2 Eylül 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

2 Eylül 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Za a © Almanyanın plânlarını meydana çıkaran harita Polonyadan sonra nerelerini, ne zaman işgal etmek istiyordu i Paris - So! ır: Avusturyanın ilhakından evvel neşredilmiş harltalı bir manyada yaşıyan Almun ekalliyet! arasinda elden ele dolaşıyor. Bu harita, Al tevsi plânları hakkında sarih bi fikir vermskiadir;. are akının 1 — Avusturyüanm ii 3 sönesl 9 baharında yapılacağı haber verilmişti. Muayyen tarih şartında ilhak ameliyesi olmuş'ur. 2 — Çekoslovakya, 19: Konferansı yüzünden bi edilmiştir. $ — Macaristan 1939 senesi Yükle hazmedilmesi, bu proj 4 —- Pe 5 — Yuguslavyanın zaptı tarihi 1940 ilkbaharı irae © 6 — Romanyz "ie Bulgaristanın Almanyaya 1940 sen, dedilmiştir. 7 — 1941 senesi Tkbaharında Fransa ka, Hollanda, Dapimarka Büyük Alman 8 — Hsritaya Sovyet Ukraynası 9 — En nik 1048 senesinde Ingütere, tün Avrupa b da da «Almanya, m en büyük kısır ya ilhak edileci ın 1541 senesi sonbaharında düşmesi Jâx1 İspanya ve Portekiz dahli olmak Üzere eti altına düşmelidir. şudur: «Bir millet, bir Almanya ve bir Pührers harit eyin üstimdedir» cü İGÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ| nbaharında istilâ edilecek idi. Bu ikinci adım, Münih öet teahhura uğramış ve 1639 senesi ilkbaharında ikmal ilkbaharında yok olacaklı, Fakat Çekoslovakyanın güç- n tehirini icab ettirmiştir. yanın zaptı 1905 senesi sonbaharında yani $' mdi gösterilmişti. i aharında aid olacağı kay- le, Lüksemburg, İsviçre, Belçi- ti bildirilmektedir. dır. lesi vardır. Yahya Kemale ilham membaı olan MOHAC “Gözeteminde Yahya Kemalin «Mohaç türküsüs-ismile bir manzumesi intişar ci- ti. Mohac, Macaristanda Baramya'da, Tuna nın garp kolu üzerindedir. Bu kol ikiye ay- nlp Moharz bud Margptta denen adayı teşkil eder ki, biz Mohae demişiz. Kasabanın 17100 nüfusu vardır. Faal bir dere Urmanıdır. Buğday, şarap ve hayvannt payarıdır uni Sultan i muhareke, 29 ağustos 1596 senesi Süleyman, bizza$ idare etti Macar kralı İkinci Lu''yi Mohac'da mağlüp etmiştir. Muharebe, kralin ölmesile, Macer istiklâline darbe inmesile, cenubi Macaris- | tanın Türklere geç İcelenmiğtir. den 5 lerde sabak 140 da. sata tâbi lerde sekiz buçukta başlıyan talebe ile meki k ter eplerle ilseler açılmış, derslere du. Bu barklepleri teftiş etmşilerdir. anlarda sekizde derse başlanmıstı: Mataristanın mütebaki keuml lara karşı dayanabilmek için Avusturya ile birleşmek mecburiyetinde kaldı. Dahli- Ge de foodal rejim devam etti Macar krah ikinci Lui, 1508 da doğup 1) yaşında iken tahta geçmiş, 20 yaşında dx üştür. w vır Kükümdar iadislas'ır oğluydu. Vadesinde evvel doğduğu için hakkında şöyle den- miştir — Krken doğdu, erken evlendi, erken kral Osmani» Moha'ı lardır, sahne ola Lorenli beşinel Şari 12 ağustos 1687 de Mohae'da Osmanhlsr üzerine vir gatehe i*- tmniştir, — Y. Ç. başlanı sanasel drini kt3p- ektepte dere İngiltereden çıkarılan dört | tedhiçşi tekrar İngiltereye girmiş Londra 25 (A.A.) — Daily Express gazetesinin bildirdiğine göre Irlanda makamları oİngitereden çıkarılmış olan dört tehlikeli tedhişçinin gene İngiltereye döndüklerini Londra hü kümetine haber verm taraças evin kiralarını. topl Katina, çocuğu kovalamış, bu yamin, bir merdiven başındaki saç manı Ja çarparak muhtelif yerlerinden yare mıştır. i Çinin Japonya ile sulh yapacağı doğru değil Mong » Kong 25 (A.A. — Chekiai ajansı bildiriyor; Birçok Çin şefleri- nin ve bu arada Komintang mümeösil- lerinin Çinde yeni bir hükümet teşkil etmeğe ve yonlarla sulh ek ğe tarafından işaa ediler mE- karar verdiklerine ni mabfilerde £ktedir, Bu ha | | ! İ radenizi Akdenize” çevirmek, Karabu- İ muharrirler gibi * Aruz vezni ga SAP ve SAMAN ;;;; (Gülcemal)i hatırlıyorum - Aruz ve parmak hesabı - “ Türküm ve düşmanım sana...,, - Midye ve örümcek 1914 büyük harbinden zihnimde kulan ilk gayri tabii manzara şudur: Binoba İstanbul postasını getiren Gülcemal vapurunun, demir atma dan, birdenbire, ürkmüş gibi liman ağzından hızla geri dönmesi ve kap- kara dumanlarını akşamın #laca kü- ranlığma hohlıyarak Karadenizin meşhur Karaburun'u arkasından acele, geceye karışıp kaybolması... u yukarıdaki uzunca cümlemde haddinden fazla «K:, kara ve karan lık var... Farkındayım. Fakat ne yi payım ki hatıra yazıyorum, uydur- muyorum, Ne ru, ne zamanı, ne de vâkarın geçtiği memleketin coğ- rafi vaziyetini değiştirebilirim. Vapu- ru limana sâbahleyin getirmek, Ka- Tunu hiğ olmazsa Bozburutila değiş tirmek, Kömür dumanların da ör bas etmek suretile manzarayı olduk- ça beyazlatabilirdin amma, doğrusu- nu islerseniz bütün o karalar, karal- lılar, kararlıklar umumi harbe dalr yazılan makâlenin başlarıgıcına, ru- huna ve hakikate uygun düştüğün- den olduğu gibi arakmağı tercih edi- yorum. Hiç mübalâğam da yok. Eski mübelâğa yapmak isteseydim, bu satırlara, meselâ: «... Vapur, zifaf odasına girerken hi- caba kapılmış bir efife misali siyah rını omuzlarından aşağı dökerek elle ters yüzüne âna kucağına <en, ben de o sırada garip bİr tesadüfle: Kare gözlüm, kareler giydim, seninçün ağlarım! şarkısını hazin hazin m idanmak»- taydım...» şeklinde okurk insanın tüyleri ve bayağı bir ilâve yapar,. bununla, güya, mal nın dehşelini ve oku» yücu üzerindeki arttırmış olurdum. Halbuki bu hâdise esnasında şarkı söylemek nerede, yalı gezintisine (çıkmış, yapıyordum. yor tabiri bilhassa olelci sürgünde pek tesirini boyu aksam otelcinin o kizile (Burada kurta & ve zamana, daha (yaraşır!) yordum amma zemin kızına fim yerin k yakut renginde, 3 , menevişli, ferahtı; nde seniz ve bu deni- doğan yaldızlı hir güneş tazeliği, yaşar, kirpiklerini tulüu selâmi gibi ufkunda me: (Pek çocul teşbib sıma bağığlayın lar çok özenli bir oldu; © zamanki ya- 7 Yukarıda zikretğim şarkının ba- tasvir vE şındaki «Kore güzlüm başka türlü bir sözünde de ünasebetsizlik, bir tâ, belki de eski meraklısı olmıyan kelimesinin mâna- birdenbire anlıyamamışlardır. Imale zurureti, işte ka ra, para, yarâ gibi sapasağlam, hey- betli, kudretli kelimelerimizi, böyle kare, pâre, yâre telâfluzu vererek sü yük, rüppe, soğuk neva bir hale 80- kardı. «Bir açık yâreye doktor...» şâr- kısında olduğu gibi... O şarkıdaki ya- ra, yâre şeklini aldığı İçin gözüme $i- vilce kadar küçük görünüyor; ekırk bir pâre top» cümlesinde de top sesi oldukça bafiftir, «kare gözlü nün gözleri ise bena kömür karası değil, sütlü kahve renginde görünür! Nere de Karacaoğlanın bahsettiği: Kara gözlü, nazlı dilber! n gözlerindeki o koyu karalık, diri- dinçlik ve cevher, nerede bu «karr » Önkindeki sulu boyalılık ve cilveli cılızlık! sım a gelelim: Gülcemalin kaçışı hemen her ta- a bir anda duyuluverdiğinden - » olacak, avuç İ bir ür perme tesiri yapmış, kasabanın vü- cudunda, denebilir ki, bütün tüyler diken diken olmuştu. Halkla bir yö- rinden kımıldama, başını kaldırıp et- rafı dinleme hali seziliyordu; o 2&- manki Anadolu için bu, bir heyecan sayılabilirdi. Dünyadan haber alma vasıtamız yalnız «Milli ajans» ın ş&- pirografta basılmış, boyasını atmış basma kadar soluk ve lekeli puslaları- na inhisar ettiği için herkes onların dağılmasını bekliyordu. Nihayet öğ- rendik: Almanya, Rusyaya ve Fransa- ya harp ilân etmişti. Derhal bir «ohs çektim, O kadar mı zalim, kandan, kital- den hazzeder, haydud ruhlu, nizam sevmez bir anarşistlim? Elbette ha- yır... Fakat Avrupaya ve büyük dev- letler diplomatlığına üşmandım. Kendimi bildim bileli bu Avrupa ve bu diplomatlık bizi didikliyor, parça- liyor, vücudumuzu Jime lime edip et- lerimizi ürüyeniere, uluyanlara dağı- tıyordu. Türbe kapısında boğazlan- mış kurbanlık koyuna, kâh kuyruk sallayıp kâh kuyruklarını bacakları- nın arasına sikiştiran sokak mah- lüklarına baş, göz sadakası olarak da- ğılılmış bayat ekmeğe dönmüştük, Bosna - Hersek, Şarki Rumeli, Garp nıp bitmiş, gitmişti. Harp eden bizdik, tazminat veren biz, fedakârlık eden biz. Bizim kanı- mız tükeniyor, yurdumuz yıkılıyor, benliğimiz ezlliyordu. Büyük devlet- ler, yüksekten bir bakışla, kayıtsız, hissiz, ümüze eğilmişler, cigarala- rını tüttürerek, pipolarının dumanımi suratımıza püflyerek, fan fin, arala- rında hain mütaldalar yürüterek va- kit geçirmişler, eğlenmişlerdi, Hattâ Balkan harbinde, belki kazanıveririz diye endişeye düşerek netice ne olur sa olsun, statükonun değişmiyeceğini bile söylemişler, biz yenilince sözle- Üzümün en bol mevsimindeyiz. Ki- 1osu yedi buçuk kuruştan yirmi kuru- şa kadar muhtelif fiatle muhtelif cins a r. Bu bolluktan ve üzüm uğundan istifade etmek r. Bir salkım İyi yetişmiş üzüm hangi bir yemekten daha bes- üzüm satılıyı h p leyicidir. Tanınmış Fransız profesi lerinden biri üzüm için: «Üzüm su; bir nevi seromdur> demiştir, Bir kilo üzümde 774 kalori vardır. Bu kadar kalori ancak 1190 gram - patateste, 1150 gram sütte, 387 gram ette, y hut 297 gram ekmekte bulunu! Üzüm kürü diğer hiçbir küre ben- zemez. İnsan seve seve bunu yapar, Üzüm ki ni zamanda lenin ber- yaklaşmasını temin eder. Bu kür 3-6 hafta sürer. Birinci hafta de 500 gram, İkinci hafta bir kilo, üçüncü bafta 2 kilo üzüm yemelidir. Bu Üzü- mü bir defada değil, muhtelif fasıla- larla yemek muvafıktır. Meselâ ilk hafta sabahleyin 250 gram, ikindi ti 250 gram yemek muvafıkin Öğle ve akşam yemekleri pek hafif olmalıdır. İkinci hafta sabahleyin 250, öğle yemeğinden evvel 250, ikindi vakti 250, Akşam yemeğinden bir saat ev- vel gene 250 gram yemelidir. Öğle ve akşam yemekleri çok hafif olmalıdır. Üçüncü hafta yenilen miktar bir mis- li arttırılacnk, fakat akşam yemeği kaldırılacaktır. 500 gr&m üzüm ak- şam yemeği yerini tuti Dördüncü hafta üzümü ikinci, beşinci hafta bi- rinel miktara indirmelidir. Hangi üzümden yemeli? Bu husus- ta bir sey 5 neğe lüzum yokt Beyaz, siyah, yahut ufak tarı hep t Elverir ki üzüm iyi MİS n. Yalnız beyaz üzüm tiamin siyaha nisbetle daha fi duğundan, Trablusu, Rumeli'nin tamamı doğra” İ rinden düönmüşlerdi. Emin Bülend: «Türküm ve düşmanım sana, kalsam da bir kişilş vecizesini o devirde ya- ratmıştı ve bütün bir millele tercik man olmuştu. Bu küçük harp eğlencelerini uzak- tan, koltuğa gömülüp temaşa edenle rin, şimdi, birdenbire etekleri tutuş- muş, ateş bağırlarına düşmüştü. Ar- tık kendi ülkelerinin yi nı, kendi kanlarının akışını göreceklerdi. Ya- zik ki biz seyirci olarak kalamamış- tık. İşte Gülcemel, tam Sinoba girer. ken - bu seferki harbin başlangıcın- da da vapurlara verilen talimat gibi » hemen dönmesi için merkezden bir telsiz emri almış, doludizgin İstanbu. la kapağı atmıştı. Zavallı Gülcemal Geçenlerde 'Haliçten kayıkla geçerken gördüm. Bir kenarda lengerendaz, zincirleri paşlı, boyası soluk, cildi kı- zil lekelerlerkaplı, kötürüm ve inmeli, şüphesiz midyelere miskinhane ol- muştu. Haşap, boş binaların örüm- ceklere mesken oluşu gibi. Midye, bu itibarla, gemilerin örüm- ceğidir. Hem ben, bir şeye dikkat etmişim- dir: İstanbulda insan ölülerile vapur cesedleri yan yana, komşu komşu yüs tarlar. Eyüp ve Edirrekapı sırtların- da dolaşınız, yamrı yumru, çarpık çurpuk, biribirlerine abanmış, bakım- sız mezar taşlarile karşılaşırsınız. Aşağı idiniz, denizi buldunuz mu, gene öyle yamrı yumru, çerpik çur- puk, birbirlerine dayanmış, bakım- sız, faknt taş yerine bu sefer demir- den mezarlara raslarsınız. başuçlarında siyah , sudakilerin altında (İkinelsi ewnaya) REFİK HALİD Üzüm Kürü 3-6 hafta devam bir çok arızaların eden bu kür önüne geçer Üzüm 5 dâhdır, Yürüyüş, arttırır İki kilo üzüm 1548 kalori verir, İn- sanın bir günlük ihtiyacı 1700 kalori olduğundan üzümle beraber pek aa şey yemek kâfidir. Üzümün nugaddi olması, içinde mubtelif şeker mâdde- leri bulunmasından ileri gelir. Ha'bu- ki şeker en büyük gıda 4 parça şe- ker 100 gram etten fazla hararet ve- rir, Üzümde albümin az olduğundan âsld ürik ve sair azotlu teressübat bi- rakımaz. Nihayet taze üzüm idrarı art» tırır ve zehirli madelerle asid ürik'in çıkmasına yardım eğer Hülâsa 8 - 15 günlük üzüm kürü vücuddaki zehirlerin çıkmasını, bar- saktak! tahan önü alınmasını temin eder, Küraciğ azım ciha- » böbrek, nlığın,

Bu sayıdan diğer sayfalar: