22 Kasım 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4

22 Kasım 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Harbiyedeki toplantı AKŞAM Yedek Subay okulundaki heykelin önünde talebe ve binlerce halk hep birlikte and içti Bir hatip: “Atatürkün eserini muhafaza için siz gençler, biz ak saçlıları da yanıbaşınızda bulacaksınız,, dedi Harbiyede Yedek subay okulu önündeki toplantıdan üç enstantane İçindeki büyük acıyı dökmek, ka- na kana ağlamak ve yanmak için dün İstanbul halkı yer yer toplandı, matem yaptı, Sant ikide Yedek subay okulunun önünde, Atanın heykeli altında müs- takbel yedek subaylarımız ve binler- ce halk and içti. Yedek subay mektebi gençleri sün- güleri ellerinde saf saf Atatürkün tunçtan heykeli önünde sıralanmış- Jardı. Halk mektebin karşısındaki meydanı tıklım tıklım doldurmuştu. Kadın, erkek binlerce ağız evvelâ İstiklâl marşını söyledi. Bundan son- ra müuzika hazin hazin matem hava- sını çaldı. Atatürkün heykeline çelenkler kon- muştu. Yedek subay mektebi genç- Beri Atatürkün Harbiye mektebinde okuduğu dershanenin karşısındaki bahçeden topladıkları çiçeklerle ve kendi ellerile üç büyük çelenk yap- muşlardı. Bilhassa bunlardan biri son derece sanatkârane idi. Büyük çelenk bir plâk halinde, çiçekten Atatürkün portresini gösteriyordu. Âbideye bu üç çelenkten başka Şişli Parti kamunu, Şişli nahiyesi, Şişli Halkevi namına da birer çelenk kondu. Atatürkün heykeli altında İlk söz alan Şişli Halk Partisi reisi BRaif oldu, büyük Atanın inkılâplarını an- lattı, B. Raif bir aralık unutulmıya- cak iki günü halkın gözleri önünde canlandırdı. Dedi ki: — Gözlerinizi 11 sene evveline çe- viriniz. Güzel bir yaz günü. İzmit körfezinden bahri bir kafile denizi yararak İstanbula yaklaşıyor, Kafile Selimiye önüne gelince toplar atılı- yor. Caddeler sevinç içinde, alkış gök- leri titretiyor, herkes mesud. Mustafa Kema! Reisicümhur olarak ilk defa İstanbulu şereflendiriyor... O günü ne kadar mesuğduk. Ne kadar içten seviniyorduk. Gazimiz geliyordu: Ve nihayet 11 sene sonra ikinciteş- rinin on dokuzuncu günü... Sabah- leyin sema hafif bulutlu... Herkes kan ağlıyor... Gene toplar atılıyor... Fakat 11 sene evvelki topların sesi ne kadar başka... 11 yıl önce herkesi sevindiren top sesleri, ll yıl sonra herkesi ağlatıyor. Atamız gidiyor. O ne sevinçli geliş, bu ne mahzun gidişi... B. Raif sözlerini: «— Atamızın eserini muhafaza fein tersddüdsüz ölümü göze alacağı- miza and içiyoruz. Siz gençler Ata- türkün eseri uğrunda ölümü göze alarak ön safa geçerken, biz saçları bembeyaz olmuş ihtiyarları da, yanı başınızda bulacaksınız. Sizinle bera- ber biz de Atanın eseri için ak saçla- rmizi kırmızı kana boyamağa hazır olacağız. İşte ben kendi ak saçlarımla kendi neslim namına Alanın ayak ucunda buna and içiyorum.» Bundan sonra Şişli nahiyesi ve be- lediye müdürü bay Kemal söz aldı. Atatürkün bu millet için neleri göze aldığını anlattı ve: «— Yurddaş dedi, eğer mevzubahs olan bu milletin ölümü olsaydı Ata. türk mutlaka onu da yenerdi. Fakat ne yazık ki mevzubahs olan kendi ölümü idi...» dedi. Bundan sonra yedek subay mek- | tebi namına söz söyliyen genç, Ham- di Egemen hararetli nutku ile bütün meydanı dolduran halkı hüngür hün- gür ağlattı. Hamdi Egemen dedi ki: «— Atam... Ben seni çok küçük- ten tanıyorum. Benim doğduğum ve büyüdüğüm memleket düşmandan ilk defa kurutlmuştu. Bu şehir Af yondu. Seni kurtulan memleketime lik girdiğin gün görmüş, sana yüz sürmüştüm... Hey gidi günler... Ne girişti 09...» Hamdi Egemen bir aralık Atatür. kün tunçtan heykeline hitap ederek: «— Ata, yarattığın bu vatan se- nin istediğin gibi olacak, ona hiçbir gün, milyarlarca gün sonra dahi se- nin istemediğin çizmeler basamaya- cak...» Genç halip bir aralık önünde saf saf dizilen binlerce yedek subay ta- lebesine: — Arkadaşlar biz hangi ideale bağ- Uyız?... diye sordu. Bütün meydan bir tek ağız halinde bu suale cevap verdi: — Atatürk idealine. — Arkadaşlar biz vatan için ölü- mü ne biliriz? — Şeref biliriz!... Hatip devam etti: — Atatürk... Bütün şu haykırma. ları işittin değil mi? Biz yaşıyoruz ve sen bizim kalbimizde yaşıyorsun. 17 milyon Türk, 170 milyon olduğu 2a- man da ayni ideal yine böyle haykı- racaktır. Buna emin ol, müsterih ol... Yine Yedek subay okulu talebe- inden Sabri Engin, Ataya hitap ederek: — Ey Büyük Ata... Bize teslim ve emanet ettiğin zafer kılıcı dalma senin ve Türk milletinin yüzünü ak edecektir. Bir gün Türk milletinin şeref ve haysiyetini müdafaa için eli bu kılıça giderse maddeten, manen senden kuvvet almış genç ordun, itimadla vazifeni teslim ettiğin silâh arkada- şanın, İstiklâl arkadaşın İsmet İnü- | nünün ardından güz kırpmaksızın, tereddüdsüz yürüyeceğine and içiyör. Sen, arkanda askeri kabiliyetleri kadar, siyasi ve içtimai meziyetlerle dolu bir Önder bıraktığından bahti- yarsın. En nihâyet söz alan Halit Kitapçı güzel bir nutuk söyledi. Atatürkün büyük vecizelerini saydı, Halkın önünde andı okudu. And binlerce vatandaş tarafından bir ağızdan tekrarlandı. Bundan sonra Atatürkün heykeli 22.Teşrinisani 1938 a zamana Halkevlerinde dün sabah toplantılar yapıldı Eminönü Halkevindeki toplantıda vali ve belediye reisi de bulundu Dün Ankarada Atatürkün cenaez | merasimi yapılırken yurdun her ta- | rafında halk, Halkevlerinde toplan- İ dı; Büyük ölünün mukaddes hatırası | önünde hürmetle eğildi. Halkevlerin- | deki merasime istiklâl marşile baş- | landı. Bunu hitabeler takib etti Eminönü Halkevindeki merasimde vali ve belediye reisi Muhiddin Üs- tündağ, vilâyet, parti erkânı ve Hal. keri üyelerile gençlik vardı. Evelâ Halkevi başkanı Agâh Sırrı levend kürsüye geldi ve hitabesini söyledi. Günlerdenberi asil bir matem hava- 8i içinde kıvrandığımıza işaret ede- | rek dedi ki «Hiç bir ölüm hadisesi, şimdiye | kadar dünyayı bu derece harekete ge- tirmemiş, hiç bir matem Türk ruhu- nu bu kadar asil ve necib ihtilâçlar. | la sarsmamıştır, Aramızdan ayrılan bu varlığın sahibi kim? Bu sadece | bir devlet reisi mi? Nice devlet rels- leri görülmüştür ki, onların arka- sından ancak resmi bir matem ya- pılmakla iktifa edilmiş, yahut bir an acı duyulmuş ve nihayet ağlanmış- tır. Fakat bu ağlayış hiç bir zaman Atatürkün ölümü arkasından dökü- len gözyaşı kadar sürekli, samimi ve | ihtilâçlı olmamıştır. Hiç bir sevgüi- ye nasib olmıyan bu sevgiden dolayı O, ebedi yatağında nasıl istirahatle yatacaksa, biz de onun hatırasını bü- yük bir gurur ve iftihar içinde kalb- lerimizde ebediyen saklıyacağız. Ebediyete intikal etmek. Şimdiye kadar şümulünü ölçmeden kullandı- ğımız bu tabiri, şimdi tam yerinde sarfediyor ve mânasını bütün geniş- liğiyle duyarak kullanıyoruz. Bu te- bir ancak onun haklıdır.» Hatib bundan sonra sözünü Afa- türkün «bütün kıymetleri nefsinde adı gibi kemai halinde toplamış» ol- duğuna işaret ederek Büyük Şefin kahramanlık, kumandanlık, devlet etrafındaki altı ideali temsil eden âltı meşale ölevlendirildi. Alevlerin altın- da genç yedek subay talebesinin sün- güleri parladı Tam bu sırada saat dürt olmuştu Matem düdükleri çaldı. Üç dakikalık süküt... Öyle bir sessizlik ki meydanı dolduran halkın derdi kalblerinin çarptığı işitilecek... Başlar öne eğik... Bu esnada yalmz burası değil, bütün bir memleket, bütün Türkiye susuyor ve kalbinin elemini dinliyor... Bundan sonra Yedek subay mek- tebi talebesi Atanın heykeli önünde bir geçid resmi yaptı. Halik yavaş ya- vaş dağıldı. 20 ASRIN GUNEŞi — ULU ÖNDER ve ŞEFİMİZ EK. Atatürk in Ufulü üzerine Dolmabahçe sarayından Sarayburnuna, Sarayburnundan İzmite, İzmitten Ankaraya ve Ankarada yapılan bilümum merasimin tamamı, Türkiyenin en meşhur operatörlerin tarafından sinemaya çekilmiştir. Ayrıca film arşivlerimizde mevcut ATATÜRK'ün İstiklâl harbinde memleketimiz dahilinde muhtelif seyahat- ları, bir çok açılış törenlerinde filmlerile bizzat kendilerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde irat buyurdukları nu- tukları film halinde gösterilecektir. Bu 3000 metroluk filim bu akşamdan itibaren iPEK ve SARAY sinemalarında birden gösterilecektir Bu film yarından itibaren İzmirde ELHAMRA ve YENİ sinemalarında da ayni zamanda gösterilecektir. ULU ÖNDER ve ŞEFİMİZ ATATÜRK Utulü üzerine Dolmabaliçe Sarayından Sarayburnuna, Sarayburnundan İzmite İzmitten Ankaraya ve Ankarada yapılan bilâmum merasimin tamam), tamamı, Türkiyenin en meşhur operatörlerin tarafından sinemaya çevrilmiştir. Yarından İtibaren MELEK sinemasında İ derin bir sessizlik reisliği, diplomatlık,; hatiblik, inkı- lâpçılık, halkçılık, yaratıcılık, genç- Mik babası, enerji kaynağı gibi diğer hiç bir insan dehâsına sığmıyan bu ulvi vasıflarını birer birer teşrih et- miş, gelecek nesillerin her zaman onun İzinde yürüyeceğini söylemiş ve sözlerine şu suretle nihayet ver- miştir: — Büyük matem içindeyiz. Ata- türke olan sevgi ve saygımız, onun manevi varlığı etrafında ebedi ola- rak toplu kalacaktır. Bu topluluk en büyük vahdet ve kudreti vermi, cak ve onun eserine bağlılık ai bu birlikte ebedileşecektir> Bundan sunra B. Naki Tezel kür- süye çıkarak Atatürkün gençliğe hi- tabesini okudu ve hazırunu üç daki. ka süküte davet etti. Herkes ayakla içinde susarak Büyük Önderin hatırasını takdis etti, Bundan sonra nihayet verildi. ak panlıya Astanbulun büyük matemi (Baştarafı 3 üncü sahifede) İstiklâl lisesi talebesinden Behçet de nulkunu söylediklen sopra saa” 16 olmuştu. Düdükler çalmağa baş- ladı, herkes ihtiram vaziyeti aldı ve üç dakika hareketsiz durdu. Bundan sonra yavâş yavaş, kaibler teessürle dolu olarak herkes ayrıldı, Üç dakika süküt Dün İstanbul çok matemli bir manzara arzediyordu. Bilâ istisna her taraf kapal idi Saattamon dörtte düdükler çalınca birden şe- birde hareket durdu. Bütün nakliye vasıtaları, herkes olduğu yerde t#- vakkuf etli. Şapkalar çıkarıldı ve üç dakika huşü içinde Atatürke hür- met vazifesi ifa edildi. Kazalarda toplantılar Diğer kazalarda da, ebedi Şefin heykeli bulunan yerlerde heykel önünde, heykel olmıyan yerlerde bü- yük fotoğrafları karşısında mitingler yapılarak son veda tazimi ifa edi- miştir. TEŞEKKÜR İstanbul mebusu Halil Etemin ve- fatı dolayısile gerek tedfini merasi- minde ve gerekse mektup ve telgrafla beyanı taziyet lütfunda bulunan dost- larına, arkadaşlarına ve talebelerine ayrı ayrı mukabele imkânmı göreme- diğimizden teşekkür ve saygılarımızın iblâğına sayın gazetenizin tavassutu- nu rica ederiz. Zevcesi ve Kızı

Bu sayıdan diğer sayfalar: