28 Temmuz 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

28 Temmuz 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

O sene gazetede epey yorulmüştum. Şöyle bir istirahat etmek istedim, Pa- raca da sıkıntıda olduğumdan, Ucuz ca bir yer araştırıp İstanbula yakın, güzel mansaralı, âsude bir sayfiye bük dum. Burası, pansiyon gibi oda oda kirâ- ya verilen, oldukça rabat, temiz bir evdi. Arabadan iner inmez şirinliği zaten iki katlı, göze hoş gelen bir Köşklü Sahibile uyuştuktan sonra odalar” dan birini intihap ederek yerleşim. Bonra öğrendim ki meğer kendine pat ron süsü veren asıl mal #ahibi olan Eminenin ik İmiş. Bunları da bana, Eminenin 1ey?©- si Naciye hanım uzun uzun anlat Sakin zamanlarında sevimli görünen, öfkelendiği sıralarda rape kak şiremin ; ocam Ahmed efendi işleri idare eğip onunla ortak gidiyo- ruz... Çünkü bey, vaktile ira otel de işletmiş, ahçı dükkân < . eğ Zanaattan iyi anlıyor... Bense hiç y rulmam,.. Bütün evi temizler, misa- finleri ağırlarım... Sonra, gururla ilâve etti: — Ev gürel, değil mi?... Emine ev- lenir evlenmez buraya büsbütün sa- — Evet a in, öyle 2: veee apartman ve ayrıca bar- kada parası var.» Amma bizimki hâ- 14 mırmkırın edip duruyor... — Allah Allah... Niçin? -— Ah şu zamane tazelerinin aklı... Sövemiyormuş... Sebebe de bakın: Sevmemek!... Hakçasını ararsanız, herif güzel değil, genç te değil... Söz aramızda ellisini geçkin... Fakat para babası, beyciğim. -. Öyle de olunca ar- tik ince elenip sık dokunmaz... Değil mi efendim? si, Dışarda genç bir bançereden £ Asabi bir kahkaha işitildi Nüciye hanım kulak kabartaktan sonra: — Kehvenisi getireyim! - diyerek le girmişlerdi ki, vari ketmediler bile... Ve ben hayrete Kav galarını seyrettim. Emine cidden gürel 7 ye a, si hı, beyaz ve | boylu, siyah saçi 1 İ Küt şimdi sevimli yüzün ” madanlık kaplamıştı... Ben gödğın. #aman işittiğim cümleler şunler oldu: Genç kız, eniştesine dönerek: — Kârata!,.. Bana ği - üye terter tepiniyordü. — Annemin kardeşi olmasan sen? da kaltak diyeceğim Amma, Meya Küzum anlamıyor TwüsUNn: Kazuilet mi kazuilet..., Bir kadında Mİ: de olsun da ona yaklaşsın... Gİ Tim sen onun bile Yorsun mübareğ!... Çü! kekti... A teyze, sende ö Tar... Ben böyle olamam Kuzum zum... Çirkinlikten İnka genç, güzel, şik cağım... vi Kurşısında duran ve Kendisine aptal bakan yariye Je 419? karşı yeni bir haşımla haykır, — Şükredin ki, heniz Akılı seçmedim... Öyle Dİ r şey olur- sa hapı yuttuğunuz Kari köca derken uçağına dedi, - Görüyor musu- nasıl konuşuyor! Hele züppeleri sevdiğini bağır bağır ilân etmiyor si ei dersin, ah ne dersin... Küçük hanımefendi, Y kızdırmak için ha... Çünkü Nadiye fe- çılgınlar beni sever... * damcağız ba san cümleyi o kadar garurla söylüyordu ki, gülmemi yap- tetmek için dudaklarımı ısırdım) Se- vüecek maldı hani ya! Eminenin alay etmekte yerden göğe kadar hakkı çopurluk, — Kanm çok iyidir... amma, siniri geçince melek kesilir... Ben de onu sevmez degilim... - diye- rek anlattı, durdu... i i » ortalık- Aradan günler geçti. Emine ta görülmüyordu. Bir gön akşam üs» tü, ihtiyar, zayıf, fakat üstü taşı te miz bir adam evden içeri girdi. Orta» lığı biras kolaçan ettikten sonra ya nıma yaklaşarak: —- Burağa pansiyoner olan gazeteci bey zatı âlinizsiniz, değil mi? - diye sordu. — Evet elenöm... Yutkundu ve her cümlenin başın- da tereddüd edip, tereğdüdünü yene rek içini döktü: — Bendeniz Emine hanımın Bişan- ısıyım!... İzdivaç gününü kendisile kararlaştırmağa Fakst bir türü ağzından söz alamıyorum. Şaş- cevaplar ... Ciddi ciddi konu şulmuyor ki kendisile.. sağ clsun... — Nişanlımız belki mahçuptari - de- karımı şapdaki aparlımana gideceğim... On- lar da burada işlesinder; karım ortak- lık hissesini cep harçlığı yapar. — eniyecekler ine eminim... Şeys« sesle: a ki bir delikari: buraya salik olmuş... Akşamları geç ve- 8 geliyor; izm penceresinin önün- a ağ mİ özetlesem, CİVATJA âlem pe slayı mucip olurum... gündür... * ş asabiyetle irkildiler. Emi- pürazamet mutfaktan çıktı ve gi- m emreder gibi, enişte- Gülümsedim: .— Ya... Öyle mit... -— Eveseet... Bilmezsiniz bizim bü Nakleden: . Tele korlar... Fakat siz evin içindesi- niz... Acaba dikkat edip te bana ha- Bu teklif Tena halde sinirime do- dışarı çıkmam kil - dedim. — Canım bir kere olsun rahatsız- Yığa katlansanız... — Hayır efendim... Israrınız fay- dasız.... Adam içini çekerek: — Vah vah... Demek aldanmışım... Ne olurdu? İnsan insana dalma yar- Tekrar omuz silkmem üzerine be- Tiz bir hiddetle kalktı ve sık adımlar- Ja yanımdan ayrıldı. O akşam yalmadan evvel kızı gö- getlemek aklından geçti. Bunu sırf kendi keyfim için yapacaktım. Zira ihtiyar adamın sözleri merakımı u- yandırmışlı, Ve hakikaten Eminenin pencere önünde durduğunu, geç va- kit bir delikanlının gelip onunla işa- retleştiğini gördüm. Sonra buluştular, Ağaçlar altında şakalaştılar. Gene aradan günler geçti. fes alarak, bana, müjde verir gibi: Şükür! « dedi, Cidâen de şaşırmıştım. Zira deli- kanlı ğe macerasını öğrendikten son- ra böyle bir neticeyi beklemiyordum. — Size anlatayım efendim... Kim- seye söşliyecek değilsiniz ya... Genç- lik işte. Bir oğlanla mercimeği İm- na vermişler... Meğer bütün inadı © yüzden geliyormuş... Fakat delikan- — Yok, gülüü... Sonra zengin ni- şanlısına mektup yazdı... Onu davet etti... On güne kalınız, düğün olur... Artik Emineyi ne zaman görsem * dalgın bir hali olduğumu farkediyor- dum. Teyzesi hep sorarâr: — Nen var? Ne düşünüyorsun? Genç kız, munis bir sesle; — Bir şeyim yok! - diye ceyap've- riyordu. Bir sabah, €linde bir mektupla aşa- ğı indi. Teysesine: — Al bunu... Nişanıma götür... Elinle teslim et.., Cevamını bekle, ge- tir. Bir akşam Naciye hanım, güler yüz- Je odamdan içeri girdi. Ve geniş bir ne İ ACERA NUVELİ Tİ Mg . Nefret yüzünden bir izdivaç Kadıncağız, bermutaki, itaate alış- mıştı, Esasen bu seferki kendi istediği tarzda bir bizmetti. Derhal mantosunu giyerek çıktı. Kız, başka bir iş icad ederek Ahmed #endlyi de evden uzaklaştırdıktan sonra bir müddet ortadan kayboldu. Üst katta dolaştığını, çekmeler açıp kapattığını işittim. Her yeri iyiden iyi- ye aradığı belliydi. Aşağı indiği zaman rengi o kadar uçmuştu ki, endişeyle sordum: — Neniz var? Hasta mısınız? — Yok, yok... İyiyim... Bir şey de Gözlerini kapadı. Bayılacak gibiy- di. Fakat kendisinden dolayı üzülme- memi, işime bakmamı söyledi. Akşam yemeğimi yerken, Ahmed elendi, yavaşça: — Haberiniz var mı, neler oldu? - dedi, — Yovo... — Meğer bugün bizi evden mahsus uzaklaştırmış... Odamıza girmiş, çek- şüpbelenmiş... etmekte de haklı ya... Çünkü arad ğini da buldu işte... Neyse çok şükür, korktuğumuz başımıza gelmedi... Me- sele yatıştı. Merakla sordum;: — Ne olmuş?... Neymiş?... daha açık anlatın... — Efendim, benim karımla Emine- nin yazısı biribirine pek benzer... Al- lah yazı eyliye ya, hoş... Bizim gibi insanların ne olacak zaten... İki çiz- gi karalamak... Na- ciye kurnazdır: Bu benzerlikten istifa- Biraz ya mektup yazmış, açıkgözün kım... O- nu (İstemediğini, reddettiğini, sert ve aksi cümlelerle an- bilirsin! demiş.. Bu vaziyet üzeri-| ne gençer bar- sp gitmişler, bizim Emine de ra- >ın düdüğü gibi or- tada kalmış... Fa- İ cak ki, Naciyenin dalaveresinden şüp- dığı mektubun müsveddesi karımmn çekmesinde duruyormuş... Neyse iş- ler yatıştı... Neticede de kârh çıktı, Bu âdice kumazlıklar öyle sinirime dokunur ki, cevap vermek istemedim. — Başım ağrıyor! - diyerek odama çekildim. Artık istirahat müddetim de bit- işti. Bu vaziyeti böylece bırakarak | İstanbula döndüm. ... Bir sene sonra bir iş için yolum ge- ne o semie düşmüştü. «— Haydi su- raya uğrıyayım &n bir öğle yemeği yi- yeyim!» dedim. Bir de ne göreyim? Köşkün pancurları kapal. Kapısın- da «Satılıklır; ilânı asılı. Şaşkın şaşkın bakınırken bir ses duydum: — Beyefendi! Olup bitenlerden ha- beriniz yak mu? Bu, komşu evde oturan Ebe Pembe hanımdı. Mevsimi pansiyonda geçir- diğim sıralar, onurla da ahbap olmuş- İ tuk. Kadıncağız kaşlarım indire kal- dıra bana anlatir. — Siz gittikten on gün sonra, yani düğünden beş gün evvel Emine evden kaçta... Hem kiminle; bilir misiniz?... Kiminle dersiniz?... O biçimsiz, © nu- | Büsel, o mendebur Ahmed #endiyle... e anl MAMA A di MİL e m e Naciyenin kocasile,.. Zavallı Naciye öyle şaşırdı ki, iki gün zihnini Lopli- yamadı... Bir türü kocasınm kem dini terkedip kaçtığına insnamıyor- du. «Mutlak onu öldürdüler, boğdu- Yar!» diye inim inim inliyordu. Niha- yet İzmirden bir mektup geldi: Emi- ne yazıyor: «Kocanı aldım... O artık benimdir... Meğer hususiyeti, görün düğü kadar berbad değilmiş... Çok mesuduz!...> diye... Kadıncağız bu satırları okuyunca kan başına hücum etti. Şırak diyerekten efendim, düşüp bayıldı. İmdadına ben koştuğum için mektubu da gözlerimle okudum. Ah, sormayın hâlâ hastanede... Çıldırmış diyorlar... ... Ötekiler şimdi ne oldular, bitmiyo- rum, Evlenmişler amma mesud yaşis yorlar mı? Macera hissime dokundu- ğu için hastaneye giderek Naciyeyi miyaret etmiştim. Kadın, perişan bir haldeydi. Beni tanır gibi oldu, Birli ve zayıflamış elini koluma dayıyarak, sönük bakışlarla, bana bakıyor, mü- temadiyen mınldanıyordu: — Ne intikam!... Ne intikam!... "Evet, cidden ne intikamdı bu... Zengin, yahut güzel bir erkekle ev- i lenmesi mümkünken, her iki ihtimali de tepmiş, sadece kin yüzünden, nâ- zarında menfur bir erkeğe kendini vermişti... Kakleden: (Vâ - Nü) 1 2 5 a 5 ö 7 — Ie muhaffefi - Misafir. 3 — Ziya - Bağışlamın - Beyarın tersi 9 — Leraetli - Bir emir. 10 — Eski kadınların tımak cilâsı - Bir içki Yukarıdan aşağı: 1 — İzmit civarında bir İstasyon. 2 — Akdeniz sahilinde küçük bir limas nımaz - Şüphe, 3 — Şiir yazan - Ağri 4 — Lezret - 'Tarin mahsulü, - Niçin - Yukarıdan aşağı: 1 — Taşatutmak, 2 — Abanan, Ya, 3 — Makas, Koyu, 4 — Aha, İtal, 5 — Ay, Floş, 6 — Kasaba, Pia, 7 — Esir, Nasır, 8 — Raf, Filika, 9 — Ahali, 10 — Artakalan, Necati, Fatih: Hamdi, Karagümrük” Ahmed Suad. Bakırköy: Merkez, Ga“ nyer: Osman, Aksaray: Etem Per- tev, Beşiktaş: Vidin, Fener: Kurkapı: Belkis, Küçükpazar: Yorgi, Bamatva: Kocamustafapuşuda Rıd- van, Alemder: Divanyolunda Esad, Gehremini: Topkapıda Nüâzm, Kağı Kör: Pazaryolunda Rafat Muhtar, Üsküdar: Çurş'boyundu İttihad, Hey belinda: Halk, Büyükada: Şinasi Riza. Paşabuhçe ve #areler her gece açıktır. —e rn yam ER Memeni simi |

Bu sayıdan diğer sayfalar: