26 Ekim 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

26 Ekim 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ER e e er SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazân: SULEYMAN KANI IRTEM — Töretme, iktibas hakkı mahfuzdur — — Me iş Tetrika No. 378 Saray eğlencelerinde ince saz, büyük sofalarda küme faslı ursalı Mustafa Cenani Çele- bi ile Derviş Eğlence padişahın ükarribi , o Üçünci 3 © Bg ledikli eski fıkra ve lâtifelerden iba- ret yeri halde Cenani Çelebi eski Arap ve İran mevzularına yaklaşmazdı; Anadolu hayatın- dan ve kendi halü maişetinden hikâyeler ibda ederdi. (1) Kara ve deniz savaşları, kadın fitne ve fesadları, e cin, peri, tılsım, “efsaneleri meyhani mesire “hayatı; “baskın sahneleri, açık safhalar;: kervan âlemi nani Çelebinin sağl baş- lıca mevzular: Dördüncü sti Muradın (Tıf- 4 Ce- biye görmüş, arif, zarif, şair bir zattı, Çıfıt Hasan, Akbaba, Kör Ha- san oğlu Mehmed Çelebi, Sarı ön Çakmak Çelebi gibi med- e mukallidler de vi cü Muraddan himaye ve lütu rürlerdi. Tıflı şair Nefi ve , Cevri gibi rip maceralara sokari Hayalciler ve oyun kolları da dördüncü .Muraddan rağbet ve iltifat görürlerdi. Bunlar da mu- amanlarda ei celp edir lerek huzurda hüner terirler, ihsanlara eğ landı. m kolları hakkında Evli- ya Çel bi seyahatnamesinde bir pi tafsilât vardır.) m sonra git gide meddeli- al lidler yapmakla ie Karagöz de oynatır olmuşlar Saray düğünleri - yolda hü- ner ve marifet göstermek için en büyük fırsatlar olurdu. son ini musikisi ler ” bulundurmuş ledi! ta- biid Fakat ikinci sultan Murad za: manındadır — musiki önem ka- zanmış, ta İrandan talim için er: babı Eyi ilmi. (2) İs anl i meşkha: edi ırıldığını tayin ii bir simi tesadüf edemedim. Ancak birinci sultan Ahmed zamanına kadar yun: dan şefaretlere çavuşlar sele Tirdi. öd. baş- kalarına tevdi olunarak çavuşluk namı biraz itibardan düşmüş, enderun banen- de ve sazendelere, mehterlere ve- rilir olmuştu; bunlar musiki fen- nini ileriletmekle meşgul ny Hanende çavuş “ağalar müezz: liğe de memur Meri bu tarik. le müezzin başılığa, saray imi lığına kadar çıkarlardır, Bunlar- dan müsahipliğe geçenler de olurdu, ( Osmanlı va arasında şiir ile uğraşani k olduğu gibi kendilerinde İnen merakı da ziyade idi. sonraları a müezzinler, vali Mirâbad, Salacak civarında Şe- refâbad, Beşiktaşta (o Ferahâbad yatının' her zaman tahattu edilen sahneleridir. Üçüncü sultan Ahmed ekser gecelerde Topkapı sarayının hün- kâr sofasında devrin meşhur ve muktedir rize zem larının müs- tesnâa ” allarını mestane halile dinler, Lİ va sofa Aİ asılı topu tutmak için siçraşıp mi pers bunlar arasına karışmaktan zevk alırdı. Üçüncü sultan Ahmedin Saadâ- bad ziyafetlerine geldiği gün- lerde Mehterhane takımı da ha- zır bulunurdu. Birinci sultan Mahmudda da mu- siki merakı yüksekti, O da zamanı- mutrip ve hanende- toplardı. : Kışta Topkapı sarayının divanhaneleri, yazda ençok Küçük su köşkü «çengü çegane» âlemlerine sah- ne olurdu. Üçünci im gittiği mesireler- de pehlivanlar güreştirilir, cam- bazlar oynar, ayılar boğuşturu- lurdu; padişah muvaffakıyet gös- erenlere üçer; Beye altın ih- sanlar ederdi. , Şark musikisi için üğüncü, Se: lim devri * en patlak * bir zaman lerini « olmuştu.” tari Selim kendisi bestekârdı. En müktedir beste- kârları, hanendeleri; -mutripleri de daima musiki meclislerinde bulundururdu. Saraya alınmamış maruf omusikiş Padişah bütün bu sanatkârla- ra teveccüh ve iltifatlar gösrerir- di. Sultan Selim saraydaki mu- siki meşkhanesini ıslah etmişti. Burada müstaid cariyelere mun- tazam surette musiki talim olu- nurdu. Sarayın musiki muallimleri ara- sında meşhur musikişinas Sadul- duyulmuş, ki eye Selimin kulağına kadar işti. Sanatkâr adişak haremine göz koymuştu el ! Sultan Selim bu cina- yetten dolayı Sadullah ağanın ida- arri ler sanatkârın affını istihssle yol arayacaklardı. Sadullah ağa mahbesde (beyoti araban) kel telif etti. Bu fasıl sultan Selimin huzurunda çalın- Hü inkâr? o ana kadar işitme- diği - bu parçaları kimin bestele- diğini sordu: — Sadullah ağanındır. Katli rumak hareketi itiraf etti. aten iradei ve ne vakit ol- sa icra olunabilir. Sultan Selim Kiddele e ilmemiş ol ağayı Kani ış ihsanlar, atiyelerle tak vf ettikten sonra sevgilisile evlen- mesine de ruhsat verdi; düğün- 4 z “(s) üçüncü Selim, zamanında şöhret kazanmiş ha- .nende ve sazendelerin isimlerini niz i ikinci “sultan Mahmu- EE a belli başlı zevki idi. (Arkası var) (8) Derviş mi ie Cenani Vi arasında geçen “Akşam, a sefahat dan, başılık ikinci Beyazıd zamanında ihdas olunmuştur. (6) Üçüncü cild. | ti bile değişmiyordu . YASEMİNLER ARASINDA i, ld zere ortadan kalkar. retta e pençereleri- açık bırakıyordu. Havadaki lilik geceleyin, hattâ şafak vak- Yıldızlar geçiyorlar, bahçenin üzerinde doğuyorlar ve batıyor- lardı. azan, uzaktan bir bülbülün öttüğünü işitiyordu. Beyaz taraçalarda bazı sesle- rin fısıldaştıkları oluyordu. kere, Ambretta küçük el- lerini kalbinin üstüne götürerek öyle uykuya dalıyordu, içinde büyük bir tahassür var- dı, Neden bir geceyi onun “ye nında göçirmiyecekti? Bu güzel dar... (o Kırlangıçların güneşi selâmlamak için neşe ile va ermeni dakikaya kadar... mbretta onun yanına uzana- s5€- lerini ve nefes alışlarını hisse- ecekti. Bir gece, birdenbire uykusun- dan uyandı. Saat sabahın ikisiydi. Bir minareden < bir müezzinin s€e- sini işittim zannediyordu... Bel- Gi ül ses Gi amiden akset- su daha iyi açılma- pe dö yarı uyku halindey- ken, bahçede biri yürüyor gibi oldu. Muntazam adimlar altın- da bahçe yollarındaki ince kum- ların çıtırdadığı duyuluyordu. OK duğu yerde doğruldu, dinledi. dışarıdaki gürültü sustu. Fakat, sonra, biraz daha uzaktan ayni yi işitti. Sokağa açılan küçük çe kapısına yaklaşıyor gibiy- "korktu Yataktan indi, pençe- i. Fakat kdrliini gös- Ki lığı altında sakin gölgeler vardı. Bir de beyaz tarasalardan vücu- da gi ocaman bir — deniz; inler üzerinde de biçok mina- reler... Ambretta hep drşariğini. dinli yordu. Odanın di de aydan aksetmi: aydınlık parçası ziya dairesinin içine girdi. çerenin parmak dayandı. bahçede öten bir bül- bül sesi işitiliyordu. Sonra o da , birdenbire, koyu sü- lığına Fakat 0 bir hırsızın bahçede dola- şarak geçirmiyeceğini odü- ve Hırsız. olsa kendisini du- yu belki pek çok iy riayet edeckti. İçeri gir- olan a. adam ayaklarının sesini ini ehemmiyet vermiyor gibi görüni a ahat rahat “Zile“gerçekçi” bir-adamdi. . Ağır. gidiyor, geliyordu. Sanki alışkın efrika No. 2 bir vazife yapiyor ve il ten korkmuyordu. Hırsız olmak ihtimalini berta- m rmü yy Fakat sesi işitiyordu. Bu acaba bir ha: yalet olmasın? nç kızın damarlarından san ki bütün kanı boşalmış gibiydi. in kapayacak kuvveti bi- Gözleri karanlığa dalmış, gözle- rinin önünde, birdenbire, bir ha- yaletin parlamasını bekliyordu, Halbuki bütün bütün başka bir şey gördü. Bahçede bir imz vardı. Bi etile; kemi b bekliyordu. Bahçe kapısından evin kapısına kadar gidip geliyors du. Ne yapacaktı? Kimdi bu m? etta pençereye yaklaştı, a e e © © B. » Bu p ME - w 5 lime danlı hizmetçilerinden Aliye ben- zetti. Bunun “doğru olup olma- istedi. ti. Biraz sonra, bahçede dolaşan adamın gerçekten Ali olduğuna kanaat peyda etti. Şimdi, Alinin bu garip hareke- tinin mânası ne olabileceğini an- lamak i un için, pen seren ayrılmadı ve bekledi. ralık, görüldüğünü zanne- e kari. Çünkü Ali yolun üzerinde durmuş, onun pençeresi- ne bakıyordu. Ambretta aci yerde büzüldü, mini mini ol çalıştı. Duvara yapıştı, Kumılda? madı. Nefes almadı. Fakat bir an bile Aliyi gözden kaçırmıyor- du. Ali ne yapıyordu? Sudanlı pençerenini yüksekliğini tahmin ediyor gibi hizmetçi daha yorlardı. : Kış bahçesine doğ! uzaklaştılar, Biraz sonra, gözden kayboldüs. lar. Artık lm m” yi yordu. © “ Ambretta şaşırmış bir beldeye | alırdı? Elbette bir şey yapaci tı ki yardım için başkalarına mir racaat etmişti. Pençereden ayrılıp yanın daki enin kapısına koşmak isi Maid sırada, birdenbire kalbi çarpt” (Arkası var), |

Bu sayıdan diğer sayfalar: