15 Ocak 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

15 Ocak 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EŞ ii Hor ay başı çakır çakır on beş, yin kaba koyup âfiyetle lıkır'lıkır iç... (Tarhana çorbası) nm midevtliği, şifalığı, bilhassa kışın gövdeyi sıcak tutuşu kimce mücerrep değil? Gelge- lelim her tarhana, hele Karamanlı bakkal çakkallarmki mutfağa sokul- maz, bedava verseler alınmazdı. Zira katıksız. unla, taze: yoğurtla; biraz da halis et suyile - yani eşek m8 şek etininkinden değil - temiz pâk avuçlarda ufalanmış, sakız gibi çan şaflara serilip kurutulmuş idüğüne kanaat şart. Bunun için de en önce, (kendi: olcağızımla yaptım) diyerek satan köylü kadının kirli kukla, illeti. killetli. olmadığına bakılır, göz tutar sa, alınırdı. En makbulü Tekirdağlı'larınki; pi girilmesi de kolay: 'Tarhanayı Kaynar suda karıştır kar rştir; saleb gibi olunen kâseye bo- şalt; mis gibi Trabzon yağını kırma biberle yakıp üzerine dök, yağda kav- rulmuş ekmekcikleri de boca; kaşık» la babam Kaşıkla... nıp et suyuna atılmış ve unun koku- su çıkıncaya kadar kaynamış olacak. Üstünde gene tarfınna misiilâ azgın Edi çorbası) için mutlaka iş korplit balığı lâzım. Melüm a o hay- van dokuz canlı, sırtındaki bilmem hangi sivrisi de zehirli zaf zehirlidir. Maazallah bir çarptı mı değdiği yer Hut dağı, acısına da meded. Allah. Netameli Kemiği behemehal balık” Bununla beraber yapılışını seyret, işten bile değil. İskorpitler bol soğan, havuç, kereviz kökü, maydanoz, di- Ulm; dilim limonle birlikte iyice pişip etleri dağıldıktan sonra kılçıkları alı- nacak. Tahta kaşıkla ezilip aşure ha- ini bulunca isteyen biraz şarap sir kesi de kalsın... de kolay vw kolay: Kıvırcığın kol ve bud tarafından Jopik lopik parçalı azbuçuk söğüş haline getirildi mi, ar dından tavadaki sadeyağdan börttüs rüldü mü; koy birkenara... Tavada soğanı pembelet, tencere deki et suyuna etlerle beraber at; iki üç tutam da tarçin, bir taşım kaynm- an.. Beyazıd sergisindeki Baharatçı ba. barın tarçinli Acem fondanı mısın ey mübarek? (Tatlı yahni) kurban bayramlar nns mahsus. Tatlı su frengi geçi nenler, oalgfrangalığa (o yeltenenler (Ööö, et reçeli olurmu?) diye İstedik» leri kadar züppetik taslasın. Bütün İstanbul halkı bu nemeye bayılır, sanki (kırmızı), (kudret narı), (kan, toron yağı) kabilinden ilaçmış gibi bii e nedi Eski günlerde MEŞHUR Y E VER | küçük kavanozlarda senesine kadâr | saklıyanları olurdu. İ Bunda da koçun incik kemikli | tarafları lâzım... İki parmak suda ve hafif ateşte gevşediler mi içine bir | okla pekmez; yüz dirttem de kuru kayısı... Helvahanede, harlı ocakta lâukal dört beş saat durup etler akik ren- ginde ağdalaşmağa başlaymez indir aşağı; sahana aktarma edip parmak Irımı dâldir daldir; ye. Lokma Jokma ekmekleri ban; şişsin, yut... (Sarmısaklı yahni) de kurtan bay- ramlık. Bildiğimiz yahnilerden farkı, içindeki (lâyumd velâ yuhsa) baş baş sarımsakla Kimyon... Hep (Tırhalh, birhalli) olmakla be- raber sömürmüşlerin avurdlarında sğ- züm yabana raylhayı bastırsın diye kâranfl!, kakule, sensen... (Estağfirullah!) lar savararak gek sin karşılıklı teftikler. Aşağı tabaka larda da (Abdullah pasa kızım verdi almadim), (getirin Kuzma kürekle ri)r. (Miras yedi kebabı). meşhur Vele- fendi'den bergüzarmış. Bildiğimiz şiş kebabının tetümmatlısı... Şişlere bir et, bir böbrek, bir domates, bireci- ger, bir yağ, bir yürek dizilecek. Karaman çifliği, Kayışdağı, Alem dağı soyranlarma avenesi ve çalğı çağanaslle çıkan miras yedi kılıklılar hiç eksik etmezlerdi (Tüluş kebabıy ortayâ konunca yusyuvarlak bir hamur; des, yağlı balli Kohapla pıtrak. Etler gayet çok mikdürda, talaş gibi ince ince soğanla pişirilip bohca gibi yufkaya sarılinış ve beş on daki- ka gene kendi suyile fokurdamış... Göbeklilerin dilinden Hiç cüda de Zildir.. Bu sadedde de alçı maşçı ba, şılara yanaşma Muhacirtikten gek me; sütnine çirak çıkmış aliretlik gibiler sıvansın da talaş kebabının ne idüğünü gör. (Kirde: köftesi) nin can noktası, kırırcığı, dağlic: geç, mutlaka dans kıymasından olması. Baş külfeti de o mifbareği bulmak Için tâ Balikpa- zarına, Gulataya kadar taban tepmek mecburiyeti. Zira mahalle kasapla rmdâ râya harcıdir diye dananın, sığırın habbesini arama. Kötteler hayli soğan ve kimyonla yoğurulduktan ve tel dolabın rafinde bir gece yalısı misafir edildikten son» ra gayet küllü ateşe konacak... Le zizlikte Kayserinin sucuğu musun behiey kâtir?... Kasım girdikten sonra sırtsırta ya» tırılmış çifte hindi dolmusna ne bu- yurulur? Fakat ol hindilerin şarta, şurtu var. Ne: Kabaramazam Kel (htm lere ve isliklara Kılını kıpırdâtmı- yan, kabarmadan bezmiş kart baba. lar olacak; ne de kıptiler önünde so- kak sokak sürten, bir deri bir ke- mikler, En aşağı bir hafta evde beslenmiş, yediği içtiği müzahrafattan pâklen- miş olmaları elzem. Kümesin genişçe ise tekten başlıyarak, artlıra arttıra, 40 günde minnaxık cevizlerden yut turabildiysen ne mutlu... MEKLER Annen güzel, sen çirkin | AKŞAM büyükleri yelpazelik alıkonduktan sonra otursun ocağa, Kıvamını bur lunca yağda nar gibi. kızarsınlar. Öbür taralla ciğerleri, yürekleri, ka- tıları da fıslık üzümle kavrulsun. Üş- tüne suyu, ardından pirinci... Pilâv tane tane olunca içlerine tık bas, tep- siye al ve kolları syn... (Çerkes tavuğu )nunhaliş muhlişi kul cinsi bir hatunun veya emekdar bir Çerkes kalfanın kârıydı. Konu komşulardan: (Ben şöyle ustasıyım, böyle mahiriyim) diyenlerin lâfları bir kulağından girsin, öbüründen çık- Güya bunun yapılışında da biraz teferrüat varsa da zorluk yok; fesmma asıl erbabınınköni: tenavtil edenler aradaki farkı görürlerdi. Hindi yahut tavuk iyice piştikten sonra Kemikleri ayıklanıp yayvan ta bağa konuyor. Ceviz Havanda döğü- | lüp, kırmızı toz biber katılıp; Yilbend- de sıkıla sıkıla yağı çıkarılıyor. Po- salar tabaktakinin üstüne, etrafına yayıldı mm; kınlcık şurubu levnindeki ceviz yağı gezdiriliyor Kimler teşnesi değildi ki? En uka- A Küçük hammlar; piyano ustası müdâmlar, o enslitilris madaman- galar, gündelikçi modistralar ağızlar rını şapırdatar şapırdata yerlerdi. Ceddi gibi alaycr ve nüktecilerden * Keçecizade İzzet Yund paşanın Fran. sız dilinde yazdığı bir kitabında söy» Je bir fikra geçer Frenk alibaplarındân birini alatur. ka yemeğe davet etmiş. O baron veya marki cenaplırı Çerkes tavuğuna bayılıp takınmış' ükınmış; vakit gel Paşa ertesi: güm Beyoğlu caddesin- de sinyora raslayınca ne görsün?. Beti benzi; biik, gözleri kuyuda, Ne yamolslarla yürüyor. Mösyöcağız' de- mez mi ki: — Aman dostum, balim harap. O enfes tavuğunuz bu gece canıma okudu. Göğsümün üstünde sanki Kuyruklu. bir piyano; Barsaklarımda da şömine; korkulu rüyalarla, Kâbus larla sabaha Kadar kıvrandım... Sermed Muhtar Alus (Yemek bahsinin sonu gelecek yazıda) «Yavruma ne Bediye vereceğim.» diye artık düşünmeyiniz. seçebileceğiniz güzel hediyeler Çocuklara Coğrafya kıraatleri Yazan: Faik Sabri Duran 509 kuruş Tarih Öğreniyorum Yazan: Ahmet Refik MEŞRUTİYETTE SARAY ve BABIALI Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur, Tefrika No. 1358 Babıâli diplomatlığının garip bir nümunesi - 15 Kânunusani 1940 İttihad: ve Terakki aleyhinde şiddetli neşriyat Şürayı saltanat harbe devams ka tar vermiştir! Sözile celseyi tatil eylemişti. İçtimada. harbe devâmın daha bü yük felâketler celbedeceği reyini be- yan eylemiş olan Cemil paşa meclis dağıldığı sırada Noradonkiyan efen- diye: — Efendi Bu harbin en büyük Diye imal sözlerle tâ'n etmiş, Noradonkiyan efendi de benzi sapsa- ri olduğu Halde ve tek bir kelime söy- lemiyerek Cemil paşanın yanından uzaklaşmıştı. Noradonkiyan efendiye bu yolda ta'netmesine Cemil paşa şu sebebi gösteriyor: Kayınpederi Şeyhislâm Cemaleddin eföndi evvelce harp ilimmna taraftar değil iken Noradonkiyan efendi Her Vükelâ içtimamda: — Harpten içtinap kabil değildir diyorsam inanınız efendim! Diyerek: arkadaşlarını muharebeye girmek üzere karar almağa sevk ve teşvik ede, ede nihayet Cemaledüln efendiyi de bu cihete imale eylemişti. Cemaleddin efendi muharebe felâket- lerinin tevali eylediğini görmekten mütevellid teessür içinde: — Ah, o Hariciye Nazırı Nöradon- xiyan, ahi Diye Noradonkiyanın sözlerine ka- pılmış olmaktan duyduğu acı neda- meti izhar eylerdi. Noradonkiyanın siyasi liyakatini takdir edenlerden olan ve Büyük Ka» binede dahil bulunan eski Sadrazam Hüseyin Hilmi paşa, ahvalin dahilde, harete aldığı fena Tengi görerek VO. kelâ hevetinin mesuliyetine daha zi. yade iştirakten mücanebetle kendisi- ni Viyanaya büyük elçi tayin ettir. mişti, Oradan Nöye Fraye Prese gazetesi» nin siyasi makalelerini şifre telgraf. namelerle Babıâliye yazar, Noradon- kiyan efendi de bunları Vükelâ Mec- Msinde uzun, uzun okur, güya bu su retle siyasi durum hakkında arka daşlarını tenvir etmek isterdi. Dahiliye Nazırı Reşid bey bu hal- Jeri çekemiyor, bu yolda «tenevvür» Ga lüzumsuzluğunu arkadaşlarına an Jatmak kabil olmamasından sikli. yordu. Kapriyel efendi, Balkan konferan- sına murahhas olarak Londraya git- mek istiyordu. Reşid bey buna mu- halefet eder; Kapriyel efendi kızar; çantasını alıp Meclisi terkeder. Sadrazam Kâmli paşa (18'zilka'de 1330 - 14 safer 1331 dördüncü defa) ses çıkarmaz. Meclis dağılınca Hata rmı tatyip için Noradonkiyan efen- diye Hariciye ricalinden Kigis Muzü- rs beyi gönderir. 'Kapriyel efendi, hasta hal ve tav. rile, Muzürüs beyi kabul eder ve kat- iyen istifa edeceğini söyler. Muzürüs bey de Kapriyel efendiyi hiç sevmezdi: — Fikriniz pek musiptir. Sizin gi- bi kemalâtlı bir zat için bu vaziyeti kalmak haysiyete dokunur! Diye makâmında kalırsa, haysiyet- siz bir adam telâkki edileceğini iş rab eder! Artık Kapriyel efendinin kabineden çekileceği muliakkak sddediliyordu. Ancak o hiçbir şey olmamış gibi er tesi günü VükelA Meclisine geldii Babıâlide diplomatlığın ve diplomat- ların bü türtüstü de vardı! Babıâli baskını ve Nâzım paşanın katli Hürriyet ve İtilâfcılarla İttihad ve Terakkinin sair muhalifleri Balkan. Uularn önden vurmakta olduklan hükümeti yıkmak için İttihateıların da arkadan vurmak istediklerini, ba maksadla orduyu ve payitaht halkını zehirledilkerini iddia ediyorlardı İttihad ve Terakki muhaliflerin. den B. Ahmed Bedevinin hususi not larında yazdığına göret (İttihad ve Terakki Hderi Talât beyin Balkan harbinde gönüllü olar rak girdiği kıtada askeri hükümet ve harp alyihe teşvik ettiği şayi ol mustu, ; Nâzım paşanın yaveri Nafiz bey dava vekili Fuad Şükrü beyin ya nında Ahmed Bedeviye Talât beyin katli lüzumundan bahsetmişti. Kan dökmekten değil, et bile yemekten içlinap eden Sabahaddin beyin dos- tu olan Ahmed Bedevi: — Kan dökmek yok! Diyerek bu fikri cerhetmişti. Na- fiz beyin tasavvuru 'İstanbuldar bu lunan Şerif paşaya öm anlatildi. O daş — İttihatçıların takip eltikleri yo- la gitmiyelim. Onların halasına düş- müiyelimi Diye böyle bir teşebbüse muvafa- kat göstermedi. Halbuki sonma Te lât bey fedayiler vasıtasile o Pariste Şerif paşayı öldürtmeğe kıyam etmiş- tir.) Bu sırada İttihad ve Terakki aley- hindeki neşriyat ve cemiyet muhalif lerince beslenmekte olan o husumet #sikasile yapılan ithamlar hakkmda bir fikir vermek üzere (zamanın si- | yaha boyadığı ikinci kırmızı kitap) unvanlı risaleden Ali Kemal bey'in şu satırlarım alacağız: İllihmd ve Terakki bir daha ikti- dar mevkiine gelirse bu memleket Ankısama uğrar. Arnavutluk, ordu bütün teheyyüclerile göz önüne (e celli ederken bu hakikat iki kere iki dört eder gibi aşikârdır. Fakat böy- le bir endişe İttihad ve Terakkiyi asla yıldırmaz; asla azminden çe virmez. Maziyi kalealmayız; almağa dı hacet görmeyiz. Ancak bugün bu ce- miyet esasen gizli bir kütledir ki bir kaç ferdi ellerile tedvir olümuyor, sırf hususi maksadlara hâdim bulu- nuyor. Vatan, Osmanlılık, Türklük hep o maksuda ermek için vasıtalar- dan ibarettir. Cemiyetin bütün kararlarını o gizli kütle verir; Mer meselede hareket düsturunu. o tayin eder. Cemiyetin küçük, büyük bütün efradi bu hü kümlere: boyun eğmeğe- mecburdur. Çünkü sırf bu şart ile yeminler ede. rekten bu zümreye dahil olmuşlardır. Meselâ cemiyet bir Hasan Fehmi yi, bir Zekiyi, bir Samimi gaddarana itiâr ettirir; cemiyet erkânı bu vah- şete karşı ister istemez süküt eder- ler; cemiyet Kâmil paşayı devirir. Yine böyledir, Hasılı cemiyet mem- leketi altüst eder; hep böyle olur. Bugün o gizli kütle hükümeti dü- şürmek için gizli, gizli her çareye baş vuruyor. (Koçana) vesuir yerler. deki mühlik hâdiseleri tevlid eden odur; hatta Anadoluyu yine o çeşid müfsidane tahrikler ile iğtişaşa dü şüren odur. Odur Ki ne suretle olur. sa olsun bu memlekette bir fesad da- ha: çıkarmağa, bu fırsattan dn istifa» de ile bu saf halkı bir. kere dahg al- datmağa var kuvvetile çabalar. Cemiyet alttan alta böyle çalış makla beraber diğer cihetten maruf vasıtalarile, gazelelerile, adamlarile hükümeti insafsızca bühtanlara bo- gar; Katta Amavutlukta kan dök- meğe sizin sebebiyet verdiğinizi söy- lemek Hayasızlığına kadar cüret ey- ler, Yalancılığın, fezabatin bu dere cesine Insanın izan veleh getirir; en sönük bir viodan bile nefret eder. O gizli kütle öğle vicdan, insaf, irfan gibi kayıtlara ebemmiyet vermez; meramına vusul için her denaeti ieti- kâp eder. Bğer İttihad cemiyeti cidden tarih- ten Korkar, vicdandan biraz tahaşt var kuvyetile tevlide azmeylemez; bu mülkü bu perişanlık haline. at- mazdı. Bugün «heyeti inhisariyeye» düşen şey artık millete bir nefes huzuru ol- sun kıskanmamak, hiçolmazsa bu bedbaht vatanı hâlâ benimsememek- tir. Milletin ekseriyetinin meclisi me busanı feshettirmek azminde bulun.

Bu sayıdan diğer sayfalar: