November 16, 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

November 16, 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

16 Teşrinisani 1939 İstanbul saatlerile Erzurum saatleri arasındaki fark ul dairelerinden mütevellid bir saat farkı meselesi vazedecek deği- lim. Maksadım İstanbul ve Erzurumun, biri Garpte, biri Şarkta yük- selen bu iki büyük şehrin meydan saatleri arasında, bilhassa zamanı Böstermek bakımından bir mukayese yapmaktır. İstanbul saatleri bu hususta dalmi bir ihtilâf içindedirler. Beyazıddaki saat 12 yi gösterirken Eminönündeki henüz 12 ye gelmemiş, Taksim- 12 yi çoktan geçmiştir. Galata kulesinin 12 düdüğü ise şehirdeki bütün saatleri hayrette bırakacak bir zaman parçası içinde öterek günü yarıladığı- Mizı ilân eder. Bu düdük devam ettiği sırada Şirketi Hayriyenin tam 17 de kalkması lâzım gelen vapuru Köprüye bağlı durur, Kadıköy vapuru Saray- burnu önünde, Ada vapuru Kızkulesi açıklarında ilerlemektedir. Vapuru ka- fran zavallı yolcu ise iskelede saatini 12 ye getirmekle meşguldür. İstanbul saatlerini kim kurar kim işletir? o Griniç (o mebdeine Mİ, radyonun memleket saat ayarına mı, rasadhanenin ince hesaplarına mı tâbidirler, yahud da adımlarını hangi meçhul ve esrarlı zaman başlangıcına Uydurmuşlardır? Belli olmaz! Ayni düvar İçinde yanyana duran saatler bile hiç olmazsa zamanı yanlış göstermek hususunda birleşemez, hizaya gelemez- ler, Bu yüzden İstanbulluların ceplerindeki saatler de 12 didüklerine, memle- ket saat ayarlarına, vesaiti nakliye müesseselerinin zaman telâkkilerine, ve €iddi tavırlı meydan saatlerine uydurulmak endişesile ileri geri alına alıma bir ay içinde bozulur, tamire gider gelir ve nihayet işlemekten sarlınazar erler. Erzurum saatlerine gelince, demiryolu bu büyük şehre ulaştığı gün büyük caddesinde sıralanan, hepsi bir örnek güzel saatler saniye farkı olmaksızın 12 yi gösteriyorlardı. Biz Krzurümu gezip dolaştıktan sonra tekrar büyük cad- deye çıktığımız zaman bütün saatlerin gene ayni titizlikle 12 rakamı üzerin- de durduklarım gördük. Merakımızı mucib oldu. Rastladıklarımıza «neden | böyle?» dedik. Biri bu saatlerin elektrikle işlediklerini, ceryan kesikliği için durduklarım söyledi, memnun olduk. Çünkü Erzurumda kaldığımız pek kısa müddet içinde santlerin işlediği- Nİ görmemekle beraber yaptıkları muntazam duruştan onların yürümeye baş- ; İadıklai zaman ne derin bir ahenk içinde ilerlediklerini tahmin etmek kabil ; di. Fakat İstanbuldakilerin muntazam bir gidişine şahid olmak kabil değil dir gibi görünüyer. Şevket Rado Gökten düşen demirler Dünyanın tabli servetleri yalnız kürelar- «n içindeki hazinelerden ibafet değildir. Gökten de mütemadiyen servetler yağımık- tadır. Bu gökten inen servet merubaların- dan biri Amerika Müttehid hükümetlerin- den Arizona'da Winslow şehri civarındadır. Buraya düşen guyet büyük bir haceri se- mavi 14,000000 ton halis demirden müteşek. kildir. Gayet ağır olan bu şehap, gökten düştüğü zaman bin ayak derinliğe batınış ve 1800 metre eninde ve 600 ayak derinli- ğinde volkan ağzına benziyen bir çukur aç- aşar. Bu çukurun sathi son zamanlarda yarım | Milyon dolar sarfedilerek 700 kadem derin- Mğe kadar kazılmış ve haceri gemavinin Üst #athına yetişiimiş olduğundan bir hayli demir istihsal . Böyle bir haceri semavi Avrupada meselâ Almanyaya düş- | — Müş olsaydi bu memleketin en ziyade muh- taç bulunduğu ham maddelerden demir ih- tiyacına hayli yardım ederdi. Avrupada eski Lehistana gözlen hayli servet yağmıştır. Pultuski civarına yüzbin batmanlık bir haceri semavi düşmüştür. Bu haceri semavi de halis demirden ibaret- tir. rihin kaydettiği en eski haceri semavi Ban nehrin membaıma düşe. elli kadem irtifaındaki demir kütlesidir. Sibiryada Baykal gölü civarına düşen ha- eöri semavi 139 tonluk bir demir kütlesidir. Gariptir ki, haçeri semaviler düştükleri za- man insanca pek az zaylata sebep olmuş- Yardır, Yalnız bir zaman Parise düşen bir baceri semavi âdiiye sarayına isabet otti- ğinden bükimlerden ve mahkümlardan Ye dinleciyilerden bir haylisinin ölümüne ve binanın yanmasına sebep olmuştu. Yılanların zehirleri nasıl alınıyor ? Yılanların zehiri insanlar için en tehhi- | © Yılan zehiri portakal usaresi gibidir. Bö- keli bir şeydir. Fakat bunun panzehiri de | yük bir yılandan bir yahud iki santimetre eee ey e mikâbı zehir alınmaktadır. Alman zehir mim mier o eee le Se re iki hafta açıkta bırakılıp kurutulduktan A ai iptidai bir usul kı Z yap. | sonr kurutulmuş İrancala parçasına ben- Şizmek Çam çi vi bi, | Zer. Sağlam bir adam bu zehiri yutacak i pi sama Lirap olursa bir zarar görmez. Fakat dişi çürük Yordu. Şimdi bulunan yeni bir usul ile yı- | Olan yahud ağzında kesik ve yara bulunan — güddeleri elekirik aadmeleri ile teş. | bir adam böyle bir zehiri tatacak olursa *dilerek zehiri kolayca alınmaktadır. | derhal zehirlenir. Yılan zehiri yılan sok- Bu usul kolay olduğu kadar temiz ve mü- | masına karşı panzehir bir serum olduğu Si clup yabancı maddelerden âri ol- | gibi müzmin kan akmasına karşı da bire- tadır. birdir. Amerikadaki can kurtaran otomobilleri Amerika Müttehid hükümetlerinde bir | rünmer kazalardan kurtaracak cihaz ve cankurtaran otomobili icad ç ala . Muhtelif âlet ve cihaz- iki aydanberi kullanılmakta olan bu yeni İ — tahlisiye vamtasından büyük menfaatler te- Min edilmiştir. Can kurtaran otomobili yal- İ Diz hasta ve mecruhu rahatça ve aararsız- Jarın yekünu bin İki yözü bulmuştu yekünu ar. Otomobil, uzun seferlere mahsus otobüs büyüklüğündedir. Telsiz mürsilest ve ahi- zesi, kuvvetli projektörü, elekirik bataryala» £a nakle mahsus levazımı ihtiva etmemek- | 73, tahlisiye simidi almağa mahsus topu, tedir. Bilâkis insanları yançından, yol ka- | gas maekeleri vardır. Hülâsa insan ve malı | o Miarındün, seyihpian, kasırgadan, elektrik | kurtaracak ber türlü iead mahsulü öleti ta- kontağından ve her törlü görünür ve gö- £ şımakladır. ama ar rr Fakir anası bir bayanın A ; iie nakledilmiştir. isminde birinin Güztepedeki ar oynattığı Kadıköy polis mer- haber alınarak dün, ani surette ey- deki şahıslar kâğıdı 1 Bayan Nihad ile sevindirdiği iskambil kâğıdı e kılıç ” ee oyunu oynarlarken kumar parala- fakirlerden bir grup likle yakalanmış ve hepsi mahkems- Ye veHiİmiylendiz, da sükpazarda oturan on bir yaşların- biribiyiein e ön Iki yaşlarında Mustafa Seyini taşla, arp etmişler, Mustafa Hü- Çocuk Esirgeme kurumuna daima büyük hizmetleri dokunan bayon Nibad Akçit bu defa Şeker bayramında da fakirleri unut- mamış, arife günü Ağacamisinde birçok öksüz, sakai ve fakir vatandaşa ayakkabı, çorap, ekmek, şeker ve saire dağıtarak 3e- vindirmiş, minnet ve şükranlarını kazan- mıştır. X Tütün gümrüğü önünde bir mavnaya kezzap gişeleri yüklemekle olan Kemal iş. minde bir amele ayağı kayarsk düşmüş, bu sdırada büyük kezzap damacanası da kı- aşından yaralamıştır . sarkar Er Üiminde biri, dün san derece eğe lde Beyoğlu caddesinde umu- — Abat #eibettiğinden polis tarafın- * sahçedeki Muvazenesi; teryad ve kuyudan ön çekerken kaybederek kuyuya düşmüş, çap müm ağ 228 Ibahirle Telde Bir Alman tahtelbahirinin Scâapa Flow İngiliz harp imanına girerek Royal Oak dritnoutunu batırması zihinleri hayli meşgul etti. İngilizler bu cüretkâr denizaltı korsanının va- kadan sonra limandan çıkamıyarak batırıldığını söylediler. Buna kaışı Almanlar tahtelbahir mürettebati- Dın salimen üssüne dönerek Hitler tarafından taltif edildiğini neşir ve ilân ettiler, Pilhakiğa bu tahtelbahir da gayri mümkündür, Kezalik deni- zın altında makinelerine son yolu ve- rip ağı sürüklemek ve koparmak ik» tidarını da haiz değildir. O halde ağı delip geçemiyen tahtelbahir ağa takılır. Tahtelbahirin takıldığı şir mandıraların yerlerinden oynama sından belli olur. Derhal avcılar yeti- şirler ve su bombalarile tahtelbahiri imha ederler. Bazan da tahtelbahir büyük bir meharetle ağdan kendisin! vazifesini yaptıktan sonra Vilhelms- | kurtarabilir, hafen'e dönmüştür. Bu münasebetle | Şu hale göre tahtelbahirin limana tahtelbahirin bir harp limanına de- | görünmeden girmesi için bir çare ka- niz altından gizlice girebilmik için | jir ki o da mfnianın geçidinden içe- ne tarzda hareket edeceğini tedkik riye girmekte olan bir geminin i etmek faydah Olur. Gerçi Scapa | pi deniz altından takip etmek first Flow'ya giren Alman tahtelbahirinin | tını elde edebilmektir. Bu iş düşünül komutanı kıdemli yüzbaşı Prien'in duğu kadar besit değildir. Gerçi mâ- nianın geçildi dar olması dolayısile girip çıkan gemiler buradan ağır yol- Ia gitmek meeburiyetindedirler. “Tahtelbahirin su altındaki âzami sürati 10 mil olduğuna göre peşini ta- kip edeceği geminin geçidden geçer- ken bu süratten hızlı gitmemesi şart- tır. İkinci ve asıl mühim olan mesele peşini takip edebilmesi için tahtel- i bahirin deniz altından giderken önündeki gemiyi görebilmesidir. Şa- yet tahtelbahir peşini takip ettiği ge- minin pervanesinden köpük halinde çıkan suların içinden pereskopunu meharetle kullanırsa geçidi atlama- ga muvaffak olabilir. Ancak peşin- den gittiği gemiden pereskop um- kunda giden tahtelbahirin gövdesi nin görünmek ihtimali fazla olduğun- dan bu geminin kıç tarafından hiç kimsenin bu esnada denize dikkatli bakmaması da meşruttur. Bir defa geçidi aştıktan sonra tahtelbahir ora- daki derinliğe göre daha aşağılara inerek ve pereskop çıkarmağa da lü- Zum görmiyerek ilerliyebilir. Fakat bunun İçin de limanın cografi vazi- yetini mükemmelen bilmesi, yani O limanda evvelce birkaç defa gezip do- laşmış ve her tarafını tedkik etmiş bulunması lâzımdır. Bütün bu mü- said şartları bulmak ancak iyi bir tesadüf ve büyük bir şansa bağlıdır. Bununla beraber bir harp İlmanı- na girmeğe teşebbüs eden tahtelba- hir o limanın açığında dalmış olduğu hâlde pereskopile düşman gemileri- nin limana giriş ve çıkış rolalarını, kullandıkları sürati ve karakol gemi- lerinin harekâtımı ve gece ise ışıldak ziyalarının tevcih istikametlerini ve geçidden mürur edecek gemilerin kılavuz almak için geçid yaknında durup durmadıklarını ve salr bu gidi hususi vâziyetlerini esaslı surette ted- kik etmek mecburiyetindedir. Şu muhakkaktır ki her hangi bir lima- na ilk defa giren kaptan elindeki mükemmel haritalara ve gemisinde mödem seyir âletleri olmasına ve kendi mesleki bilgisine rağmen ace- milik gösterir. Halbuki tahlelbahir- Je bir limana deniz altından ilk gi- buna nasıl muvaffak olduğunu bil- miyor isek de böyle bir teşebbüsün fiyatta mümkün olacağını isbat etmesi itibarile bu vaka tahtebahir silâhının ehemmiyetini tebarüz ettir- miş olduğundan şayan dikkattir. Herhangi bir donanmaya üs olan bir harp limanının hasmın deniz üs- tü kuvvetlerine karşı koyabilecek | kuvvette ağır toplarla müdafaası esas olduğu gibi limanda demirli yatan harp gemilerinin tayyare hücumları- na karşı müdafaası için de tayyare dâfi bataryaları ve tayyare filoları tahsis olunur, Ayni zamanda düş- man tehtelbahirlerinin deniz altın- dan limana girmesine mâni olmak için limanın ağzıma çelik ağiar gerilir. Bu mânia ağlarının üst kenarını de- nizin sathında tutmak için şamandı- ralara bağlanır. Ağın alt kenarı de- nizin dibine temas eder. Bu suretle limanın #ğzı su sathından dibe ka- dar delikli bir çelik perde halinde kapanır. Şayet mânianın yâpılacağı yerde kuvvetli akıntı varsa ağın alt yakasına muayyen fasılalaria demir ağırlıklar yahut çapalar balğanarak &kıntı tesirile ağın sürüklenmesine mâni olunur, O limana aid gemilerin girip çıkmaları için mânlanın mü. nasip yerinde bir geçid bırakılır. Mânia ağının alt kısmına tahtelba- hire karşı daha tehlikeli olmak için bombalar ve maynler bağlanır. Böyle bir ağ mâniasının deliğine tahtelba- hirin gövdesi sığmaz. Delikler takri- ben bir metre murâbbal kadardır. Ağ mâniası yakın sıra halinde ve yahut birkaç sıra olarak yapılır. Mâ- nianm deniz tarafına da tahtelba- hirleri imha etmek için derinlere atı- lan mayn tarlaları tesis olunur, Bun- dan başka münlianın tertip olundu- ğu mevklin yakınında tahtelbahir dinleme istasyonları vücuda getirilir. Bu istasyonlarda ( tabtelbahirin makine ye pervane gürültüsünü din- Uyen hassas âletler bulunur, Tahtel- bahir daha mâniaya yaklaşmazdan evvel gürültüsünü uzaktan dinliye- bilmek için âletin âhizeleri şamandı- ralar üzerine de konur. Mâniayı mü- dafaa etmek için toplar ve kuyvetli Işıldaklar münasip Yerlere yerleştiri- lir ve tahtebahir âvcı motörleri ka- rakol gezerler. Limâna girip çıkmak için gemiler işaretle sahildeki istas- yonu haberdar ederler. Haber verme. den geçen her gemiye bataryalar ateş açarlar. İşte bir harp limanının düşman taaruzuna karşı emniyet ve muhafa-. zası alelümum bu tarzda temin olu- nur. Böye mahfuz bir harp llmanına girmeğe teşebbüs eden tahtelbahir kendisini belki karakol ve avcı gemi- lerinin gözünden saklayabilir ve ya- hut mayn tarlasının içine düşmek- ten masun bulundurabilir amma ağ mâniasına geldiği zaman ne ağın ak tından ve ne de ağı delerek geçebilir. Füvaki tahtelbahirin baş tarafın. da 4ğ kesmek için demir testereler varsa da böyle ağır ve kuvvetli ağ mânislarını kesecek kifayette değil dir. Sonra tahtelbahirin su üstüne etmek cereyanlarının doğdu- 'Merkesi Münfh'tir. Romalılar buraya Vindelieie derlerdi. Bavyeranın Cermenlerden evvel Keli kabi- sus ve Tiber, mevzuubahis memleketi fet- hederek Rboetia Secanda'nın bir eyalsti Ja Gündes'ler eyaleti işgal ettiler. Austrasi kralları sitmei asırda Bavyera düklerini inkıyad ettirdi. uğından bir parça oldu; sonra da bu za- tan ailesinden bir kola hâkimiyet merkezi Jeleri tarafından iggsi edildiği sanılır. Dro- haline getirdiler. Milddın dördüncü asrında Marcoman'lar» Bilâhare Bavyera Germanik Lul'nin kral- bir harp limanına g meden girmek nasıl mümkün olabilir? Bunda görgü ve maharet kadar şansın da büyük rolü olduğu mahakkaktır GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ Wittelsbach hanedanının krallığı ihya istemesi münasebetile Bavyeranın tarihçesi Oörün- riş deniz üstü gemisindekinden da- ha büyük mşkülât arzeder. Binaen- aleyh tahtelbahir kumandanları dö ha sulh devrelerinde harpte girme- leri muhtemel limanlarda ticaret va purlarile tedkikat yaparlar, o suret- le ki; âdeta geçeceği yerlerden gözü kapalı geçebilecek derecede meleke peyda ederler. Bir düşman harp limanına girme- ğe teşebbüs edecek (tahtelbahirlere ya o limana sulhte birçok seferler yapmış olan tecrübeli bir tüccar kaps tan kılavuz olarak verilir, yahut da Mmanları iyi tanıyan ticaret kaptan- ları tahtelbahirciliğe ayrılarak ye tiştirilir. Umumi harple olduğu gibi bu harpte de Alman tahtelbaribrle- rinde seyir gediklisi yahut ikinci kaptan vazifelerinde uzun müddet denizde çalışmış çekirdekten yetişme tüccar kaptanları kullamlmakta ol- duğu şüphesizdir. Düşman harp ii- manına İşte bu tarzda giimeğe mü- vaffak olan tahtelbahirin torpillerini attıktan sonra salimen limandan çık» için gene bir geminin peşini tar kip edebilmek fırsatına kavuşmayı beklemesine lüzum kalmaz. Çünkü mânia geçidinden içeriye girerken Hmânm bütün hususiyetlerine vakıt olan tahtelbahir kumandanı geçidin vaziyeti hakkında da kâfi malümat kazanmıştır. Yeter ki gecid ağla ka- patılmış ve yahut orada karakol çe. mileri dinleme istasyonundan âldık- ları habere istinaden devamlı suret- te su bombası atmakla meşgul olma» sın. Scapa Flow'ya giren Alman tah- telbahir (Okumandanının yukarda zikredilen evsafı haiz olduğuna ve bu teşebbüste dermeyân ettiğimiz şartlara uygun olarak hareket ettiği. ne hükmediyoruz. Dinleme âleterinin tahtelbahirden her hangi bir gürültü hissedemedik- lerine gelince elekirik motörile per- vane gürültüsünün ve diğer yardım- cı makinelerin seslerinin her halde çok azaltılmış olduğu anlaşılmakta- dır. Bir de Alman tahtelbahirinin Scapa Flow'da altığı torpillerin iz çi karmıyan elektrikli bir tip olduğu zannı hasıl olmaktadır. Eğer attığı torpiller su üstünde iz gösteren muzayyik havalı cinsten olsaydı izin başladığı nokta tesbit edilebileceğin- den tahtelbahirin su bombalari ile imhası kabil olurdu. Hulâsa; tahtelbahir silâhı harbi umumide yapamadığını bu harpte yâ pabildiyse bunu materiyal vasfının inkişafma medyun olmakla beraber ayni zamanda şansın da bunda vol oynadığı kabul edilmelidir. Böyle bir vakanın tekerrürüne mâni ola- cak tedbirlerin alındığına hiç şüphe yoktur, Binaenaleyh ikinci bir te şebbüsünde farenin kapana kısılaca- ğı şimdiden katiyetle söyleyebiliriz. A.B. Macarların istilâsına uğradı ve Sakson- Ya hanedanından bir kolun eline geçd (946), 1002 de Bavyeralı Hanri Imparator oldu. 1070 ve 1080 de memleket Guelfes allesin» geçti. Frederik Barberousse Bavyerayı Wit- telsbach'lar ham ve hesabına ele geçirdi. Bu aile de 1918 inkılâbına kadar hüküm sürdü. Bavyaranın son kralı 5 teşrinisani 1913 te #şüincü Lui ismile tahta geçmiştir. 1918 Ainkılâbile Almanyadaki bütün tahtlar dev- rilince, Lui de bal'oldu (8 teşrinisani). Wittelsbach'lar memleketlerinde sevjie dikleri için prens Ruprechi 1925 teşriniş)

Bu sayıdan diğer sayfalar: