8 Temmuz 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

8 Temmuz 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Temmuz 1937 Herkes memnun! Acıklı netice beklerken dava tatlıya bağlandı! Viyanada operet mevzuu olacak kadar garib bir muhakem “Yana hukuk mahkemesi son Za- garip ime dünyanın en karışık ve en İva b ialarından birini görmüştür. miş TAL heyecanlı safhalar geçir- vi ü X aralık feci bir şekil alacak gi- aşma gen nibayet umumi bir an- iş tallıya ar, Bu suretle VA şudur. ağlanmıştır. Bu garip da- uş ikada zengin olan genç 20 ruberth adında bir Macar * Umumi harpten sonra Amerika- Bitmiştir. Amerikida birçok işle- mii Şkmış, nihayet büyük bir ser- Bu ktirmeğe muvaffak olmuştur. Güle tada bir fabrikada çalışan Yu- tk Vyalı Mary adında bir kadınla tana John dul olan bu kadını “5 ve kendisile evlenmiştir. vi a bir müddet mesud bir iu © Yaşamışlardır. Fakat Mary, tah- İçin MEMİŞ cahil bir kadın olduğu © YAVAŞ yavaş anlaşamamağa baş- ki lardır, Nihayet John Amerikada» tvetini altin külçi Sevirmşi, bir gün 7 m *derek karısını Ney-Yorkta bi- 1, 18, Viyanaya hareket. etmiştir. a birkaç ay Nev-Yorkta yalnız tini uştar. Kocası bir türlü işlerini bi- P geri dönmediğinden nihayet o Biniş €ğyasını salmış ve Viyanaya örn Viyanada, şehrin kenarında bir bir ev satın almıştı, Karı koca İka, et burada birlikle yaşamış- I. Fakat seviye farkı yüzünden “şamamazlık yeniden baş göster- mali Bu defa Mary bir parça eğlen- tiz *çin kalkınış, Amerikaya gitmiş- John başka bir kız seviyor kanda Tirollu Erma adında genç bir 1 a tanışmış, birlikte yaşamağa baş- lardır. Bu münasebet iki sene ii sürmüştür. John metresi için Udi evi civarında başka bir ev tut- Muştur, v mg Sırada Mary Amerikadan dön- ei Karısı gelince John seyahete aş a karar vermiş, içinde altın Bi Ii ve esham duran kasanın a ını da karısına birakarak yo- Şikiniştir. ke adan çok zaman geçmeden Mary, Ri, *Ssinm genç 'Tirollu kızla olan mü- ebetlerint duymuştur. Bunun Üze- ki İntikam almağa karar vermiş, Me çkan Olle adında bir işçinin tin tesi olmuştur. Olle, Mary'nin zen- Yagı duğunu biliyordu. Kadından zi- pe Pâtâları ele geçirmek istiyordu. aç, Dakika bir müddet sonra Mary tay raber kasayı açmış, içindeki al- vi kiz kardeşinin evine naklet- ir, Ole ve Mary bu kadarla iktifa et- da John'un metresi olan Ermayı oh, karısı Amerikada bulunduğu | n bir | hapistir. Ya dediklerimizi yaparsın, Tirollu Erma 3 ellerinde bir silâh gibi tutarak bo- şanma kararı alacaklar, sonra evle- neceklerdi. Ermayı kaçırıyorlar Erma bu sirada Tirol'daki ailesinin yanına gitmişti. Bir gün evleri önün- de bir otomobil durmuş, içinden çıkan iyi giyinmiş biri genç kızı aramışlar. Erma tanımadığı bir adamla karşılaş- mış, bu adam kendisine John'den mü- him haberler geldiğini, bu haberleri gizlice söyliyeceğini bildirmiştir. Bu- nun üzerine genç kız derhal evden çık- miş, kapıdaki otomobile atlamıştır. Otomobil hemen son süratle hareket etmiştir. Bir müddet sonra Olle kıza dönerek: «Sen evli bir adâmla münasebette bulunmuşsun. Bunun cezası iki sene yahud hapse girersin.» demiştir. Erma korkarak hiç ses çıkarmamış- tır. Bir müddet sonra otomobil dur- tur. Mary'nin emri üzerine oto- rsobilde bulunan Sehloegibauer adın- da biri aşağıya inmiş ve Ermayı kolla- rı arasına alarak birkaç poz resmini çıkarmışlar. Bu resimler, metresinin kendisine sadık olmadığını göstermek üzere Johna gönderilecekti. rma, John'un evine götürülmüş, burada tehdidle kendisine birçok mek- tuplar yazdırılmışlar. Bu vekayi cereyan ederken Olle'nin kız kardeşi korkarak kendisine bırakı- lan paketi polise haber vermiştir. Dİ- ğer taraftan Joln'da Amerikadan gel- miştir. Mary, elindeki vesikalara isti- naden kocası aleyhine bir boşanma davası açmıştır. Fakat dava en me- raklı safhada iken Mary ile kocası bar rışmışlardır. Bu suretle mesele kapan- mıştır. Diğer taraftan Erma ile Olle'de ev- lenmişlerdir. Bu suretle bunların ara- sındaki husumet de ortadan kalkmış- a kaçırmağa karar vermişlerdir. Bu * tır. Diy z Ye “bekir (Akşam) — Kiz sanat okulunun sergisinden sonra İtimad biçki Beze, . Yurdu da senelik sergisini açmıştır. Umumi müfettiş ve vali sergiyi beğenmişlerdir. İtİmad biçki ve nakış yurdundan bu sene yedi kız ğ Yet şehadetnamesi almağa muvaffak olmuşlardır, Berin AKŞAM Köprüaltında bulunan cesed | Hüviyetini anlamak henüz | kabil olâmadı Karaköy köprüsünün Haliç tara- fında bulunduğunu dün yazdığımız erkek cesedinin hüviyetinin teşbili için Emniyet direktörlüğü bütün po- lis merkezlerine emir vermiştir. Cesedin caket cebinden çıkan evra- ka nazaran hiristiyan olduğunda şüp- he kalmamıştır. Cesedin, bundan bir buçuk ay ka- dar evvel şehrimize geldiği bir sırada kaybolan bir Alman olduğu hakkın. daki tahminler kuvvetli ise de, şehir- deki tahkikat ve araştırmalar tama- men bittikten sonra bu hususta kati bir karar verilecektir. Cesedin hüvi- yeli tamamen taayyün ettikten son- Ya kanuni takibat başlıyabilecektir. Morg, cesed üzerinde dün otopsi yapmıştır. Aşk izdivacı yapmışlar Kont Kavadonga ile karısının yazdıkları bir makale Kont Kavadonga ve yeni karısı Eski İspanya veliahdi * Kont De Kavadonganın Havanada bir dok- torun kizı olan mis Rokafort ile erlen- diğini geçen gün yazmıştık. Eski İs- panya veliahdi malül bir adamdır, | hemophilie hastalığına müptelâdır. İlk talisiz izdivacından sonra ağır su- , hayatından ümit kesildiği bir zamanda mucize kabi- linden kurtulmuştu. Bu hasta, malül eski veliahdin ikin- ci defa evlenmesi, her yerde hay le karşılanmışlir. İspanyol prensi ile zevcesi Paris Soir gazetesinde yaz- derin bir aşk neticesi olduğunu be- yan ediyorlar ve diyorlar ki: Birbirimizi sevdiğimiz için ev- lendik. Şimdilik balayı seyahatine çıkmıyacağız. Bu ferağat arzumuz bulunmamasından değil, fakat bal ayı seyahatine yelecek kadar para miz bulunmamasından ileri geliyor. İkimiz de fakiriz. Yeni hayatımızda, yegâne istinat- hâhımız, aşk ve muhabbetimizdir. Prenses De Bourbon ünvanını alan zevcem, radyoda şarkı söylemek şar- tile hayatını kazanmağa çalışacaktır. Ben de ya eser yezacağım ve yahut işe atılarak para kazanacağım, Hayat mücadelesinden korkumuz yoktur. Birbirimize ve hayata emniyet ve iti- madımız vardır. Muvaffakıyetsizliğe uğramamıza ihtimal yoktur. Nevyorkta, bir apartımanda otur- mıyacağız. Şimdilik otelde oturmağı tereih ediyoruz. İkimiz de gündüzle- ri, işlerimizle meşgul olacağımız için hayatımızı hizmetçi ve ev işlerile boz- mak istemiyoruz. Otel hayatı, hizi ev ve hizmetçi meşgalelerinden kurtar racaktır. Her halde otel, sevişen bir çifte mükemmel bir yuva teşkil ede- Vakın bir müddet gazetelerin ve halkın izaç ve tecessüslerine hedef olacağız. Fakat ne yapalım? Aşkımız uğruna bu zahmete de katlanacağız. Yanyana yaşamak ve beraber bu- lunmak bize kâfidir. Halkın ve gaze“ becilerin tecessüsü bize vız gelir, Mazinin sahifelerini kapadık. Bi zim için yeni bir hayat sahifesi açı- iyor. İstikbale emniyetle ve zengin ümitlerle bakıyoruz. Gerek saadette, gerek hayatta, birbirimizi destekliye- rek yürüyeceğiz, » “Ittihad ve Terakki, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Tefrika No, 144 Tevfik paşa kabine Yazan: Mustafa Ragıb Es-atlı teşkiline uğraşıyor- Tahsisatı mesture hesapları ne olacak Padişah sadrazamı teselli mi | ediyor? Talât paşu huzura girince, sözlerine | şu şekilde başladı: Harbiye nazırı Enver paşa kulu- nuzla geçen gün de arzettiğimiz gibi harbe devama mnatteessüf imkân ol- madığından cephelerdeki muvaffaki- yetsizliğin büsbütün bir hezimet şek- lini almaması için istihsal ettiğimiz fermanı hümayununuz Üzerine mün- feriden ve diğer müttefiklerle müşte- reken düvel muhasamaya mütareke ve sulh teklif ettik. Fakat şimdiye ka- dar müsbet bir cevap alınamadı. An- laşılıyor ki harbi İcra ve idare etmiş olan bir hükümetin sulh müzakeresi- ne girişmesi kabil değildir. Binaena- leyh, devleti bu badireden kurtarmak İ ve milleti biran evvel sulha eriştirmek için yeni bir kabineye tevdi umur bu- yurmanız lâzımgeleceğine karar ver- diğimizden çakirlerlerile arkadaşla; i- mın istifalarının kabul buyurulması- nı hakipayi şahanenizden İstirham ediyorum,» Padişah, sadrazamın bu sözleri kar- şısında memnuniyetini hissettirme- meğe çalışıyordu. Talât paşanın zâ- ten büyük bir izlırap içinde kıvrandı- ğı ve söz söylerken sesinin titrediği muhakkaktı. Mehmeğ Vahideddin, henüz bütün kuvvetlere hâkim olan ve hattâ kendi hayatını da tehdid edecek bir mevkide bulunan bir hü- kümet reisini acı sözlerle hırpalamak- tan çekiniyordu. Padişah, sanki Ta Mt paşanın bu muztar ve elim vaziye- tine kalben iştirak eder gibi mütees- sir bir tavır almış ve -Talât paşanın hiç de tahmin edemiyeceği bir şekilde- onu teselliye kalkışmıştı. Padişah şu mealde bir cevap verdi: — Madem ki memleket sizin ve ar- kadaşlarınızın böyle bir fedakârlık ih- tiyar etmesine ihtiyaç görüyor. Bu- na birşey demek elden gelmez. Şimdi- ye kadar güslerilen mesai ve gayretle- rinizden memnunum. Böyle bir ne- “ticeyi gönül istemezdi. Fakat mukad- derata Karşı ne denebilir? İnşallah devlet ve memleket, asgari namisaiğd şersitle sulha kavuşursa gene sizler- den vatarı ve millet istifade eder. Ta- 1ât paşa müteessir olmayınız, Allah cümlemizi felâketten masun buyur- sun!, dıkları bir makalede birleşmelerinin |Padişab, kabinenin istifasının ilân edilmemesini istemişti Padişah, bundan sonra sözüne de- yam ederek kırk sekiz saat sonra Mec- isi mebusan içtima edeceği için yeni kabine teşekkül edinceye kadar bu is- tifanın ilân edilmemesini ve tahta geçtiğinden beri âyan ve mebusan meçlislerini ilk defa açacağı için bu merasimin mutad şekilde yapılmasını ve hiç İstifa etmemiş gibi bütün ka- bine erkânının mecliste hazır bulun- malarını rica etti: 8 Teşrinievyel, $$4 (1918). Hünkâr bu ricasını o kadar hulüs ve samimiyet ifade eden bir ta- vır ve hareketle söylemişti ki, Talât paşa derhal muvafakat ederek hu- zurdan çıktı. Acaba Vahideddin, baş- ta Fethi bey olmak üzere mecliste baş- hyan muarız zümrenin, son vaziyet- lerden istifade ederek mecliste hükü- meti mesul edecek bir istizah yapa- caklarını ve bu suretle kabineye bir (ademi itimad) vereceklerini düşün- düğü için mi istifanın ilân edilme- mesini istemiş, bu suretle İttihad ve Terakki> hükümetini bu tarzda da kü- çük düşürmek mi istemişti?, Maamafih, Talât paşanın padişaha verdiği bu söze rağmen aradan yirmi dört saat geçmeden kabinenin istifa ettiği her tarafta işitildi. Ve hattâ es- ki sadrazam ve Londra sefiri Tevfik paşanın saraya çağrılarak kabine teş- kiline memur edildiği herkesin ağzın- da, dolaştığı gibi bu rivayetler gaze- telere bile intikal etti, Filhakika padişah, herşeyden evvel yapılacak şeyin İtilâf devletlerile an- 4#laşmak üzere bilhassa İngilterenin itimadını kazanmış bir hükümetin iş başına getirilmesini zaruri görüyor- du. Valafi «İttihad ve Terakki>ye kar- şı beslediği intikam hislerini tatbike vasıla olacak ötedenberi muhalefet- lerile tanınmış kimselerden mürekkep bir kabinenin teşkili de mümkündü. Fakat evvelâ harbe nihayet verecek evsafı haiz bir sadrazam bulmak lâ- zımdı, Ancak böyle bir zat, mümkün olduğu kadar müsaid şartlar altında, muhasım devletlerle bir mütareke im- za edebilirdi. Tevfik paşanın uzun müddet Londrada bulunması, bilhas- sa harbin ilânile Londrayı terkedeceği sırada İngiliz siyasi ricali tarafından gördüğü hürmeti düşünen padişah, Tevfik paşadan başka bir zatın riya- seli altında bir kabinenin teşkil edil- mesini şimdilik muvafık görmüyor- du. Tevfik paşa kabine teşkiline çalışıyor Buna inzimam eden diğer bir sebep de vardı: «İttihad ve Terakki nüfuz ve itibarini kaybetmekle beraber he- nüz orduya ve inzibat kuvvetlerine hâ- kimdi: Kendilerinden intikam alacak bir hükümetin padişah tarafından iktidar mevkiine getirilmesine şiddetle, belki de kuvvetle mümanaat edecek- lerdi. Bu takdirde hem memlekette yeni bir karışıklık olabilir, de kendi taç ve tahtı ve hattâ ha; bile tehlikede görülebilirdi. Padişah, bu tahmininde aldanmış değildi. Fil- hakika ileride göstereceğim bir misal, Mehmed Vahideddinin İttihatçılara karşı aldığı tavır ve hareketten dola- yı, kendisini iskat ve hattâ imha et- meğe teşebbüs eden bir cereyan da görülmüştü. İşte bu iki mühim sebep, padişahın Tevfik paşaya sadareti tek- lif etmesinde müessir olmuştu. Talât paşanın İstifa ettiğinin erte- si günü âyan ve mebusan meclisleri" nin açılması hazırlıkları yapılırken Tevfik paşa da kabinesinin listesini hazırlamak üzere âyan azasından İz- zet, Ali Riza, Reşid Akif, Çürüksulu Mahmud, Aristidi paşalarla eski Ev- kal ve Maliye nazırı Ziya paşayı ve Kâmil paşa kabinesinde Maliye nazır- lığı yapan Abdürrahman beyi kendi konağına davet ederek teşkli edeceği kabinede kendilerine birer nı teklif etti, Bu zevat ağır başlılıklarile ve dürüst- aş oldukları halde si- anaat itibarile biribirle- idiler, Bundan başka Akif paşa, vaziyeti çok el gördüğünden hükümet me- suliyetini deruhte etmeği şiddetle red- dediyordu. Uzun müzakerelere rağ- men Tevfik pasa kabine teşkil edeme- mek mevkiine düşmüştü, Bundan başka Talât paşa ile ârka- daşları, «İttihad ve Terakkiz ile uzak- tan yakından alâkadar olmuyan, bat- tâ için için kendilerine muarız olan Tevfik paşa gibi bir zatın riyasetinde- ki bir hükümetin iktidar mevikiine gelinesini istemiyorlardı. Çünkü İtti- hatçıların kendilerini toplamalarına ve şahsi vaziyetlerini kurtarmalarına müsaid bir istihale hükümetinin gel- mesi lâzımdı, Bu itibarla Tevfik paşa» nm konağına davet edilen zevattan bazısı sırf bu bakımdan kedilerine tek- lif edilen nezaretleri reddetmişlerdi. (Tahsisatı mesture) hesaplari ne olacaktı? Bütün bu hâdiseler cereyan ken vukuatın baş döndürücü seyri karşısında hergün halkın İztırabını arttıracak felâketin biraz daha elle tutulur şekle girdiği görülüyordu. Bil- bassa Bulgarların mütareke isteme- lerinden dört gün sonra Bulgar ordu- sunda isyan başladığı ve Bulgar kuy- vetlerinin Sofyaya doğru ilerlediği ha beri İstanbul halkı üzerinde çok fena tesir yaptı. eder- Makedonya cephesindeki bu boz- gunluk öyle bir safhaya girmişti ki, Babıâli ile Almanya ve Avusturyanın Vilsona yaptıkları mütareke teklifin- den bir gün evvel Bulgar kralı Ferdi- nand tahtını terketmeğe ve memleke- tinden çıkıp gilmeğe mecbur olmuştu. (arkası var).

Bu sayıdan diğer sayfalar: