22 Aralık 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

22 Aralık 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

22 Kânunuevvel 1934 AKŞAM Sahife 9 ane A aa Tefrika No. 75 Yazan: (BA İskender Fahreddin 5 | Güzelliği dünyaya yayılan (Kontes Culya) yı ya- kalamak için bütün yollara pusular kurulmuştu Akdoğan bir gece arkadaşlarını alarak yola çıktı Akdoğan sol kolundan de e getirdikleri esirler donanma için büyük bir yük de- mekti, kei donanmadan ayı- akal gönderdi. Kendi de İtalya kıyılarına geçti. Türk donanması engünlerde şi: kârını arıyarak pupa yelken gi- derken, (Cetraro) ibi önünd on sekiz e İtalyan kâdirgasi- na raslamışi Türk İİ bu kadirgaları içindeki kaptan ve tayfalarile be- raber, iki saat içinde zaptetmişler- di. İtalyanlar büyük Türk donan- ması en re gös- ei teslim oldular. Bu gemiler Bürliiçe işine ya- ramı iz (Cetraro) dan sonra Em lon- ge) hisarıma uğramak ta bir vazi- Barbaros bu hisarı bir gece bas- kınından sonra tahrib ederek şeh- re girdi. (Spe: in müdafileri Barba- rosa teslim olmak istemedikleri için kılıçtan öesirildiler Şehir halkı esir alınarak, evvelce elde ve cephane ile donanmayı bir s€- ne deniz üstünde idare edebilece- ğini anlamıştı, Türk donanması esir ve imle dolu lm İtalyan sahilleri, i vura vura Tunusa geçti. Fakat hava çok sert esiyordu.. ze Tunus (Bizarte) limanına gi esirlerin bir kısmını buraya çıkar- dilar, lie dinince Barbaros bu anma ile Tunusa gide- E ? 6 cekti. #»# m Bir aşk çiçeği!,, ros d Kimle bu kaleyi yeni tanı n- için, rzusile zaptet- mana hediye etmek arzusile ele ME niyetinde idi. Kontes Culya (Giulia) bu kale- nin asilzadeleri arasında (aşk çi- çeği) adile anılan çok güzel bir kadındı. Fondi kalesi İtalyan sahilinde havası ve suyu ve zarif villâlarile meşhur bir şehirdi. Kasaba kale- den bir saat içeride bulunuyordu. Kontes te girmem çok ER bir köşkte Barbarosa ei alindi bir kaç fa bahsetm ve: — Tam size ayık bir melek! Demişlerdi. Barbaros Hayred- din (Kontes di Fondi) ünvanile Culya; tanılan e ele ge- jiremezse, bu kuvvet ve bu ibti- ya neye yarıyacaktı? Büyük bir donanmanın başında bulunan Bar- baros, daha küçük hm Ak- denizde neler yapmamış! Bir —— (Fondi) meni basa- rak karaya asker çıkardı. Kale mü- dafileri Tür lerin çok kuvvetli bir donanma ile geldiklerini görerek kaleyi terketmişler ve geride bu- İunan şehre iltica etmişlerdi. Barbaros o gece Akdoğanı ça- gırdı: — Kontes Culyayı ele geçirmek ela ça ei iyi fırsat bula- a yüksek duvarlı illerde e ne bir hisar, ne de bizi seri edecek top vardır. Şehri ba: e şu (Aşk agi ni yakalamak atiyorum. Bu i bi sen yapabilir misin, Akdoğan Akdoğan kaşlarını çal ie ranlıkta kendi keniline Me — Kurdlar koci yi pa m gibi bir köşede sinip kalır a. Bi- zim koca kurd alman genç- | leşiyor! Barbaros bu mişti, sözleri duyma- — Ne düşünüyorsun, Akdoğ İstanbula dönünce, padişah ne ie diye getirdiğimizi sorarsa ei bir aşk eği) eriği w Süley mana hediye simek SR orum. Dedi, Akdoğan bunu işitince carlandı.. İstanbula böyle ale bir he- k keyifli — Peki, reisim! dedi, za m tırınız için canımı tehlikeye kasabaya gireceğim. Ve yanına donanmadan on ta- Barbaros, kontes Culyayı kor- kutmamak için şehre asker gön- dermemişti, Fakat, bir kaç kol ay- rılarak şehir etrafında pusuya yat- mışlardı. Akdoğan bir İmei düşerse, pusuda duran kahram: lar şehri basarak ups ia yar- dım edeceklerdi. Akdoğan kontesin kasabanın hangi tarafında oturduğunu ve köşkünün biçimini, kapısın pencerelerinin şeklini daha vi itmeden s lardı. lesi Türklerin bir kuvvetin himayesi altında bu- lunduğu da dilden dile dolaşan bir gfsane şeklini almıştı. çin yüzlerce İtal a rl i Her akşam | bir hikâye | Irfanın prensesi İ Dairede altı arkadaş biribiri- mize çok uymuştuk, İçimizde bir i 0- ğini bildiğimiz balla cankulağile kendisini dinlerdik. Yalnız İrfanın kadından yana kismeti yoktu. Bir kadının taham- natabilse - iki mükemmel kanad takmış gibi uçabilirdi. Biz dai seri ben ei tatlı nı ballandıra bal- avallı İrfan- kadın macera! mi lime aldım. ADE — Senin ki ral rider i b diler. üzümün yetti- ği, kalemimin ii üğü kadar yazımı değiştirerek cızırdatmağa başladım Rain — ain., ini deli divane mi etmeğe karar verdin?.. Aşkından knnlezdeğ çıkmak üzere oldu- ğumu görmüyor musun.. Sen ne kalpsiz, ne zalim, ne yırtıcı bir mahlüksun!.. oAvucundaki kal- bimi eşlinmeteie parmaklarınla daha ne zamana kadar harab ede- yermi Be İrfan!.. Bana Ba- yi kalbinde bis kembe çorbacısının önünde bekle ceriri.. E “m7. Kü di beni tanımış olursun, uhum İrfan — iye gözle- rine binlerce yi «Seni seven bir e le» Mektubu kavuniçi renginde bir ru postacı kibida göründü... fan kavuniçi ei aldı. öyle şık zarflı mektubla; ağa We liz Esansı fara dam- atmış Giri ki mel Mine ev lâ ötürdü. Um kokladı. Hepimiz lena için kendimizi zorluyorduk. Kimimiz gazete, kimimiz evrak okuyor, ki- mimiz de yeni evrakı temize çeker gibi yapıyorduk. Ben o kadar şa: iri ğe kalesini İrina gelir; “onun riranik arlardı. Cul yanın ln ıkı vardı. im genc (Culya) gibi bir-kadınla evlenmek isterdi. Cuk yanın şöhreti bütün dünyaya ya- yılmıştı. Onu uzaktan olsun göre- bilmek için, İspanyadan, Alman- yadan, İngiltereden her yıl birçok zenginler, prensler (Fondi) yi gezmeğe gelirler, bu güzel ve şirin kasabada aylarca otururlardı. ? şırmaşım ki dalgınlıktan müdürü umuminin vekâlete gidecek mü- him bir evrakına münasebetsiz bir derkenar yazmışım... İrfan mektubu okuyunca evve- lâ Mi Kel sonra rp izi oldu, Ta orlaştı. Oğlan iie biz elk gele- cek, düşüp bayılacak, mayılacak sandık amma kendisini çabuk ai peni geçti, Karanlıkta korkusunu mek için üni söyliye: da heyecanını .— — sadile hafiften a baş- ladı, Nihayet iktiaiadem bi da yanamadı, sordu: — Ne o İrfi an?. Son derece cebri nefs ederek bi ila ânı a kadıncağız ari Peli hiç bir şeyden haberi- yokmuş gibi masum masum ei iki — Yaaa... Zengin mi bari?., Gene eğ bir şeyden bahseder gibi: Bir « demez mi?. Bu sefer sahici ye hayrete düş- tük, Şaşkın şaşkın biribirimize baktık, Acaba İrfan başka bir tub mu almıştı? Lâkin masa- nın üstünde Obenim kendi elceğizimle (oyazdığım (O kavun- çi renkli o zarfı emen Üstelik mel tuba serpti- ğimiz bii kokulu esas ame za kadar gelir da... — Yaaa... demek bir: prenses, — en Bir prenses.. zenginmiş. : — Yaaa... Bari bir randeyu la Mpa, sözünü kesti: — Ben de ne diyorum?. Ran- e ire otelinde veri- yor. bir im tutmuş mü; an bir Gi iz ek için eye ar uğraşı- tığımızı, kendimizi ne kadar zor- ladığımızı tahmin ei Hey gidi Eval hey... Ammi da atıyordu delen 7 görünmesine rağ- türlü yerinde duramı- li Saat beş buçuğu iple çekti- ği bei? Bir aralık: — Aman... dedi, çocuklar ben gidip Di ağ Prensese rşı ayıb ol Darya, in Bir müddet sonra sinek kaydı kler geldi, yl dört buçukta çi — Ben şuradan Bağ tram- vayma biheceğimi, diyerek biz- den ayrıldı. Ona hi A çal peşini takib ettik. Sirköciden Ak- saraya giden EA atladı.. Biz a Baksi s0- kağının el bi bilir kaç saat bekliyec: ded E gün İrfan eg Üzüntüsü belli etmemeğe çalışıyordu; sor- duk: — Ne haber irfan?. — Sormayın.. Öyle bir aşk ge- cesi geçirdim ki.. Darısı hepinizin — Nerede li Perapalasta ir husüsi dairesinde, umm! Güzel bir kadın mı HASAN isini Pasileri Öksürük, gss ga Bronşit, Boğaz Göğüs Hastalıkarle esi Kısılan Şifai tesirleri pre uruştur. HASAN ECZA DEPOSU HASAN kanı (Şırıl Zaafı Umumi, Kansızlık ve Kemik Hastalıklarına şifai te- sirleri çoktur. Çocuk- lar, gençler, genç kızlar ve ihtiyarlar her yaşta istimal edebilirler. HASAN ECZA DEPOSU .. Aksarayda Şeker- | —) orkestrası, arsası Radyo 22 rami , Cumartesi 23 p de Genel yazman 5 Bre 18, 30 ii i Azade, 18,50 plâk ne dünya haberleri, 19,40 20 manrif vekâleti 64 m.) — 13,15 gön Bera ii Romen musikisi, 19 haberler, | nser, 20 konferans, 20, EN e sdü 45 ai Zi Romen operası âzasından Lya Popun şarkıla- m 22,45 xad- ann anna paya gölüreyim..» diye taa ilyoner.. ceraya inanmamız onun için bir ihtiyaçtı, çocuk kg ye Jana tai ses beni bırakma- 1. Geç y: ii AE atıyordu. Ba“ zan. — Prensesle randevum vi diye daireden izin alıyor, sokak- larda serseri serseri dolaşıyordu. Bir gün daireden hep beraber çık- tık, Daktiloya rica etti: — Aman benim yanımda yürü- meyiniz.. Prensesin kulağına gi der de.. Seielik tatilini alde; ç — Prensesle Misira gideceğiz.. dedi... Bizimle vedalaştı. Tam bir ay evine neşir dışarıya çık- madı. Ay sonunda: — Men döndük.. diye evin. den çıktı.. Rolünü öyle ciddi oynuyor ki Birimi tembih ediyorduk: — Aman İrfan yo merak eder.. İrfan eve erken gi nlerde zavallı ii öldü. in mk idi

Bu sayıdan diğer sayfalar: