13 Ocak 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

13 Ocak 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

» Sahife imz z AKŞAM Yarının dünyasından haber: 5 emleketin Amerikadan görünüşü Bismarkun bir sözü var: «Ferdler pek na- &ir suretie tecrübeder Ltifude ederler, mil» Jetler hiş bir zaman... Tarih tekerrürden Ibarettir» derler, Bü- nun minam da herhalde çu: Müiletler beo- rübeden ders alamadıkları için ayni hata- ları tekrar edip giderler. r Eiraftaki hüdiselere göyle bir göz gıvdi- rirsek derhal teslim etmeğe meebur oluru ki, Bismark umum! bakımdan haksız de- Kü... Milletler bir türlü tecrübeden ders alamıyorlar. Ayni sebepler bir düsüye ayn! neticeleri doğurup gidiyor Biz kaidenin harlaine çıkabildiğimizi ve tecrübelerimizden ders aldığımız herhalde | iddin edebiliriz. Sebebi de şu ki, bisim as bir zaman içinde geçirdiğimiz tecrübeler çoktur ve pek acıdır. Uzun bir hastalık dev- rinden, sathi ve yarım tedbiri bir beka mücadelesinden, cihan harbindeki can çe- Kişmeden ri öldük, sonradan yeni- Gen dirlidik. mumi buyat söndü, günün birinde başka bir sahada yeniden parladı. Yaşlı, orta yaşlı hattâ genç nesillere iaen- sap Türklerin düşünce âlemi, unutulma tecrübelerle yoğrulmuştur im, milet hakkile tecrübeden ders ildiğimiz iddiam VAfta kalmamıştır. Ana yörd haricinde arizi sahibi olmanın bir kâr değil, bir yük olduğunu bizden evvel keşfe- den, ve bü İcaplarını yerine getire- rek imparatorluk emelletile dolu bir vazi- Yİ can ve gönülden iasfiyeye uğratan ikin- Gi bir millet bılmıyorum Dünya yüzündeki Binümi emniyet tiyacının xd: ini da kimse hılatmı kadar kavraıamuşta. Bitarat milletlerden çoğu, #muzu em iptidadan el birliğile kurumak iüzumuna irer birer ken» Unâsını bekler biz ce mretde a rimizi aldık Bu sibette riskleri var, Fakat tek başı- € 2D bekiemekteki fiili risk- Hareketli ve ken yolur tedbirli ymet tecrübeden ders eldi- » en güsel delilidir mikin umumi manzarasını i sırada hele Amerikadan Bor. uzaklardan, leme. Mesalenin kısalığı güsü şaşırtır, veya bü Devi teferrüai dikkatimizi bağlar. Sonra kendi ölçülerimiz bitaraf sayıla- maz. Tutluğumuz yolun bitaraf görüşlü in- sanlar üzerindeki tesirini yakından görmek ve ölçmek lüzumlu bir şeydir. Bugün Amerikalıların gözü önünde can- lâhan Türkiye, mukadderatına tam mâna- sile hükim, barış ve emniyet için atılgan bir gidiş tutmağa her vakit hazır bir wem- lekettir. Söz tulmak ve taahhüde bağlı kalmak gibi meziyetler dünya yüzünden kaybolurken, Türk milleti bunları insan- lık hesabına dirilimiş, canlandırmış, dünya yangınından kurlarmışlır. Bir Amerika ça- setesi göyle diyor: «Dünya yüzünde sözünü tutmak lüzumunu tanıyan bir tek merd ve As) millet olsun kalman: kalblare kuv/et verecek bir şeydir. Yalnım şurası var ki gerek tuttuğumuz «i- Heyelân sahasındaki İzmir (Akşam) — Her yil fazla yağmurlardan sonra Kızılçullu ve Kemer istasyonları arasında görülen Heyelân, bu yıl, daha fazla olmuştur. Bu mevkide mevcut çifte haltan bi- risi tehlikeye düştüğünden seyrüsefe re kapatılmıştır. Yalnız dağ kısmın- deki tek hal üzerinden sefere devam edilmektedir. Heyelan sahasındaki toprak, bâlçik çamurundan ibarettir. Pek az da kireçli toprak vardır. Su- yun toprağı yumuşatarak heyelâna sebebiyet vermesine mâni olmak için Devlet demiryolları mühendisleri, bu- Tada iki büyük kuyu kazdırarak etra- fım taşla ördürmüş ve suların bu ku- yularda birikmeleri için tedbir almış- Yazan : yanın tecrübeden ders alır bir bale gele- biimesi hususunda canlı bir rol oynamağa bizi âdeta mahküm etmektedir. Bu mev- kilmizin icaplarından kurtuluş yoktur. Bun- ları yerine geğirmeğe el birliğile çalışma- mak, bit ililetin hayatında pek nadir te- sadüf edilen fırsatları kaçırmak demek olur. Karşımızda birkaç ruhi engel vardır. Br ları olduğu gibi görebilmeliyiz. Bunlardan birincisi, kendi mazimizi ve kendi kabiliyet- lerimizi hor görmemiz ve terakiiyi teklid mânasına almamızdır. Müstemleke idare eden mületler müstemirke halkına ne yap- mağı çalışırsa bunu nesilleree kendi eli- mizle yaptık. Kendimize ald en güzel şey- leri blle bor gördük ve unutmağa çalıştık, Şunun farkına varmadık ki terakki, bir mil- dine aid hususiyetleri ortadan Kal- u ecnebi milleti taklid nesi değlidir; kendi hayatının © bunun güzelliklerini muhafaza ei | ve tekniğin müsbet ne- kendine mal etmek, aklın emir- n icaplarını mektir. Bugünün Japanları dür nesillerine lânet ediyorlar, çünkü yabancı- lari körükörüne taklid edelim derken ve iyi bir Japon m6 üçüncü, beşinci derecede bir Amerikal: veyu İngiliz gibi görünmeğe çalışırken, Japon haystına ald birçok gü- zellikleri ve Üstünü Nevyork sergisi, a3 eri yöketmişlerdir. $ milletin röleşim du. Böyle bir neticeyi ancak senelerce mem- leket memleket dolaşarak ekde et terakki gidiş muhkem bi Je mümkün Kendi hesabına keşfetmektedir. teknik gibi umumun malı olan Ky vardır bunları elbette kendimize mal ederiz ve İnsanlık hesabına ileri getirmeğ» çalışmağı vazife biliriz. Fekat bunun için kendi müli hüviyetimizi, uzun bir masin yarattığı ve olgunlaştırdığı hususiyetleri ve güzellikleri inkâre hiç bir sebep yoklar Taklldci sıfatile hiç bir zaman orllinal eser- l gurette temel kurmak sürei- ektir, Her mnillet bunu man devamlı bir 12. Arkamızda O me, yaratıcı ve verimli bir içtimai muhl Xurmamıza kolayca yol açabilir Nevyorkta modem bir Türk mimari vörl #yi bir imtihan geçirdi. * Bu muvaffakiyet, renksizlikten, taklldeilikten ve kendimize ald şeyler hor görmek Itiyadından kurtul- | maoğa neden İyi bir başlangıç olmasın? İkinel bir tehlike, bir kasım vatandaşla- rin bile hariçteki ifrat hareketlerinin tesi- rine kapılmaları ve geniş ölçüleri kaybez- meleridir. Nazari olarak bu da; ya kabuğu- muza çekilerek harice olan pencereleri mi- | si azaltmak ve darlığa doğru gitmek ve ya- hud ecnebi ideolojilere kendimizi kapvr- mak şeklini alabilir. Her memlekette 1 bastalıklarına tutulmuş insanlar varcır. Bunların muhite olan tesirleri, göfüş ufku- Bu daraltmak ve geniş ve müsbet milli idi elleri menfaatlere feda etmek yolunda sw Memleketimiz gibi, mazinin vzun ihmad, rini tamir etmek vaziyetinde olan biz mem- leket için bu nevi cereyan ve tesirlerin Pep tarihi su kemerleri larsa da bu tedbir kâf gelmemiş, şimdi de demiryolunun altından kü- çük bir kanal açılmış, suların bura dan dereye akması temin edilmiştir. Fakat yine heyelânın önüne geçmek mümkün olmamıştır. Burada heyelândan zaman zamân İzmir - Buca şosası da tehlikeye ma- ruz kalmış, hatt& bir defa da bozul- muş, fakat tamir ettirilmiştir. Apartıman sahip'eri Boş dairelerinize hemen iyi «Akşam» in kiracı bulmak için KÜÇÜK İLÂNLARI'ndan iste fade ediniz. (Ahmed Emin Yalman ) dedir. MUW münaka- #i, korkunç bir sehir mahiyet bünyenik tesirini herşeyden © şa ve ikna yolile bu gibi zehirlerden kurtar v8 hiç mak lâzumdir. Bir de hüsüsi menfaat mevklin bozulması yüzünden dünyanı: den eksik olmıyan şahsi iht ha mühim görmek ihtimali her vakit vır dır. Bir millet kendi hayati menfaati namına şahsi ve menfi dedikodu tesirlerin. den » le harici Alemde bu kadar © tehlik» varken | Üçüncü bir nokta; Nefsini, vatanın ve mililetin menfaatlerine fedu etmek, zevk menfaatlerinden um hı fedakârtıkta bulunmak bakınımdan Türk milletile rekabet edebilecek miiletler arr. | Memleketin mühim samanlerında | Türk mili seciyesi ke; mutlaka Deli neiileree | kıymetlerin bultalanmas ve İdenisiz- smiye verilmesi, Tü: iyesinin sarsamamıştı ân harb'n- den emwra İstiKll mücadelemiz tarsında bir mücadeleyi göze ık millet azdır, Ne en- re ki her günkü hayatta içtimai ve iktisü- di terbiyemizin r » noksanlarile karşı- Yaşıyoruz, İçtimai menfaat ölgülerimiz miz hentiz Syi | eder. Eski idareler tarafından ahlâki buna sld ahlâki kurulmamıştır. Bu vak möziyete v rilemek imkân: bulunduğu nesilde tam bir güven yaratmak Jâzınıdır. Dördüncü bir nokta: İdâri hayatta mab- yurda ve mesuliyetten k rine zaruri mahzurlara rağ de aramak ve bı yetileri yüklenebi çeşld kayıdiar iban te bl bir mah yurun önüne geçmiyor, yalnız zaman İs fına ve verim bakımından kısırlığa sebep oluyor. Birkaç sene evvel memleketimizde tedkik yapan bir Amerikalı mütehassis gru» pu vardı. Bunlar için binlerce Ira garfet- tik. Fakat raporları neşredilip umuma m edilmedi. Bunların neşri, pek faideli olur. Amerikada b tehassıslardan buzla rile görüştüm. Başlıca derdimizi şöyle teş» his ediyorlar: «Türkiyede salâhiyet ve ma suliyet yükü pek mahdud sdamlar üzerin- “de toplanıyor, çünkü umumi hayat itimad Üzerine değil, mahzurdan ve mesuliyetten kaçmak esası Üzerine kurulmuştur. Her va- sife sahibine bilâfi sabit oluncaya kadar ftimad edilecek ve vazifesine aid salihiyet | ve mesuliyet yükü verilecek olursa burün muattal bir halde bulunan birçok enerjiler İ işler hale gelir ve Türk umumi hayatının verimi az zamanda hayret edecek kadı tabllir. Çünkü o zaman yükü taşımak ve- zife ve mesuliyeti derece derece bütün mem- lekete taksim edilmiş oluru Yarının dünyası penceresinden memleke- timize dair göze çarpan umum! manzara işte bu... Rejimimiz o kadar saf ve iyi ni- yeller ve o kadar temiz bir yurd sevgisi üre- rine kurulmuştur ki, milletler arası mev. kilmize ald bütün icupların mutlaka yeri- ne geleceği hakkında tem bir nikbinlir duyuyorum | Yugoslavyada Kral naibi prens Paul'ün İ Zagrep seyahati Yugoslarya Kral ww | naibi prens Poul, İ Sırplar ile Hır | vatlar arasında başarılan büyük (© uzlaşma eserin. den mütevellit minnet ve şük- ranlarını Oİzhar | etmek #stiyen | Huratların arzu- İ su üzerine kısa bir müddet için Zağreb şehrine gitmiştir Prens Paul Uzun senelerdenberi dost ve mütte- | fik Yugoslavyanın siyasi hayatını felce uğratan Hırvat meselesinin halli, prens Paul tarafından takib edilen durendişane ve haklmane siyasetin parlak bir eseridir. Prens Pawl, Hırvatların taleblerini tatmin etmekle Yugoslavyanın siyasi bünyesini daha ziyade sağlamlaştır. mıştır. Bugün Yugoslavya, her za- mandan ziyade müttehid ve mütesa- niddir. Dünyanın geçirdiği bu karışık anlar esmasında bu uzlaşma, Yugos- lavya için hayati bir ehemmiyeti ha- izdir. Zira Yugoslavya, bir tehilke zü- hur ederse, Sırp - Hırvat bütün ev. lâdlarının yardımına ve tesanüdüne güvenebiiir. Yi ! Türk anlaşmaları - İthalât Bu haftanın en mühim badisele. rinden biri, Londra ve Pariste bulu- nan heyetimizin mali ve ticari anlaş- malan büyük bir muvaffakıyetle tirmesidir, Aylardanbri, piyasan Londra v Parisle yeni bir ücaret an- aşmasını dört gözle bekliyordu, çün kü harbin ilânından sonra Türkiye en ziyade münasebette bulunduğu Alman piyasası İle alâkasını kesn ti, maamafih bu alâkanın kesilmesi, "Türkiye piyasasında hiç bir sarsıntı vücuda getirmemiştir. Halbuki bunun aksini iddia edenler vardır, Bu iddia- yı daha ziyade Alman propaganda na atfetmek lâzımdır Tü kiye piyasası, İngiliz ve Fran- yapmak hususunda a göstermiştir. Bilhas- mad- büyük bir ali sa demir, madeni Türkiye i İtiraf etmek lâzımdır ki, İngiltere arasında birdenbire geniş i münasebet başlamamıştır. B nun böyle olmasındaki sebebi, İogiliz yasasındaki husuşiyetlere atfetmek Alâ kanan tine göre, İngiliz firmalarının Türk münasebetlerini ogenişlet- zamana muhtaçtır. Bu nda Türk firmalarının İngiliz firmalarına nad telkin et- n lâzımdır. Bu tarzda münasebet tecessüs etliklen sonra, Türkiye piya sasile İngiliz piyasası arasında esaslı bir surelte ve hiç bir zaman fasıla uğramak ihtimali olm; lyaraktır, Paris ve Londra müzak releri, bu işlerin başlamas bir dö nüm yeri teşkil edecektir Paris ve Londra anlaşması da büyük bir alâka uş Türkiye İle İngiltere arasında oranlı bir surette ticari münasebetlerin süsü için, ihracat firmalarımızın bir | ariya gelerek birlikler yapması, ucuz | ve standardize mal ihraç etmesi de bir zarurettir. Ticaret Vekâleti, bu zarureti hisset- tiği için, gerek ihracat ve gerekse it- halât işlerini bir teşkilâta bağlamak- tadır, Ticaret Vekâleti teşkilâtlandır- ma umum müdürü B. Servet, Türki- yenin ticaret hayatında bir dönüm yeri teşkil edecek olan bü vazifeyi Üzerine ainıştır. Şimdiye kadar otu- 2a yakın birlik ve Mmited şirket te- şekkül etmistir. işle, İhracat maddelerimizin | vaziyeti Son günlerde kuru meyva üzerine satışlar artmışlır. İngillere, kendi hesabına 17. şilinden üzüm, bundan başka fındık ve tütün de satın almak- tadır. Diğer taraftan fındık ihracatı ufak partiler halinde mühtelif mem- leketlere sevkedilmektedir. Bunların başında Fransa bulunmaktadır. Ro- manya, İtalya, Yugoslavya, Yuna- nistan ikinci derecede gelmektedir. Tütün satışları hararetle devam etmektedir. Somsunda en büyük alı- Glar, Amerikan kumpanyalarıdır. İtalyan rejisi namına bir grupun ge Haftalık piyasa 13 Kânunusani 1946 saa İngiliz - Fransız mali ve ticari ve ihracat vaziyeti leceğinden bahsedilmektedir. ristan da geçen seneye nazarı miktarda tütün almaktadır, Roman yadan da tütün üzerine taleble maktadır. Şim memleke tütün üzerine, geçen set daha uz taleb vardır. Alâ lerin kanaatine göre, bu sene wem- Jeketimizde #tok olarak tütün k yacaktır, Dokuma ham maddelerine gelin; pamuk ihracatı imkânsız bir girmiştir. Yalnız Karadeniz yolu ile Romanyaya pamuk sevketmek Fakat” Roma al kadar tacir. kündür törierin iddiasına göre di muk satmak doğru değildir gece ve gündüz çalışan pamuklu bez endüstrisinin geçen seneden Zivâde pamuğa ihtiyacı vardır, Beynelmilel vaziyetteki lü vül üzerine, dışardan pamuklu bez ifha- lâtı azalmıştır. Nitekim geçenlerde Fransa ve İtalyadan gelen ma racılar, istedikleri kadar bez alamamtışlardır, Bu vaziye vuku işe iniz sında piyasanın ihtiyac Da bez fabrikalarının temin etmesi çe rektir. Halbuki geçen Scne disardan pamuklu bez geldiği k fabrikain- rımız piyasa taleblerine göre islihral yapmaktaydı. Acaba bu mütülönlar nda, pamuk il elmek veyahut menetmek ic: mi? Bu bir meseledir. Biz bu hu: a kati hükmü, alâkadar müteha lara bırakıyoruz. Diğer taraftan, yapağı ve tiftik için de ayni mesele mevcuttur. Fabrika. törler yağı ihracatına taraftar de- gildir. İhracat tacirleri ise bu fikre itiraz etmektedirler. Şayel yapağı ihraç edilirse fabrikalar, pahalı yapa. ğı satın almak mecburiyetinde Kâla- caklardır, Mesele yalnız bundan iba- ret midir? Yoksa yapağı ihraç etmek- te bir mahzur yok mudur? Bu da tet- kik edilecek bir mevzudur. İthalât maddele vaziyeti Son günlerde zelzele mıntakasında- ki ihtiyaçları temin maksadile, disar- dan kereste, cam, çivi ithaldlı ârt maktadır. İlhalât tacirleri bu nevi mallar üzerine, taleblerin artacağını bildiği için, bu mallara karşı sipariş- lerini artırmıştır. Türkiye - İtalya arasındaki ticari münasebetlerin gün geçtikçe artmâm üzerine, İtalyadan ithalât miktarı artmaktadır, Gelen eşyanın çoğunu, pamuklu bez, hattâ müstemleke eş-- yâsı teşkil etmektedir. Amerikadân demir beklenmektedir. Bu ayın ortalarında Amerikadan pi- yasanın ilk yaptığı siparişler gele cektir. Deri ifhalâtı da başlamıştır. Geçen. lerde yazdığımız gibi deri için tahsis edilen 70 bin ingiliz lirası akreditif muamelesi bu ihtiyaca Kâfi gelme- miştir, Deri ithalâtçıları bu hususta Ticaret Vekâletine müracaata bulu- muşlardır. Hüseyin Avni Felâketzedelere giyecek Eminönü Halkevinde Milli yardım komitesi dikiş atelyelerinde felâketze- delere giyecek ve çamaşır hazırlanmasına devam eğiliyor, Yukarığaki resimde Vali ve Belediye reisi B. LâHi Kırdar eşi biçki biçerken görünüyor,

Bu sayıdan diğer sayfalar: