15 Şubat 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

15 Şubat 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© 15 Şubat 1935 AKŞAM Ispanya kralının paraları suyunu çekmeğe başlamış! Kraliçenin kocasından ayrılmasına bir sebeb de kendi servetini kurtarmak arzusu imiş İspanya kralı Alfons ile zevcesi kraliçe Viktoryanın ara- sınım çok açıldığını, hattâ karı açılması düşünüldüğünü geçenler- de yazmıştık. Spot e lr zeteleri İspanya kralı ile kraliçesi arasındaki gerginlik sebeblerinden biri de kral Alfonsun İspanya krallığının meşhur mücevheratı- nı rehine koyması olduğunu yazı- yorlar. Çekoslovakyada Presburg rinde rehine koi pek meşhur bir taç ve pırlan larla süslü birçok bileziklerden W ibarettir, Zamoiski ile beraber, Çekoslovak- yada bir şatoda oturmaktadır, spanya kralı Alfonsun paraca sıkıntısı geçende başlamıştır, Kral Alfons, 1931 senesi nisanında âile- sile beraber Madridi m edib kaç- mağa mecbur ğ man, ya- zılan şeyler hilâfına lari beş sen değildi. al Alfons, başına gelecek akı- beti e sezmiş olduğu cihetle iskatın- muvaffak olmuş, Londra ile Zürih bankalarına para olarak yetmiş milyon Avusturya şilini ya- tırmıştı ki bu para on yedi milyon lira tutmaktadır. Bundan başka kral ile kraliçe Ve saray zabitleri saraylardan, kral şatolarından kıymetleri tak- dir edilemiyecek derecde çok san- a €serlerini harice kaçırmışlar- ır, , İspanya kraliçesi Viktoryanın, ha- meti iki yüz elli milyon Fransız frangı tahmin edilmektedir. Bu muazzam servet, iki kral ile âile- sinin krallık (devirlerinden hiç farksız müreffeh ve zengin bir hayat sürmelerine müsaid idi. Fakat kral Alfons Tüzumsuz ir takım (masraflara kalkıştı. Paris civarında bir şato satın alarak > irem eşya döşetti. Alfons o ile kanaat etmiye- rek Badr mehil, mükellef bir takım borçlar altına girmeğe mec- bur kaldı. Kral Alfonsun borcları, m çe kabarıyordu. ünkü kraliçi ve çocukları hiç hesab kr vuçlar dolusu para harcıyorlar. a Eski ispanya veliahdının iki Kraliçe, kızı ve damadile birlikte kinci kızı se wvel Kübalı bir kızla sevişe- rek evlenmesi ve aradan bir iyi det geçtikten sonra boşanması, iki ay kadar evvel de a büyük kızı prnses Beatrisin Roma- da prens Tolsnya ile evlenmesi, müthiş masraflara sebebiyet ver- miş, Alfonsun borcunu kabarttık- ca kabartmıştır. Kral Alfonsun elindeki paranın erimesi, karısı ile Ke müna- aşalara sebebiy e baş- nşr Kraliçe Veni als ın tahtı emniyete alınmasını sıkı 2 istiyor, kendisile evlendiğ man mühim bir servet sahibi duğunu krala söyleyip öl Sonra kraliçe Viktorya, hanedana ve tahta âid mücevheratın kendi tedbiri sayesinde harice kaçırıldı- ğını ilâve ediyordu. Kral Alfons, bu vaziyet karşi- sında elindeki mücevherattan bü- yük bir kısmını kont Zamoiski va- * heratın kiymi sıtasile, bir Çekoslovak banger grupuna” terhin ederek Çek kronu almıştır. Mücevheratın terhini münase- betile, tahkikat yapıldığı ve bazı tevkifat yapıldığı yazılmıştır. Filhakika, terhin edilen mücev- etinin vergiden kur- * tulmak için aşağı olarak gösterilip gösterilmediği tahkik edilmiştir. Fakat bundan ilerisine gidilme- miş, hiç bir kimse de tevkif edil. memiştir. Viyana gazetelerinden biri, Ma drii ii hükümeti inin ye âilesi- dd hükümetine “âid olması Tâzım ge hine koyduğu cihetle kral Alfons aleyhine bir tevkif. müzekkeresi kestiğini > tır. Viyana nya sefiri, on üçüncü yerme aleyhine hüküm tince hiç bir tevkif mizekkekini kesilmediğini esasen Madrid hü- kümetinin mücevheratın rehine konduğundan haberi olmadığını söylemiştir. İspanya sefirinin bu sözleri doğ- Fudur. Zira kral Alfons, tahta âid an değil, ken- olan mücevherleri r. rehine ği Sahife 7 8 dil konuşan, günde 10 saat çalışan bir saylavımız Bay Keresteciyan diyor ki: “Memlekette muhalefet fırkalarının katiyen aleyhindeyim. Türkiye el ele vererek çalışılacak bir yurttur, Afyon saylavı bay Keresteci- yan fevkalâde dürüstlüğü, fazile- ti, hoş sohbetliği, güzel sanatlara, bilhassa Türk edebiyatına derin vukufu ile tanınmıtır. Bundan baş- ka yeni saylayımız başta Türkçe olmak üzere, ermenice, rumca, in- gilizce, fransızca, italyanca gibi altı dili son iyi yazar kol «İştikak» müellifi di efendi kendisinin amcasıdır. Bay Keresteciyana evvelâ ter- AR yi R z lav kısaca anlattı: — e şube mü- dürü idi, Mıgırdiç efendi.. Büyük babam Kayserili Kevork efendi- ise işi bangerlik eden in - imi Am Bl efendi bana ha- kiki bir babalık etmiştir. Kendisi 9 dil bilirdi, «İştikak» müellifi. Maliye tercüme kalemi müdürü idi, Türkçesi fevkalâde idi. Mali- gil mi ve al rayda U 38 5 kacılık ettim. Hilâliahmerde ga- malı Hilâliahmere devrettirmekte pek büyük bir rol oynamıştır, Milli mücadele seneleri sırasında ise Osmanlı bankası müdürü ve Hilâ- elinden gelen para hizmetini yap- mıştır. — Millet vekili olmanızı nasıl karşıladınız?. — Bu bana sevgili yurddaşla- rım tarafından gös bir onurdur, Bunu pek minnetdarlıkla telâkki ediyorum. Memlekette eskiden belki bir din ve isim farkı vardı. Fakat bugün le bir mesele mevzuubahs de- ğildir. Bir katolik monsenyörü bir ünb demisti İdi — Dünyada her din müsavidir. Elverirki onu taşıyan iyi bir insan olsun n monsenyöre bu meselede yerden göğe kadar hak veriyorum. Din farkı olmadığı gibi son dil inkılâbile memlekette ad farkı da kalmamıştır, Genclikten bahs dum: açıldı, Sor- — Geneliğimizi nasıl buluyorsu- nuz? — Ben 10 yaşımdan beri senele- rimi sonsuz bir çalışmak 'ile geçir- dim, Günde muntazaman 10 saat İmran Yalnız tatil günlerinde sporla meşgul olurdum, Memleke- timin geneliğini de tabii böyle Afyon Ayi ii Hermsikciyan ve yürekten tavsiyem şudur ra ehemmiyet ekle b âile geçindireceklerini unı lıdırlar, Genc kızlar da dudak ve tırnak boyalarına verdikleri ehem- miyet derecesinde bir gün valde olacaklarını düşünmelidirler, Ço- cuklarını memleketin menafiine, refahına hadim olacak bir şekilde yetiştirmelidirler. Çünkü iyi ço- k büyütmek İeketi m a arr Genclere Lafontenin ağustos öceği “il e cırcır öceği hikâyesini / batırlatırım, Bu masalı akıllarından kiye Kışm eğlenmek için yazın çalışmak, evlendikten son- ra rahat etmek için de bekârken hazırlanmak lâzımdır, Mecliste . nasıl çalışacaksı- nız, şimdiden tasavvurlarınız var mıdır? mdilik bütün gayem mem- vaziyeti yakından görmek lâzım- dir. İşleri yakından takip etmek gerektir, Tabii memleketin iyiliği için lüzumlu gördüğüm şeyleri dos- tane bir surette söyliyeceğim. memlekette muhalefet fır- 2 ee aleyhindeyim. Türkiye el ele vererek çalışılacak bir yurttur. Bu memlekette ne akal liyet meselesi vardır, ne de muha- lefet fırkasma lüzum, B. lık saylavı değil, bu ulusun sayla- vıyım, Bay Keresteciyanın pek hoş soh- bet bir zat olduğunu yukarıda söy- lemiştim, Kendisinin hayatından biraz bahsetti: — Şimdi Adadayım, Millet ve- kili olmadan eveline kadar - ban- e ayrıldıktan sonra - orada sürüyordüm. Çünkü şehirde beni cezbedecek bir şey yok. Adada sporla, kayık- la, çamlar arasında münzevi ya- şıyordum. Sanayii nefiseye, musi- kiye ve edebiyata merakım fazla» Ir, dır. Bir aralık hatırladım: Bay Ke- Yesteciyanı bir kaç kere Yalovada görmüştüm, Sordum: (Devamı 10 uncu sahifels)

Bu sayıdan diğer sayfalar: