye- mekleri kasdedersek bunlar zevk ve çalışma tarzına göre ihzar edildiklerinden bu hususta - kat'i bir şey söylenemez; Türk yemekleri tenevvü cihetile garp yemeklerinden (zenğindir. Fakat yiyenlerin yevmi zayiatlarını tamir etmek noktasından pek de ameli değildir, bir insanın tabii ihtiyacına tevafuk etmez. Son tıp kongresına gelinceye kadar memleketimizin muhtelif yerlerinde nelerle taayyüş edildi- gine dair ciddi ve ilmi bir tetkik yapılmamıştı. Her kes ilimsiz ve düşüncesiz olarak umduğunu değil, bulduğunu yemek zaruretinden kurtulamıyor. Eski Türklerle biz- leri mukayese edersek eskilerin sofralarında hâtta sefer hâlinde dahi eti 'eksik etmediklerini gö- rürüz. Köylerimiz, vakıa yalnız bedenen çalıçıyorlarsa da nede olsa maaişet kaygusile dimağları çalışmaktan hâli kalmıyor. Gıda ilmi dimağ zayiatının ancak etle tamir edildiğini müteaddit tecrü- belerle ispat etmiştir. Fakat köy- lerde et yenmesi heman hiç görülmemektedir. Köylülerin bu hâli, vazifelerini pek aşıkâr olarak nazarı dikkatı celb ediyor. Yeni askere gelen Mehmetle karavanada eti gören bir kaç ay sonraki Mehmet arasında çok fark vardır. Asıl maksat köylüyü eti yemeğe, za- yiatına göre gıda almağa sevk etmek yolunu araştırmak ve ye- meklerimizi islâha çalışmaktır. — Türk ahçılığının o eskisine nazaran gerilediğini, eski usta ahçıların kalmadığını iddea edi- yorlar. Ne dersiniz? — Son yirmi senedenberi türk ahçılığı günden güne tedenni ediyor. Bunun sebebi Ahçıları iyi yemek pişirmeğe teş- vik eden yemek meraklısı beylerin ve ya efendilerin azalması... Es- kiden bildiğimiz konak ahçıları ekseriyetle memleketleri olan Bolu ve havalisinden aşçılığı öğrenmiş olarak gelmezlerdi. bir şey bilmiyerek gelirler, ko- nakta usta yanında çalışırlar, çı- raklar ustadan, usta da efendiler- den öğrenirdi. Bu gün ahçının iyi yemek pişiremediğini söyler, ahçıyı tek- dir ederiz. Fakat hiç birimiz, yapmak için askere geldikleri zaman | şudur : | ahçıyı karşımıza alıpta “fasulyayı | şöyle diyerek bir usülü öğretmeyiz. Halbuki haya- tımda bir çok defalar gördüğüm ve şahit olduğum vechile eski pişireceksin,, İsiçim 180, .” ee a”: -ğ *. Doktor Musa Kâzım bey paşalar, beyler, efendiler hemen her akşam ahçı başıyı divana çekerek o günkü yaptığı hatayı tashih ederler, yeni pişireceği yemeklerin bişirme tarzını öğre- tirlerdi. Şu itibar ile öğreticiler azalınca veya ortadan kalkınca öğretenler de azaldı. — Yemeklerimizi tadil ve ıslah etmeli miyiz? — Yemeklerimiz, bugünkü ha- line, şekline göre pişirme tarzı noktai nazarından ıslaha muhtaçtır. Meselâ ct yemeklerimizi, bahusus yahni şeklini, ziytin yağlıları, pi- lâvı islah etmek elzemdir. Bu yemeklere konan yağlar yemek pişinceye kadar rayıhasını, lezze- tini, terkibini kaybediyor. Yağları terkibi bozulacak derecede yak- mamak, zeytin yağı yemek pişin- ceye kadar lângır,İongur kayna- tarak asitlere ayırmak, etlerin lezzetini ve zevk verici madde- lerini bozarak bu bozulan lezzeti taklit için salça ve su kuymamak çaresine bakmalıyız. Bunu temin etmek için de şu çare vardır: Bu günkü aşçılar tarifle yola getirmek kabil olma- dığından ameli aşçılık mektebi açmak ve orada onlara yemek pişirme tarzının fenni cihetlerini öğretmek... Garip bir sandık Hayvan mukabilinde para ikraz ediliyor Dünyasın « en garip emniyet ve ikraz sandığı Barselon şebrinde bulunuyor. Bu sandık, rehin olarak her nevi hayvanlar kabul ediyor ve mukabilinde ödünç para veriyor. Bu sandığın en belli başl gayesi, seyyar (o cambazhanelere nakdi yardımda bulunmakdır. Ödünç para mukabilinde hay- vanlarını rehin bırakanlar, bunlur; istirdat etmek için aldıkları para ile bunların iaşe masraflarını öderler, Meselâ sandık bir ayda bir filin iaşesi için 310, bir deve bir beygir için 110 frank alır. Diğer hayvanların ve Istanbula hiç | kuşların yem bedeli, yediklerine göre tayin edilmiştir. Fakat son zamanlarda sandığa rehin bırakılan bir kutup ayısı okadar çok yemeğe başlamıştırki, sandık memurları, bunu nasıl doyuracaklarını o şaşırıp o kalmış- lardır. Hatta eküllüğü, sandığın bütçe- sini sarsacak bir dereceye vardığır dan sahibi hayvanı geri almaktan istinkâf ettiği cihetle, memular kendisini öldürmeğe mecbur kal- mışlardır. O AZAL TANA EET MEŞE ET İN ZN YEN EMEN Gİ A7 amm a inn

Bu sayıdan diğer sayfalar: