17 Mayıs 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

17 Mayıs 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

F EN AKŞAM Tefrika No. 2 Her ak; “e TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR | bir hikâye, | Gelen güller İ Gül in, Anbar, ulen Şi yi evdor, irdi CENGİZiIN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN Kabilelerin en güzel kızlarından kırk tanesini ir Saraya getirdiler, giydirdiler, kuşattılar ve akşam üstü güneş batarken, hepsinin başlarını kestiler.. anlarını toprağa akıttılar.. Yeni amlar. ei başi ei ni ie ininde Ge — ba el kızlardan kur- Oktay bur âdeti yerine getirmek İstemedi. Fakat, kurultay, dağıl- madan buna karar vermişti. Kabile reislerile zabitan kızları arasından kırk tanesi seçildi.. sa- Taya “rullaa Ep kuşatıl- dı. Göğü elmaslar, kulak- na iri la takıldı, Ve Oktay, oturduğunun üçün- Sn günü e güneş batarken, H bir - getirildi. birer irer kesildi.. başları gövdelerin- idi 7 ve keüliri toprağa akı- 1 Mogolların inanışına göre bun: ar, öbür dünyada Cengizin hiz- Metinde bulunacaklardı, Eğer ye- Di han bun u yapmazsa, eski han rak altında mize olacaktı: “Oğullarım, kardeşlerim ve ku- e beni ne kadar ça- muttular, Benim yeraltında- ki himen kim görecek?» di- ,,, Oktay bunu dedirtmek is di. daha önceden kendisi i için e sarladığı kızlar bile gün kanı akıtılan kurbanlar arasında bulu- Nuyoj ordu. i imparator, hoşlandığı ız rn rn pin rken, onları dan se Kuman: mdnlrdn biri Oktayın Yanıma sokulm k e “olmağa şu e bğlalli ğın ızlardan bir kaçını seçelim ve Yerine ime getirelim?. Dedi.. kumandan bu suretle ye- ni Benin gözüne girmek istiyor- du, Oktay gözlerini sine ku- Mandana şu cevabı vi a K E 5 — 5 ettiği am, On- Di tık Cengiz hanın malı oldu- a Bu hâdise, o gün, diğer kuman- k anlara ve reislere, Oktayın ne ir çok (feragatı nefs) sahibi e hükümdar olduğunu anlatmış- > Şe tay faziletlerini o yavaş yı ii gösteriyordu. Onu, kardeşle- dürü o güne k ai bu derece da ün tem örm vo başkalarını dar düşünür tanr Tak — Kebdii ie ii gördükce göğsüm Diyordi Tuli bu sözleri diğer lere de söylemekten çe- i Kurbanlar kesildikten ve kara n kan- ğıma, kimseye fenalık yapmıya- cağıma ve fenalık yapanları ceza- landıracağıma ağ içiyorum.» Kitap odasının ortasındaki bü- aziyeti- ni düzeltiyor, GB dışarı çıkı- yordu. içeriki odada ey sahibinin ayak sesi işitildi. a hayatın uzun yol- larında çok yürümüş bir ada ayak sesleri idi, Bunlarda biraz tereddüd, biraz hüzün ve melâl hissediliyordu, Gidiyor, geliyor, Megollar, , Oktayı | dolaşıyordu. han i int tihab et ii en sonra, Cen- Hizmetçi gizin k Bi içek geldi, beyefen ladılar, Han seçimi için kurulan | di, dedi. kurultayda üç büyük sefere ka- rar Ör in. kişilik bir bri lerinden (Çormi inde İra ordu, egr, püskürtmekte birleşmiş- re Diğer otuz bin kişilik bir ordu, (Göktay) ve (Sebutay) ad- iki meşhur kumandanın idare- sinde - Cengizin, oğlu (Cuci)ye fethini rpm fakat Cucinin Ki da, Diasa başladığı futuhata de- i, Ordular hazırlanıyordü. mumi af ilânını teklif etti. Bunu kurultaya sormadan da yapabilir- di. Fakat kurulta; e ği alma- yı pi a Kurultay bu teklifi derhal ka- bul siri O gece zindanların kapıları a- çıldı.. binlerce mahküm . özgür (serbes) bırakıldı. Oktay, babasının re ettiği ihtiyar veziri çok sevi (Yelucustay) metali eyi in tanın sınıflara ayrılması fikrinde idi. k anlarına verilen eski salâhiyetlerin de tahdidini iyor u hüküm yak nız kumandan tarafından verilir di. İhtiyar Sga iii Meke u- sınıfa ayrıyordu. Diğeri de, ordu andanlarının lüzum gördük- leri adamı cezalandı, için, iç sorguya çekilmesi esasının konul- ması idi. uh. e usulü ile cezalandı- rılacak bi adam, bundan sonra: | y, bu yeni Miirdraiir u- zun eni sonra mütte- 6 hare vk (Ul yasa)ya aykıri bir 'Bir kaç gün içinde yapılıp biti- ei e te bulunmıyacağıma yur- | rilen ve kabul edilen bu nizamlar da bird nu var- — Gerçek mi? Çok mu?. k, p İm eni vi Ayak ses- leri de istihza eder gibi aksedi- dsi İçeriye İli de çiçekleri örünce kendi kendisile | eğlen- — Beni sevenler ne kadar da çokmuş!, Güzel, cazibeli, zarif çiçekle- rin imei istihzası bir acılık ile örtülüye: — a o mile çok çiçek! Etrafta bir ayna yoktu. Fakat kurd yüzünü ezber biliyordu. Bu düşündüklerini birer birer sayabi- lirdi. Elli beş yaşının kır ve sey- rek saçlarını şakaklarından sar- karken hayalinde görüyordu. ir Sani mi kokular sevimli çiçeklerle baş- başa kaldı. Şüphe yek ki, çiçekle- bir ruhı man ellerini bu hazik çiçeklere uzattı, onları okşadı. Şimdi âde- ta bir kadını okşuyor gibi içinde e bir melâl veriyordu. kendisi de farketti ve güldü. Çiçeklerle gelmiş mektublardan birini lâkaydane açtı. Tebrikler mil) Öteki zarflarda Bunu k iyi denildi, Ker dl gözüne girip de kızıni al mayı düşünen Bee ira Kim bi- lir, belki de lacaktı, Zarfları ve — gezdiriyor, teli dı; mam agıLam vergi olark b ei yıl ipek ve mahsul e di. parâ, Bu vergiler m ii niz ri bağlanmıştı. li da d b yun, ve atlarının yüz ta si birini hükümete Mae lerdi. Vergi toplamaları yüzünden li ire bu yeni nizam- larla bitmiş oluyordu. #4 Oktayın orduları hazırlanırken, yeni imparator aleyhinde, saman tından su yürüten ve prensleri kışkırtarak Çin seferini geri bı- rakmak iğ bir kabile reisi vardı: Bu ii Stelaberi Cengiz hanla arası im Pk kı- zının kurbanlar arasında, Cengi- zin yeraltındaki ak eakll gitme- sine dayanamamıştı Çatu, kabileler arasında arka- an vurulucu elli yaşlarında, ylu, t- li bir dai. Cenkte kılıç salla- yışında da mel al üşmi Ondan herkes çekinirdi.. (Arkası var) sepete atıyordu. şey arıyor, fakat e re İçind. yn ve çiçeklere acıyor gi- ir his vardı. Çiçekler o 2 eli o kadar sıcak bir ruh neşrediyorlardı ki... Fakat hangi kadın kendisine aşktan bahsedebilirdi? O ömrün- de bir kadın sevmiş miy: yal Yirmi sene evvel karısı ölmüş- tü. Eski tarzda, Geli fisto- lu el ia bir kadın “05 Aşk i. Sonra, tsaiği bir kaç kad ın ile de hiç bir kalb macerası geçirmemişti. tün a hiç bir kıymet ver- mü kalbini kitapların ei m Halbuki işte şimdi ar beş yaşında iken, ha- yatta a istihfaf ile bir tara- — ğer olduğu bir aşk hissi, bu tabii eti muzafferane bir sav- letle onun bütün ruhunu istilâ ea ineği Ne kadar çok çiçek! Bunlar bi- rer kadın elile hazırlanmış, birer kadın kalbi tarafından gönderi! . miş olsaydı, içlerinde bir kalbinden fışkırmış tatlı ski rın akisleri saklansa idi... Hizmetçi sessizce içeri girdi. — Şimdi diler. — Gül mü? Kim yollamış?. kalb gibi kı; unları kim yollamıştı Profesör bunu bir türlü k. yordu. Fakat böyle bir şey bekli- sırf 'k arasında kendisi i X güller, Profesör bunların daha iyade meçhul bir kadın tarafın- tiyordu. Şimdi a hayalin- de bir çehre, bir ses veriyor, onun vaziyetlerini, tavırlarını düşünü- pr la iğ bir sök ük re ve mor ti eylül akşamı, er ruyor. Bu, kumral bir kadın. Profesör bu manzari ne ka- dar nda; Zum 4 bilmiyor. du. vi A ki, kadın, birdenbire kendisine koyu i özlerini baik derin derin bakmıştı. O da kadına yaklaşmış, bilezikli ince-bileğinin ucunda ok- şamak ister gibi uzanan küçü Dini dudaklarını genc ve kadının dudaklarına yaklaştırmış- Bu, ciddi me bir macera idi. Fakat hülyasının derin Eid e kendi kendisini unutmuşa benzi- yordu. K bir güzel kadın, bir sonbahar EE lili ak tında hir bir göl. ör bu hülyad an kendisi- ni a i o kadar ciddi bir hayat geçirdikten sonra, elli yaşında böyle bir şey düşün- menin gülünç olduğuna hükme- derdi. O ane kadar onun bütün zevk ve gururu hayatını hep ilme, Acıbadem, Akasya kokulu. HASAN TUVALET Gliserin Suna asan Zeytin yağından ve Ki ve Hasa; eceğinden 10. 13. 2535 kün Topamel tenzilât, ie den , İs tanbul, Beyaği e e © Sahife9 © | saka AR Ni EEE VE PR i ei 'MUASI ayak bayilerine er bayilere br nom ra doğrudan doğruya idarı ye gönderileceği işin taşra bayileri Akşam matbaası mürüğ üne müracaat Me bilirle, gülleri de getir- | — Mektup yok, Üzerinde kart ok. İ yor gibiydi. Nihayet, bu kadar çi- | el rar gönderildiğini düşünmek is- | adın; 1000 kuruştur. dres tebdili için asaf pul e Mi Sefer 14 — Hıdırellez 12 S İmsak ie Öğle İkindi iie Yatsı E 7i5 9,20 450 846 12 1,51 Va. 206 4 4,41 1210 16,07 19,21 217 17 reha Bahnâli civarı usluk Sek. is No. tetkik ve tetebbüe hasretmesinde idi. Fakat profesör rüyasından yanmıyordu. Hayalinin kadınını düşünm. sonbaharın ve aşkın ruha işleyen okusunu. duyuyordu. Şimdi 'ek lerinin içinde tutuşan bir kalb gibi pırıldayan bu kırmızı gülleri ona işte bu sevgili kadın yollamış- tı. Hizmetçi içeri 4 girdi, Sıkılarak, korkarak: eyefendi... diye si Fakat yi ne olmuşi Uyuyor muydu? Yoksa per bir fenalık mı gelmişti? Lâkırdı işitmiyor gibiydi. Gözleri dalgın- dı. — Beyefendi... Affedersiniz... üller... Profesöf kendine geldi: — Ne var? za ne olmuş?, — Get am tekrar gel di... Bir yk a olmuş... Başka di gidecekmi: Hizmetçi Gülleri alarak dışari ıktı, , ömrün! ii mgliyördn. Hikâyeci. mral ekte devam ediyor, nk Hlk A

Bu sayıdan diğer sayfalar: