17 Ekim 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

17 Ekim 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

17 Teşrinievvel 1934 Tetfrika No, 20 Yazan: OS İskender Fahreddin Romalı kadını çölde iki hurma ağacının arasında asmışlardı. Endülüs fedaisi hançerini dişlerinin arasına alarak, ağaçların dibine sokulmuştul Hızır bey aragaz in ka- Şırılmasından üteessir ok erhal er süvarilerinin arkasından takibe çıkarılan atlı- sar o gece sabaha kadar, çöle ka- dar uzanarak, sağı solu araştırdı- ül Arap atlılarının izini bulama- arasında tanıyan Endü ilüş ei (Necmülbahir) i i çok iyi ye Sm işi üzere müsaade iste- yeke muhaciri yerli Söverle arapça em da biliyordu. Hızır b mülbakiri çölde aramak, denize dökülen bir bardak suyu yk Ep sana istediğini Vereceği Demişti şti, Yelkenci atına bindi.. Yerliki- Yafetine girerek şehirden uzak- laştı, #.» (Necmülbahir ) i- çölde rlarken.. Yelkenci Hasan beş gündenbe- ti Arap köylerinde dolaşıyordu. çEndü ilüs muhaciri yola çıktığı 8ün iki Berberi çocuğundan şu tafsilâtı almıştız ; «Sultan, Haytun kabilesi ara- sında yaşıyor. Hurmalıklar sında ufak bir çadırda a tadır. Sultanın lin hazi- Mesine Türkler Fa- kat, sultan o kadar cüretkâr bir adamdır ki, sevgilisini Türklerin elinden almasına hiç bir kuvvet Mâni olamadı!» be genci bu haberi alınca e tun kabilesinin yolunu tutmı Hasan çok cessur ve heybeti ve erkekti. Necmülbahiri ne yapı! Yapacak, Berberilerin elinden kur- taraç lk. Bu imanla günlere e dolaştı. in merkezi . Ogün uma günü pazar yeri köyün si kalabalık mahallerinden biri & ,, Yelkenci Hasan pazar Yer den Seçerken, iki delikanlının bir duv Varın dibinde dertleştiklerini gördü. Kulak verdi. (Necmülbe- İr) den bahsediyorlardı: Za ç Hâlâ kollarını çözmediler — Sultan verdiği sözü geri ak Miyorm, Za zık.. Necmülbahir bo- Kalacak bir mi mıdır?! Virmek kabil değil mi7, yır.. Kabileye karşı ahtet- miş «Melüne elime geçerse, onu ml saçlarile boğduracağım!» — Kendi saçlarile mi dedin. 2 i — Evet. Ben (Necmülbahir) Yakından gördüm. O kadar u7' saçları var ki. . Ucu topuklarına değiyor. di saçlarına sardırarak boğdur- mu: “aluros ok acı- — Ne kadar kabahatli vr o w p ğ wv 5 E © $ B3 ME © w casusluk yapmış ve sultan eki ken ona iltihak etmemiş. Casusluk yapan kimseyi gebertmeli, — Casusluk mu acaba..? Yol den mi ibaret — Orasını im başka bi- len yol yaptığı sabit olmuş iğ a bu bir şüphe- ndülüs muhaciri bu muhave- reyi dinlerken dizlerinin titrediği- ni duyuyordu. Çok müteessirdi. Demek ki Necmülbahiri kendi saçlarile boğarak öldüreceklerdi. Yelkenci Hasan nihayet Nec- meülbabirin izini bulmuştu. Şimdi sultanın oturduğu yeri ariyacak, ve İsa kadını Berbe- rilerin elinden kurtarmağa çalışa- caktı. (Necmülbahir) in kendi saçla- rile boğulduğuna şahit olmak ke lay değildi. Zayıflara acımasını bilmiy: sert ve vurucu bir kabile olarak met et- 8 # bir çocuğa teslim etmiş ve sultanın a pl tı Sultan Mehmet çölün göbeğin- de kendisini şeytanların bile ra- hatsız edemiyec: n emindi.. O sırada çadırına yeni girmi: Etrafta e kaç Berberi nöbetçisi dolaşıyordi Yelkenci & Has uzakta iki ağa- cin arasında sallanan bir ceset gördü.. Yerlere kapanarak, sine bu ağaçların yanına doğru sü- zülüp gitti. si — Ah... İşte o... Necmülbahir. Fedai Hasan MP a kü- çük dilini İçe im na soldu, fecmülbahir kollarından ve ba- arda biribirine rerek boynunun kenarından mi lar, Kai boynuna dolamamış- Belliydi ki, sultan, henüz gözde. inin boğulmasını emretmemişti. Romalı kadın, baygın bir hal- re, iki ağaç arasında, içi hava ile şişirilmiş bir tolum gibi sallanı- ve Hasan, bu manzarayı gö- ürperd: sı var) sokulmu: AK N ” müesseseleri Ankar: modern türkçe Ek Ve ili lisanlarda Vr > mecmua, fotoğraf ve modellerini temin al Maarif vekâleti Karşısın- da telefon 837 Şubesi: Samanp AKŞAM. OKUYUCU MEKTUPLARI En aranıyor.. yi - Molla Mehmet oğlu Halit Ef. ğı dirmelerini rica ederi E rim. ir learn zi pe ar “Köyündeki Tağımlar Şişlide, Mecidiye köyünde Harik s0- kağında oturan okuyucularımızdan Et em efendi yazıyor: r Di senedenberi köyümüz imar ediliyöi modern meleri gele ye- m yakalar açılıyor ve kaldırım: yapı- lıy, Bar fa ei vo bizi bye 2 ir âçül çekmenizi köy halkı ve umumi sıhhat namına rica ederiz. Su usuzluk derdi ld Çekiimiz” müşkülüe çok fazladır. pı belediyesinin nazan tini Bi rseniz minnettarınız. ee Heyhelide Gazi suyu leylim ii EY gi cım misli Mi ainkobilinre, zahmet sekel İzmitten adamıza getinlen Gazi suyu- Du ucuz bir bedel Gnl Er OE minnet gükra: lediyesine iblâğını muteber gazeteniz- ica ederiz. Çöp yığınları Kumkapı hallesinde Cami and da oturan 7 m Mahmut bey yazıyor: Mz vin tam karşısında oturan bir hı tatiyanı silen yanımızdaki Den mütemadiyen Okuyucularımızdan Mehmet Ziya bey yazıy: Bendeniz Pr iz sokağın da pansiyoner olarak ot orum. Evin ön cephesi vai iri Sal diğeri de a sokağıdır. Bu Piremehmet etre Ye ie a elli m Ki Nabi ir tek tur, zifiri ni Önel ak lara kadar etli am eder. Bu yüzden ekseriya gürültü ve nizalir r eder, Sokağın karanlık oluşu hi sızların da uğrağıdır. a bir balta evvel odamda, içinde üç man çengelde asılı vik ii ln e uzat tılan bir kanca ile aşırıldı Eğ m ie Bira arsa vi m, gündüzleri bile du peliklerle Ede, NG Bu -akta oturanlar içinde tefessüh eden müzarln pis kokularile sıhhatleri | efendim, dedi. Sahife 9 ei akşam bir hikâye | Bu şoför başka şoför | İnci hani; inci gibi sesile ş0- förüne Beğ Hasan efendi, dedi. Azacık gelsenize — Buyurunuz, banime fendi. İnci hanım şoförün! belki d ebd kıyafet etmiş bir zengin evlâdı» diye düşündü, Bana bakınız, Hasan efendi. asabi bahsedecek değilim... Biraz nazik bir şey... Siz öyle ya- banci şoförlerden değilsiniz. Çok fena bir talihiniz varmış, bunda e işittim, Zaten, in- - yüzünüze akınca, daha yük- işlerde bulümağar lâyık oldu- ğunuzu anlıyor. 5 — Teşekkür ederim, haniıme- fendi. — Şimdi beni dinleyiniz. Nazik bir işte size güvenebilir miyim? Bana yardım eder misiniz? barlığı var! diye düşündü). Hasan efendi, bey beni alda- tıyor. Onun hayatında başka bir kadın var... Siz bunun farkında mısınız? — Hayır efendim: — Ne ise, lâkırdıyı uzatmıya- alelâde, bu saatlerde evdedir. Fa- kat bugün gelmiyecek. Annesinin hastalandığına dair kendisine bir haber yollattım. Merak etti, gitti. Birdenbire bu haberden o kadar üzüldü ki o kadına bir haber yok iii adığına eminim, Ben inti vermek lâzım. Bir kaç aydı hali çok değişti. Bir gün, mendilinde dudak boyası var. Öbürgün alelâcele ea bir kâğıt çıkarıp buruşturuyor. OBu- nun bir hesap pusulası olduğunu anliyorum.. — Sizin gözünüzden hiç bir şey kaçmaz, amlı em İnci han: içinden: A salo- numdan eksik ayal beyler şo- förüm kadar ince ve nazik olsa- lardı!» diye düşündü. Sonra, de- vam etti: — Bir hatfadanberi vaziyet de- Zişti. beee başladı. Şüphem bütün bütün arttı, Saat kaç şimdi? — vi t buçuk... — Şimdi nerede ise telefon ça- lar, hergün saat beşe doğru bir kadın sesi kocamı Mi çağırı- yor, Eğer telefonu ben açarsam, af- “ federsiniz, yanlışlık olmuş diye kapıyor. P) — Bunun mahsus yapıldığına | emin misiniz efendim? — Hiç şüphem yok! Zaten ko- camın telefonda konuşurken hali- ne dikkat etmek kâfi... Ne i e si- zin sesiniz beyin sesine çok be: zer. Zaten a sesleri çi eu hep bir çıkar. Eğer tal min değil gibi kocam bu kadına haber en gitmişse o gene ei abe Onunla siz ko- nuşacaksınız. Hizmetçiyi, ahçiyi rar yolladım. malki bu ka- ler, bir randevü verir, ismini, ye- | ka » rini anlarım. Şoför biraz Mi eder gibi göründü, Nihayet — Emrinizi yapmağa çak en bu sırada telefonun zili Şat ahizeyi aldı: Allo! Kimdir? Gâiç şoför tereddüt ediyor dt bi idi. Sanki kendisine 7 lü oynıyamıyacak gibi b “hal nci hanım, EE için- de, kolunu yakalamış, asabi asabi sıkıyordu. Birdenbire, şoförün dudaklarında hafif bir tebessüm dolaştı — Sen misin şekerim? Evet, kizde... Her 2 sanki ği mi7 Peki... Güzel besi telefonu birakti. Hanımın yüzüne bakarak: — İsmi buluşacağımızı XV Nerede için Perran dedi. söyletmek daha fazla ısrar ni Şüp- ri diye korktum. Zannede- i emrinizi ii yerin& erdim hanımefendi... Hanımefendi cevap gn halde değil lee iri yılmak üzere i — Alçaklık! Ri kelime leri a, e ya tağına götürüp yatırmak lâzımdı. e hali indr Güzel şo för hanımını kucağına alarak odasına Böğürdü. Kk hanım, ai Perranı gö- — Mapa diye koştu. Nere- lerdesin ayol Mİ > Anlatırım sana... Fakat nedir sendeki bu değişiklik? Ne kadar güzelleşmişsin? — Hiç bir şey yok. Yalnız, me sudum. İşte o kadar. — Mutlaka işin içinde bir şey r, Anlat bakayım şunü. — Ne -anlatay ım? Bilmiyor. yali sana: Evvel zaman içinde bir. ee delikanlı itme Bir hanımın pek hoşuna ermiş. Fas kat bu h mh gilmiş, ile da fıkara & imiş, hanımın izmetinde imiş. Hanım ona kei diliğinden içindekileri i anlatamaz“ miş. Oz bir dostu imda- Öyle bir va! delikanlı bu fırsattan m, se: ni gibi olmalısın, de miş. Hanım ile arkadaşı düşün- müşler, bir oyun hazırlamışlar. Bir kadın uydurmuşlar, şoförü tele- fon bahanesile çağırıp onu tele fona sevketmişler.. an hanım bu sözleri işitim- ce bozuldu. — Affet İnciciğim, çok kaba hatliyim biliyorum. Fakat dinle. Ne kadar günahsız olduğun ii ile ei mu sen de teslim — Ne kabahati? Sen kararlaş« tırdığımız şeyleri yapmadın mi? telefon kadın sen i anlıyorum, dedi. Çün“ rdığımız saatte haki. ameli şekerim. F

Bu sayıdan diğer sayfalar: