April 27, 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

April 27, 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 Nisan 1940 AKŞAMDAN AKŞAMA Karilerimden aldığım mektuplar Karilerimden aldığım mektupların hepsile alâkadar olurum; bunlara Ayrı ayrı cevaplar vermek isterim amma, maalesef bu arzumu yerine getirmek imkânını dalma bulamıyo- rum, sAkşamdan Akşama» sütunu saye- sinde, tanımadığım ve belki de öm- rümde asla yüz yüze gelmediğim ve &elmiyeceğim insanların gıyabi dost t yan sokai Yuğunu kazanmış olmak bana ne ka | | Tabini > maralı dükkânını David Mizrahi adında bir fırçasıya, geçen seneki kira bedelinden fazla fiatle kiralamak ve bunu da kon- İrnta yazmıyarak fasla parayı bono ile şeklinde göstermek suretile milli ko- runma kanununun 30 uncu maddesine mü- halif bareketin maznen yakalanan Dra- gomir Komandaref dün adliyeye teslim tedikleri şeyi, fırsatını bulup yapa- Mamış olmak da öylece teessürümü uyandırıyor. Kimbilir, ihmal ettiğimi Sanmaışlardır; kendilerini nasıl kırmı- Şımdır, İşte yine, bence pek kıymetli bu kabil mekfuplar birikmiş bulunu- Yor. İçlerinden İki tanesini — murah- has olarak — seçi 1 — Ruhi bir buhran Ayşe H. A. diye imzası yahut remzi olan bir genç kız; işlek ve ruhunun güzelliğini gösteren zarif hattile yazı- ları söylemiştir: Ben dükkân dani, Yine eski fiatle trata aydâ yirmi liraya kiraya verdiğimi yuzdım. Bu parayı da peşin almadığım hal- de konturatia, peşin olarak aldığımı kay- dettim. £ da bu kira bedellerini her s Davidden tahsil etmek üzere muhtelif tlerle on beş tane bonoya bağlayıp ndisinden bonoları aldım. Böyle yap- ın sebebi de, ben her sene Bul e n sınıfındayım. $ sınuflarırm iyi d bir eğlene Neden m ens bitik alim açılıyor Belediye istimlâk muame- lesine yakında başlıyor kimse anlamı- biran evvel ni böyle bir , Sinize çok teşekkür ederim, kızım. Hani yüzüp yüzüp de tam sahile gelince boğulan adamlar vardır; bazı gençler de tahsil eğip son sınıfa yak- aşır, Yumurta ihracı Bir vapur İngiltere için yumurta yükliyecek eat tacirleri, artık işi gevşetirler; onlara çok Acınır, Aman sakın böyle olmayın! bi mle! Bir irade hamlesi! Belki sıhhatinizde bir bozukluk var- dır. Kendinizi doktora gösterin. Belki Spor iyi gelir. Belki tahsil ideali ile Uygun düşecek diğer manevi bir ide- ale sarılmanız kurtarır. Hepsi- | Mİ —yukarıki sıra ile— tecrübe ediniz.| Manmatih şu da var: Bilhassa mü- nevver ve ruhen kuvvetli insanlar, “mürlerinin muhtelif çağında buh- ranlar geçirirler. İhtimal siz de böy- le bir devredesinizdir; dar bir boğaz- dan geçip de yepyeni bir manzara ile /» karşılaşır gibi yakında nikbin, güler Yüzlü, engin bir haleti ruhiyeye ka- Vuşacaksınız dün, teşki- nmışlardır. 'Top- a mikdarda gelen al karılanaçağı sizi müştür. Haber aldığımıza ORANA yükleyip £ yumurtalar yakında İngüte- gelecek ve sırf Bu vapura nmaktadır al- ve k- çok yumurtlarmış. Verilen malümata göre, İzmir kör- fezinin içi yarım kiloluklan 400 - 500 kiloluğa kadar irili ufaklı köpek balığı doludur. Bunların miktarı da artıyor. Balıkçılığa Her halde azim ve irnde!... Ve bun- lar sizde vardır; zira tahsilin o mer- te zaman geçtikçe mani oluyorlar. sine ulaşmanız kolay iş değil, 2 — İzmir koyundaki köpek balıkları âilekleri- lip lâzım gelen âletler tedarik edilir. se, hem İzmir körfezi bu muzır ba- İzmirli dostlarım da şa a liklardan kurtulur ve avcılık inkişaf Min arını istiyorlar. Mey Tic sına sütunumda ini olur, İzmirli dostlarım dikkati eelhediyorlar. ları var: Evvelâ şunun için ki, İzmir körfezi gibi müstesna bir karasuyu- muz köpek balığı içinde bırakılamâz! (Vâ - Nü) mektupların t Vekâleti, Amerikadan köpek b: talebi var, Bunun tedariki kabil mi?s) . «Nümune teda Tik edilip gönderilsin!» de bulunmuş, Şüphesiz hak- nektup yazmış tavsiyesinde balığının derisi, zımpara gi- n kullanılırmış. Eti de hususi fırm- arda uh haline getirilip tavuk yemi Yapılırmış. Kilosu piyasada 69 ku- "iŞ Glermiş. Bundan yiyen tavuklar NOT: Bana gönderilen | X zin mektup Karaköy meydanı! eder, hem de gelirli bir iş yapılmış | işle bu noktaya | tana giderim. Bunun iç | para lâm olur nı bankaya kıf- İ n. Davidden ge- ma yirmişer oo var irâ da tanzifat ve ten- vergis orçlu idi. Bu iki bono- | liralık iki yeniledim ve diğer yirmi yaptım. Bu suretle elim- de on beş tane bono vardır. Kira parasını arttarmadım, kan madım, Hadiseyi ihbar eden David Mizrahi de mahkemede şahid olarak dinlenmiş ve de- iştir ki: Dört senedenberi bu adamın dükkâ- ıda, ayda 15 lira ile kiracıydım, Geçen ne kirayı vermemek $ ra kira bedeli yazı bono almak & deki ayın on beşinde kontrat tamam olacaktı. Dragomir, İ zelememi di ve; «Bi irmi liraya çıkardı ve vergi kontrata ayda on beş li- k üst tarafını benden etle tahsil etti. Önümüz- müddeti kontratı ta- ne dükkân! Karilerimizin mektupları Lâğımla sulanan bostanlar leri bunlar, daha ilerde- ibay okulunun lâğı İhtiyar b Baba bu ne ka yi su kullar cezalandırmı Terkos motö- rbiyedeki bir ini buradan 0. Bir yan- ie harıl ha- yandan ebaeler sa- dan miekteplerde, | a apılırken. bi daire Şayet 5000 Tira kadar masraf edi- | İ Enver paşanın yalısındaki | heykeller harple Buşkuma İ Fuar Izmir Bel in lrayı Nazırmın w ledli elleri İstan! alip olmuştur kelleri satın almağa ka- ikeller, bügün Kuruçeş- sim bahçesine nakle- dilecekle eller, bahçenin muh- İ telif yerl uz muâmele de yap- | ŞEHİR HABERLERİ i Kira bedelini arttırmak suretile milli | korunma kanununa muhalif hareket Dün bir dükkân sahibinin muhakemesine başlandı kirayı arttıramıyacağını kanunu bırak. Bu fiat işine geliyorsa dük- kânda oturursun, Yi çıkarsın. dedi. Bonfa ayda yirmi yedi liraya razı oldu ve, kontenia ayda yirmi liradan kira bedeli yazarak mütebal len on beş tane bot | Ben vakayı hud halinde yakaladılar. Şahid olarak dini nen memurları da dükkânda bonolar imza) rken Drago- hadiseyi ihbar eden en sene yine aynı gekik nl öde» yip geriye aldığı € bonoyu, mazmun Dragomirin de geçe eye ald tanzifat ve tenmirat vergisi makbu 1 mahke- meye ibraz etmeleri için muhakemeyi önü nüzdeki pazartesi bıraktı. Şirketi Hayriyenin ilkbahar tarifesi Yeni tarifede bazı değişik- likler yapıldı ünün: bu seneki ilkbahar & lât yapmıştır. Şirket, lerindeki memurlara, daki boş er ve hakkımda gen Bundan rinde de, tarife Çanta içindeki parayı da kumara ve rakıya vermiş! akalanarak İstanbula gel ve Dolmabahçe Mehmedin oğlu olduğı şında Lütfi dün di 4 dar para gördüm kt Şeytana “uymuş! | | | | | Riyaseticümhur orkestrası konserleri dün öğleden tekrar mastar. abrikalarda pıl- SOHBET Sözden söze ı Edebi zevkimizi bilhassa rak teşkil et na ve Cinas frenkçe kitaplar okuy miş olan bizler cinaslardan, mi lâhz sanatlerinin hemen hiç birinden onları birer oyuncak, hoşlanmayız; birer çocuk oyuncağı sayarız, hattâ bayağı buluruz. Ben, vaktile: «Mace ramız bizim ey dil dahi çok su götü- fakat mâ ürmek rür» musrağını severdim; cera (mâ, cer) ile su g arasında bir kelime oyunu olduğunu öğrendiğim gün ondan soğumuş; Âdeta nefret etmiştim Yıllar geçtikçe insan zevki de de Fişiyor; daha doğrusu insan oğlunun her türlü faaliyetlerine daha büyük bir müsamaha İle bakmağı öğreni- yor, sevmediğimiz şeyleri sevmek için sebebler buluyoruz. Frenkler cinası bir sanat haline getirmemiş, yahut ancak bir tuhaflık sanati hâline ge tirebilmişlerse bu cinasın değil, belki onların kabahatidir. Eski Türk şair. lerinin divanlarını okudukça bunu anlıyorum: Bizim edebiyata mızda cinas gerçekten bir sanat, hem de bayağı olmuyan bir sanattir. Demin andığım mısrağa cinas, lef-ü neşir sanaline dikkat etmeden sevmek ka bildir; fakat Baki'nin hur: «Baki çemende hayli perişan imiş varak — Benzer ki bir şikâyeti » beytinde rüzipâr ke ânada kullanıldığının, nası kasde- hâlde sonra meselâ meş- var rüzigârd limesinin iki * önce yakın dilmiş gibi gözüktüğü asıl uzak mânanın, felek mi hissettirilmek İster ırkelme- mek kabil değildir. Onu hissedince de bütün beytin yor: Çem hemen birer remz oluyor ve harici tasvir bize de- runi bir manzara açıyor. Bu tılsımlı âlemin anahtarı hiç şüphesiz id zigâr kelimesidir, o kelimedeki ok nastır. Bize bu büyük zevki, fikri hazzı veren sanate bayağı dememize mânası değişiveri- n, varak imkân mı vardır? Frenklerde cinas bir türlü yüksele- memiştir; çünkü Frenk şairleri nin — pek nadir istisna ile — hemen hepsi kelimeyi, nasirler gibi, ancak mânayı, fikri bildirmeğe yarıyan bir let, bir vasıta diye kullanmışlardır. Bizim şairlerimiz ise kelimeye hak» kını daha ziyade vermişler, onu ok» şamışlar, ahengi ile, şekli ile, harfleri ile, türlü münaları ile sevmişlerdir. Rivayete göre Fransız şairi Malherbe: «Et Kosette a vöcu ce gue vivent les roses» diye yazdığı mısrağı mürettip: «Et rose, ells a vöcu ce güe vivent les roses» şekline koyunca Sevinmiş; Türk şairi sevinmezdi: «Gülçe güller kadar ömür Sürdü» sözündeki cina- sın: «Güldü, güller kadar ömür sür- dür mısrağı ile kaybedilmesine gönlü (Bir kız ismi olan Ro- biz- Yazı olmazdı sette, küçük gül, gülçe demektir de Gül ismi vardır da Gülçe yoktur.) Cinas, bütün lâfız ve mâna sar leri, iyi kullanılmayınca, çabucak bayağılaşır. Fakat böyledir diye dan kaçmak sanatkür bilâkis zorluktan hattâ yenilmez gibi gözüken zorluk- larla ği seven o adamdır. Bugün g kelimeleri ile yeni, taze, şiir yazmanın zor olduğu gibi, n Tiyatro. — Jacgues Cope: günkü sunat âleminde, en met ettiğim, hayran olduğum Nurullah ATAÇ on- doğru yan, boy ölçi bü rum. V. N. (Devamı 4 üncü sahifede) <> Ham inn da riünvadan kalkâ- Bay Amcaya görel!.. rain B.A, — Araya

Bu sayıdan diğer sayfalar: