24 Mayıs 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

24 Mayıs 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 Mayıs 1940 AKŞAMDAN AKŞAMA | Yalnız devletleri değil,| milletleri de yok etmek| nazariyesi Aklın, havsalanın o almıyacağı g& yet acaib iddialar: — Almanlar kendi ırklarını birinci Sınıf saydıkları için, yalnız Cermen- İleri üretmek, başkalarını ise kasırlaş- tırmak siyasetini takib ediyorlar. İle- ride de ellerine imkân geçerse daha vasi mikyasta bu politikayı güdecek- lermiş... Polonyada işgal altında bu- lundurdukları yerlerin halkını kadın Ve erkek ayrı ayrı taraflarda yaşatı- yorlarmış. Ta ki zürriyetleri olmasın diye, Başkalarının nüfusunu seyrek- 1 ip, onların topraklarına, kendi lerinin artan ahalisini taşırmak.. Gaye bu. ilerin şefile konuştuk- larını «Hitler bana dedi ki.» serlâv- hasile neşreden Hermann Rausch- »ing'in kitabında da bu «Nüfus arat mak» usullerinden bahsolunuyor. Al lar hattâ böylelikle beşer nevine hizmet hile edeceklerine kani bulu- | Yuyorlar, | ş | — Çuvaldızı başkasına sokmadan €vvel iğneyi kendilerinde denediler, hak... Çünkü aralarındaki «nesli bozan hastalar, 1 kısırlaştırdılar. Şimdi kendilerini çürüksüz, yeniksiz Meyvalara benzetiyorlar... Hani neba- tat bahsinde de ayni usul yapılmaz MI? Armud cinsleri içinde en muva- tikını ıslah edersen; diğer bahçelerin bozuk, kötü, kurtlu ağaçlarını söküp omların yerine bu cinsi türetir, üre- tirsin .. Bu, beşeri mikyasta da tatbik €dilmek isteniyor. Ve: «Müstakbel in- Sanların hem illetsiz, hem de en mü- tekâmil ırktan olması için tedbir alıyoruz... Fena mı?.. Bundan daha Meşkür bir hizmet olabilir mi?..» di- Ye kendilerini haklı bile göstermeğe Şalışacaklar neredeyse... Maamafih, bütün bunlar — hattâ | kitabının kapağına, «Almanya, Ayvru- Pa olacak; yahud ortadan silinecek!» | diye Hitlere aifen cümleler yazan Hermann Ratsehning'in müddelya- ti bile — esaslı vesikalara istinad et Miyen kavli mücerredler... Amma acaba: — Nazilerin böyle bir niyeti ola- Maz! - diye hangi geniş yürekli ni Ma bu ihtimali kökünden silip atabi- P... Ve tarihte bunun misali — hey- Mt — yok mudur? , Nice milletlerin haritai ülemden si- İhmiş olduğu malüm... Bir de maruf Ve tipik arkı — kırmızı derili adam» : beyaz adamlar yok etmedi mi?.. Şimdi de beyazlardan bir kısmının Seağını söndürmek, silsilesini tüket- Mek sırası yaklaşıyor demek... Hem de fennin en son icabatını tatbik “derek bir imha. büyük felâ- ? Ezeldenberi devam * de ebediyete doğru gideme.. Şu #ir İçinde sırp diye kesil. Müstak- *l dünyada Cermen ırkından insan- | Mn yaşıyacağını tasavvur ederek veriyet mahvolmıyacak ya İşt Ye teselli bulmak kabil midir?.. | Kendinin torununun torununun ha- | Sali... Elbet herkesi dünyaya bağlı. Yan insiyak budur!... Bu vaziyet kar- #sinda beşeriyetin mütebaki kısmı, Yalnız esaretten değil, küçük kıya- | ileği 40 kuruştan fazlaya satanlar hakkında zabıt tutuluyor İhtikârla mücadele komisyonu çivi ve civata fiatleri hakkında tedkiklere başlıyor Mili korunma kanunu mucibince Vali B, Lütfi Kırdarın reisliği altında toplanan fat mürakabe heyeti dünden itibaren fa- aliyete başlamıştır. Belediye müfettişleri de bu heyetin emrinde olarak şehrin muh- telif semtlerinde kontrola başlamışlardır. Korunma kanununa, göre, bir liradan fazla s lara fatura verilecektir. Halbuki es- Baftan bazılarının bu usule riayet etmdik- eri ve sattıkları mallarda İhtikâra teves- sül ettikleri görülmüştür. Yapılan tedkikler neticesinde çilek fiat- lerinde ihtikâr olduğu anlaşılmıştır. Bu meyvann mangtlara 30 kuruşa zmalolduğu Taksim meydanı- | nın tanzimi Taksim kışlasının bir kısmı daha yıktırılıyor Taksim kışlasının yeni açılan meydana bakan cephesinin yıktırılması da bir mü- teahhide verilmiş ve yıktırılmağı başlan- mıştır. Yalnız binanın her Iki köşesindeki lere şimdilik o dokunulmıyacak, mey- danın tanzimi Ikmal ve kışla arsasındaki yollar ikmal edildikten sonra küleler de yıktırılacaktır Tukâlm meydanımin otanzimine devam edilmektedir. Asfalt dökülmesi bitmek üzeredir. Şimdi yeşil kısma başlanacaktır. Bir motör başka bir motöre çarparak batırdı Dün öğleden sonra limanda bir motög kazası olmuştur. Sant 1530 raddelerinde Halişten dışarıya çıkmak istiyen 9 tonluk Âzade motörü, Halice gil sumata ait 16 tonluk motöz etraftan yetişenler tarafından kurta» şlardır. Ecnebi müzisyenler Barlarda çalışan ecnebi tabiiyetindeki artistlerin vazifelerine nihayet, verildikten imizi terkettik- Bunlar arasında laşıyanlar memlekette kalmışlardır. Bunlar, çalışmak üzere Vâ- | yete müracaat ederek ruhsatiye istemişler« dir. Müracaat eden müzisynler içinde ha- kikaten yüksek sanat kudreti olanlar tatile çalışacaklar, diğerlerine verilmiyecekti mete uğramaktan, tükenmekten ürk- se ve can havlile de boğuşsa yeridir. Amma böyle bir plânm tatbikini nazi rejimi bile hakikaten kendine gaye edinmiş midir? Muvaffak ola. cak mıdır? Alman milleti düşmanla. rını kahkari şekilde yense dahi kat- lâm dehşetini veren böyle bir hare. kete tevessül ederk midir? Yalnız devletleri değil, milletleri ve ırkları da mı yok edecektir? Buha: | — Yok, katiyen... Olamaz! « desek | bile, bir takım böyle lâfların dünya | nazariyat ve rivayet piyasasında dön- düğünü duymalıyız; zihnimize de hakketmeliyiz. Ve heyhat, böyle şeylerin evvelâ | halinde dumanı beliriyor; İ İ na çıkıyor... (VâNü) Bay Amcaya göre! nazarı dikkate almarık on kuruş kârile 40 yapan esmaf komisyona verilecektir. Diğer taraftan İhtikâria mücadele komis- yonu, dün tekrar Vali ve Belediye Retsi B. Lütfi Kırdarın riyasetinde toplanmıştır. Bu toplantıda kumaş ihtikârı etrafında yapılan r görüşülmüştür. İpekli Kumaşlarda ihtikâr yaptığı söylenen bir kumaş ticarethanesinin vaziyeti mütalâa | KÜÇÜK HABERLER: X Şehir içinde et akliyat işi, önümüz- | deki haxirandan Itibaren bizzat Belediye | tarafından yapılacaktır. Bu hususta yapı- ân hazırlıklar ve teşkilât etrafında İza- bat vermek üzere karaya, gitmiştir. Vekâlet, bu hazırlıkları tasvip eder etmez 1 hazirandan itibaren İnaliyete buşlanacaktır. umum müdürü B. İbra- müzakerelerinde bulun- iştir. X Garson mekt miştir. r umum müdürlüğü tara- fından hazarlanan proje, esas itibarile küm bul edilmişse de Avrupadaki fevkalâde ah- val dolayıslle şimdilik müstakil bir mek- tep açılmasına imkân görülmemektedir. Garson yetişilrmek işi, Taksim gazincsunu işletecek Rumen mütehassısina verilmiş- tir, # Mahalli köylüsü yaptırdığı Kâ- Gıthanedeki ilkmektep binası yirmi iki bin ür. İnşaat masrafının beş in Vilâyet işlirak etmiştir. Bina- ırüatı İkmal edildikten #unra gö- yılı başında, açılacaktır. Şehzadebaşındaki Talebe yurdunda yatıp kalkan Mehmed Veysi isminde bir genç, bir dükkândan bir pasta alarak ye- enme alâlmi gösterdi- da vapurdan r İnmez maşa, rler sokağında oturan Nümune hasta: # Fatihte Yed B. Kemalin üç Y kakta oynarken düşmüş, alnından yara- landığı cihetle, polis tarafından tedavi al- tına aldırılmıştır. 4 Kadıköyde Caferağa mahallesinde otu- ran D. Hüssmeddinin oğlu üç yaşındaki Nevznd oda mesine arka üstü düşerek kırılan camlarla belkemiğinden yâralan- muş, tedavi için Nümne hastanesine yatırıl- mıştır. k Büyükdere kibrit Hasan isminde biri, elini tedavi fabrikasında çalışan makineye kaptı» için Amerikan ımyay içinde yol- para çantasını Refik ya- $, Sultanahmed yapılan istie- itmiştir. isap memurlu- Hira ihtilâs et- nda Rizanın mu- ikinci ağırccza mahkeme- Muhakeme neticesinde paranın bilâhare öden- manın yaşı göz önünde tu- bir ay hapsine ve 33 lira i Ödemesins karar verilmiştir. Mesut bir nikâh «Akşam» Matbaası Müdürü Kâzım Şinasi Dersan'ın kızı Selma Dersan ile Riyaseticumhur sabık Umumi Kâ- tibi bay Hasan Riza Soyak'ın oğlu Enver Soyak'ın nikâh merasimi dün Beyoğlu evlenme dairesinde yapılmış- tır. Bu mesud vesile ile her iki aileyi tebrik eder, gençlere sıhhat ve saadet içinde uzun ömürler dileriz. suç miş o) i edilmektedin. Ticarethane sahibi, alınan kumaş ipliğinin, Avrupa buhranından 8on- ra gelen ipliklerden olduğunu, binaensleyh fat farkının bu sebepten İleri geldiğini iddia etmektedir. Kumaşların, eksperler ta- rafından tedkikine karar verilmiştir. Komisyon, bundan sonraki İ çivi ve civata satışları etrafındaki ihbarlarıni inceliyecektir. Diğer taraftan gıda maddeleri üzerine konulan etiketlere, bademn, maddenin öinsi ve derecesi de yandınlacaktır. Pazarlıksız satış kanununun kaldırılacağı etrafındaki haberler asılsız- dır. 80 kuruş için hapse , girdi ay kalacağını anlayınca parayı verdi, hapisten çıktı Kazanç vergisi yüzünden garip bir mah- busiyet vakası olmuştur. Vaka şudur: Tenekecilik yapan Mehmed udında biri, kazanç vergisinden borçlandığı 50 kuruşu ödememiş, paranın tahsili için kendisine müteaddid defalar mürnenat edilmişse do Mehmed, verecek param olmadığını söyliyerek borcu ödememekte ısrar etmiş- tir. Bu vaziyet karşısında 80 kuruşun tah- sili için Mehmedin hapsen tnzyikine karar verilmiş ve kendisi Adliye İlâmat dairesine getirilerek borcunu ödemediği takdirde sek- sen kuruş için bir ay hapse konulncağı | kendisine anlatılmıştır. Mehmed orada da: — Kıyafetime baksanıza; bende para ne gesiyor? On param varsa ciğerime sap- ! Tansin, Diyo yeminler ederek hapiste yatmağı, Tasi olduğunu söylemiş ish. gönderilmi, Hapishaneye girerken usulen üzeri ara- munca, Mhmedin koynundan 470 lira çık- mıştır, Orada da Mehmede; Senin bu kadar paran kuruşu öde ve hapse e. Demişlerse de Mehmed gene parayı ver- memiştir Yirmi döri sat hapishanede yattıktan donra ertesi akşam Mehmed, hüplanhane idaresine müracantle: — Benim müddetim tamam oldu. Beni niçin çıkarmıyorsunuz? Diye salıverilmesini istemiştir. Hapis müddetinin bir gün değil, bir ay olduğu ve bir ay tamamlanmadan hapishaneden çi- kamıyacağı kendisine bildirilince, hiehmed. bu defa Inaddan vazseçmiş ve: — Öyle ise, beh seksen kuruşu ödeyecö- im. Demiş ve hapishaneye girerken koynun- dun çıkarılı t dairesine alınan pa» rasından seksen kuruşu ödemiş, bu sur yirmi dört sant beyhude hapishanede yat- ktan sonra yakayı kurtarmıştır. İ Tenekeci Mehmed, otuz lirasının çalın- dığını iddin eder: raoaatte bulunrmu dins üzerine tahi var. Seksen Klakson ve dikiz aynası Belediye #abitası Lalimatnamesine göre şoförlerin akson çalmalârı ve nas kullanmaları memnu olduğu halde aon zamanlarda şoförlerden on #ltisinin bu memnulyete muhalif hareket ettikleri | görülmüştür. Bunlar hakkında cesa sabık varakası tutulmuştur. İstanbulda hir oç şubesi açılacak Hükümet, gördüğü lüzum üzerine İstan- bulda bir borsa şubesi açmağa karar ver- miştir. Bu hususla Ticaret Vekâletinden şehrimizdeki alâkadarlara talimat gelmiş- tir. İstanbuldaki borsa şubesi, Ankaradaki | merkeze bağlı olacaktır. İstanbul borsası için münasip bir bina aranmağa başlan- El d İSTANBUZ HAYATI Tasarruf dersi vermiş!... Oflaya puflaya tramvaya girdi, iki kişilik kanapenin köşesindeki kadına temenna ederek mantosunun eteğini itin ile kaldırıp yanına oturdu. Elin- deki kocaman paketi dizlerinin üstü- ne yerleştirirken ahbabı sordu: — Maşallah, okomşünm, (böyle paketlerle mâketlerle nereden geliyor sun? Başıyle kadma işaret ederek bilet. çinin parasını verdi, biletini aldıktan Sonra anlattı; — Çarşıdan geliyorum. İstanbul ka- zan, ben kepçe, Kapalı çarşıdan tut da, Mahmudpaşanın alt başma kadar girmediğim dükkân kalmadı. Şu man- toyu buluncaya kadar akla karayı seçtim Komşusu, manlonun eteğini güzle rine yaklaştırıp tedkik etti: — Güle güle giy. Güzel kumaş. Ka- ça aldın? Garip bir sırıtışla parmağımı duda- ğıran üstüne koydu: — Sorma, kardeş. On iki | dım amma, asıl hikâyeyi da bak: Biliyorsun ya, “oğlum, ş Anadoluda bulunuyor. Hem onu, hem gelinimi göreceğim gelmişti. Şöyle bir ziyaret edeyim dedim. Elile çenesini okşayarak devam etti: — Aman, kardeceş... Şaştım da şa şa kaldım. Bir görsen, bizlm oğlan öyle kazanıyor ki, oluktan yağmur su- yu akar gibi para akıyor evlerine. İşte, insan böyle fazla bulunca parnaın kıy- metini bilmez. Oğlum da, gelinim de ellerine geçen paranın hesabını bilmi- yorlar, Bir gün odada otururken gö linimin çantası elime geçti. Bir de aç- tım ki ağzına kadar para dolu değil mi? İrili ufaklı tam yüz tane lira süy- dım. Bunlar görünce aklıma birşey geldi. Bakayım, şunlar paramn hesa- bıni biliyorlar mı, bilmiyorların ken- dilerine bir ders vereyim de akılları başlarını gelsin dedim, Çantanın içinden otuz lira alıp cebime koydum. Ertesi gün bekledim, bizim gelinin hiş sesi çıkmadı. On beş gün oturduğum halde gelin bir gün kalkıp da, benim | çantamdan para eksilmiş, demedi, Belli ki, çantada paranın ne kadar ol- duğunu bilmiyor. Ayrılıp İstanbula gelirken o paraların vrecektim; ve lâkin yine caydım. Gideyim de İstan- buldan posta ile göndereyim, bir de mektup yazıp kendilerine adamakıllı bir ders vereyim, dedim, Buraya ge ince de düşündüm, taşındım; hesa, bını bilmedikleri parayı niçin onlara göcülerecekmişim, dedim. Bugün çar. şıya çıkıp kendime bir manto ile biraz da öteberi aldım, Oğlumla gelinime de bir mektup yazdım; siz paranızım hesabını bilmiyorsunuz, diye bu iş anlattım, aklınızı başınıza alınız, pas Tanızın kıymetini, hesabını biliniz. Ya, benim aldığım bu parayı başka biri çalsaydı haberiniz olmuyacaktı. Dik. kat ediniz, biraz tasarrufa alışınız, diye nasihat ettim, Nasıl, iyi y; miyım? yz Ötekinin cevap vermesine meydan bırakmadan ilâve et — Ya, kardeş; iyi ki gelinin çanta» sından © parayı almışım. Hem onlara güzel bir ders verdim, hem de © baha, ne ile bir manto sahibi oldum. Yine ç imi bilmezler köftehorlar. © Cemal Refik — Falanca meydan muharebesi, | #lânca meydan muharebesi diyorlar | farkı nedir anlamıyorum... Yy Amca... Ml laç la ale . Bunların öteki muharebel İ —a,

Bu sayıdan diğer sayfalar: