4 Şubat 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

4 Şubat 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 Şubat 1940 AKŞAMDAN AKŞAMA Hususi teşebbüsle bir akademi yapılamaz mı? Tiyatro hakkındaki yazılarını sene- lerdenberi dalma istifadeyle okudu. umuz Selâmi İzzet Sedes, sütunum- Ha neşredilmek üzere bana aşağıki mektubu yollamış. Düşüncesini ken- di iyi anlattığı için benim üzerinde durmama hacet yok. Ancak, baska bir mevzua dikkati celbcanel 'stiyo- rum: Diğer bazı kalem erbabı gibi, Selâ- mi Sedes de, ecnebi has imlâları telâf- fuzlarına göre yazıyor. Halbuki kari- lerim, ekseriyet gibi benim de, asli #mlâya uyduğuma dikkat etmişlerdir. Matbuat mensuplarından bazılarının bir türlü, bazılarının başka türlü usul kullanmaları kadar kültürde anarşi doğuran bir şey tasavvur edilemez. Bilhassa ki yeni harflerin on ikinci yılındayız. Bunun gibi henüz halledi- Jememiş nice meselelerimiz var. Bek- İediğimiz nedir? Her geçen gün elbet- te ki ziyandır. Harsimizin erkânıhar- biyciumumiyesi hevinden resmi bir teşkilât yoksa, bari sekiz on yüksek münevver kendi inisyativlerile bir araya gelerek muhtelif münazlünfih davalara dair manifest neşretseler... Bu müstakbel akademimize de baş- langıç teşkil ederdi. Devlet kanalile fasledilemiyen bu | davayı ferdi teşebbüsle neticelendir- meklen büşka yol kalmamıştır. Aka» demilerin esası, zaten dünyanın her yerinde hususi şekilde başlamış de- Zil midir? (Vâ - Nü) Tiyatro hakkında <Vâ-Nü) ya mektup Azizim Vâ - Nü; Son zamanlarda «Tan» gazetesinde tiyatro meraklısı bir zat tenkidler ya- ıyor, Bu arada «Tenkidi tenkida ser- Jâvhası altında iki buçuk sütun yazı yazarak, benim, Şehir Tiyatrosunda temsil edilmekte olan «O kadın» hak- kındaki yazımı kalemine dolayıp beni hurpalamak istedi. Bu iki buçuk sütun yazının cevaba değer ancak bir nok- tasını buldum. Bu noktayı da uzun uzadıya tavzih etmiyeceğim için, şu imektubuma sütununun altında ufak bir yer vermeni rica eder, gözlerin. den öperim: — «O kadın» hakkında yazdığım tenkid yazısına şöyle başlamıştım; «17 nci asırda Fransada tiyatro de mek, bol kahkaha demekti; tam bir asır halk gülmek için salaşların önü- he koştu ve bu zevk 18 inci asrada intikal etti» Tiyatro meraklısı zat, mal bulmuş mağrıbi gibi bu sözümü yakalamış: «Malâm olduğu üzere 17 nci asra 14 üncü Lui asrı denilir... Bu asrın ti- yatrosunda kahkahadan daha başka şeylerin de fazlasile mevcud olduğu- nu tarih kaydediyor... Badema kah- kaha asrı denilmesi lâzımgölen bu asırda yetişen meşahiri anlamak için uzun uzadıya kütüphanelerin tozlu raflarını kurcalamağa da lüzum yok- fur. Masanın üzerinde duran bir «Larus» diksiyoneri bulunabilen her yazıcı orada kolayca Korney gibi, Ra- $in gibi, Bualo gibi kahkaha mubar- rirlerini bulur» diyerek bıyık altından gülüyor. Tiyatro meraklısı zata evvelâ şunu söyliyeyim ki: 17 nci asırda Fransanın! tiyatro cereyanlarını «Larus» tan öğ- a sn yoktur. 17 aci asır, yani orneyin, Rasinin (yetişti; M4 üncü Lui asrı Fransanın li Asrı, panayırlarda salaş asrı, salaşlar. da vodyil ve fars asrıdır. 14 üncü Lut asrında mantar gibi vodvil ve fars muharriri yetişmiştir. Tam bir asır, Korneyin, Rasinin muvaffakiyetler. ne rağmen, halk vodvillere, farslara akın etmiştir. Bavyerâ prensesi An - Kristin - Viktuarın teşvikile tiyatro- | yu himaye eden 14 üncü Lul bu zevki baltalıyamamış, kahkaha 18 inci asra ! İntikal etmiştir. 17 nei asrın, yani 14 üncü Lui asrının tiyatroda kahka- ha asrı olduğuna bizzat Molyer, fars müellifi ve adaptasyoncusu ulan Molyer en kuvvetli delilidir. 18 inci asırda Fransada trajedi ik hemen hemen tamamile iflâs etmiştir denilebilir, Lesaj 18 inci asırda kah- kahanın timsali olmuştur. AKŞAM Soğukhava depoları teftiş edildi Gıda maddelerini bozulmadan muhafaza etmek için depolarda bazı ıslahat yapılması kararlaştırıldı Şehrimizin muhtelif semtlerindeki soğur hava depoları evvelce ayrı ayrı müesseselyr ve kimseler tarafından inşa edildiği için bunların vasıfları ve haiz oldukları şartlar da birbirine uygun değildir. Bilhassa s0- gukhava depolarında bulunmasi lizımge- göre ayrı ayrı hücreler bulunması icap et- Uğ! halde soğukhava depolarında bu hüs- Boğukhava depoları bilhassa Tahtaka- le, Tütün gümrüğü, Birkeci, Pındıklıda du Yunuyor. Alelümum peynirler, sucuklar ve etler gibi kaşarlar, balıklar, çabuk bozulmağı alinin Ankarada göreceği işler Eminönü - Unkapanı tefsilât plânını tasdik ettirecek Ankarada meşgul olacağı işler sırasına Vali B. Lütfi Kırdarın şehrin imarma ald plânlardan bir kısmını tasdik ettireceğini yazmıştık, Belediye, şehrin imarı faali- yeti arasında bühassa Eminönü (ie Unk« panı arasındaki sahanın İmarına ehe» miyet verdiğinden B. Prost tarafından ha zırlanan tafsilât plânı da tasdik ettirtis. cektir. Bu plân bu sahada yapılacak istim- Tik işleri için bir onas teşkil edecektir. Ba piânlar, mabahçe Gazhanesinderi bir kisim daha ifraz edilmesi zarari görüldüğünden Val bu imesele ile de meşgul alacaktır. vilâyet pasif koruma komisyonu din vali muavini B. Halük Pepsinin reisliği al- tında ve emniyet müdürü B. Muzaffer Akalının iştirakile toplanmış- tır. Dünkü toplantıda pasif koruma İşie- zelvole manifaturalar Hükümetin yaptığı fedakâr- lığa rağmen henüz tacirler tarafından alınmadı Mıntaka ticaret müdürlüğü, gümrükler baş müdürlüğünden gümrüklerde ne kadar zelovole kumaş bulunduğunun bildirilmesi - ni riça etmiştir. Baş müdürlük bir liste ha- sırlıyarak dün öğle üzeri ticaret müdürlüğü- me göndermişlir. Bu listeye göre gümrük” lerde, sahipleri olduğu halde ithal edilme- yen Alman meneşeli zelvole manifatura ay- Yaşının yekünu 31 bin küsür kilodur. Tica- rel vekâleti, bir defaya, mahsus olmak üzo- re bu gibi manifatura eşyasının pamuklu mensuca$ larifesi üzerinden memlekete Jt- halini kararlaştırımatı. Bu malların ithali, manifatura piyasasında fiat düşüklüğü tov« 1d edecekti, Hükümetin, gümrük resminden fedakârlX yaparak manllatura piyasasın- da, alıcının lehinde bir ucuzluk havası ya- ratması kararı, bütün majların ithal edu. memesinden dolayı maslesef umulan neti- ceyl vermemiştir. Ticaret müdürlüğü, mal sahiplerine müracaat ederek mallarını güm. rüklerden niçin çekmediğini soracaktır Vazife kurbanı itfaiye erleri Üsküdarda Şaşkınbakkalda devrilen faliye molopompu iKi itfalye erinin birbiri. ni müteakib ölümüne sebep olmuştu. Haş- tanede kalan oFeyzullahın sıhhi vaziyodi henüz vehametini muhafaza etmektedir. Diğer yaralı Mustafa çavuş da asabi bu'ı- rana tutulduğu cihetle dün Nümuhe haş- tanesinden alınarak Bakırköy emrazı akli- ye hastanesine nâkledilmiştir. sanati», «Tiyatro konuşmaları», «Ti- yatroya dair», «Korney ve Rasins ad- h eserlerimle 1935 te İstanbul Şehir Tiyatrosu mecmuasının 55 - 56 - 57 - 58 sayılı nüshalarındaki «18 inci yüz- yılda Fransız tiyatrosu» adlı seri ma- kalelerimde bu bahisler uzun uzadıya teşrih ve izah edilmiştir. «Tan» da yazı yazmağa başlıyan tiyatro meraklısı zatın «Larus» hari. cine doğru ihtisasını genişletmesini ederim: Hem kendisi hem için has müsald yiyecek maddelerinin hüsnü mu- hafazasını temin edecek bu depoların ted- kikine lüzum görülmüştür. Bu maksdlh dün belediye fon müdürü B. Nuri, sıhhiya müdürü B, Osman Said, baylar müdürü B. Esad ve iktisad müdürü B. Saffetten mü. rekkep bir heyet şehrin muhtelif yerle- rindeki soğukhava depolarını tedkik ede- rek bunların tesisatındaki bozuk ve nok- san tarafları tedkik etmişler, ıslaha muh- taç olan kısımlarını tesbit eylemişlerdir. Şehrin muhtelif semtlerinde bulunan bu depolardan başka bir de Bomonti bira fabrikasının soğukhava deposu vardır. Fakat fabrika şimdi muattal bir halde »- duğundan diğer soğukhava depolarından daha muntazam tesisata malik olan bu Karilerimizin mektupları Balık yağı fiatleri neden biribirini tutmuyor? Şişliden bir karlimiz yazıyor? Balık yağının Norveçya cinsleri bir olmakla beraber tnuhtelif flatlerle va- tılmaktadır. Bundan on gün evvel Beyoğlunda bir sezaneden bir kiloluk şişeyi 125 kuruşa almıştım. Bugün ay- ni eczaneye gittim 155 kuruştan aşağı vermediler, Sonra dolaştım, Taksimde bir eczaneden eyni şişeyi gene 125 kuruşa aldım. Bu balık yağı meselesi mühimdir. Zira birçok hastalıklı, zayıf Insanlar için alınması mecburi olmuştur. Dok- tor tavsiye edince almak zaruridir. Ba- uk yağı flatlerinin keyfe göre arttı- rılmaması için şişelerin üzerindeki oti- kete mikdari ve fiati yazılsa iyi ola” cakur, Zira memleketimizde her şey bulunduğu Bibi balık yağına da kıtlık gelmemiştir. Eğrikapıda başıboş köpekler var Eğrikapıda oturan bir karilmiz ya- yor: Bu #emife Ayvazefendi sokağı deni- Jen bir yerde bir duvar kovuğu içine saklanan yedi tane kadar büyük 80- Ecçeniere mütemadiyen saldırmaktadır. Bu saat- lerde oradan geçmek cidden çok teh- keli bir hal slmıştır. Belediye temiz- Mk işleri müdürünün himmetini bek- leriz, NG, Jtalyadan kâğıt gelmeğe başladı Türk - İtalyan ticaret müza- kereleri haftaya bitiyor İtalyadan şehrimize mühim miktarda kâ gd gelmeğe başlamıştır. Bu küğıdlar ara- sında gazete ve kitap tabılarında kullanı- Jan cinslerden tutun da her nevi ambalâj kâğıdı cinsleri de vardır. İtalyan kâğıd sa- Bayii, bir müddet eryel, ancak kendi dahi- 4 ihtiyaçlarına yetecek kadar kâğıd imaj et tiğinden yapılan siparişler kabul edilme- mişti, İtalyan hükümeti son aldığı bir ka- rarla, kâğıd sanayiinin randımanını ariti- Tarak başta Türkiye olmak üzere diğer memleketlerden gelecek siparişlerin kabu- ünü temin etmiştir. İtalyadan kâğıd itha- line mukabil, İtalyaya sanayi için lâzım olan ham madde gönderilecektir. Romada core- yan etmekte olan ticaret müzakerelerinin de ünümüzdeki hafta içinde neticeleneceği haber almmıştır. Malüm olduğu üzere bu müzakereler, yeni Türk - İtalyan ticaret anlaşmasının akdi için olmayıp iki hükü- met arasında yeni tediye formülleri bul- mak için cereyan et Gazi köprüsü parkelerinin tamiri Gazi köprüsündeki parke tahtaların yerinden oynaması üzerine müteahhid ile Belediye arasındaki ihtilâf, mahkemece yapılan tesbiti delâll üzerine halledilmişti, Belediye, şimdi müteahhidin besabından kesilmek üzere purkelerin tamirine devam ediyor. Parkelerin yeniden yerinden oy- namasına meydan vermemek Üzere köp- rünün yanında mecra açılması muvafık görülmüştör, Bu suretle yağacak yağmur, bu meoralardan denize dökülecektir. Bun- dan başka tahta parkelerin Inbisatına im kârı vermek üzere parke tahtaların arasi bırakılacaktır kapalıdır. Maamafih bu da Tdi bir müsssese tararından iye: cektir. Soğukhava depolarını tedkik eden mü- dürler, salı günü bir içtima yaparak soğuk- hava depolarının ne suretle wlahı lâzım geleceğini kararlaşlıracaklardır. Şehrimizin gıda piyasasında satılan Yi- yocek maddeleri fenni şartları haiz soğuk- hava depolarında muhafaza edilemeğiğin- den kısa bir zamanda bozuluyorlar. Bun- dan hem tüccar, hem de halk mutazarır oluyor. Belediye, bunun önünü almak için soğukhava depolarını ıslaha karar verdi- Einden yapılacak ıslahata, bilhassa Du bakımdan ehemmiyet . . Belediye zabıtası . : talimatnamesi Gıda maddelerine ait hü- kümler kodekse göre değiştirilecek Bugünkü ihtiyaçları karşılamak üzere uzun tedkiklerden geçtikten sonra Umumi meclise verilen Belediye zabıtası tallınat- namesi, yakında mecilste müzakere edils- cektir. Belediyenin koyduğu hükümlerin tatbiki ve bilhassa halk ile Belediye ara- sındaki münasebetlerin tanzimi bakımın- dan ehemmiyetli olan bu talimatnamenin müzakeresi alâkayı celbedecek mahiyet:s kodeksine uygun olması lâzım geliyo”. Vekâletin hıfzıssıhha kanunu hükümlerine göre uzun senelerdenberi hazırladığı bu kodeks şürayı devlette tedkik ediliyor. B3- lediye, bu kodeksin esaslarını nazarı dik- kâte alarak Belediye zabıtası talimatna- mesinin gıda maddelerine ald hükümlerini tadi edecek ve bu suretle talimetname | Me kodeksin taaruz etmesine meydan ve- rilmiyecektir. Şeker çalan Hüseyin Bakırköyünde bir gekerci dükkânından bir kavanoz şeker çalan Hüseyin adında bi- vuran Mehmed Ali Hâkim huzurunda cürmünü tevile çalıştı İşinden çıkarılmasından hiddetlenerek Cümhuriyet matbaasında makine şefi Blüm- meri bıçakla yaralıyan işçi Mehmed Ali hakkında zabıta tahkikatı bitirilmiş, ar- Dun dün adliyeye teslim edilmiştir. Sultanahımed üçüncü sulh ceza mahke- mesinde sorguya çokilen Mehmed Ali va- kayı tevile çalışacak şunları anlatmıştır: — Cümhüriyet matbaasının makine dal- resinde geceleri çalışıyordum. Makine şefi Blümmer beni gündüz işine aldı. Matbaada bir gün ağir bir makineyi kaldırırken fıtık hastalığına uğradım. Cerrahpaşa hastaha- nesine gidip ameliyat oldum ve 1i gün ya8- tıktan sonra istirahat etmek üzere evime gönderdiler. Geçen ayın sonunda hastahane heyeti sıhhiyesi tarafından yapılan mua- yene neticesinde üç ay hafif hizmetlerde galışmam hakkında rapor verildi. Evvelki gün raporumla beraber tekrar Cümhuriyet matbaasına gittim. Müessess- de on beş İira elden ve on beş günlük de yevmiye olarak alacağım vardı, Makine şefi Biümmeri bahçede gördüm. Hem alacağı- Mmün verilmesini hem de tekrar beni işe al- masini rica ettim, Blümmer küfrederek be- ni kovdu. Matbea müdürünün yanına git- mek üzere merdivenden Çikarken tekrar yaruna sokulup yalvardım. Blümmer gene küfretti ve alıma bir yumruk vurarak beni yere yuvarladı. Sonra da üzerime çul. lanıp iki elle girtlağımı sıkmağa başladı. Yere düşünce başım yarılmıştı. Hem başım- daki yaranın hem de sıkılan gırtlağımın acısile kendimi kaybettim, bıçğa: çektim. Bundan sonra ne olduğunu bilmiyorum. Bir aralık Blümmer de ben de yaralı çia- rak yanyana yerde yatarken diğer işçiler gelip bizi yakaludılar, Bıçağımı çektiğimi hatırlıyorum, fakat Blümmeri yaraladığı- mun farkında değilim. Mahkeme, Mehined Alinin tevkifine karar vererek tevkifhanayı gönderdi, Narltan yüksak Hatlö skmül satan Bazi bakkallarin ekmekçi dükkânlarının narhdan fazla fistle ekmek sattıkları g4. pılan şikâyetlerden anlaşılmış, belediye reis muavini B. Lütfi Aksoy dün âkşam Nişantaşı ve Şişlide teftişler yapmıştır. Sa teftişleri neticesinde Şişlide iki dükkânın narhdan ekmek sattığını tesbit et- rr amman Bahife 3 İSTANBUL HAYATI Garip bir tehassür Sokaktan geçen otomobillerin sa- vurdukları çamur zifoslarına bakarak derin derin içini gekti: — Hasrete tahammül edemiyorum artık. Hele şu otomobilleri, arabaları gördükçe büsbütün içleniyorum. O kadar göreceğim geldi ki. her yerde gözlerim onu arıyor. İnşallah bu yaz ne yapıp yapacağım, Pendik tarafına . Hiç olmazsa birkaç ay doya doya onu görürüm de hasret üzüntüsünden kurtulurum. Sigarasını üst üste çekerek gözleri- Di tavana dikti, teessür içinde mırıl- danıyordu; — Onu ne kadar sevdiğimi şimdi anlıyorum. Hakikaten hasret acısı ta- hammül edilemiyecek hale geldi, O uzun kirpiklerini kırparak tatlı tatlı gözlerini süzüşü, dolgun kalçalarını oynatarak yürüyüşü gözümün önüne geldikçe dayanılmaz hasret acısile içim sızlıyor. Bir ahbup vasıtasile yeni tanıştığını zatin yana yükıla dertlenmesi beni de müteessir ediyor; fakat çiplak kafası- nı halkalıyan bembeyaz saçlarına bâ- kınca hayretimi gizliyemiyordum. Bu yıpranmış, zavallı gönülde hasret aci» ları burkulan aşkın kahramanı, fet tan civeleği kendi kendime tahay- yüle çalışırken, ihtiyar hasretzede hâ lâ sayıklar gibi mırıldanıyordu: — Senelerdenberi yüzünü göremi- yorum. $u Belediyeye ne kadar hid. detlensem hakkım var. O zavallıcık- tan ne istediler de buralardan uzak- laştırdılar bilmem ki... Benim de tessürüm artıyordu, Her halde biçare âşığın sevgilisi vak- tile İstanbul Belediyesinde memurdu, sonradan başka yere tayin ettiler, Me» ğer, insan bu yaşlan sonra da bu ka- dar kuvvetli bir aşk ateşine kapılır. mış. Demek ki: «İhtiyar olsam da göm lüm tazedir.» diyen zat pek doğru söy lemiş. Mırıldana, mırıldana sevgilisinin meziyetlerini sayarak hasretle içini çeken dostuma; — Vah, vah, dedim; her halde sizin bu kadar sevginize karşı o biraz lâ- kayd davranıyor. Aradan bu kadar zaman geçtiği halde bir defa gelip de hatırınızı sormaması vefasızlıktır. mek en büyük günahtır, Çok, hem çok vefalıdır, Her türlü ezaya, cefaya boyun eğer, hiçbir arzuya itiraz et mez. Vefakâr, kannatkâr, hürmetkâr bir zavallıdır. O ne sevimli şeydir. Ya» zın zümrüt çimenler arasında onun lâtif aşk teranelerini dinlemek ne zevkli şeydir... Hele o minimini, narim ayaklarını tıkırdata tıkırdata yürüyü şüne bayılırım, — Belli ki çok seviyordunuz, Bura» dan bir vazife ile mi gitti? Dedim, Kaşlarmı çattı: — Hayır efendim, hayır. Burada n& işler görmezdi ki?... Ve lâkin nefyet- tiler zavallıları, — Sebep?... Dudaklarında acı bir tebessüm be- lirdi, Kaşlarını çatarak mırıldandı; — Sebep mi?. Hiç... Zavallıların bütün kabahatleri merkep olmaların» dan ibaret, İstanbul içinde merkep dolaşırsa ayıp olurmuş. Bu yüzden biçareleri şehirden sürdüler, Cemal Refik Yeni halıkhane binası Hâl civarında ve Haliçte Unkapanı ile Eminönü arasındaki istim» lik sahasında Balıkhane binası da yıktie rlacağından yeni Balıkhane binasinin mevkiinin tayini için tedkikat yapılıyar- du. Bir vakitler Balıkhanenin Boğaziçinde veya Sarayburnu civarında yapılması dü- şünülmüştü, Son yapılan todkikata göre Balıkhanenin, HÂJ binusi münasebetle şehrin başlıca yi- yecek, içecek pazarı olacak Unkapanı ele varında bulunması muvafık görülmüştür. Yeni Balıkhane binası, sahilde açılacak büyük cadde üzerinde bulunacak, fakat balıkların kirli Haliç suyile temizlenme- mesi için ayrıca içinde Lerkos suyu besisam tu bulunacaktır. İki taksi çarpıştı Beyoğlunün geçmekle olan şöför Ahmodlaş idaresindeki otomobil ile şoför Mehmed Alle nin kullandığı taksi biribrilerile ÇAKpIŞIMIşe lar, her ikisi de hasara uğramıştır. Polis, suçluları yakalıyazax haklarında tahkikge

Bu sayıdan diğer sayfalar: