5 Eylül 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

5 Eylül 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 549 “Ben zencirlerle tutulmaz bir adam- dım, amma ne çare ki sizler varsınız,, Kâmil paşanın ikinci Takar dan sonra dahiliye nezaretinden itmediğin- den Abdülhamid nezdinde kay Met bulmuştu. Abdülhamid Said ve Kâmil pa- falara yaptığı gibi ondan siyasi Meseleler ve ıslahat hakkında âyihalar arzını istemez, saray Müfuzunun cereyanı ve takvi İçin yalnız iradelerinin tenfizini beklerdi. Bir gün dahiliye naziri Mem- | duh paşa Halil Rıfat paşaya ba- bii du. Halil Rıfat paşa şu cevabı Verdi; Mutasarrıf iken yaptığımı Valilikte an istediği gibi ya- sıfatile muvaf- fak olacağım işleri, simdi bana sadrazam diyorlar yapamıyor Her vakitin işi, gidişi iatidede tabidir! Meclisi vâlâ mazbata odasın- da Mithat paşa ser halife iken Serezli Halil Rıfat paşa da hali- wielikle bulunmuştu. Mitbat paşa münasebetleri buradan baş- ada gm ve a a yanında tut; Halil Rıfat Sn e, ve Yaliliklerinde icraat itibarile Mit- paşayı örnek ittihaz eylemiş tibiydi. Vidin mutasarrıfı iken, hassa- ten iman muharebesi esna- a gösterdiği gayret ve him- cülüsun- dan iki hafta sonra Panel valiliği- ME tayin edilmişti. Mithat paşa zamanında en bü- Yük bir ümran ve faaliyete mer- kez olan Tuna,vilâyeti Mithat pa- adan sonra ihmal edilmişti. Halil Rıfat paşanın bu vilâyete tayini iyi “tesir hasıl etmişti. 1877 de Budapeştede Fransızca Meşredilen (Türkiye Moskof en- İrikaları) ii, şu sözler bu- Na delâlet ediyo (Bu ihmalden nil müteessir olan Rifat paşa seleflerinin hatalarını irile uğraşıyor. Herkes onun Mithas paşanın eserini me takip edeceğine kani bulun: y ifat paşa vatanını sever; ye müstakimdir; enerjik ve gay- a bir idare adamıdır; müda- binler lerin tesiri altında kalanlar- i. değildir: hülüskârlara inan- İl tuttuğu âdilâne ve i memleketi- ii sadıkane hizmet etmek eme- indedir. N mma ıl olmak içi e- e bütün imiz dikkat, kontrol edi yor, kendisine mü. wviyesi | Sadrâzam ve Rifat paşa e edenlere karşı hep ayni hayırhahlığı Miner şikâyet- leri dinliyor, hak ve adi rine gelmesine çalışıyor. Rıfat pi aşa zamanın adamıdır. aletin ye- feyiz ve terakki devrini açmak için her vasıtaya müracaatla uğ- raşmaktan hiç hali kalmıyor). şehadet Halil Rıfat paşanın ilk valiliklerinde pek himmetli bir zat olarak pen meyda- a ko; e Halil Rıfat paşanın Sıvas valiliğinde bizzat dolaşa- rak ve nezaret ederek kurduğu şo- se şebekesi diğer vilâyetlere hâlâ gıpta verecek bir gayret eseri ola- rak duruyor. Bir ara ayal vilâyetinde âsa- yiş ziyade bozulup inzıbatı te- min edecek bir vali aranılınca hatıra ilk evvel Halil Rıfat paşa gelmişti, O da eşkıya ve eşirrayı tepelemekte, yataklarını tedipte son şiddeti göstererek az vakitte viliyet dahilinde emniyeti iade- âyetler de tevali etti. vali paşayı İzmirden kaldırtmak için İstan- — Babıâli kaldırmazsa Allah kaldırsın! Diyecek kadar ileri giden Yah- ya Hayati paşa kızlar ağası Hafız im İn ya dayandı. t Halil Rıfat başa Bağ- dada kaldırıldı ve İskenderun ta- rikile gitmek iradesini aldı. Fa- kat gitmedi; İstanbula geldi. vilâ- için takdim ettiği bir lâyiha ile geniş salâhiyet istedi. Bunun üzerine azledildi ve dokuz ay açıkta kaldı. Halil Rıfat paşanın memuriyet hayatında mazul ve menküp kal dığı müddet bu dokuz aya mün- hasırdır. Resmi günlerden manada vesilelerle saraya gidip kendisini ie ip tavsiye edenlere o: — Eski ablakârlık ve hademe- likten yetişmeler süzen gibi ma- iğ tepesi ezler! mekten müteessir olarak avdet ey- femişti. Manastır vilâyetinin âsayişi iz olunca sadrazam Kâmil - birinci sadaretinde - gene Hali Rıfat paşayı tahattur etti e murassa Osmani nişanile tal- si ettirerek bu vilâyetin zaptü raptını ona tevdi etti, Halil Rıfat paşa geniş Manastır vilâyetinde islâm her kazada (emniyet komisyonla- rı) ve (fahri e ideieği teşkil Sireki âsayişi iade ve hiristiyan dı; gene Aydın vilâyetine kal dırıldı. Halil Rıfat paşa buradan hiliye da- * de bununla nihayet bularak dev- eti: tin umumi Eimileiehe a kendine göre Ancak o zaman Babıâli ve sa- ray muhiti, devletin hal ve vazi- yeti burolün la olmasına hiç te müsaid değild Halil Rıfat Sini valiliklerin- deki faaliyeti'de bu tesir altın- da dahiliye nazırlığında ve 4 se- ne'sonra 64 yaşında iken başlı- sadrazamlığında (gittikçe bir kat daha sönüvermiştir. Halil Rıfat paşa bu senel maziyi düşünd efradına: erde ükçe bazan ailesi — Ben zencirlerle tutulmaz bir adamdım! Amma ne çare ki baş- ta sizler varsınız! Diye teessür izhar ederdi. Ha- lil Rıfat paşanın ermeni vakasın. da devletlerin koymak istedikle- ri kontrolu kabule mütemayil bu- lunması Abdülhamidin fikirleri. ne, mütalâalarına pek uygun dü- şüyordu. ak paşa vaziyetin vehametini gördüğü için bugün- lerde sadarete getirilmesi yolunda birkaç defa vaki olan hususi is. timzaçlara muvafakat yüzü gös- termemişti. Nihayet bir yer evinde sofra- da iken bir yaver iş Haberini getirdi. Oda saraya itti, (Arkası var) SELÂMİ İZZET TİYATRO SANATI Her kitapçıda bulunur Fiatı: 75 kuruş yeti büyük bir yangin — Kavala şehrinde deh- vi geti yangın çıkmış ve çok bü- imüştür. Hasarat yirmi milyon Drahmiden çoktur. Arkadaş Karısı Yazan: .. | sepes Ikinci bölüm İkisi Fatma bir masanın gözünü aç- , biraz eğilmiş bir şeyler arr- yordu. Salihin yanina ve za- man elinde bir in Uzattı: — Biraz evvel göüerliğin'i bu- n kopyesiydi. Aslı bu, alınız ve a yakınız. kadının in tuttu: — Te ederi Bir tablanın içide koydular, Salih kibriti çaktı. Kart tutuştu, alevlendi, büküldü, kıvrandı, kül Idu. Fatma, ölesi omuzlarına da- yanmış bakıyorı — Artık a ai kadın diye- mezsin iz , Salik ar salladı. Fatma gü- sedi: — Beni biraz sevecek misiniz? — Çok seveceğim. — Öyleyse ...Beni bir kere öpü- Salih, m arkasında, uza! dı, dudaklarını Fatmanın in na vermedi Bu sırada Fat- ma parmakları; ucuna bastı, Salihin omuzlarından tuttu, ken- dine z Öpü: tüler. Salih geriledi. Hem utanmışlar, hem kii iiaiese? oldukları yerde kala kalmışlardı. Ed o anda, işledikleri gü- nahın büyüklüğünü kavradı. Ay- ni zamanda, Salihi sevdiğini, Sa- lihe “ dlnieni da anladı. le ürperiyorlardı... Ku- lak iie etraflarına bak- tılar. Kimseler yoktu, kimse gör- memişti. Fakat Fatma mırıldandı: — Haydi gidiniz gidiniz artık. — Görüyosunuz ya, “gitmem el. Göz göze geldi- de N o Başını arkaya çevirmeden çıktı, Fatma divanın yastıkları üzerine yüzü koyun Göz inip kallayor, iie dı de hiç bir şey yal Liiyordu. üştü. ğe Yemek zamanı geçtiği halde Mehmed Ali in Fatm. yemeği istedi. Salihle karşılıklı oturdular. Birbirlerinin yüzüne bakam! yorlar, konuşmağa cesaret pa yorlardı. O geçen andan bahse- demezlerdi. Halbuki konuşacak olsalar yalnız o andan bahsede- ceklerdi. Fakat bu pişmanlık uzun sürmiyecekti, Bu- gün yaptıklarını yarın tekrarlıya- caklardı. Bundan da emindiler ve eri de ayni şeyleri düşünü- yorlard Birden göz göze geldiler. ies sordu: — Gitmeliyim değil mi?... İzin Mer değil mi? — Evet. Acısız ayrılacaklardı. ig biribirlerini eviyorlar (mıydı arzu arasında aşk doğacaktı. Salih gideceğini'düşünerek bir an sükün buldu. Fatma da budü- şünceyle a Şuradan ei koni r... Bu muha- re d. lüks gene ses- Selâmi Kayacan siz hayale kapıldılar, Fatma biliyordu, ki bir yaban- ciile ö ân tadını aldıktan sonra yiğenim kocasına vakfede- miyecekti du, ki bu öpüşmenin*tadı ölünceye ka- dar kalacaktır.. miz derin bir. yese kapıl- ie Ali'geldi, kalktılar. — Beni beklemediğinze iyi et- in leri laştılar. Bi ğa ona yak- . Karısını Salih tabak pe hş su veri- yordu. Mehmed Ali memnundu — Ne yazık, ki gidiyorsun Salih... Amma yarın gidemez- sin, — Neden mühim bir işim var, en akşama kadar yokum. almz kalmasın. haber ikisini de korkusunun heyecanını bir kere daha hissüdecökti, Arzunun hele- canile ü; «Amma: artır duyacak mıyım ?..x lir, çabuk igeçerdi, Salihle arasın- daki samimiyeti bu dereceye vardırmiak, bundan ileri gitmek j istememişti. pen olmüştu; Bun- di ehlike var aydı, yok Dluy di Bu suallere cevap veremiyor- du. Bir amevvel güneş batsın, sa- bah Eee e du: «Yarın bu saatte Arada sırada Salihe tatlı tatlı gülümsüyodu. Salih mukabele cası karısmın neşesini vindi. görüp se- Salih bir gün sonra gide- ceğini aklına getirip hep derin ne- fes aldı ve ilk defa rahat, delik- siz uyudu. Fakat ertesi sabah gözünü açar açmaz, dudaklarında o öpüşün hararetini duydu, dudaklarını em di. Ve utandı. Vicdanında ge- ne azap başladı. sakındığı buydu... «Daha dik li alıp git- meliydim. e işim neydi? Ne diye bu kadar zaman kaldım? o zayıf karakterliyim. Azmım, em kuru lâftan ibaret kalı- yor... Benimde lir yerim yok. Hattâ ondan da beterim, aga, onun elinde oyun- cak oldum Fatmadan kas Mehm ed e görünce me yaz e, d pacağını şaşırdı. Mehme: arkadaşının koluna girdi. Fatma iyileşmişti. Biraz sonra aşağıya inecekti. Mehmed Ali bunları an- latarak bahçeye çıktılar. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: