29 Ekim 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

29 Ekim 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ Cümnhuriyetin ilânı Atatürk, büyük nutkunda bu büyük hâ- Giseyi şöyle anlatıyor: ( Saat öğleden sonra altı idi, Teklif kanu- nu, Kanunuesasi encümeni tarafından usu- icn tedkik edilerek, mazbatası hazırlanıp- ken, meclis, sair bazı mesali ile iştigal ett. Nihayet, makamı riyasette bulunan reis İ vekili İsmet bey. meclise şu malâmatı ver- di: ekKanunuesasi encümeni, Teşkil Dsasiye kanununun tadilâtına daif “müstacelen ve derhal müzakeresini teklif İ ediyor» (Kabul sesleri) üzerine, mazbala okundu. Teklif veçhile müzakere edildi. Ni- hayet, kanun, birçok hatiplerin (Yaşasın Cümhuriyot) sadalarile alkışlanan hilabe- terle kabul edildi, | Ondan sonra, Relsicümhur intihabı için moecliain reyine müracaat olundu. Topla- nan âranın neticesini, makamı riynsctte bü” ,Junan, İsmet bey, heyeti umumiyeye şu #u- ' retle tebliğ eyledi. «Türkiye Cümhuriyeği riyaseli için yapı- Aaa intihnbat Arasına, yüz elli sekiz zat iş- #irak eylemiş ve Cümhuriyet riyasetine yüz elli sekiz aza mütlefikan Ankara Mebusu Gari Mustafa Kemal paşa hazretlerini in- tihap eylemişlerdir.» Efendiler; bunu müteakip, meclise vuku bulmuş olan maruzatım zabıt ceridelerinde mütalâa olunmuştur. Ancak tarihi bir ha- İ tıranın. Ihyası için, müsaade ederseniz, © beyanalımı burada da aynen tekrar ede- yim. İ «Muhterem arkadaşlar; mühim ve cihan- şümul hadisatı fevkalâde karşısında muh- terem milletimizin teyakkuz ve intibahı hakikisine bir vesikai kıymettar olan teş- kilâğı esasiye kanunumuzun bazı maddele- rini tavzih için encümeni mahsus tarafın- dan heyeti celilenize teklif olunan ka- nun lâyihasının kabulü münasebetile 'Tür- kiye devletinin; zaten cihanca malâm olan, malüm olması lâzamgelen mahiyeti, beynelmilel maruf ünvanile yad edüdi. Bu- nun icabı atbiiki olmak Üzere; bügüne kadar doğrudan doğruya meclisin riyass- tinde bulunduğunuz arkadaşınıza Ifa et- tirdiğiniz vazifeyi Ri ümhur ünvanile gene ayni arkadaşınaza, bu âciz arkadaşı- mıza tevcih ediyorsunuz. Bu münasebetle, şimdiye kadar izhar buyurduğunuz mu- habbet ve samimiyet ve itimadı bir defa daha göstermekle yüksek kadirşinaslığını- m isbat etmiş oluyorsunuz. Bundan dolayı heyeti celilenize bötün samimiyeti ruhi- yemle arzı teşekkürat ederim. «Bfendiler; asırlardanberi şarkla mağ- dur ve mazlum olan milletimiz: Türk mii- leti, hakikatte meftur olduğu hasailden müarra telâkki ediliyordu. «Son senelerde milletimizin f'len gös- terdiği kabiliyet, istidad, idrâk, kendi hak- kında sulsanda bulunanların ne kadar gafil ve ne kadar tedkikten uzak zavahiz- perest insanlar olduğunu pek güzel isbat etti, Milleşimiz haiz olduğu evsa! ve Tiyas katini hükümetinin yeni ismile, cihanı me- deniyete daha çok sühuletle izhara mu- vaffak olacaktır. Türkiye Cümhuriyeti, ci- handa İşgal ettiği mevkie lâyık olduğunu AÂsarile isbat edecektir. «Arkadaşlar; bu müasseşçi âliyeyi vü- cuda getiren Türk milletinin son dört 96- ne zarfında ihraz ettiği zafer, bundan 80n- rada birkaç misli olmak ütere tecelliya- tını gösterecektir. Ârizleri mazhar oldu- gum bu emniyet ve itimada kesbi liyakat etmek için pek mühim gördüğüm bir nok» tadaki ihtiyacı arzetmek mecburiyetinde- yim. O ihtiyaç, heyeli aliyenizin şahsım hakkındak! teveccüh ve itlmadınn ve mii- zaheretinin devamıdır. Ancak bu sayede ve Allahın inayetlis şahsıma tevcih buyurdu- gunuz ve buyuracağınız vezalfi hüsnü ifaya, muvaffak olabileceğimi ümid ederim. «Dalma, muhterem arkadaşlarımın elle- rine çok samimi ve sıkı bir surette yapışa- rak onların şahıslarından kendimi biran bile müstağn! görmiyerek çalışacağım. Mil- Ietin teveccühünü dalma noktal istinad telâkki ederek hep beraber İleriye gidece- giz. Türkiye Cümhuriyeti mesud, muvaf- fak ve muzaffer olacaktır.» $ Efendiler; meclisçe Cümhuriyet kararı 20/30 Leşrinievvel 339 gecesi sani 840 da veridi. On beş dakika sonra, yani 8,45 de Relsicümhu rintihap olundu. Keyfiyet ay- ni gece bütün memlekete tebliğ ve her ta- rafta gece yarısından sonra, yüz bir pare top endaht edilerek ilân olundu. Jik kabinenin, İsmet paşa tarafından teş- kil edildiği ve meclis riyasetine Fethi beyin intihap olunduğu EREM. ila NELER OLDE Cephede çıkan zeta Büyük harplerde matbuatın da vaziyeti | değişir. Vaktile birer köy yahud boş kır ve "orman olan ve karargâh itğihaz edilen yer- lerde gazeteler çıkar. Bütün halk memle- ketin mukadderatı cephede taayyün #dece- Bini bildiğinden her havadisten ziyade cep- İheden gelen haberlere ehemmiyet vermek- tedir. Binaenaleyh cephede çıkan gazsle- leri yalnız zabitler ve askerler değil bütün memleket ahalisi de merakla takip ederler. | . Yeni harpte cephelerde tesssüş eden ga "Betelerin adlarını ve meşredildikleri yet İleri henliz bilmiyoruz. Fakat geçen umumi Jharpta cephelerde çıkan gazetelerin vazi- zeri malüm olduğundan alâkadarlar bun- Varı şimdi hatırlamaktadırlar. O samanki Almanların garp cephesindeki en büyük ga- jp Pransanın şimali garbisini işgali altın- da bulunduran Alman ordularının karar- gâhı olan Lil şehrinde çıkiyordu. «Lâl harp gazetesi, namını taşıyan ve Almanyanın her tarafında okunan bu gazeteyi en maş- hur muharrilerden Wolter Biöm çıkarıyor- du. , Hergün çıkan bu gazetede garp cephe- #indeki son hareketler ve hâdiseler ve dün- ya haberleri ve umumi politika ve askerlik vaziyetleri bertafsil nakledildikten sonra siperlerde, sabitan gazinolarında ve efradı yemekhanelerinde ve askeri müsamere sa» onlarında olup biten gülünç vakalar ve nükteler ânlatılmakta idi. Almanların garp cephesinde Lil gazete- sinden başka daha 112 cephe gazetesi çi- kıyordu. Ekserisi siperlere yerleştirilen sey- yar matbaalarda ve askerlik hizmetini ya- pan muharrirler ve müreiâipler tarafından çıkarılmakta idi. Bu gazetelerde erkânı harp zabitleri ta- rafından her askeri hareketin krokisi ve haritası dahi çizilmekte olduğundan ve taf« allât verildiğinden cephe gazetesin! okuyan askerler harbi iyice takip ederek istifade etmekte idiler. Cepha gazetelerinde tenevvü olması için kısa hikâyeler de dercedilmekte idi. Bu ga- setelerden ancak biri «De Adler von Fries- land. mabaadlı bir roman neşretmiştir. Ya- kat pek tutmamıştır. Harp dolayısile gazö- telerin muntazaman toplanamaması uzun romanlara rağbeti söndürmüştür. Cephe ga- zetelerinden en büyüğü Lil gazetesi yevmi tiraji 60,009 nüshadan aşağı değildi. Diğer 113 cephe gazetesinden hiç birinin günde çıkardığı nüshalar on binden aşağı olma- muştar. Ormanda yaşıyan koyunlar ” Dlinyanın en çok koyun yetiştirildim memleket Avustralyada Kulnaland'dır. Bu- radaki koyun ağıllarından Mandi'de boş | sene evvel koyunlar muayene edilirken ho- müz kuzu olmaktan çıkmış on koyun kaça- İğak civardaki balta görmemiş ormanlara dalmıştır, Koyunlar burada kendi kendile- rine of ve su ve barınacak mağara bulmuş- Yardır. * Son günlerde bu ormanda avlanmakta olan avcılar bu yabani koyunları tesadüf öderek yakalamışlardır. Her bir koyunu dört beş çoban güçbeli sürmüştür. 1984 senesin- denberi yünleri kırpılmamış olduğundan son derecede uzamış ve üzerini kalın bir toz ta- bakası kaplamıştır. Güçbeli koyunların yünleri kırpılmıştır. Kırpılan yün © kadaş bereketli olmuştur ki, her birini kaldırmak için ikişer hammal İlim gelmiştir. Tabii ve yaban! hayat süren koyunların yünleri son derecede uzamıştır. Kullarının uzunlu- ğu 25 santimi bulmuştur. Bu hâdise koyun serbes ve yabani bir hayat yaşadığı zaman daha ziyade ve daha iyi yün yetiştirdiğini isbat etmiştir. Kimya araştırma cemiyetleri Harp dolayısile mulfarip memleketlerdeki kimya araştırma cemiyetlerinin ehemmiye- ti fevkalâde artmıştır. Çönkü yolların ko- silmesi ve istihsalin azalması dolayısile yi- yecek ihtiyacını karşılıyacak yeni madde» lerin keşfedilmesi bu memlektler için haya- *i ehemmiyeti haiz bir mesele olmuştur. Bundan başka yeni yeni müdafaa vasıta ve ületlerinin keşfi de gayet mühlm bir me- sele olmuştur. ! İngüteredeki kimya cemiyeti matuf kim- yagerlerden yirmi azanın iştirakile fevkalâ- YÜCEL Atatük'ün en büyük eseri olan Cümhuriyeti, O'nun ölüm gününde anmak için Matürk ve Gümhuriyet fevkalâde sayısını 10 İkinciteşrin Cuma günü Saat 9u 5 geçe Satışa çıkarılacaktır, de bir araştırma meclisi kurmuştur. Bu mec- Us İngiltere üniversitelerinde kimyevi araş- tırmalar ile meşgul maaşlı ve mââşsır bü- tün talebe ve müuallimlere ve her türlü sa- nayi müasseselerindeki kimya mütahaasis- larına uyüracant ederek memleketin müda- İnası ve yiyeceği için hangi madde- lerin keşfine Yüzüm Bulandağını bir İste ile bildirmiş ve memleketin selâmeti namı. na bütün dimağların bunları keşf ile uğ. raşmağa davet elmiştir. Musikimize bir bakış.. Ecnebiler türk musikisinden hangi çeşid eserleri beğenirler? Bugün halkımız hangi musiki eserlerinden daha yn hoşlanıyor? Türk radyosu geçenlerde İngiltere- ye mahsus musiki neşriyatı yaptı. Bu neşriyat epeyce alâka ile karşılandı. Son zamanlarda musiki hayatımızda hafif bile olsa, memnuniyetle karşıla” nacak bir kımıldanış göze çarpıyor. Ortaya bir takım yeni besteler çıkı yor, eski fakat kıymetli musiki eser- lerine radyomuzda biraz daha fazla yer veriliyor, Acaba bügün halk daha ziyade hangi nevi musiki eserlerinden hoş- lanıyor? Bugünkü müsiki hareketi kimlerin elindedir? Bunlar ne gib! eserler çıkarıyorlar? Vücude getir dikleri eserlerden hangileri rağbet gö- rüyor? Musikimizi daha ziyade inki- şaf ettirmek için meler yapmak lâ- zımdır? Kıymetli musiki sanatkârı Münl Nureddinle bunları konuşuyorduk. Münir Nureddin, baştanbaşa bir mu- siki filmi olan «Allalun Cennetis fili» mini yeni bitirmişti ve yorgundu. Ona evvelâ: — Halk daha ziyade hangi eserler den hoşlanıyor? diye sordum. — Bence gerek edebiyat, gerek ti- yatroda, gerek sinemâda olduğu gibi halk musikide de daha ziyade neşeli, ferah verici eserleri beğeniyor, bun. lardan hoşlanıyor. Çünkü bugünkü dünyanın her tarafında o kadar aci var ki insan hiç değilse bir edebiyat, bir musiki parçasından neşe bekliyor. Bundan başka meselâ elli sene ev- vel yapılan, fakat hâlâ bütün canlı- ağı, bütün tazeliğile yaşıyan şarkılar büyük bir rağbet görüyor. Meselâ Ha- ci Arif beyin, Şevki beyin derya gibi ölmez eserleri... Hem bunlar bugü- nün zevkine pek uygun, musiki iti barile yepyeni eserlerdir. Faraza; «Kış geldi firak açmadadır sineme yare.», «Ateşi süzani firkat.» gibi lâ- yemut eserler... Bu gibi şarkıları bu- gün orta yaşlı bulunan nesil kendi- lerinde birçok hatıralar uyandırması sebebile daha çok sever, Maamafih gençler de bu eserleri çok seviyorlar. İşte bize bu gibi eserler de lâzım- dır. Vakia bunlarda lisan eskidir. Esasen bugün için bu dille güfte yap- mak imkânsızdır. Düi yenilemek bir mecburiyettir. Lâkin yukarıda adları- ni saydığım şarkılar musiki itibarile, melodi itibarile yepyenidir. — Halk şarkılarını nasil buluyor- sunuz? Bilhassa İngiltereye mahsuş yaptığımız gibi beynelmilel neşriyat. ta bunlara fazla yer vermek doğru mudur? > — Bu hususta, İngiltereye mahsus yapılan neşriyattan sonra «Akşam»- da, (Vâ - NO) nun yazdığı makaleyi çok yerinde buldum. Hakikaten Ana dolunun şu veya bu noktasında mahdud bir zümreye aid iplidat.me. Todileri bütün bir Türk musikisi diye dünyaya niçin dinletelim? Bunlardan biz bile iyice zevk almadıktan sonra İngilizlerin hoşlanacaklarını nasıl ta- savvur edebiliriz? Vakia halk musiki. si, halk şarkıları mili musikimizin ğildir. Eğer bütün Türk musikisini bir makineye benzetecek olursak halk şarkıları bunun ancâk bir yidasın- dan ibarettir. — Siz memleket haricinde turneler yaptınız? Acaba bizim musikimiz eç- nebilerin üzerinde samimi olarak ne gibi tesir bırakıyor? — Size samimi bir şey söyliyeyim mi? Ecnebiler arasında Türk musiki. sini bizden daha fazla beğenenlere pek çok rasladım. Meselâ buraya maş. hur Georges Thi gelmişti, Türk mu- sikisi dinlemek arzusunu göstermiş. Dinlettik, Sanatkâr hayran oldu Bizim eski musikimizin melodi cihe- tinden zenginliğine o derece hayran oldu ki bir aralıkı — Hakiki Fransız musikisinde bila “sizin muiskinizden alınmış melodiler Bay Münir Nureddin vardır... diyecek kadar ileri gitti. Meşhur sinema artisti Don Joze Mo- jika gene Türk musikisi dinlemek maksadile bize gelmişti. Yanında da meşhur bir Amerikalı piyanist vardı. Artist dinlediği Türk musikisi parça- ları karşısında âdeta kendinden geçti. Lâkin bütün eecnebilerin beğendiği bizim karışmamış öz musikimizdir. Yoksa öyle üzenti, tangolar, yerli çar- listonlar değil... Zaten o gibi eserle- re gülüyorlar. Buna mukabil Dede- nin, Itri'nin, Hacı Arif beyin eserleri- ne bayılıyorlar. Maalesef bizde garip bir zihniyet yar, Yerli musikiden anlamağı, onu sevmeği, bazıları gerilik addediyor- lar, Hattâ yerli musikiden hoşlansa- lar bile: — Ben alaturka musikiyi hiç sev- mem... deyi işin içinden çıkıyor. Bu- na mukabil hiç hoşlanmasa bile ala- franga taklidi şeyleri, kendilerine afakan bastırdığı halde; — Ne güzel!.. Ne güzel!.. iyor. Milli musikimizi kımıldatmak, onu yükseltmek için evvelâ bu zihniyeti kökünden yıkmak lâzımdır, Bugünkü yerli musikimizi Adeta maşa ile tutü- yoruz. Arapların yaptığı gibi evvelâ kendi musikimiz için: #Bizim öz mu- sikimiz bundan ibarettir.» demeliyiz, Şöyle Mısıra bakınız. Orada en yük- sek sosyetede, en Avrupai kafalı, en ileri fikirli insanlar olururlar, kendi musikilerini, Arap musikisini büyük bir zevkle ve lezzetle dinlerler, Biz kendi müsikimize âdeta üvey evlâd gibi bakıyoruz. Sonra Mısırda bir mu- siki sanatkârının refahını görünüz... Meselâ bir Abdülyehhap, bir Ümmü. gülsüm villâların, çeşld çeşid olomo- billerin sahibidir. Abdülvehhap bir se- diye din- nede filimleri için 10 bin Misir lirası. alıyor, Musikiye ve musiki sanatkârı- na verilen kıymet Mısırda bu sanatı tabiatile yükseltmiştir. — Bugünkü musiki hareketlerini idare edenler kimlerdir? Sizce en muvaffak olmuş bestekârlar kim lerdir? i — Meselâ Sadeddin Kaynak... Za. manın zevkine uygun her tarzda ; eserler çıkaran bir sanatkârdır. Son. TA tanburi Salâhaddin var... Bün- lardan başka size şimdiye kadar ken- disinden hiç bahsedilmiyen büyük bin sanatkârın ismini söyliyeceğim... Bu zatın şarkıları son zamanlarda pek meşhur olduğu halde kendisini kü- çük bir zümre tanır... Bu «Aşkın ba“ na bir gilzi elem oldu», «O benim son eşimdi.» gibi birçok şarkıları besteliyen İzmirde 75 yaşında bir ih- tiyardır, Kendisi imamdır. İsmi «Ra- kım efendisdir. Bugün şarkıları mem- lekette en fazla tutan bir sanatkâr. dır. İşte bu gibi sanatkârları bulup çıkarmak lâzımdır. Sonra bugünkü en büyük eksikle- rimizden biri de memlekette musiki münekkidi olmamasıdır. Büyük bir konser veriliyor. Bunun minimini bir tenkidi, küçük bir aksi bile görül müyor. Sonra halkımız kıymetli klâsIKk musikimizi dinlemek fırsatını da pek bulamıyor. Buna rağmen nasıl eski edebiyatta lisan süzülmüş, sadeleşmişse musiki. . miz de bugünün zevkine uygunlaş- mağa başlmıştır. «Allahın Cenneti» filiminde büyük bir rol aynıyan Münir Nureddinle bir müddet sinemadan bahsettik: — Filim çevirmek bana bayağı zevkli bir şey gibi geldi, Hem hiç de zor bulmadım. Halbuki hayatımda ilk defa vol oynuyordum. Vakia sah- neye çok çıkmıştım amma iki kelime söylemiş insan değildim. Bu filimde en eski sanatkârlarla karşı karşıya idim. Buna rağmen hiç yadırgamadım. Filimin güzel olduğuna kaniim. Ta bil biraz teknik hataları var. Fakat buda para ve sermaye meselesidir. Filimeilik büyük sermaye işidir. Bu da ancak devlet sermayesi İle olur. Maalesef hususi sermaye ile bizim memlekette istenildiği derecede ideal bir fllimcilik vücuda getirmek kabil değildir. Hikmet Feridun Es Ev, Apartıman kiralamak için «Akşamın KÜÇÜK İLANLARI En süratli ve en ucuz vasıtadır. Kayseri (Akşam) — Adanada tüccar ve fabrikatör Kayserili B. Nuh Naci, lise talebesi iken ölen oğlu Hakkının hatırasını ihya için Kayseri lisesi karşısında elli talebenin barınabileceği bir Talebe Yurdu yaptırtmağa başlamıştı. İnşaat bitmiş ve Yurd merasimle açılmıştır. Yurd 30 bin liraya Mmalolmuştur. Tefriş ve daimi masrafı da B. Nuh Naci tarafından deruhde edilmiştir. Gönderdiğim resim Yurdun. açılış resmine siddir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: