19 Aralık 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

19 Aralık 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AŞMA YA a A Sahife 6 AKŞAM | Memleket Haberleri | Şark vilâyetlerinin şeker ihtiyacı temin edildi “Ziraat bankası köylülere yardım ediyor fakaf buğday piyasası başı boş kaldı Erzurumun Palan döğen dağlarından görünüş mamak için hükü: Erzurum Ziraat bankası depoziter ittihaz edilerek kışın e vel Erzuruma 300 çı lit ve 6000 sandık rn tamamen ge- tirtilmiş, Karaköse ve Karsta da 8000 sandık şeker depo etti- rilmiştir, Bu suretle alınan önem- li ve esaslı tedbirlerle bu havali ve çevresinde şeker fiatlerin o yükselmesi önlenmiştir. uh: ve ihtmalleri Erzurum Ziraaat bankası borç- larma sadakat göstererek vade- si içinde borcunu ödeyen köy- Tülere bu yıl da yardım etmiştir. Her hangi bir sebeple borçlarını Tanmak suretile kolaylıklar göste- rilmişti fçiden alacağına mu- kabil piyasa fiatinden daha faz: Tasına buğday etmekte ise yurdum ğer yerlerinde olduğu gibi ke ne- emli işlerin dikkate lila ümit edilmek” tedir. rumda zahire borsası da le meydanı törler buğday ve un piyasasını is- tedikleri gibi ellerinde tutuyorlar. Netekim kâfi stok olduğu ve her hangi bir buhran zuhurunun simsiz sayıldığı şu sırada fiatle- rin yükselmesi de bunu gösterir. Müstahsillerin, o hemen hemen mahsullerini <a çıkardık- ları düşünülürse bu fiat yüksek- liğinden rin imi de muhakkaktır. Yurdumuzda ilk defa bir dikiş fından ilgili makamata baş vu- rulmuştur. Bu dilek kültür bakan- lığınca incelenmekte olup açık masında mahzur görülmezse bü- yük ire karşılanacağı mu- hakkak gibidir. Samsun belediyesi örnek firimı açıyor Samsun (Akşam) — Şehir mec- lisi, son toplantısında bir örnek fırın açmağa karar vermiştir. Bu- nun ekmekleri tan ek urumu li halledilmiştir. Samsun Halkevi Kış toplantıları başladı, lisan kursları açıldı Samsun (Akşam) — Son gün- lerde kış toplantılarına başlıyan Halkevimizde bir faaliyet göze çarpmakta Halkevimizin geriler olduğu 19 Mayıs mec- ının 2 nci sayısı da çıkmıştır. Yelki Evimizde konferanslar verilmeğe başlanılacaktır. Genel toplantılarına başlıyan dil, edebiyat şubesinde hararetli bir çalışma vardır. Bu ayın 19 unda ür amık Kemal canlı dır. mizin halk dershaneler urslar şubesi tarafından fransız- ca, almanca, yurd bilgisi, tarih, coğrafya, tecim ve pratik hayat dersleri için gece kursları açıl mıştır. Dersler lise, ticaret mek- tebi muallimleri tarafından veril- mektedir. Kurslar büyük bir rağ- bet görmektedir. Kâğıt fabrikası Fabrika müdürü B. Mehmed Ali Izmit 17 (Akşam) — İzmit ğıt fabrikası Ikincikânun içinde çalışmağa başlıyacaktır. Bunun için hazırlıklar (yapılmaktadır. mar kâğıt ihti em ya- ımı temin edecek Gaziantepte bir vi asfatlandı Gaziantep (Akşam) — Kültür caddesinden hükümet konağına giden yol, ilbay AliRiza Çeviğin himmetile asfaltlanmış şirin gazi yurd, böylelikle bir asfalt yola daha kavuşmuştur. 19 Kânunuevvel 1935 , Diltetkikleri Türk dilinin orijinalitesini gösteren analiz II. GARB Arka, Gark, Kara, Geri 2 — (Arğa - garba): Bu iki ke- limenin etimolojik şekillerini alt- alta yazalım ve bunların altına (Arka), (Gark), (Kara), (Geri) sözlerinin etimolojik o şekillerini de koyalım: Garba: (ag t ar tab * ağ) (ağtar tağ t ağ) (ağ tar tak * ağ) (agtartakt .) Arga: Arka: ) (1) Ag, ağ, ak eg: Köktür. Gü- neşi ve onun hareketini gösterir. obje, (1) ncide (ab), (11) sotile (ağ), (İl) ncü ve (IV) ncüde (ak), (V) ncide yine (ağ), (VI)- ncıda (iğ) dir. Demek oluyor ki, rak kat'i bir surette temsil olun- iü, Bu yeri gösteren un- sur, sondaki (ağ) dır («ak» gibi naları da farklıdır. (Ağ) eki ile tamamlanan keli- melerde mefhum isimlenmiştir. akat diğerlerinde, umumi anla; da yani sıfat Sizrel kalmıştır. Bu kelimeleri son morfolojik ve fonetik şekilleriyle altalta ya- alım: (1) — Garba (1) — Arğa (IN) — Arka (IV) — Gark (VW) — Kar (Wp — si dir. Hal a gibi gördüğümüz unsurlar iki ka- tegoride (k) ve (b) Mİ mü. v) tutarak herhangi bir obje veya süjenin kendisini temsil eden ler. (1) Bir de son kelimede ve- kaller incelmiştir. Görülüyor ki (arka) kelimesi ne ise (garba) kelimesi de odur. Batıp kaybolmak manasına olan (gark), karanlığın sıfat olan (kara), arkada kalmak manasına olan (geri) sözlerinin, hep güns- şin kaybolma vaziyetinden ölene? EE e or. — Türk (sabahley) den mi güneşe bakarak ve (sabah- ley) i esas tutarak, cihetler tayin etmiştir. Güneşin son takarrür €- dip kaybolduğu noktaya (garba), siir azmanla ana kök ve e i akıp (b) yerine (k) yi tercih ei (arka) demiştir. eğ yi ne zamanla, bu kelimelerden (gar Dili Lügatinde: (Arğa, Arğas, Ar- ka) sözlerinin şu anlamlara gel- diği görülmektedir: 1 — Sırt: arka; bir şeyin arka tarafı; Get; garba git. 2 — Arkadaki; garptaki: «ar- ga öttö — garb cephesi (tarafı) »; «Arğala — garba doğru gitmek, meyletmek (güneş hakkında)«; A «Arğali — Bir az garba doğru. «Arğali seğuru diyeki - cenubu arba doğru» Arkada kalan, sie şeylerin sıfatı olan (arkağ * ik — arka- gık) sözünün de orijini görülmüş oluyor: (ğ& — y) olduğ! ke undan lime (arkayık) şeklinde de söyle- 1) Etmeoloji, Morfoloji ve Me e. Türk Dili analiz yolları sahife n gi AKBA A ber dilde gazete kitapları bütün mekte e. a ve kırtasiyeyi bele tedarik edebilirsiniz. on: 3377 Zekât ve fitrenizi el kurumuna ve- rin | AŞKIN CI Öyleyse, beni dinle, Sözle- rime inan, sinirlerine mağlüp ol ma. içi bir he ile muha- keme yürüt. Ben sevdiğim © için, Şermin ile evlendiğini gör- mek istel Bu senin için bir halâs çaresi teşkil ederdi. va sen bunu is- temiyorsun., tik mez adam sıfatile, bu ek ğına iy yemem, Fakat bir idealist sl le bu harekette bir güzelik bulu- nabileceğini kabul ederim, Bütün bunlar ne zaman caiz olurdu, bi- lir misin? ai e — yal nız sen olsaydı t, ya Şer- Bu Siler er haya- tını mahvettiğin © zavallı kızı hiç hesaba katmıyorsun? ? u hiç düşünmedim mi zan- nediyorsun? Evlenmemizin im- kânsızlığı neticesine varıncaya Kadar ne azaplar çektiğimi bir Wep! ki LVESİ Tefrika No. 20 Sustum. le elini tuttum, Yalvardım: — Bana bak ,dedim... Ne olur, yardım et bana — Neye yard? — Bu derdin içinden çıkmağa; bir çare bulmağa! Çünkü ben yı ıma bir şey beceremi- yeceğim. Saffetin hali bütün bütün cid- dileşti. Ağır ağır sordu: — Ben mi sana yardım ede- yim? — Evet, yalnız sen bunun ça- resini bulabilirsin. va iki tara fın da dosi iğin zaman gayet uysal abimin Benim söyliyemediğim şeyi ona sen söy- » Benim hatırım için bu cesa- reti göster. Senin için daha ko- lay bir iştir bu. — Benim için daha mı kolay? Böyle mi zannediyorsun? — Ona ne şüphe, Saffet! -Za- ten, ben yolu hazırlamış gibiyim. Bir müddettenberi k imi âde- iğimi, İ inde ta- rife sığmaz bir değişiklik vukua geldiğini, senin bile buna çok ikkat ettiğini söyledim ona. açar ga lmasını ba- hane tut ak İstanbuldan bir o, da buldum ektup yazarım. Sen bi mektubumu gösterir- sin, Petri neler söylemek lâzım geldiğini bilirsin, Haydi, bunu ba- na vadet, Saffet. Kaşlarını Mal — Benden çok acı bir şey isti- yorsun, dedi. — Yap bunu benim için. Hattâ onun hatırı için de. Yalvarırım sana İkimiz de sustuk. Saffet oda- nin içinde dolaşmağa başladı. Mutad jestile çenesini kaşıyordu. Zihnine hücum eden düşüncelerin ağırlığı altında zarif endamı bi- raz kamburlaşıyor gibiydi. Sonra, birdenbire, bana sor- du: — Tabii, öteki ya ile bera- ber esin değil mi bakma la elli ire verdim, n buna oi mı diyor- başımla sun? -— Ne yapayım, seviyorum bu kadını. Omuzlarını silkerek: — Senin sevmelerini biliriz! dedi. — Amma bu kadını seviyo- rum. Saffet. Ömrümde i efa habbet hissediyorum. Gülüyorsun, pek tabii. Fakat, otuz ndan sorada bir gün geliyor ki insan gerçekten âşık oluyor işte! — Ben başka aşklarını da gör- düm. Netice gene ayni olacak, buna Gr , başımda ne kadar ak sa: Bürtir uzun azl sonra ağardılar. — Neyse, razı oluyorsun, de- gil mi? Yanıma kadar geldi. Yüzüme baktı, « — Ben bir karar vermek için | . ii uzun düşünmem, vakit kay“ ül e sana insancâ/ dostça bir şey soracağım. Ne demek ii isli imi $ iyice anla, Baş ka birisi, sonra Şermin ile ev“ lenmek fikrine düşerse acab8 onun da yanlış bir adım atmış ok ması ihtimali var mı? Gözlerimi yere eğerek: bir sual soruyor” sun, dedim. Zaten, Şermin hiç bif Zuma cevap ver benim. — Zannederim ki evet. — Kararın kati midir? Saffet. Bunu bütü” kuvvetimle sana temin ediyorum” — Parol donör mü? na elini uzattı. Sabit gözle sinekli bir titreme rüzgârı yor gibi geldi bana, Sonra ki bir sesle: — Peki, öyle olsun, dedi. — Evet, (Arkası vef) vw

Bu sayıdan diğer sayfalar: