19 Ocak 1936 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

19 Ocak 1936 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 AKŞAM ii Memleket Elaberleri eği çok şirin. dilir. Buranın başlıca gelir kaynağı le ri Gelibolunun sardalyası memleketin her tara- fında rik Soı n senelerde buraya mühim işeme a ve şarap- çalı akat Ki male e Yetimlerin kaldırılmasını ve kendilerine e. rada bir balık e gr Geliboluda başlıca gelir kaynağı balıkçılıktır Bunu ileri götürmek için kredi © temin etmek lâzımdır mm da Balıklar m Fabrika çok temiz dır. Yüzden fazla ila kler ge çinmektedir. Fabrikanın inkişaf ve büyümesi için krediye ihtiyaç rdır, Gelibolu balıkçılığına mn yet vermek ve bunu eski derec sine çıkarmak için tetbir ei lâzımdır. Ayancıkta bir ihtifal Ayancık saye bundan üç sene evvel psi gözlerini yuman ve Ayancık genç- liği için çalışan ve gene Ayancık serik için ei bile ve gö- esi komiseri Ba- Pr ker zle halk hu- zurunda yapı Bu ihtif. 1 bni tercü- mei hali okunup yüksek meziyet- lerinden bahsedildiş Ayancık gençliğine yaptığı maddi, manevi ard: hürmetle anılıp merhu- mun ayakta beklenildi. Ankarada ber dilde gi ruhunu taziz için bir dakika “ Ödemiş eza evi Esaslı surette ıslâh edildi ve bir sanat müessesesi haline getirildi İzmir 16 (Akşam) — Öder ceza evi; ıslah edilmiş ve a > nat müessesesi haline ie atel ndura ve çorap e eri açılmış, Ge Aş sa nat kg başlanmı winde ilk inik “öle rak alkkıkkali: dört kasi ayrıl- e ale On beş kişilik bir temizlik teşkilâtı ceza evinin temizliği ile meşguldür, Çamaşırların temiz tutulması için 12 kişilik çamaşırcı teşkilâtı <4 5 Kimsesiz, fakir ve yardıma muhtaç olanlar için Ödemiş ceza evinde bir de yardım kolu vardır. Ceza evinde bulunan mahküm berberler hep bir arada çalıştı- aktadır. Tıraş mahalli daimi surette gardiyanların nezareti al- ndadır. Ceza evinin müsait olan niş bahçesinde baçıvanlık . sası olanlar çalıştırılmakta ve bu ede yetiştirilen sebzeler fa- lara dağıtılmaktadır. Bir etüv makinesi, bir hamam da vardır. 5 ğ yemeklerini pi- şirmekte, uyku ve yatma, kalkma zamanlarında mahkümlar bir as- ker intizamı ile hep birden ha- reket etmektedirler, Çorap, fanilâ ve kundura ima- Tâthanelerile marangoz atölye- sinde altmış kişi çalışmaktadır. Ödemiş Hi olduğ fakih açmış olduğu ceza evi ütün mah- kümlar Ge ederek ders gör- mektedirler. Konservatuar konseri ! gil saian | çarşam- gördüğü rağbet, bilhassa gençli- ğin iyi musiki dinlemek için gös- terdiği tehalük konservatuarın şehrimiz halkına yaptığı hizmet- ketin sanat hayatına bir parçacık olsa bile can vermektedir. Programa Bethovenin birinci senfonisi ile başlandı. Bu eser bü- yük bestekârın henüz daha Haydn ve Mozartın e kurtula- madığı ilk z n telifatın- dandır, Ancak bi burada İl hava sazlarına bu iki bi dan daha çok fazi hassa eserin rondo üslübunda olan son kısmı hareketli ve ziyadar ol- mak itibarile icrakârların son de- ikleri kısım olmuş- tur. Seyfeddin Asafın idare ettiği akıma bu eseri iyi çalıştırdığı bel- Hidi. Programa konulmuş olan ikinci recede itina eser Sehubertin Rosamunde Ba- musikisi idi, Bu eserde beste- m en sevimli tarafları aşikâr- dır. Kullandığı motifler çok sade ler muhitinde ve hattâ muhitin ha- ricinde dahi en çek tanılan, beğe- nilen ve sevilen eseridir, Burada orkestra, şefinin yaptır- mak istediği birçok nüansları lâ- yıkile icra edemedi. Basit görü- nen eserler haddi zatında büyük ars mak lâzım gelir, Fakat unutmıya- lum ki bu orkestra elemanları daha biribirine kaynıyacak kadar olgun olmadığı gibi kâfi derecede de beraber çalışmış ve çalmış değildir. Geçen defa dediğim gibi, zaten tereddütten e kurtulmamış olan kemanlara , daha E ana- sır olan bazı talebeyi ilâve etmek zaruretile orkestranın yaylı şaz- 19 Kânunusani 1: alir İkMMİzaN kısmı zaafa uğratılmıştıfı Orkestrada yer tutacak kemane” nın yalnız sazına hâki lmasi kâfi gelmez, kendine ve sinirleri" ne hâkim olması şarttır. Yoks& yürük parçalarda, gittikçe müteZ8' yid bir süratle ce meyli ferdi. taşkınlıkları mucib cl Bunu Men en entel sinde alışkın kulak ve göz pek gü” i. Şefin de dedir ki nüanslar ve ritmler kayb olmaktan kurtulmuştur. Seyfeddin Asafın bilgi ve dire yeti burada kendini gösterdi. 'nfoni makamı itibarile (L# am” larında yani göz yaşı, bile ve rüyalar âleminde yaşıyan besi kârdır. Bu hareketleri tebarüz ei i tirmek için üçüncü senfoni çok. yerinde seçilmiş bir eserdir. Fa kat ayni zamanda da il müş 3 orkestranın yenmiş ol memnuniyetle kaydedilecek tara” fıdır. Maamafih Mendelssohnu | lirizmini bihakkın ifade edebi mek için daha çok olgun olmasi da lâzımdır, Konserin sonunda SeyfeddiM Asafın tiyatroyu olduran halkta gördüğü samimi takdir ve topla" dığı uzun alkışlar mesaisinin raya olduğu gibi takdir edildiğini gös terir. Çaldırdığı eserleri doğr anlamış ve bestekârın ruhunu” doğru ifade ettirmeye minbeti muvaffak e Konser İn saat 8 der sonra tiyatro adeta bilet almak için gelen yüzlerce halk tarafım bayan şaşırıp kalmaktadır. Kap” da üç gişe olduğuna göre bunlar da birer bayan oturtmak güç bir iş midir? Bilet alamadan dönem lerin zahmetine yazık değil mi? aç mefhumuna bigâne ol- uğunu itiraf etmek cesaretini nefsinde bulabiliyordu. “yere sermişti. Pariste böyle bir > şeyin unutulmasına imkân : Bazıları, meşhur Duchesse de Leziğrein ta ölünceye kadar ona sayılabilirdi. ği- insanların da bir modası var- dır. r. li ya- Tefrika No. 49 geldik. Buralarda zevk safa düşkünleri için daki bir ül val e vardır. Vaktile biri- birimizi yakından ve uzun müd- det ri olmamakla beraber, eni derhal tanıdı ve teklifsizce konuşmağa başladı. — Pariste olduğunuzu biliyor- dedi. sizi tiyatroda gördüm. Burada güzel kadınlar eksik değildir, Fakat doğrusu bu- raya nadir görülür güzellerden birini getirdiniz. Karınız mı acaba pa Arada vü ei ved Sonra içimde bir P: mi doğuyor, koşup satyn Ey, siz ne yapıyorsunuz, ba- kalım? — Ben mi? Hiç! İhtiyarlıyo- bundan ibaret, — Yorgunluk verici bir meşgu- liyet olmasa gerek! oğru. Fakat hoş bir meşgale. Her şeyde ve herkeste gülünç bir taraf vardır. Bunu keşfedebilmek epiyice eğlenceli bir iş oluyor. — Maamafih, görüyorum ki eski zamanlarn eğlencelerin den de vaz geçmiş ip değilsiniz, — ız size işin doğrusunu söyleyim: Uyku uyuyamıyorum. Şafak sökmeden evvel gözlerimi kapamak kabil değil. Onun için, haftada iki üç kere, eski bir âdete tebeiyetle, Parisi dolaşı- hayatı enti bul- mağa çalışıyorum. Bi adeh şampanya içtik, sonra beraber çıktık. Benim ahva- lime bu kadar alâkadar olması hayretimi celbediyordu. Mahsus yapıyor gibi görünmeden, bana bir çok sualler soruyordu. > — Pek söylüyor, hattâ lüzumundan faz: la söylüyordu. Fakat bütün ii uzun bir çok lâkırdıların altında muayyen bir maksada doğru gi- den bir düşünce bulunduğu şüp- hesizdi. Bunun ne olduğunu an- layamıyordum. Saklamağa lü- zum görmediğim in, Elenanın sahne hayatına atılmak istediği- ni, aktris öl mektebine ay ona söyledim . ! dedi. Ben Grövieryi pek iyi ta Acaba kimi tanı- mazdı ki?) İsterseniz, bu sevdi- ğiniz kadınla biraz meşgul olbi- bilirim, Böyle bir teklif nasıl kabul edilirse, ben de kabul ettim, Lâ- kırdı Grövierye intikal ettiği için onun hayatını anlatmağa baş- lad. bir adamın kızı olmak- la beraber, pek parlak bir kadın . o Çırçıplak oynuyor, bazı hakiki hayat safhalarını tem- sil ediyordu. Bugün de Kema var- dır. İsterseniz, sizi , Bu E, ekte : dava Gröviernin şöhretinin langıcını teşkil etti 5 Muhtelif ce sai rolarda di sonra ni bir İlk öce ns Miki bir 5 kibar kadi” beni bu yi yumuşaklığı9! va etmişler: ş, de dim. “A sizin dilinize eğ e bütün Mel etraf! isilik ve müşahededen geri BRİ madım. Onun için, ai sırada insanlar hakkında bir bü” rmeğe kendimde ee yet görebiliyorum. Doğru, Yy: dediğimiz şeyler birer ai lâdan ibarettirler. Bugünkü b” tum 1 bir takım insa” m ib#

Bu sayıdan diğer sayfalar: