10 Mayıs 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

10 Mayıs 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAMDAN AKŞAMA -———————— — Az memur, uz memur ve banka gibi resmi daire... Devlet teşkilâtında âdedden ziya- de keyfiyete ehemmiyet verileceğini, buna göre hazırlık yapıldığını Başve- kil Refik Saydam Meclise haber ver- di Demek: Az memur, uz memur, En ileri garp memleketlerinden, meselâ Amerikadan Türkiyeye ilk de- fa gelen bir ecnebiye intibamı sora- rız; ve Boğaziçini, yahud filânca inkı- lâbımızı methetmesini bekleriz. O ise, samimiyetle şöyle anlatır: — Burada dikkatimi en fazla cek beden şey, adam mesaisi israfıdır.. Oturuyorlar ve birşey yapmıyorlar. Başvekilin yeni siyaseti, devlet dai- relerinden olsun bu müessif hali kak dırmağa doğru bir adımdır. Mukadder itirazı biliyoruz; — Memurlar azalınca geri kalan kısım ne yapacak? Fakat bu, tıpkı Çinlinin meşhur su- eline benzer: — Yaya olarak yirmi günde gitti ğim yola trenle bir günde gidersem geri kalan on dokuz gün ne yapaca- &ım? Çinli gibi değil, Avrupalı gibi dü- şünür ve hareket edersek yaşama ka- biliyetimizin yüksekliğini o göstermiş oluruz. $u memlekette iş mi yok: Geri ka- lan insanlar da geri kalan işleri ya- parlar... ... Meselenin bir de başka tarafı: Demek ki daha yüksek evsaflı me- murlar seçmeğe doğru gidilecek. İki kişinin vazifesini bir insana gördüre- ceğimize göre, bu kat kat meziyetli Ve pürgayret vatandaşları şimdikin- den biraz daha pahalıya tutmak mecburiyetinde kalacağız. Hayat bu- nu icab ettirecektir. Fakat işte ba- rem tahdidatı ile karşılaşıyoruz. Yeni baremin kabulü esnasında, bunun köprü vazifesi göreceği ve sonradan başka usule geçileceği ka- haatini izhar etmiştim. Az memur, uz memur. Uz memura da mesai ve teşebbüs kabiliyetini, devleti kazan- dırmak İmkânını temin ettiği nisbet. te bizzat faydalanmak imkânı! Böy- le bir sistemin her cihetçe ideal oldu- ğunu kabul etmeli ve yavaş yavaş ona hazırlanmalıyız. Yeni az - uz prensipini işte bu itmam edecektir. .. Teşkilât kadrosile birlikte devair muamelâtının da şeklini yeniden göz- den geçirip ıslah etmek zaman, para, mesai tasarrufuna meydan verecektir. Geçenlerde bir zabıtnamenin nas zor ve vakit alıcı usullerle tutulduğu- nu; halbuki nasıl kolay tutulabilece- ğini misallerle bu sütunda göster- miştim, Gene geçenlerde devlet dai- Telerinden 21 kuruş para almanın — Aman Allahım —ne müşkülâta sebebiyet verdi gördüm. Bir ban- ka da vesikalı, kontrollü tarzda İnsa- ha 31 kuruş verebiliyor ve bu mua- Mele avuç içi kadar bir kâğıd üzerin- de iki üç dakikada başlayıp bitiyor. Mlevcud maliye teamüllerinde inkılâp yaparak, devlet ayni modern usulleri | kullanabilir kanaatini ızhar edenler, muhakkak ki doğruyu görenlerdir. Da- ha da kaç misal bulunabi Nüfus İşi, vergi işi, evkaf işi, tapu işi... Hep- Sini buraya sıralasam, değil sütunum gazetemizin bu nüshası yetişmez. — Bâhazla beraber ortalığa bir şür Merakıdır geldi bay Amca ... i | na karar vermiştir. Belediye, ayni zamanda | Kahve buhranı yok Memleketimizde gelecek seneye de yetecek kadar kahve mevcuddur Dün, bazı gazeteler memleketle yeniden kahve buhranı başladığını yazmışlardı. Ba haber doğru değildir. Alâkadar makamlar, | yaptıkları tahkikat neticesinde bu gayia- ların bazı kimseler tarafından ihtikâr kastı ie meydana (çıkarmışlardır. Türkiyenin bir senelik ihtiyasına yetecek derecede kahve ithal edilmiştir. Bundan başka, hilen Ticaret Vekâleti nezdinde ih- tiyat stok olarak 1200, ve gümrüklerde de aynca 40 bin çuval kahve mevcuddur. Bu miktar kahvenin önümüzdeki sene hiç it- halât yapılması, bile bir yıllık ihtiyaca ye- teceği hesap edilmiştir. Eski bir doktor vefat etti Cerrahpaşa hastanesinin en eski hekim- lerinden dahiliye mütehassıs Dr. B. Neşet üremiden vefat etmiştir, Kıdemli bir zat olan merhum, cenuzasine çelenk gönderii- memesini vasiyet etmiştir. Cenazesi bugün merasimle kaldırılacaktır. Yiyecel fiatleri Belediye fiatlerin siyah tah- İ talarda teşhirine karar verdi Belediye, sebze fiatlerinde olduğu gibi, diğer yiyecek maddeleri fiatlerinin de hal- Xın görebileceği yerlerde siyah yazı tahta- 1 üzerinde teşhirine ve gazetelerie ilâni- havayici zarüriyenin fliatlerini muntazaman Dahiliye Vekâletine bildirmektedir. Beledi- yenin yaptığı tedkikler neticesine göre son ayın bakkaliye maddeleri fiatlerini kayde- diyoruz. Kahve çekilmiş: 148 - 150, pirinç: Edirne 18, Bursa 35, Mersin 30, Antalya 32, Tosya 35; makarna; Unlu 22, irmikli 7; Patates: 8, 10, 13; yoşl merelmek: 25, kırmızı mor- cimek: 28; fasulye: Horoz 25, barbunya 20, dalmason 28, çalı 24; nohut: 20, 27; kuru : 15, 9; zeytinyağı: 40 - 50; kaşar: 70 - 80 - 90; pastırma: 80 - 120; sadeyağ (Urfa): 125 - 130; Trabzon | yağı: 80; Sabun: 38 - 40; kuzu eti: 50; sı- gir eli: 40 - 65 kuruştur. Bu fiatler, Balıkpazarı fiatidir. Mahalle bakkllarında bü flatlerin bir hayli farkla satıldığını ilâye etmek lâzımdır. Belediye emlâki nasıl kiraya verilecek? Mini iktiaadı koruma kanunu mucibince devlete alt ogayri menkuller» de dahil ol- duğu halde bütün kira bedellerinin arti. zlmaması lâzımdır. Geçenlerde bir okuyu- cumuz, kanun, Belediyeye alt emilke de sami olduğu halde, Belediyenin hâlâ'em. lik Kira bedellerini müzayedeye çıkarma. sından şikâyet ediyordu. Kanunun Belediye emlâkine de şamil ol- duğu hakkında Maliye Vekâletinden Rele- diyeye tebligat yapılmıştır. Halbuki Beledi. ye mali sene sonu münasebetile birçok em- lâki yeniden kira müzayedesine çıkaraca- Zından, Maliye Vekiletinin tebligatına gö- re yapılacak muamele için Daimi cncümen- den bir karar alınacak ve bu karara göre Belediye emlâkinin nasil kiraya verileceği tesbit edilecektir, Hepsinin yepyeni bir ruhla ıslahı ka- bildir. Islah da daha yüksek evsafı az - uz teşkilâtile kabil olacaktır. Yu- karıda söylediklerimle beraber, bu cihet de bir heyeti umumiye teşkil | eder: İ Bir devlet dâiresinin bir banka ha- Tini aldığını görmek ne ideal! Süra- | tile, kısa omuamelesile, muntazam “| dekorile, memurunun azlığı, münev- verliği fakat ayni zamanda refahile,.. Bütün bunlar bir uslüb halindedir. Ancak hep birlikte başlandığı takdir. de üstesinden gelinir, : (VA-Nü) | sene evvel | sünlerde parm Karilerimizin mektupları Tatil günleri ve lostracılar Medeni ihtiyaçlardan biri de ayak- kabıların temiz tutulmasıdır. Bilhas- sa tatil günlerinde, halk fazla gezdi- Bi için İskarpinler daha çok kirleni- yor, İnsanlar 1s, böyle günlerde şık Ye itinali olmağı her zamankinden zi- yade armi ediyorlar, Buna rağmen pa» zar ve diğer resmi tatil günlerinde bo- yacı dükkünlarımız ; Sokaklarda (o seyyarlar peydalanıyor. Hem biz zarar görüyoruz, hem de Bu cihetin nazarı itibare alınarak mesleğimizin korunmasını sayın vali doktor Lâtfi Kırdardan rica ederiz. Sultanahmed Nümune lostra s- lonu sahibi Recap Sırmalı Ingiliz sefiri Dün sabah geldi, akşam Ankaraya git Terk edildiğine kızmış Bir kadın kendisini bırakan bir erkeği yaraladı Dün Şişlide bir yaralama vakası olmuş, ve bir kadın, bir müddetlenberi beraber Ya sayıp kendisini terkeden bir genci baynun- dan ustura ile yaralamıştır. Hâdise şudur: Şiülide oturan Nihad isminde bir genç, bundan bir müddet evvel Dilber İsminde bir kadınla tanışmış, ve onunla yedi ay ka- dar beraber yaşamıştır. Nihad, bundan bir- kaç gün evvel, Dilbere artık kendisile yaşı- yamıyacağını söylemiş ve ayrılmıştır. Di- ber, Nibadın yaptığı bu işi bir türlü hazme- dememiş, ve dün Nihadla karşılaşınca elin- de hazırladığı berber usturasını, gencin boynuna gelişigüzel sallamıştır. Uslura dar- beleri Nihadın boynunda oldukça derin ya- ralar açtığı için genç adam istimdada Dbaş- Iamıştır. Bu sırada Dilber de kanlı uslara- sile kaçmağa koyulmuşsa da az sonra yeti- şen polisler tarafından yakalanmıştır. Ni- had derhal tedavi altına aldırılmış, carih Kadın hakkında kanuni takibata girişii- üniştir. Küçük hırsızlar Çaldıkları parayı taksim ederlerken yakalandılar Fatih Belediye tahsildarlarından Mehmed Ali dün tramvayla Samatya civarından ge- çerken yanına, Rüstem ve Recep adların- da on bir yaşlarında iki çocuk sokularak Mehmed Alinin cebinden, içinde 45 lirası bulunan para çantasını çalmışlardır. Evine gittikten sonra yankeslelliğin faf- kına varan Mehmed Ali derhal polise haber vermek üzere sokağa çıkmış ve biraz İleri- de köşe başında, Rüstem İle Recebi, çal- dıkları parayı taksim etmeğe uğruşırlarken yakalayıp polise teslim etmiştir. Küçük hursslar Adliyeye verilmişler ve düm akşam Üzeri asliye dördüneü ceza mahkemesinde yapılan gizli muhakeme ne- tlcesinde bunlardan Recep 28 gün, Rüstem de bir gün hapse ve tevbihi adli cezasına mahköm olmuşlardır. Sefir zevcesile birlikte istasyondan çıkıyor Bir balta kadar evvel Bofyaya gitmiş oİan İngilterenin Ankara büyük elçisi sip Hagessen dünkü ekspresle Bulgaristandan. şehrimize dönmüş ve Sirkeci garında alâ- kadar memurlar ve İngiliz sefarethane ve konsoloshane erkânı tarafmdan karşıla» muştır, Sefir, dün akşamki Ankara ekspre- bile de Ankaraya mrdet etmiştir. Ticaret Odasının fabrikatör- | lerden bir talebi Ticaret Odası, bazi müesseselerden on, bazı mücaseselerden de beş öcnelik kazanç vergilerinin yüzde ikisinin, Odaya aldat olarak terkedilmesini fabrikatörlerden İs- temiştir. Fabriktörler, kendilerinin Teşviki sanayi kanunundan İstifade ettiklerini, bi- naenaleyh Odanın böyle bir talepte bulun- masına kanunen imkân olmadığın ileri sürerek Milli sanayi birliği nezdinde teşeb- büste bulunmuşlardır, Mili sanayi birtiği, | meseleyi İktisad Vekâletine bildirecektir. Köprünün parmaklıkları yeniden boyanacak Karaköy köprüsü parmaklıkları birkaç anmışiı. Fakat son irlendiğinden, Be- 1 bir müteahhi- lıklar lediye yeniden boyanım de altı bin küsur li rü parmaklıkları filiziye boyana- taktır. Köprü parmaklıkları boyandıktan #onra. köprünün Eminönü cihetindeki iki dubalık kısmı yükseltilirken Tramvay ida- resi, köprü raylarını tamir edecektir. ib etmiştir. Köp- | Milâno sergisi münasebotile İtalyaya gittiğini yazdığınız Ticaret Vekâleti Stan- dardizasyon müdürü B. Faruk dün şebrimi- ze gelmiştir. KÜÇÜK HABERLER: Bu sene kış çok uzun sürdüğü için pi- yasada odun ve odun kömürü kalmamıştır, Maamafih civar ormanlarda hazırlanan odun ve kömürün on beş güne kadar piya saya getirileceği tahmin ediliyor. X Hürriyetisbediye | tepesinin yeniden tanzimi ile bahçenin halka açılması karar- laştırılmıştır. Bu maksadla 45 tane bank gi- pariş edilmiş ve bunlar bahçeye konulmuş- tur. Bahçe bir haftaya kadar açılacaktır, * Yıldız sarayı ile müştemilâtının Bele- diyeye terki hakkında Maliye Vekâleti ta- rafından bir karar verildiğini yazmıştık. Bu hususta Belediye ile Maliye Vekâleti Arasında müzakerelere başlanmıştır. Saray ile bahçesi, Vakıflar kanununun sekizinci maddesine göre Belediyeye terkedilecektir. * İngiltereden son günlerde yeniden faz- la miktarda yumurta sipariş edilmiştir. Ak- deniz yolunun İngiliz vaparlarına muvak- katen kapatılması dolayısile İngiliz talep- lerinin nasıl karşılanacağı düşünülmekte- dir. A Stadyom ile diğer inşaat için Belediye- nin muhtaç olduğu 400 ton demirin Belçi- ka ve Amerikan firmalarından tedarikine Bu hususta Belediye ile arasında bir anlaşma yapılmıştır. Bu demir, kilosu 23 kuruştan Belediyeye mal olacaktır. 4 Ealıcıoğlunda Yenimahallede oturan Lea isminde bir kır, dün sokaktan geçer- ken Pikret isminde bir çocuğun attığı taşla başından ağır süretde yaralanmış, polis ta rafından tedavi altına aldıkılmıştır. k Balatla Cafer ve Falk isimlerinde iki kişinin, ötekine berikine heroln satışı yap- lıkları Emniyet müdürlüğü Kaçakçılık bü- Tosu memurları tarafından haber alınmış İ ve dün akşam geş vakit cürmü meşhud ha- linde yakalannuşlardır. Polis, her ikisini de mahkemeye vermiştir. X On altı yaşlarında Mazhar isminde bir çocuk, dün, Etyemezde bir tramvayın arka basamağından yere atladığı bir sırada ş0- #ör Alinin idaresindeki taksinin önüne dü- gerek muhtelif yerlerinden yaralanmış, po- lis tarafından hastaneye kaldırılmıştır. « Kimi görsem dudağında iki musrağl... Bay Amcaya göre se Kime baksam elindevir şür | demeti!... i .. €n bile kırkından sonra elimde kâğıt kalem, hayal âleminde pervaz eder oldum... mm İ IŞTANBUL HAYATI Büyük tehlike Apartımanın merdivenlerinden çi- karken dostumun dairesinden boğuk gürültüler duyuluyordu. Zil sesi, gü- rültüye biraz fasıla verdirdi. Kori- dorda dostum çalık kaşla beni karşi- ladı, zorla gülümsemeğe çalışarak: — Aman, dedi, İyi ki geldin Fena halde âsabım bozuldu. Daireden gel- diğimdenberi evde kıyametler kopu- yor. Hepimiz snirliyiz. Tam mânasile, karıncayı incitmek- ten çekinir tabiatte olan dostumun bu kadar asabileşmesine hayret ettim. — Ne oldu? Mühim bir hâdise mi var? İçini çekerek homurdandı: — Ne söylüyorsun azizim. Mühim hâdise değil, hattâ, büyük bir facia tehdidi altındayız. Bu çocuk, kendisi- ni de mahvedecek, bizi de... O srada karısıda yaşlı gözlerini silerek odaya girdi. Hayretle yüzlerine bakıp vaziyetlerinden mâna çıkarma- Ea çalışıyordum. Karı koca biribirleri- nin sözlerini keserek ,derin derin iş geçirerek büyük dertlerini anlattılar, — Facia azizim, facia, — Aman, Allah göstermesin o gün- leri. Hatırıma geldikçe tüylerim ürpe- İ riyor. Anne olmak ne fena şeymiş. — Yaa... Kardeşim. Müthiş bir fa- cia bütün aileyi tehdid ediyor. Bizim $ oğlan sen zamanlarda fazlaca zayıf- lamağa başlamıştı. Doktora göster- dik; cHavadar bir yere götürünüz de istirahat etsin» dedi. Biz de Erenköy tarafında bir köşk kiraladık. Bu yanı orada geçireceğiz. Fakat, bu bize bir derd oldu. Titrek bir sesle karısı atıldı: — Ya, efendim. Hem büyük bir derâ oldu, — Facia büyük, azizim. Biz oğlam istirahat edip İyileşmesi için sayfiye- ye götürüyoruz. Fakat, biraz evvel hep beraber konuşurken oğlan; «Sedad bi- 76 misafir gelirse, onunla asfaltta ge zeceğim» demez mi? Gördünya, işin fecaatini!... Sedad, buradaki komşü- nun çocuğudur, Biz sayfiyeye çıkınca, belki onlar da günün birinde bize mi- salirliğe gelecekler ve tabii ki, Sedağı da beraber getireceklerdir, İşte o xa- man facia haşlıyacak, — Peki amma, sizin çocuğun, Se- dadla gezmesinde bu kadar mühim bir mahzur mu var? Dedim, Dostum asabiyetle haykırdır. — Ne söylüyorsun yahu? Düşünse- ne bi rdefa... İkiçocuk Sokağa çıkıp gezecekler, bizim oğlan yorulup terfi, yecek, maazallah soğuk alıp hastala. nacak, Bunun sonundaki tehlikeyi gözünün önüne getirsene... Karısı da yana yakıla derdini dö- kerken eski bir hikâyeyi hatırladım: Vaktile, adamın iri bir dere kena- rından geçerken, üç kadının çırpına çırpına ağladıklarını görmüş. Sebebi. ni sorunca, kadınlardan biri hıçkıra hıçkıra anlatmış; «Şuradan bir zapti- ye geçse. Beni beğenip evlense. Ondan bir çocuğum olsa. Çocuk bir gün bu derenin kenarından geçerken düşüp boğulsa. Ben ağlamayım da kimler ağlasın?» diye tepinmeğe başlamış Öteki kadınlar da; «Bu bizim karde- şimizdir. Boğulan çacuğun teyzesiyiz. Biz nasıl ağlamayız?» feryadile yerle. re yuvarlanmışlar. Adamcağız bir kal kaha atıp savuşmuş Hikâyeyi anlatınca dostum, mâni dar bir tebessümle beni süzerek bahsi değiştirdi, Cemal Refik —— a B.A. — Ayıplanmaz!.. Bütün dünya sulh diye kendini hayale kap-

Bu sayıdan diğer sayfalar: