21 Temmuz 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

21 Temmuz 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Filistin Araplarına bir Amerikalı milyarder yardım ediyormuş! Bir Fransız gazetesine göre bu ari Kreyn imiş milyarder Ş Filistinde tedhiş hareketi, alman tedbirlere rağmen, günden güne geniş- lemekte, cinayetler ve sulkasdler azal- mak şöyle dursun artmaktadır. Arap teroristlerinin bu cidale devam için bir taraftan maddi ve mali yardım görme Jeri icap eder. Acaba Arap teroristleri- ne yardım eden kimdir? Paris & gazetesinin Kahire mu- habirine inanmak lâzım gelirse Filis- tin asilerine para ile yardımda bulu- nan Amerika milyarderlerinden Şarl Kreyn'dır. Bu adam mütareke zaman- larında İstanbula da gelmiştir. Paris Soir gazetesinin Kahire habiri mil yaptığı veriyor Arap teroristlerine nakdi da bulunan adam Penyi Yu olan Şari Kreyndir, Yüks komite mü yardım. ı her müracüatına daima mekle mukabele etmiş- Habeş har- ndan terke- 1 etmiş o- lan gene bu adam idi; Fakat Şarl Krey- nin te ih ve muhabbetini bilhassa | Arap milliyetperverleri kazanmışlar- dir.» Fransız muhabiri, $ #esinde Türk lesi rl Kreynin 1917 ş ye geldiğini, Osmanlı meselesinin halline Amerikanın iştiraki teklif edildi manaat ett e edildi- | a ederek onra Arap âlemine karşi muhabbet bağlamış, Suryedeki s karışıklıkların mü- şevvik ve mürettibi olanlarin münasebet nasbedilen kral 1 hükümetinin Harici- lan doktor şehbender ve Fev. | yalan | zi Kavukçu ile tanışmı; Bu macera bir sene sürmüş, kral Fay- | salın ademi muvaffakıyeti Ş: liyetperverlerine olan muhal sene sonra | nan Dürzülere | et- Para Yüzünden... Aşk ve macera romanı Nakleden: (Vâ-Nü) -— Gözlerim mütemadiyen kararı- | Canım içimden çekiliyormuş gibi geliyor. Fakat sakın anneme bunları söyleme... Bilmezsin: Pertev için nasıl üzülüyorum... Farzet ki ölmüş olma- sn ve annem onu bulup konuşsun. ol, bundan hiç bir netice çıkm r. O, daima beni kabahatli bi- İşte bu düşünce beni öldürü- yor... Bütün vücudüm halsiz... Bacak- arım kesiliyor... Buna rağmen her gün işe gitmeğe mecburum... Çünkü ben çalışmazsam nasıl geçineceğiz? Kanarye, arkadaşının bu üzüntüsü karşısında bir müddet süküt ettikten sonra, çekingen çekingen: — Dinle beni! - dedi. - Sana bir şey söyliyeceğim, fakat sakın darılma... Bütün hüsnü niyetimle teklif ediyo- Biran tereddüd etti. Sonra coşkun sir sesle viyorum... güre seni kaybetmek Su Göz göre istemiyorum... daha cevab verme... “Söyliyecek- | Metini biliyorum; Annenin çalıştığını ı in Araplara | Kudüste bir bomba neticesinde istasyona yakın bir yerde çıkan yangın Amerikalı milyarder Irak milliyetper- | verlerine, Mısırda Vefd partisine yardım | etmiş, 1929 ve 1932 senesinde Filistin- de patlak veren kargaşalıklar için pa- | ra vermiştir. Bu, bir ide: bir hasta mi, yoksa insafsız bir iş adamı | mıdır? Her ne olursa olsun Şarl Krem İ bütün servetini bu uğurda sarfetmeği karar vermiş ve bu maksadla biricik kı- zın mirastan mahrum birakmıştar 1936 senesinde Kreyn, doktor şeh- benderin tavsiyesile Arap yüksek komi- tesi kâtibi Ayyun! beyin müracaat Doktorsuz bir hastahane Kozan (Akşam) — Feke, NY, Kadirli hasta rak ted: memleket hastanes torsuz kalmıştır. Hükümet tabibi: vekâleti altında idare edilen hastanc- ye hakkile bakılamıyor. Çünkü hükü- met tabii tek başına ç Salmbey- | larını kucağına ala viye çalışan 15 yataklı Kozan lardanberi dok- in usanmadan. ancak ve ancak idare edebiliyor. Bu kadar hastası bol bir doktor tek başı- na ne yapabilir? 3 da melcei olan hastane: 0 nüfuslu ve kor kazaların in aylarca doktorsuz kalması muvafık değildir. | 'Tefrika No, 40 istemiyorsun. Yedek paranız da yok. Ben hepdini düşündüm, Çaresini de buldum, Benim bankada 300 lira ka- dar bir param var. Onu sana verece- ğim. Suzan, boğuk boğuk: — Olamaz... Kabul edemem! di. — Birak, anlatayım... Şimdi sen o parayı alırsın. Büyük bir şey deği! ki... Fakat hiç olmazsa faydası doku- nur, Bir kaç zaman dinlenirsin. Para bitinciye kadar senin de kuvvetin ye- rine gelmiş olur... Tekrar çalışırsın... Sonra mahcub ve yavaşça, devam etti; . Şaycd o zaman da çalışacak ha- lin olmazsa, ber üçümüz için ben pa- ra kazanmağa çabalarım... — Hayır Kanaryeciğim, olamaz! Suzanın sesinde muhabbet ve min- net titriyordu. Niçin reddediyorsun? Beni üzü- yorsun! Evin merdivenlerinden çikmağa başladılar. Lütfi beyin kızı o kadar halsizdi ki, gözleri kararıp sendeledi de- Arkadaşı hemen onu tuttu ve taşırca- İ İ dan son cevapsız o bırakmağı (o düşünürken Fevzi Kavukçu, bizzat Amerika milyar- deri nezdinde teşebbüste bulun tur, Fevki Kayukçunun Suriyede v listinde muntazam bir ordu teşkil ede- bileceğine inanan Şarl Kreynin artık Filistin müftüsü ile adamlarına sarsılmış olan emniyet ve itimadını ia- de etmiştir.» Paris lerine inll gazetesinin Arap ter Soir Adana halk okulları Adana (Akşam) — Vilâyetimizde Halkokullarına büyük yer ve ehem- miyet Şehirde on üçü er- #kizi kadınlara mahsus olmak r yirmi altı ki ceman 47 birinci devre halk der hanesi vardır. 47 okula şehirde #17 kadın, 695 şi erkek ceman 1112, köy- rde 1009 vatandaş müdavimdir. Bu ehir okulları 678 ve köy okulları 465 mezun vermiştir. erilmiştir İkinci devre dershanelerden şehir- de on iki, köylerde kırk üç vardır. EMİ beş ikinci devre okula şehirde 629 ve küylerdi (45 vatandas müdavimdir. İkinci devre mezunları şehir ve köy- lerde bin beş yüze yakındır. ına yukarı çıkardı bıraktı sonra odasına çekildi Hemen konsolunun çekmesini açtı. Çamaşırlarının altında saklı olan eski, soluk bir çantayı açtı. Paralarını tek- rar saydı: Tam üç yüz lira... Bu, hem ebeveyni öldüğü zaman sattığı ev eşyasınd âsıl olma, hem de azar azar ktirdiği bütün serve- tiydi. Biran tereddüd elmeden hazinesini avucunun içine aldı ve Hadiye hanı- mın odasından içeri gi İlk bakışta, Suzanın bitab ve solgun, bir koltuğa kendini koyuvermiş oldu- gunu gördü, Annesi diyordu ki: — Artık çalışma yavrum! Ciddi söy- lüyorum: Seni katiyen menederim. Burada oturursun ve ben senin yeri- ne giderim... Genç kız Hayır! Dinlenmek şenin siran- dır; ben gencim, çalışmalıyım! Anne, katiyetle — imkânsız... - dedi. - Artık bur» ben senin evden çıkmana izin vermem... Adamakıllı hastasın... İstirahate ihtiyacın var Kanarye, yavaşça yaklaştı, — Peki ama, Suzan evde kalırda işe giderseniz kim ona bakacak? e acele acele ilâve etti; — Hanımefendiciğim! bir ka Demin biz Annesinin yanına | | bir heyet, Anka Haftalık piyasa Ihracat faaliyeti artıyor - Ticaret muahedeleri müzakeresi aretli bir döneesizie gi İzmir manından mahsullerinin ihracı- Fakat buna mu- rinden, fm- henüz Be na başlanmamıştır. kabil dık ihracatı başlamıştır. Cenub limanlarının ihracat vaziye- ti de iyidir. Mersin limanından müte- madiyen, Avrupa limanlarına buğday ve arpa sevkedilmektedir. Piyasada tüccarı düşündüren mese- leler, ticaret anlaşmalarıdır. Şimdiye kadar tüccar, yeni sene rekoltesini düşünüyordu. Rekoltelerin neticel: ni öğrenmek cidden üzücü bir | Kuraklık tehlikesi, yahud fazla yağ- mur gibi hâdiseler olmamış, mahsul bu yüzden zarar görmemişlr. 938 senesi mahsulünün diğer senelere nisbetle olduğu tahakkuk etmiştir alâkadar eden iki anlaşması vardır. Biri a, diğeri de Türkiye - anla sıdır ramızda tic: ni Amerika tlcaret Almanya ile akat son günlerde gele retle düşü kalmamıştır. Çünkü ti müzakereleri esas rinde cereyan etmektedir. Bunun da sebebi, Almanyanın dış tic ilân- ında ümid edildiği gibi bir neti- vamamasıdır. Alma, yüzde dokuz arttığı, ihruca »de 4 nisbetinde azaldığı görül an hükümeti, dış ticaret im etmek n, itha- dir. Bu mecbur y tcaret anlaşmasının vaziyeti ne olacaktır? Piyasada, soru lan bu suale H mizde değildir. Bunu Berlinde devam eden kerelerin alacağı şekil tayin ede- * İkinci ticaret anlaş Türkiye - Amerika arasında cereyan etmekte- dir. Amerika ticaret nezaretinin Şark şubesine ait bir Şe ada bulunmaktadır. Heyet müzakereler nda, sık sık, Amerikadan direktifler almak mecbu- 'etindedir, Bundan da anlaşılıyor ki Amerikan heyeti, ticaret anlaşması müzakerelerinde tam salâhiyeti haiz bir heyet değildir. Böyle olmakla be- raber, Türkiye - Amerika ticaret an- Jaşması müzakerelerinde, aramızda esaslı denecek derecede bir ihtilâf değildir. Herhalde İzmirde cevab veri mevcud | İ | «i kuru meyva ihracalının başladığı bir - E me Amerika ile ramızdaki rum.., Siz, kızınızın yanında rahat ra- hat oturursunuz... Hiç bir şey düşlin- mezsiniz, Ona bakmak, onu avun- durma n... Para tutan elini uzatmış, üç yüz yı zorla arkadaşının avucuna &i- kıştırmağa çalışıyordu. — O dinlenir, iyileşir... Ve ben de, bunu görerek öyle mesud, öyle mesud ağım ki... Bu sözleri söylüyordu! Suzan paraları alarak ânnesine gös- terdi: - Bak, Kanarye bize ne hediye edi- yor! Ve komşu kızın kendisine yaptığı teklifi uzun uzadıya anlattı; — Anneciğim! Bunu kabul etmeli- yiz. Çönkü, reddedersek Kanarye çok üzülecektir, — Vallahi öyle... ne samimi, ne candan k bir samimi- Suzan devam etti: Fakat bu borcu biz ona zaman ödeyemiyeceğiz... nettar kalacağız. Hadiye hanı — Öyle... - dedi. - Bu tarz iyilikler asla ödenemez! Kanarye memnun müteheyyicdi; Daimâ min- ar verdik. Evet, elddi söylüyo- İ Hadiye hanım kolların açarak kızı sardı; büyük bir şefkatle öptü. bir | | | | de | - Ihracat maddelerinin vaziyeti ticaret anla miş olur İhracat maddelerimizin Buğday — dayı, iki sada gör Adana buğdı sında sürüm temin edem buğdayları evsaf itibarile riye, Filistin piyasalarında bulmaktadır. Borsacıların ifadesine göre, yeni ne buğday lü kalite itibarile, geçen seneki mahsulden daba iyidir Bu suretle Polatlı bu yi Amer kan buğdayları derecesinde da şöhret bulmaktadır. Son zamanlarda, asyonu ra, b mın mahrec Avrupi buğe için alınan Polatlı oli buğde rağbet n mâhsulle bü; şüphe yoktur Buğdaylarımız: memleketler ya, İngilte re, Yunan güreceğine İtalya, Alı Belçika, İ istir Arpa — Bu seneki arpa rekoltesi on ton ola; dir. Yeni danberi di alıcı memleketler ya, Almanya, İng bilhassa Belçikadan alınmaktadır. ik kabu üzerine bir ışlar başla şunlardır sene arpas tere, Belçika, biralık arpalar Yumurta — Mevsim sıcak olmasi- nurta ihracatı da hâ- etmektedir. Tür- a arasında avlaş- en son ticaret a yumu ta tır Fakat Bar olmadığı yüksektir. Bu itib; murta satışlarında tur Tiftik ve yapağı — Tiftiklerin sta; dadize edilmesi piyasadak daha iyi tanzim etmiştir. Bu iti tiftik alıcıları da, daha emni almaktadırlar. Maamafih asa gene durgundur nluklar, N çok görüldüğü için, pek tabii telâkki edilmektedir. Dokuma ham maddele- rimizden, pamuğun vaziyeti de iyidir. Yeni pamuk müşterimiz, Romanya Akala nevinden olan pamuklar al- maktadır, Kuru sebzeler — Karabiga nohud- ları, Almanyadan istenilmektedir. Ku- ru sebzelerden baklanın stoku bitmek üzeredir. İhracat en ziyade Marsi ya yapı dır. — HA ad nnın emniyeti pek es Akşam üstü, Hac hasta neye gitmek tinde genç kız: e bulamadın, değil mi? - di- ye sordu Öyle, kızım! Aradan günler geçti; her geçen gün Suzanın vücudünden, carından bir şey eksiltiyordu. Artık bahar geliyordu. Kanarye, yaprak açmak üzere olan ağaçları göstererek: — Bak, havalar düzeliyor; ortalık yeşilleniyor, Sıcaklar biraz daha ar- tanca seninle kırlara gider, temiz ha- vada gezeris! O zaman kuvvetlenir- sin; kanın, canın artar... Fakat iş, komşu kızın temennisi gibi olmadı. Suzan günden güne fena- Yaşıyor, zayıflıyor, eriyordu. Doktoru tekrar çağırmağa mecbur oldular. İh- tiyar hekim, hastalığın dev adımlari- le ilerilediğini söyledi, Hadiye hanım, perişan bir halde: Ne yapayım, ne yapayım? - diye söyleniyor, üzülüyordu. in bu kabahatlerin kocas kunu biliyor: Ah... O, o.. Bu işleri açan hep odur! - diydoru — Yavrusunun düştüğü bu otel tu- zağının da Lütfi bey tarafından ter- #iblendiğine kanid). Suzan bu yüzden hastalanmış, bu yüzden eriyordu. (Arkası var) ba

Bu sayıdan diğer sayfalar: