12 Mayıs 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

12 Mayıs 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ye” yem wE 12 Mayıs 1935 AKŞAM Sahi Kİ Teirika No. 208 ARBAROS Yazan: İskender Fahreddin Akdoğan, karısının dikenler bürüyen mezarını çiçeklerle süslemişti. Barbaros Istanbula geldi Akdoğan (Kızılelma) nın temin ettiğinden çok memnun ol i Hayreddin li pe la dai Ri basmaz sa- Taya giderek alişabaz ps ii mat ettiki i i paşayı sarayın » başheki: mi bi ediyordu. İstanbul halkı, uz an- danberi hasretini çektiği Barbaro- ndan Çe için s0- ü ül Barbarosun beğ herke- sin neşesini kaçırmıştı. Bu sırada donanma erkânından ilk karaya ayak an biri de Akdoğan reis Akdoğanın pmyo elin- Idığ “duyanlar, Halic boyunda bekle- şiyorlardı. Akdoğan kimseye görünmeden ymaniye Akdoğan, Kizlelimiyi bu ka- dar kolay kaybedeceğini bir de- fa bile hatırından geçirmemişti. bürüş bir mezarın önünde durdu: — ig sevgili karıcığım bura- da yatıyor... el mezarın üstüne kapan- dı.. hüngür hüngür ağlamağa baş- ladı; ğum.. ben bu yıllar m? Akdoğanın gözleri dö Ne yaptığını, ne söylediğini bil miyordu, Toprağın üstüne atıl dığı se gg 2 bir iskelet gi- > rengi ıydı.. boğazında düğümlenen eli onu biraz aha boğuyor, mezara biraz daha yi — Kızılelma... Kızıleli Gözlerini aç!... llarını uzat.. ve beni bir inan olsun kucak- k a!, Diye bağırdı. Başı ucunda yükselen servile- mini di iği gündenberi hasta idi! rin hışırtısından ve camiin pence- relerinde çırpınai üvercinlerin uğultusundan başka ye ses duy- m bu sırada omuzund. türbedar, Akdoğanın sesini duy- kaz ğul, dedi, sen şimdiye ka- dar, ği ölünün, arkasından ağlı- EN cevab verdiğini duydun mu? Akoğ güclükle soluyordu.. meri geriye çekildi., in ki ve gözlerini kapayarak mırıldan- g lah rizasi için bana bir ri sü verip palm ri, sxünder 801 gün sıra vi karı: gitti.. topragın maa kendi elile yoldu ne menekşeler, gül fidnlar ve Mr ik mez rafını renkli çiçeklerle ledi. li edecek kim sesi yoktu, Barbarosun hastalığı ağırlaşmıştı.. onu da ziyarete gi- dediiyördu. Akdoğan İstanbulun tenha ve izbe köşelörinde serseri eri er ağaclarda cıvıl- A lan, analarının ya- a EE er kuzucuk- ismini teselli arıy: ılelma iri Zumla beraber sağ olsaydı.. bei de şu cıvıldaşan kuşlar gibi, şen ve mesud, gülecektim!, Diyor ve 2 ELE başına vu- rarak dönü; Mei gerer üçüncü ak- şamıy: kklöğan iztirablarını yenemi- yordu... gök bitkindi. re mra, üç rısının mezarına üstünü saran di- e yeri- > yavrucu- daki zincir yaraları henüz geçme- mişti. O, böyle bir ölümle karşı- aşacağını bilseydi, aa olarak döner ?. Andrea- sağ iy nın kızıl Hadketenir kürek çe- kerken, ir ik e işken- celere, günün uğuna Kiral ümidile yıl larca ik da tahammül Me Akdoğan, Kızılelmanı ni tekledi; slk yada hiç bir erkek, ka- sile u ea e adar — Dün: , Diye sinem ve ve “a madi; eri müte; iyen yaş- Yarile uyar Güneş batmı. zarların üs- şti. Ti tüne dimi lele düşüyordu. Akdoğan birden ayağa kalktı.. silkindi.. cebine mezarın üstün- den bir ğe toprak koydu.. ve ya- vaş imiz Nere; ordu? LE pe iri kendisi de bilmi- yordu. ie evine henüz ayak basmamı Km geldiği ogündenberi Cibalide bir kahve ( peykesinde yatıyor, sabahleyin erkenden me- zarlığa gidiyor, ii batıncaya kadar orada kalıyord o bece Cibaliye çime, kahve , Ken- Sin saraya da bunun için gitmemiş- ti. i Her Mir | , bir hikâye Bu hikâyeyi bana meşhur göz doktoru 5... anlattı. Bir gün, ken- disine güzel, zarif, sıhhati yerin- de bir erkek geldi. Doktor iptida onun göz yi sy Bu mesle- ğin icabı bir e i e izim irt. li oldu- u gördü. Hasta, isminin İb- sel Zeki olduğunu söyledi. (Ben bu ismi size biraz değiştire, rek anlatıyorum). Zengin idi. Güzel mİ il iyi yazı yazardı. Hattâ arada resim yap- tığı bile kd vi İbrahim Ze- ki doktora kendisini böyle tarif etmişti, Sonra şunlari söylemişti: — Size bunları anlatışımın s: bebi war. Çünkü ri edeceğim şeylere hayret edeceksiniz. Onun yaya e e gibi bi me sevgimizi afaza ediyoruz. Aşkımız, ihtimalki, güneşe maruz kalan bir pançur gibi rengini bir- az değiştirmiştir. Belki. harareti 'akat, heyeti umumiyesi iti- EA > hâlâ aşktır. Karım yal- la ği Ben yal- niz le düşi Halbuki, dali. bir müddetten eri 0 ire htır, Bunu fark- . Artık nede bedbaht SEiğazi anladım. rım güzelliğinin geçmekte oldu- ii hissediyor. Kendisini aldı- ım vakit'otuz yaşında idi, O za: miz güzelliğinin şahikasında buz lunuyordu. Bugün... Eğer onun üzüntüleri, onun itmalari beni zorlamamış idi ben hiç bir de- a olmıyacaktım. Ka- — gp sonra bana mezar 5 er Hergün mezarlığa ta- şınma! in de insanın “sinirleri Kalem ağla olmak lâzımdı. Akdoğan çok düşmüştü. ürür- se ie e Gözleri içi- nun damarları diyer ii Esi miin be A pısından g . Bozdoğan kemerinin ll Kaz geniş bir yola çıktı, Ortalık iyice kararmıştı. Akdoğan karanlıkları yararak ileriliyordu. Nereye gidecekti?. Ne yapacak- 117. Nerde kalacaktı? Kendi de ME ur yg mütemadiyen yürü- yordu. a gidemezdi.. çel em İk halde padişahla konuşamıyacağını keni de biliyor- dalgın ve mütereddid, e Karlie yürü ürüyerek Kadir- ça caddesine kadar gitmişti. (Arkası var) Görmeyen gözler j üslenmeğe düşkün bir kadın değildir. işvekârlığı sevmez. Gü- zel olayı via iye hiç bir zaman uğ- raşmamıştır. Bir kaç tarak dar- besile saçlarım düzeltir, son me- da modeller alacağım diye terzi şmaz, O bir çiçek Ea kendi ke di iğinden güzeldi, zel olmaktan de saadet duyu; du. Çünkü benim için güzel Si yoru. Bugün ihtiyarlamaktan bu kadar korkması da b € terzi dola s a için inanır. Fakat bi ka m ye tesiri ge- eski üzüntülere dü- liyorum madım bile. Hattâ, hiç lis farketmemiş i davranmayı tercih iy sam bir çare bul- dum zannedi Bulduğum şey 9 e, dok- tora! Bugünden İkili, kör ola- cağım, Merak etmeyiniz, deli de- ğilim. Maksadımı iyi ifade ede- edim. eki pek yanık diller dökmüş olacak ki dostum da razı olmuş. Bana hikâyeyi anlatırken diyordu ie n bu ii N zorluğunu si e ge abuk t dan gazete okurken, rn gibi, i n tutturuyor, bunları göremediğimi söylüyorum. Bugün, gözlük tak- mak lâzım geldiğini, reçete al mak için size geleceğimi Zehraya anlattım, vaziyetimin sebebi budur, doktor. Çünkü Zehra merak ede- cek, çok muazzab olacak. İzahat ki için belki benimle bera- L fen benim için de böyle bir yala- na katlanınız. Dokti . kolay kolay kanar bir adam değildir amma bu İbra- him Zel ve pek yanık diller rn olacak ki, dostum Bana hikâyeyi anlatırken iyon du ki: — Ben bu işin zorluğunu göre- lunduğumu zannediyordum. Hal- buki hiç de böyle olmadı. Başla- dığı komedyada sonuna kadar de- vam etti, Gözü gören bir adamın Ge w davranmak için ne kadar sıkıntıya katlanması icab sne. sma bir kere, işi mey- dana mak için gayet dikkatli hiç bir zaman boş bu- t sinirlerine davra al lunmamak, her vakit si güzel gözlerinin canlı par- laklığını örtmüş oldu. Başı dim- üyordu. rümek, a bailerden çok kolay- lıkla ak lâzımdı. Bu haillere alıkça çarpmamak da GIDA KUVVETİ | HASAN van OZU YAĞI ve cılız olanlara fazla gıda İlander. İşte Hasan Fıs- tık Özü yağı, gıdai mevaddı ve bilhassa vitamini ve kalorisi çok bol olduğundan a gok yarlara çok büyük faydalar temin HASAN DEPOSU: Ankara, İstanbul, Beyoğlu, Şişesi 75 or- ta 125, büyük 200 kuruştur. ii m tekmil dünyada tanın- arkadır. Gür: rdüğünüz ZİKd9 e m tıraş er) pr. MOND - EXT tıraş bıçağile tıraş oluyorlar. 10 adedi 5Ö kuruştur. ber yerde satılır. icab ediyordu. Ya dostların acı- maları? Bunlara da katlanmalı ira mpi ki, herkese karşı kör Kar merdivenden iner- Mi kağa çıkarken ona refakat liesde — Dikkat, canım. Merdiven ba- samağı var. yalnız başına sokağa eya lem bir bildiğine tesa- tmek korkusile duvar dible- li elinde bastonla yürümek mecburiyetinde kalıyordu. Zaval- lardı. Şimdi de sevkeden Fa- kat artık ee tten yamıyördu. Kitabı iri e alı idiler. tün bu ihtiyaçlara, bu'arzu- a lara > çalmak için insanda bile imkân kalmam: ii i | Dektori ve bu sali bitirin ce, sordum — DEN bu kadar mı? Hikâ- yenin bir mabadı yok mu? t pis açılmak icab etti!, Hikâ;

Bu sayıdan diğer sayfalar: