19 Haziran 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

19 Haziran 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

LZ Emra. Bulgaristandan intibalar Sofyada göze çarpan hususiyetler ve şehrin cıvarı Caddelerde sezerken sık sık marşı işitiliyor Dobruca Sofya, haziran Ne iyi etmiş te bu güzel mevsimde #yaya gelmişim. Hemen beş gün- iberi burasını geziyorum. Her gör- düğümü yazmakla başınızı ağrıtmak © İstemem. Fakat bazı güzelliklerini ve üsusiyetlerini de söylemezsem, Sizi Neğeme ortak etmemiş olurum. Sofya, resmi istatistiğe göre 6 mil- Yon 170 bin nüfuslu ve 103 bin 148 İlmetre kareli Bulgaristanın 340 bin nüfuslu hükümet merkezidir. An- | lâşıldığına göre Sofya, bundan alt Mi$ yıl önce 25 bin nüfuslu bir kasa- cıkmış. Cenubu garbisindeki 2,287 Merte yüksekliğindeki (Vitoşa) dağı- Şi Min eteğinde, denizden 600 metre Kidar yükseklikte, müselles şeklinde bir ovanın içindedir. Romalılardan daha eski eserleri yok gibidir; fakat çalışkan ve neşelidir. Akşam- * Üstleri sokaklarında, halk arasında Gezmek, büyük ve geniş parklarında lâşmak içi ferahlatan bir zevktir. urada gendinizi hiç te yabancı his- #etmezsiniz. Ekzotik yapıları yoktur; İvarları, caddeleri geniştir; kadın- <rı, bizim ötedenberi alıştığımız tip- İN uzak değildirler; yalnız daha İn- aha şıklaşmıştırlar. Güzel- fırsatını elden kaçırmazlar. Sofya halkının göze çarpan başlı- “a hususiyetleri çalışkan ve neşeli ol- rıdır. Disipline seve seve alış- oldukları görünüyor. Beş gün İçinde hoşa gitmiyecek hiç bir hadise İle karşılaşmadım. Yalnız sokaklar- dan geçerken, çocukların duvarlara tebeşirle (Dobrucayı isteriz) yazı “ânı sık sık göze çarpıyor. Bulgarlar, ©© küçüklerinden en büyüklerine dar (Dobruca) yı düşünüyorlar VE istiyorlar; fakat bunun için harp *tmek fikrinde değillerdir. Sofyanın bir kaç kilometre kare Wâyan büyük bir parkı vardır; yer Yer korularile, çiçek tarhlarile, ku- lu, sandalı büyük havuzile bu Park, en güzel bir rahat nefes almâ Yeridir. Bugünlerde Sofyada hava tüzZgürsız bir sıcak geçirdiği için, heçleri, parkları, hele akşamüstle- *İ, halk ile dolu görüyorsunuz. Şehri şöyle baştanbaşa bir gezdi- DİZ mi, kahvelerin gündüzleri pek do- hu olmadığı, buralarda tavla, iskambil Bİbİ oyunların bulunmadığı gözünü- » çarpar. Resmi olmıyan günlerde Piya sokakları iş için gidip gelen- Srle doludur. Eli boş kafası boş bir de sokaklarda dolaşanlara ” pek Taslamazsınız, Bugün Sofyanın civarlarında bir Bezinti yaptım. Şehirden - bir buçuk; ki kilometre kadar uzaktaki Vitoşa yeekleri, güzel köşkler, villâlarla süs- dür. Vitoşaya yükselen yollar, bana bi- Sim Marmara adalarının çamlıkları- MW hatırlattı, Yalnız buranm çamları .ZABŞAM Sotyada Kurtarıcı Çar bulvarı daha genç, daha düz ve daha siklır- | lar. Bazı köşklerin bahçeleri, ömür arttıran ( güzelliklerdir. Leylâklar, kar topları, süsenler arasında müge lerle dolu bir bahçe gördüm; işim olmasaydı, akşama kadar oradan ay- nimak istemiyecektim. Sofyanın şimal tarafındaki köy- lerden bir kaçını gezdim. Bunlar, bir- birlerinden üçlen, altı kilometreye kadar uzaklıkta, oldukça büyük köy- lerdir. Yoncası çok Olan otlakları inek ve manda sürülerile dolu. Bun- | lar, bizim otomobilin önüne arasıra çıkıyor, yolumuzu kesiyorlar, Bu köyleri mamur gördüm; bazı- larında büyük kasabâlarınki kadar haşmetli duran Kiliseleri var. Bazı evler, şehrin küçük evleri kadar süs- lü yapılmış diyebilirim; belli ki bu- ralarda oturanlar, köylülerin zengin- leridir. Bulgaristan, hükümet mer- kezinin yanında bile bir ziraat mem- leketi olduğunu size öğüne öğüne gösteriyor. “ “ Akşam üstü, çok eski Bulgar dos- tum geldi; otelden birlikte çıktık; Rakofski caddesini şarka doğru in- dik; Bizanslılardan kalma Ayasofya kilisesinin, yanındaki Büyük Alek- sandr Neveski katedralinin arkaların- dan geçtik; biraz ötede 4 numaralı tramvaya bindik; bu tramvay bizi, uçsuz bucaksız gibi görünen bir or- manın kenarında bıraktı. Bu orman, büyük parkın devami idi. Otuz yıl kadar önce buraları kırmış; bugün genç ve sık çamlarla süslü bir orman- dır. Ağaçların arasındaki yoldan yü- Türken konuşuyorduk. Mayısın yir- mi birinde başlayan ve bir hafta süren Bulgar üniversitesinin ellinci yıldönümü şenliklerinde bulunmak üzere Almanyadan Von Massov adın- da hir generalin geldiğini öğrendim. Üniversite şönliklerile bir generalin ne alâkası olabilir? Almanyada beş altı yüz kadar Bulgar talebe var. Bun- ların muhtaç olanlarına yardım eden | (Alman - Bulgar dostluğu) cemiyeti- nin reisi olan bu zat, büyük harpte Sofyada ataşemiliter imiş. Kendisine Bulgar üniversitesinee Honoris causa diploması da verilecekmiş, Bu münâ- sebetle davet edilmiş. General Von Massov kendisile mülâkatta bulunan Bulgar gazetecilerine Bulgaristanın istikbali açık ve parlaktır, yolunda beyanatta bulunmuştur. Bir 'Türk vatandaşı olarak düşün- meğe başladım, Ben, haddizatinda hiç bedbin bir adam değilim. Reali- teleri görmeğe, onlardan neticeler çi- karmağa çalışırım; fakat bedbince değil; çünkü milletimin selim hissine, hayati kuvvetine sarsılmaz bir imâ- nım vardır. Hele onu, on beş yıldır idare eden büyük dâhi ile büyük ar- kadaşının görüşlerindeki o selâmete, dalma milletimin saadetini güden bir siyaset takip ettiklerine ve ede- ceklerine inanırım. Fakat.bu son za- manlarda birbirini velyeden hadise. ler üzerinde düşünmemek te im- küânsızdır. Bulgar hükümeti, revizyoncu gö- rünmek istemiyor; fakat Bulgaris- tan halkı, Dobruca için çırpınıp dü- ruyor. Bundan ötürüdür ki Bulgar hükümeti de dört Balkan müttefiki ortasmda hadiselerin gidişine baka- rak, kendisi için bir çıkar yol arıyor veya böyle bir yol bekliyor. Bulgaristanın mihver devletlerine temayül ettiği hissolunmuyor. Han- gi münevver Bulgarla görüşmüş isem, Bulgaristanın . mukadderatını Boğazlara hâkim milletin kudterine bağlı gördüklerini ihsaş etti. Bü şartlar altında Bulgaristan ne yapacaktır? Sonuna kadar bekleyip duracak, bir fırsat kollayacak mıdır? Bulgar hükümeti cidden müşkül bir vaziyette olsa gerek. O da, sanınm, selâmet çaresini Balkan ittifakına girmekte görüyor; halk ta bu fikre mütemayildir; fakat bunu kayıdsız ve şartsız yapmak İstemiyor; Dobru- cadan bir taviz istiyor. Bu düşünceler içinde ormanı, par- kı dolaştım; fakat çevremdeki güzel- Mkleri unuttuğumu, onlardan zevk al- madığımı zannetmeyiniz. Parkın şe- hir ortasına açılan kapısından çıkıp biraz yürüdükten sonra, uzaktan bü- yük bir kalabalığın sesini İşitlim. Gençler Dobruca marşını söylüyor- larmış. Olabilir a, o gün İsanın göğe ktığı gündü. Bütün caddeler son erece kalabalıktı; bunlar arasında gençler, marş söyliyebilirler, Biraz ilerledik; Orduevinin önün- de parka geldiğimiz vakit, binlerce gencin orada toplanmış, ateşli ateşli Kâzım Nami Duru '(Deramı 9 uncu sahifede) Ba. İçki düşmanı Gandi bilmeden içki içiyormuş! Kullandığı keçi sütünden yapılmış Mira'nın biraz durunca içinde yüzde altı alkol hasıl olduğu anlaşıldı Hindistanda umum! harbin âka- binde gerek mecusilerin, yani Hindu'- ların gerek müslümanların müşterek lideri Gandi idi. Teşkil etmiş olduğu mili Hind kongresi Hindistanın ta- mamile İngiliz idaresinden ve tasar rufundan çıkarak tam müstakil biş büyük devlet olmâsı düsturunu ig etmiş olduğundan yüz yirmi milyon Hindu ile seksen milyon müslüman Gandinin bayrağı altında toplanmış. tu. larla müslümanların arasi yavaş yavaş açılmıştı. Bunun sebebi Hindu mü- nevverlerinin müslümanların münev. verlerine nazaran daha çok olması, bunların bütün idareyi inhisar altına almağa çalışması, ve kongrede ekseri- yeti teşkil eden Hindu mümessilleri- nin de buna göz yummuş olmalarıdır. İki unsurun münevverleri sayısı ars- sındaki nisbetsizlik eski İngiliz politi- kasının bir marifet ederi idi. İngilizler Hindistanın sahillerine: ticaret vesile- sile yerleştikleri zaman buradaki en büyük ve bükim devlet Türkistandan gelen Babir şahın kurduğu (Büyük Moğol imparatorluğu) idi. Geçen as- rın ortalarında İngilizler Babir şahın devletini dağıttıkları zaman kendile. rine sadık taraftar bulmak için daha ziyade mahküm bir unsur ve millet olarak yaşıyan Hinduları himaye et- mişler, ve İngiliz maarifinden geniş i mikyasta istifade etmelerini temin et- mişlerdi. Müslümanları ise bir daha hâkim bir millet olmamaları için geri- de bırakmışlardı. Hinduların umum! harpten sonra memleketin muhtariyete doğru git- mesinden istifade etmeleri ve müslü. manları Hindüleştirmeğe çalışmaları iki tarafın siyasi düşünce sahipleri arasını açmıştı Müslümanların İlder. lerinden çoğu Hindu liderini emper- yalistlik ile itham etmişler ve İngiliz imperyalizmi yerine Hindu imperyaliz- min altına girmiyeceklerini her vesile ile ilân etmişlerdir, Fakat Gandi iki tarafı da İdareye çalışmıştır. Hattâ Hindulerin kendi. leri ile teması dinen caiz görmedikle- Tİ altmış milyon Parya unsuruna da müsavat hakkı verilmesi davasının en büyük müdafii Gandi olmuştur. Gan- dinin büyük nüfuzu olmasıydı bu ha- reketinden dolayı kendisi Brehmenler tarafından tekfir edilerek cemaatten tardedileceği muhakkak idi. Gandinin eti büyük deha ve kudreti #iyasi akidesi uğurunda her fedakâr. ığı ve feragati nefsi kabul etmesinde- dir. Başkaları tarafından şerefsizlik ve zillet sâyılan hareketler Gandi için gayenin kudsiyeti uğurunda birer va- zife sayılmaktadır. Meselâ Gandi içki düşmanıdır. Bu- nun için siyasi programının başına istiklâlden sonra içkinin menini koy. muştur. Müslümanlarca dinen haram olan içkiye karşı Gandinin biaman mücadele açmış bulunması kendisini bütün islâm âlemine sevdirmişti. İn. giltere hükümeti impartaorluk parlâ. mentosunun tasvibi ile ahiren Hindis- tan eyâletlerine istiklâla yakın geniş muhtariyet verip on bir eyaletten ye- disinin başına Hindular ve dördünün başına müslümanlar geçtikten sonra Gandinin ilk işi bu hükümetler da- hilinde müskiratı külliyen menetnek olmuştur. Yalnız misafir sayılan İn- gülizlerle ecnebilerin muayyen ve mahdud yerlerde müskirat tedarik edip kullanmalarına, yerlilere verme. meleri şartile, müsande edilmşiti, Son zamanlarda bazı açık göz âlim. Jer ve bahusus tabipler Gandinin ken- disi arasıra sarhoş olduğunun farkına varmışlardır. Herkese verir telkini kendisi yutar salkımı fehvasınca Gandinin bu hali hayli dedikoduya sebep olmüş ve ni. hayet kendisinin de kulağına itmiş. tir. Gandi arasıra keyifli ve sarhoş ol- masının esbâbini araştırmağa birkaç kimyager tabibi memur etmiştir. Bunlar Gendinin içtiği keçi sütün. den imal edilen Mira ismindeki meş- rabu tahlili etmişlerdir. Bunun taze iken bir zararı olmadığını, lâkin biraz durduğu vakıt çabucak tahammür ederek yüzde altı nisbetinde ispirto (btiva eden bir içki olduğunu öğren. mişlerdir. Gandi bilmiyerek bu kadar zaman. danberi sarhoş olmasından Tanrınn affını dileyerek bu küüllü içkiye tövbe eylediğini ilân etmiş ve kullanacağı meşrubatta zerre kadar alkol bulun. mamasına dikkat edilmesini etrafın. dakilere tenbih etmiştir. Gandi siyasi gayesi uğurunda her fedakârlığı yapmaktan çekinmediğini yukarıda söylemiştik. Bunun son bir eserini ahjiren bütün dünyaya isbat ederek umumun hayretini celbetmiş. tir, Geçenlerde Gandi Pençabi eyuleti dahilinde Rojkot isminde küçük bir yerli hükümetin relsi Thokaresahib'e bir ültimatom vermişti. Bir zamanlar Gandinin babasının vezir olarak hiz- met ettiği bu küçük hükümetin (Sa- hip) ünvanını haiz hükümdarı ile Gan. di arasında vaktile akdolunan bir an- laşma mucibince lâzım gelen islahatı hazırlamak üzere bir komite teşkil edilecekti. Komite azalarının doğrudan doğruya milli kongre tarafından mi yoksa Gandinin yapacağı listede ya- ulanlardan -Sahibin seçmesi ils mi intihap edileceği hakkında bir ihtilâf çıkmıştır. Sırf böyle küçük teferrüata aid bir işten çıkan ihtilâf uğurunda Gandi ha- yatını tehlikeye koymuştur. Yani ko- mite azalârının kongre tarafından in- tihabına Sahip müsaade etmediği tak. dirde oruç tutarak ahrete kadar git. meği gözüne aldırmıştır. Gandi.bu hareketiile İngiltereyi tazyik ederek müdahalede bulunma. ğa icbar etmek iştemiştir. Hakikaten İngiltere Gandinin ölümüne sebep olup başına Hindistanda bir gaile çık- maması için müdahale ve Sahibi ko- mitenin Hindu kongresinin arzusuna göre intihap edilmesine razı elmiştir. Gandi de orucunu yarıda bırakarak ahret yolundan dönmüştür. Fakat son- radan Gandi yaptığına pişman olmuş- tur. Çünkü daha ziyade Hinduları tem» sil eden kongrenin ıslahat komitesi Aazalarını intihaba salâhiyettar olma. sına müşlüman filemi ve bahusus Roj- kot müslümanları razı olmamışlardır. Gandi müslümanları ve kongreys dahil olmıyan diğer unsurları Kendi. sinden soğutmamak için uğurunda oruç tutarak hâyatını bile tehlikeye koyduğu davanın baştan başa yanlış olduğunu nefsini tarttığı zaman öğ. renmiş olduğunu İlân ederek komite. nin intihabına sid davasından vaş geçtiğini lâzım gelenlere bildirmiştir. Bu suretle Sahibi ıslahatı kararlaştı. mp tatbik etmekte serbes bırakmıştır. Gandi hayatının sonunda kazandığı parlak bir zaferi kendi elile feda et. mekle dünyada hiç bir lide mıyacağı feragatı nefsi g bu itibarle dünyanin şu kı ş ve ş r nına tesadüf eylemesine rağmen n

Bu sayıdan diğer sayfalar: