31 Mayıs 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

31 Mayıs 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

m a 5k ŞTkaTET v7 af m e öy“ yaşı veğl ,1941 senesinde Romada açılacak ser- avare 31 Mayıs 1937 AKŞAM Roma şehrinin yarısı müze haline konulacak Yeni Roma denize kadar uzayacak, geniş caddeler açılacak Romanın tesis tarihinin 2690 sene- &i bir kaç gün evvel bütün İtalyada milli bir'bayrani olarak kutlandı. Romanın tesisi tarihi efsanevi bir an- aneye göre Milâddan 753 sene evve- line tesadüf eder. Roma imparator- luğu zamanında Romanın tesisi tari- hi memleketin en büyük bayramı olarak tesld edilirdi, Faşist İtalya şim- di bunu ihya etmiştir. Italyadaki yeni bayramı canladırmakla kalmayıp ây- nı zamanda Romaya eski mamur ve Parlak devrini iade etmeğe çalışıyor. Pariste açılan beynelmilel sergi gibi gi münasebetile İtalya hükümeti pa- Yitahtını genişletmek istiyor. Umumi sergiler için yapılan bina- lar serginin müddeti bittikten sonra yıkılmaktadır. Fakat Roma sergisinin binaları daimi olmak üzere yapıla © caktır. Sergi şimdiki Roma ile deniz sahilindeki Ostia limem arasındaki boş bir sahada kurulacaktır. Sergi Zamanı geçtikten sonra burası Roma- Dın yeni şehri olacaktır. Bu suretle denize doğru genişliyecektir. Sergi yani şehir Tiber nehri sahili | da tesis edilecek ve 400 hektar €raziyi kaplıyacaktır. Romanın mer- Kezindeki eski Romalılardan kalan Colosseumdan başlıyarak yeni şehri katedip Ostiada denize müntehi ol- Mak üzere Vin İmperiale adında en modem usulde bir otomobil yolu tesis «dilecektir. Mevcud Roma - Ostin eks- Pres demiryolu çifteleştirilecektir. İki Otomobil ve çifte hatlı demiryolu üze- Roma İle Ostia arasında birde Yeraltı demiryolu yapılacaktır. Bu tünel 210 milyon lirete mal olaesktır. Geçen on sene içinde faşist hükü- Meti Romanın eski mahallelerinin dörtte birini ortadan kaldırarak şeh- Tin tarihi ve bedii eserlerini meyda- ha çıkarmıştır. Eski Romalılardan $ mimari eserleri ve übideleri Şimdi bütün İtalyanlar ve seyyahlar İyice seyredebiliyorlar, sonra Papaların saltanatı amanlarından kalan büyük bedii €serlerin etrafını kaplıyan eski bina- rejim tarihi bir Romada meydana çıkarılan eski eserlerden bir kısmı Jar kaldırılacaktır, Bu suretle Sen Piyer kilisesi tamamile meydanda kalacaktır. Mickel Angelosun eseri olan muhteşem kubbe ve devâsâ sü- tunlar pek uzaklardan görülecektir. Bunların etrafındaki evlerin temiz- lenmesi İle eski mahallelerin yarısı ortadan kalkmış olacaktır. Buralar- da yaşıyanlar yeni Romaya nekledile- ceklerdir. Daha sonra Imparator Augustosun türbesini setreden eski evler kaldırıla- caktır, Bu temizleme işlerine B. Mus- solini yakından alâkadar olmaktadır. Türbenin kalın duvarları 20 asırdan- beri mukavemet etmiştir. Bunun ci- varındaki San Carlo, San Rocco, San Gerolemo, kiliselerinin etrafındaki ev- ler de kaldırılacaktır, Mimar Morpur- gotarafmdan bediane düşünülerek meydana getirilen bu sanat eserleri birer meydan ile çevrilecektir. Romanın bütün caddeleri Tiber neh- Tini takib ederek doğruca deniz isti- kametlerini tutabilmeleri için mevcut yollarda ve binalarda bir çok tadil ve tashihler yapılacaktır. dilecektir. Şehrin yeni plânı iki mil yon halkın rahatça yaşamasını temin edeck geniş mikyasta hazırlanmıştır. Filvaki Romanın şimdiki nüfusu bu kadar değildir Fakat İtalyanın nü- fusu arttırmak politikası Romada bü- yük bir itina ile tatbik edildiğinden yeni Romanın nüfusu yakında bu mikdarı bulacaktır. — F. Galatasaraylıların senelik plâvı (Baş tarafı 5 inci sahifede) büyük zaferlerinden birini selâmlı- Yordu. Arkadaşlar 18 Mart zaferi bi- sim Galatasaraylılar için iki defa Şanlı iki defa parlak bir gazadır. Çün- kü bu zaferi kazanan tarihi kabra- Manlara kumanda eden Türk gene- Yalı bir Galatasaraylı idi: Muhterem general Cevad... Bu sözler üzerine salon dakikalar- €a alkıştan inledi. O kadar büyük bir tufanı ki general Cevad bütün Mukavemetine rağmen (kendisini Zaptedemedi, Gözlüğünü çıkardı, göz Yaşlarını sildi, Salonda herkesin göz- Yaşarmıştı. Bundan sonra en geriç mezun bay Selçuk birkaç güzel söz söyledi. Galatasaraya bugün için gelen İbrik telgrafları okundu. Bunlar İçinde gümrük ve inhisarlar vekili B. Ali Râna imzasını katrsan set Râ- MA diye imza etmişti. Telgraflar içinde dahiliye vekili bay Kayanın, Bükreş elçisi bay Hamdullah Suphinin telgrafları var- dl. Eski bir Galatasaraylı olan mat- buat umum direktörü B. Vedad Ne- Tör telgrafında «Benim için de bir kaşık pilâv yeyiniz ki sizden ayrı Beçen bu günümün üzüntüsü biraz hafiftesin; diyordu. Gene eski Galatasaraylı Ercümend tam içtima zamanında An- ihtisaslarını bildirdi, Gelen telgrafları okunurken ta Tah- Panda iki Galatasaraylıdan bir tel. “rat daha alındı. Bundan sonra baş- ta Atatürk olmak üzere, başbakana, Büyük Millet meclisi reisine, dahili- ye vkiline, inhisarlar vekiline, kül tür vekiline hürmet telgrafları çe- kildi. Göğsünde Galatasaray rozeti taşı yan Galatasaraylıların birbirini ta- nısınlar tanımasınlar yolda asker gibi birbirlerine selâm vermeleri hak- kında bay Abidin Daverin teklifi alkışlarla kabul olundu. Bundan sonra bütün Galatasaray- lılar birbirlerini selâmlıyacaklar.. Bü- yük bir neşe içinde yemeğe inildi. Bir aralık kıymetli kumandan general Cevada mekteb hatıralarını sordum. — Size en güzel hatıramı anlata- yım.. dedi. İsmail beyin müdürlüğü zamanında idi. Dershanemiz mü- dürün odasile karşı karşıya. ben o zaman çok çiçek meraklısıydim. Bir sünbülüm vardı, Gündüz güneşe ko- yar, gece içeri alırdım, Amma sün- bülü kurutmamak için büyük bir iti- na gösterirdim. Nihayet imtihan gel- di. Sıkı bir kimya imtihanı, içeri gir- dim, Müthiş formüllerle siyah tahta- yı üç kere doldurdum, sildim, ve ni- hayet muvaffak oldum. İmtihandan çıkınca müdür alnımdan öptü: — Ben zaten dedi imtihanda 10 alacağını senin sünbüle gösterdiğin itinadan anlamıştım..> İşte en tatlı mekteb hatıram. Bundan sonra mektebin obahçe- sinde mezunlardan her meslek erba» bi grub grub resimi çıkardılar, Mese- 1â şimdi İş bankasında ehemmiyetli Pazartesi konuşmaları (Baş tarafı 6 ncı sahifede) İlk tehsilden ve halk terbiyesinden maksad, çocuklarımızı ve halkımızı dünyayı ve hayatı müsbet bir gözle görecek, rejimimizi bu mikyas içinde anlıyacak hale getirmektir. Bizim mektepten ve dersahancden çıkarıp hayata attığımız unsurlar, eski ana- neye bağlı olanları yenecek hale he- nüz gelmemişler midir? Yeni harf in- kılâbının ilk senelerindeki harareti son yıllarda kaybolmuş ve köylü eğit- ! menlerle yeniden bir hız alma teşeb- büsüne mevzu bulunmuş olan halk terbiyesine ne derece önem verilmesi lâzım geldiğini bu vaziyet de bize gö termektedir. Halka su, halka kömür, halka kinin, halka sapan vermek için tedbirler alan hükümetimiz, medeni hayat bakımından su, kömür, kinin ve sapandan daha az ehemmiyetli ol- mıyan, halka bilgi, halka kültür ve halka kitap vermek için de çalışma- larını teksif etmiş bulunuyor. Türk münevverine düşen vazife, bu Çalış- ma plânı içinde kendini vazifeli bil mek ve durmadan emek vermektir, Hasan - Âli YÜCEL samamansae bir memur olan bir zat: — Bankacılar toplansın.. diye ba- gırıyordu. Haydi — bankacılar Arkasından: — Tüccarlar. Tüccarlar toplanıyor. trampet çal- dı, Tabur oldundu. Hep birden &bi- deye gidildi ve iki çık çelenk kondu. E.E toplanıyordu. | Tetrika No. 110, “Ittihad ve Terakki,, nin son devirlerde Suikasdlar ve entrikalar Sahife 7 Yazan: Mustafa Ragıb Es-atlı B. Fethi, iaşe işinim kökünden hallini istedi, “Kolayca servet yapmak po- litikasına nihayet verilmelidir. dedi Kemal beyi İaşe nazırı yaparsak | ni halk çok fena bir mâna verir, hem nasıl bir mâna verir bilir misiniz? Bir vakiler esnaf (cemiyetleri bakkal cemiyetleri, sonra harbin ilânile iaşe teşkilâtı, bilmem ne şirketleri gibi işlerin başında hep Ke- mal bey bulundu. Bir müddet sonra bu iaşe işini ciheti askeriye eline aldi. Şimdi gene ciheti askeriyeden, yani levazimat reisi İsmail Hakkı paşadan almarak Kemal bey İaşe nazırı olu- yor. Halk bütün bu tebeddüllere ayni idaresizliklerin ve sulistimallerin baş- ka şekiller ve başka yollarla devam edeceğini düşünerek «nöbetleşe hir- sızlık ediyorlar!...> diyecekler. Bu, mu- bakkaktır. Binaenaleyh Kemal beyin bu memuriyete getirilmesi doğru de- dildir. Sonra anlamıyorum: Doktor Nazım 'bey bana: «Kemali öldürdük!; de- mişti. Ben bu sözü samimi ve ciddi tellâki etmiştim. Ve bir daha Kemal beyin bu gibi işlerin başına getirilmi- yeceğini sanmıştım, Şimdi ben de s0- Tuyorum: «Madam öldürdük demişti Kemal bey hortladı mı?..> Benim bil- diğim ölen bir adam öirilmez! Belki bir zaman gene gelir, böyle zahirde çirkin, fakat hakikatte bir maksadı mukaddes güdülecek bir iş çıkar. Ve bu işin de behemehal tahakkuk etti- rilmesi memleket için lüzumlu görü- Türse Kemal bey belki o zaman iş ba- şına getirilir. Fakat şimdi doğru de- ğildir. Bu nezaretin teşkili mutlaka ve behemehal elzemse buraya gelecek zat, gayet dürüst ve bütün enasırı, erbabı ticareti biribirine tercih etmez, herkesin hürmet ve riayet oedebile- ceği, itimada şayan bir adam olma- lıdır. Fakat Kemal bey değil, Herkes sadrazamın ne diyeceğini bekliyordu.. Lâzistan mebusu burada sözlerini bitirerek hitabet kürsüsünden indi. Bütün salonda derin bir heyecan dal- galanıyordu., bilhassa içtimada hazır bulunan nazırlar ile hükümete çok yakın mebuslar, hususile kabineye yeni girecek olan nazır namzedleri bu sözlerden çok sinirlenmişlerdi.. hele «nöbetleşe hırsızlık!» tabiri hetibin ağ- ından döküldüğü an, hükümet erkâ- nından başka, hükümet siyasetile doğrudan doğruya alâkadar olan, ma- amafih Kara Kemal beyin ve İsmail Hakkı paaşnın iktisadi teşekküllerile ! alâkadar olmıyan çehrelerde bile diş- lerin gıcırdadığı hissediliyordu. B. Zi- ya Mollanın vaziyeti bu suretle tavsif etmesi, şahıslardan ziyade «İttihad ve Terakkisnin manevi şahsiyetine kar- şı ağır bir hücum olarak telâkki edi- diyordu. Salonda bulunan büyük bir ekseriyet, bü sarıklı eski kadırım çok soğukkanlılıkla dudaklarından dökü- Jen bu acı hükmü ile ne kadar ileri- ye gittiğini düşünüyor, bu ağır itti- ham kâbusunun içinden şahıslardan | ziyade hükümetin ve «İttihad ve Te Takklsnin nasıl silkinip kurtulacağı- nı merakla bekliyordu. Fakat en mütevazi seviyeli halk tas bakalarından bu salonda toplanan fırk- mebuslarına kadar uzanan ümu- mi hoşnudsuzluk ve şikâyet o dnece- ye gelmişti ki, küçük bir vesile ile u- mumi bir isyana, umumi bir geleya- na sebebiyet verecek bir vaziyette idi, Bu itibarla hiç kimse Kemal beyin şahsını vesile ittihaz ederek Lâzistan mebusunun hükümet siyasetine ss- vurduğu bu ağır hücumlare karşı, müdafaa yollu bir mukabelede bulu- namazdı. Böyle bir müdafaaya kelki- şacak olan kim olursa olsun, kendi- sinin de B. Ziya Mollanın izah ettiği şekilde bu gayrimeşru istifadeler'e alâkadar olduğu zehabını verebilirdi, Herkes Lâzistan mebusunun sözleri- ne hükümet relsi sıfatile en çok mu- hatap olması lâzımgelen sadrazam 'Talât paşanın nasıl bir mukabelede bulunacağını bekliyordu. Fakat Talât paşa, bu kadar ağır bir hükme rağmen, soğukkanlığını mü- bafaza ediyor, münakaşayı daha çok genişleterek o tarihe kadar yapılan iaşe hareketlerinin içyüzünü ve harp 1 ep çi | İ zenginliklerinin daha çok deşilmesine meydan vermek istemiyordu. B. Fethi ile arkadaşları işe müdahale ettiler Sadrazamın peykleri ve taraftarla- rı susmağı tercih edince, böyle bir fırka içtimamdan istifade ederek hü- kümeti hıfpalâmağı istiyen B. Fetht İle arkadaşları bu fırsatı kaçırmak is- temediler, İlk sözü, Karesi mebusu B. Hüseyin Kadri alarak kürsüye geldi. - B. Hüstyin Kadri, uzun mukaddeme- ler yapmağa ve misaller getirmeğe lü- zum görmeksizin kestirme söz söyle- meği tercih etti ve: — Ziya Molla beyin ileri sürdüğü noktalar gayet mühimdir ve hakika- te tamamlile mutabıktır. Memleket. çıkarak ilk önde bu çirkin hallerle mücadele etmeğe başladığını fiilen is- bat emeli, ondân sonra da şunu veya bunu nazır vâpacağını söylemeli. Na- nır tayininin o kadar büyük hükmü yoktur. dedi, B. Hüseyin Kadri, sözünü uzatma mıştı, Fakat B. Ziya Mollanın biraz evvel ortaya attığı ağır ilhamı kuv- vetlendirmiş olüyordu. Demek ki sİt- tihad ve Terakki» iaşecilerini lekeli lar arasında hükümete muarız olan- lara biraz daha cesaret geldi. Şayed Talât paşa ile arkadaşları biraz daha hücuma uğrarlarsa derhal bu cereyana iştirak edecekler, tenkid ve hücum- da biribirlerile müsabakaya girişecek- Jerdi. B. Fethi meclise iltihak ettikten sonra. 'B. Hüseyin Kadriden sonra İstanbul mebusu B. Fethi söz aldı ve Meclisi mebusanda teazzuv eden muarız züm- renin bir lideri tavrile, cesur, sert adımlarla kürsüye doğru yürüdü. 1908 inlkılâbından beri -(Babıâli baskını) müstesna olarak- «İttihad ve Terakkisnin başlıca siyasi hareket ve faaliyetlerinde ileri saflarda gö züken İslanbul mebusu, bir vakitler cemiyetin kâtibi umumiliğini idare edecek derecede «İltihad ve Terakki» siyasetinde en salâhiyetli bir mevkie geçmişti. Son zamanlarda Sofya s€- firliğinden çekilip de mebus olduktan sonra kabineye karşı müsaid ve mü- zahir bir vaziyet almamış, hattâ ken- disi mebus oluncaya kadar harbin bi- dayetinden beri mecliste hükümete karşı derin bir inkiyad ve mütavaat manzarası görüldüğü hâlde B. Fethi- nin meclise iltihakı, bu tesanüd man- zarasını sarsmış, değiştirmişti. Çü kü B. Fethi, daha birkaç ay evvel, bir kanun müzakeresi vesilesile Harbiye nezaretinin levazım ve iaşe işlerine sözünü temas ettirmiş, bilhassa va- gon ticareti, güz, şeker ihlikârı etra- fında hayli acı sözler söylemişti. B. Fethi, memleketin hayali kuvvetini kemiren bu nâzik bahislere dokunur- ken eski politika arkadaşlarını gücen- direceğini hiç düşünmemişti. Şimdi bugünkü toplantıda öteden- beri «İttihad ve Terakki, saflarında ileri bir mevki tutan bu zatın son za- manlardaki tenkidkâr vaziyetini, bil- hassa meclisdeki bu ilk hücumunu bi- lenler, kürsüye doğru yürürken B. Fet- hinin söyliyeceği sözleri merakla bek- Niyorlardı. B. Fethi sözlerini birkaç cümle içine de hülâsa etti: Memleketin selâmeti- ni temin ve herbin doğurduğu me- salp ve müşkülâtu iktiham edebilmek» liğimiz için bu iaşe işini kökünden halletmek ve sulistimallere, gayrimeş- ru istismarlara ve kolayca servet yap- ma politikasına nihayet vermek lâ- zımgeldiğinden bahsederek hüküme- tin siyasetini adı acı tenkid etti, Ma- amafih B, Fethi bu sözlerile teferrüa» ta girmemiş, umumi mahiyette mü- taleada bulunmuştu. > (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: