24 Mayıs 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

24 Mayıs 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 Mayis 1935 Tetrika No. 9 TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiZiN OĞLU | İSKENDER FAHREDDİN Dağların kızı, Oktayın önüne beş tutsak getirdi: “Haydi, kılıcını çek.. bunların başını bir vuruşta yere düşür.. o vakit seninle birlikte gelirim!,, Dağların kızı Cengizin oğullarına i, Oktayın yüzüne bakarak ki AR — Evet.. o bozgun babamın yanında idim, Çinli bir kahraman, ordumuzu dağıtmıştı. Dağların kızı gülümsedi: — vi , o kahraman, babamı Gin işinde yeni bir kin uyanmıştı. Kendi kendine: dan soyumun ve ii amın öcünü almalıyım.. iş başını genc kıza çevirerek: 7 bu aslanları nasıl yola ve Buradan Keen yo I e ; Diye mi (Dağların bekçi) gözlerini süzdü: benim — Sen Beni büyüten aslan, bem) in büyüğü ve yaşlısıydı.. diğer aslanlar onun > koşarlar, onu sayarlardı. Ben ona güvene- rek, o ndan cesaret alarak hepsini Zim yere dağlarda benden başka özgen, bağınsız bir kimse yoktur. Ben hepsinin başı ve biribirine yasla- u yuca dağların egemeni- © Çin imparatorunun tacını yere .imparatorunun canını sıkmıştı. Tuli, kardeşinin huyunu bildiği için, inen kızını fazla a mek istemi hanımiızın ö- nünde eğil. dizini öp! Ve bu yol- lardan bundan sonra Moğol akın- cılarının geçeceğini unutma! Bu geçidler Cengiz oğullarının uğra- ğı oldukça, sen kümdar gibi egemenlik süremez- sin!, Genc kız saçlarını beline dola- dı.. ve dudağını bükerek, Gü bir gülüşle ikisini de baştan a ğı süzdü: — Haydi, “dedi, rada bir hü- kimsenin önünde boyun . Aşağıdaki yollardan ge- şip gidebilirsiniz!, İş zora se; siz zararlı çıkarsınz!. ay, kardeşinin kulağına e- : * — Ben bu kadından çok hoş- mü boş da prensesler gibi yaşamak ii mez misin?, © Dağların kızı kaşlarıni çattı: Hayır.. ben dağların koy- sa özgen olarak O yaşıyorum. a tutsak mr ara- Sin ok istemi tay bu sözü pri kıza karşı Mera dala ra bir irkilme duy: wli Keedaği eti Oktay genc kıza cevap verdi: — Gideceğin yer, Çin sarayi değil, Benim sarayımda uşaklar hürdür. Kölelerimin hepsi başı yukarda gezerler. Sen de öz- a edeceksin!... lacak Dağların kızı yere baktı, dü- şündü.. ve birden elini ağzına gö- türerek, aslanlar gibi gükredi. Tuli ile Oktayın etrafını bir anda vahşi aslan sürüleri sarmış- tı., Oktay şaşırdı.. diyecek söz bu- lamadı: — Seni zorla kaçıracak deği- eden askerlerini üzerimize aaldimyoruni) Diyerek biraz daha yanına s0- kuldu. Aslanlar biribirlerile Ooynaşa- Bi biribirlerinin üstünden atlı- iktayın üzerine atılmak is- yarardı. Tuli: — İmparatorumuz seni çek sev- di. İnsan, uluların sevgisine kar- şı böyle mi davranır?, z Deyince, genc kız * — Dağdaki özgenlik, şelirde, sizin gibi başların elinde ateşten bir mi olup, tutsakların boyun- larına geçiriliyor. Şehirde benim boynuma da bu zinciri takacak değil misiniz?. in sabrı tükenmişti: Ben bildiğin hükümdarlar. dan değilim, yavrum! dedi, be- nim aleni tutsakların ne bo- larında zincir var.. ne de a- ik kilid. Yerli, BE b istemeyiz. ver.. geçip gidelim. Dağların kızı Olrağın gözleri- nin içine bakarak: — Peki, dedi, seninle şehire i- neceğim, Fakat, senin Moğol ha- nı olduğunu nerden bileyim? Cen- giz tile buralara geldiği zaman, bir kılıçta beş adamın ba- şını birden uçurmuş. Eğer sen o- nun oğlu isen, palanı çek.. kendi- ni göster. Senin, bu sınamadan sonra, Cengizin oğlu olduğuna inanacağım! — Peki amma, şimdi burada ellesini ein beş adamı nerden bula Dağların kedi mağaranın kena- Haydi, bize yol gün ölüm korkusu çekmekten u- sanmışlardı. tay: — Bunlar kimdir? diye sordu. Dağların kızı: — Benim tutsakla; Dedi ve kandan Peer vw cak ve karşı a e rama al peel bunlar, orada as sütü içerek yaşarlar. lr kadar yurdlarına (dönmemeğe mahkümdurlar. Haydi, kılıcı: çek.. hazırlan! Sa sıraya Mizil. miş beş baş, ölüm arayan beş tut- ak... sa Çinliler bir araya toplandılar. başlarını uzattılar, kolaj in ye SOYDER baş- sn Ger biz © AKŞAM | Po İİ Bir gece macerası Zarif kıyafetli bir erkek klüpten me ve ğri ai görün rinde dalgın dalgın denizi seyre: derek ilerlerken önünden, biraz ileride, bir kad gördü. Gece vakti, yapayalnız bir kadın... Kı. yafeti de hali de zarifti, Bilâ ih- tiyar arkasından gitmeğe başladı Düşünüyordu: — Bu saatte bu kadın burada müşteri mi arıyor? Ne garip şey! Delikanlı bu akşam müteessir idi. Sevdiği bir kadından o gün ayrılmıştı, Kederini ağıtmak için klüpte bezik oyn kaybetmişti, Biraz sinirlerini yatıştırmak için lke leye doğru çıkmış, böyle garip bir tesadüf karşısında kalmıştı, — Belki tali bana bir teselli vesilesi verecek! z Diye düşündü ve adımlarını sık- laştırarak, kadına yaklaştı. Gayet tabii bir tarzda, gecenin bu saa- tinde burada kendisine refaket müsaadesini is: tedi, Kadın cevap vermeden, başı Delikanlı ın ne aradığını sordu, öne eğilmiş boyanmam! korku nişanesi farkedince, kendi kendisine > söylendi. er: — Bana in edebilirsiniz, . Yalnız dolaşmaktan sıkıl a. erak içinde idi. Hayatta epice tecrübesi olmakla beraber, bu ka- dın hakkında ne hükmedeceğini e Macera arayan ım kadınlardan biri olduğuna erenler istiyordu. Fakat yü- zünün ifadesi, hal ve tavrı bu zan- nı tekzip ediyordu. Öteden beri- den konuşmağa başladılar, Bir aralık delikanlı safderunluğa âde- ta kızdı. Birden bire elini uzata- rak genç kadının elini tuttu ve öp- öpmek istedi, Kadın e da mü- manaat etmedi, r macera ei kaldığını am deli- dın âdeta kendi kendisini zorlar gibi: si Peki, olur! cevabını verdi. s.s Delikanlı bu tesadüften mem- nundu. Küçük salonda hazırla- dığı sofrada genç kadın i a şarap içtikleri hoş ve sevimli buluyordu. Du. ali ella öperek: — Bu am benimle beraber kalır mısınız? diye sordu. Kadın başile bir işaret yaptı. Bunun kabul manasına geldiği an- laşılıyordu. Fakat yüzünde elemli bir ifade göze çarpıyordu. Kadın, cesaret bulmak ister gibi, kadehi- ni doldurdu, şarap içti. likanlı, duyduğu merakı tes- kine çalıştı: başı birden yere dü y kılıcını kınından s$i- yırdı., iki, adım geriye çekildi. dağların kızı ellerini beline koy- muş, Oktayın hazırlanışını sey- rediyordu. (Arkası var) — Bana kendinizden hiç birşey MEME LAR v anlatmadınız, dedi, Kimsiniz? Bu saatte yalnız başınıza iskelede ne Ba yuyamadığım için, la) işa atmıştım, Çok mü- teessirdim... — Sevdiğinizden mi ayrıldınız? | — Hayır, bu türlü keder değil vaa meselesi mi yoksa? —B Delikanlı içinden düşündü: — Malüm masallara başlıya- cak! > kurnazlıkları çok görmü- Kadın devam ediyordu: — Rica ederim, bu bahsi bıra- .. sizinle konuşmak isterim başka şeylerden... Bana karşı o kadar nazik davrandınız ki... Hiç korktuğum gibi çıkmadınız... Müşfikane ve ihtirazane bir ta- vırla delikanlının elini tuttu, Bu muamele delikanlıyı şaşırttı, Aca- ba yanlış bir hüküm mü sin rum? diye tereddüde düş — Anlatsanız a, dedi. — ha. linizde bir acaiplik var, Neden bu kadar müteessirsiniz? ocalı bir kadınım. e cuğum da var. Kocam evvel beni yüzüstü izm iti, Fakat şimdi arada bir kendisini görüyorum. Çok ae Ben ça- ışıyorum, çocuğumu besliyorum. eks parayı da kocama veriyo- Yarın sabah yine erkenden kal- nasıl kalkacağım, bilmem. Yarın çocuğun I sitini mutla- ka vermek lâzım, ım yok, dü- şüne düşüne mimik gibi oldun, mutlaka bu | yarına kadar ser döle Sokağa fırla- oni dalgın dalgın sordu: emek bu imi bunun için böyle sokağa çıktın ç kadın Dağ. EN hafifçe edi ki — Evet, dedi. Delikanlı şimdi içinde bir utan- ma duyuyordu. Şarabın sarhoşlu- ğu birden bire geçmişti, Düşünü- yordu: — Demek bu kadının zarure- tinden, felâketinden istifade ede- rek onu kendime bir eğlence yap- mak, onun kollarında kendi ke- derini bir teselli aramak istiye- ceğim e odada uzun bir süküt hü- küm sürüyordu. Genç kadın ya- nındaki erkeğin yüzüne bakmağ cesaret edemiyordu. Delikanlı: — Rica ederim, dedi. Söyle niz bana, kaç paraya meni adın bir rakkam mırıldandı. Bu küçük bir şeydi. Deli. kanlı hayretle onun yüzüne baktı: Çantayı aldı, Kadının muhtaç olduğu parayı sessizce içine koy- du. vir çantayı geri verdi. Kadın kıpkırmızı kesildi. Ne söy- iyecağini bilemiyordu. likanlı: — şey söylemeyiniz, dedi. Ben sizden af iin Görü- yorsunuz ya, her erkeğin içinde ahşi hayvan ile — melek yanyana ri Siz şu dakika- da benim insanlık lu uyan- dırdınız ve vi bii hayvanı kovdu- nuz. Vad ediniz bana, bir daha ne olursa olsun, böyle sokağa çıkıp macera aramıyacaksınız... Şim E. müsaade ediniz de sizi evinize ks- | Radyo 24 re Cuma İsi telif plâk nesri- yatı, 18 Ni askin pk, B a K- - Hikây cuk saati esut Cemil, 19, 1315 yayımı, İ8 Marş ve valslar, 19, 15 Oda e) m, 19,15 Salon dan il artın «Don Juan perası (Oğirdan nakil), 22,45 ila raporu, 23,50 Çigan muzikası, 24, Pa vi >” arışık konser, CL e e meniz Gİ yım, 21,50 uza anl, 21,55 elim Grande ora» ad erdeli piyes, 23, 30 Dans N isi. Prag, 470 in. 5 Plâk, konferans, 21 e çaki 21,15 Kadın korosu konseri, 21,3 ğe yımı, 22,10 Sik konser, 23,15 Vi 1339 m. Şarkılar, şü” 20,35 im bor kan 20, 0 Sözler, i Sözler, 2 orkestrası ve bayan Bül re, Ka yu 13-15 Gündüz m 8 Asker ( orke NE Kon 0 Üniversite dersi, 0 PİRE ty 21 Radyo Ni n » Söz- ler, 23,10 Konser nakli, 5 Ecne- i dillerle duyumlar; m MÜHİM BİR İNKİLAP m biye e Me KARŞI Ti pli e 19,1 Ölüm ve mal — me lerinden artık korkmayınız. Şahsınızı, ailenizi, sacekimi bu felâketlerin acılarından ko- ruyabilirsiniz. Bunu size, hayat sigortalarında mühim bir inki- lâp yapan ve: Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi tatbik olunan Malüliyeti de temin eden Senelik Temetiğlü Tam Muktelit Sigorta temin eder, Ölüm ve daimi malüliyet vu re müemmen para der- hal ödeni Muvakkat ya müdde- tince ücret alınm Yalnız tarafından n meli 9,10 etmeden şu a anla Anadolu Sia Şirketi Muamelât merkezi: İstan bül, #üncü ikıf hal a Umum acentalığı: han. Telefon; 44888 dar götür: Kalker be sessizce el çık- tılar, bei ana “ mi tarafındak le Kadın bir çala önünde durdu. Dudakları birşey mırılda- nır gibi titredi. öz nlı onun elini tutu, hürmetle ö, v — Vadinizi ilm ınız, dedi. Bu gece bana . Te ii iyilik et- tiniz teşekkür ed. Kadın ie bütün söyli- yecekleri boğazına tıkanmış gibi, ağzından bir kelime bile çıkmıyor. du. evinden içeri girdi ve kapıyı kapadı. Delikanlı bir sigara 7 ral at ve memnun bir vic ile otele döndü. i Hikâyeci ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: