5 Haziran 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

5 Haziran 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

çiçek ve meyva- lecek mevsimdeyiz. rına geçirir. “Bahçenizde. gül varsa, dökülen yap rakları gölgede temiz bir bez yüz yıkandıktan lim 125 gisi gül etmenin usulü v Ütülehecek çamaşırları iki kısma Nesli olanlar ve kuraları. ü konulup iyice kızınca ütülemeli. Bunun hikmeti ikmeti şudur: 7? Bunlari bir kutuya ri İcabında iki tülbent k b kr ie “olarak kompres gi- dinlendirir. sonra a “için de gül suyu çok Faydalıdır. sonra yapılmalıdır : suy, ardır. ayır bir an çamaşırı, bir kuru çamaşırı gem biribiri arkası sira çabuk soğumasına »6- tekrar kızmanını bek- “kuru çamaşır ülülenirse de fazla LU NN grikâ No. 7 . 5 eyi 2 intiharı mevzuu bahsolun- em da bilir bilmez herkes beni par a EON A İH Yaz giyilen keten, tual dö sua, şan- tung elbiselerin biçimleri yıkanıp ütü- | İenmeğe elverişli olmalıdır. Modeldeki elbiseler gayet sadedir: İ — Limon sarısı tual dö suadan el bise. Yakadan başlayan iki parça, ete- ğin aşağısına kadar inmektedir. Yaka, kemer ve kollar ayni kumaştan birer bağ ile bağlanmaktadır. 2 — Blö petrol renginde şantungdan elbise. Omuzdan inen iki parça ve ke- mer ayni renk galalit tokalar içinden AM | geçmektedir. 3 — Pembe krep marokenden elbise, Bluzdan eteğe inen iki dikiş etek üze- rinde cep olmaktadır. Cebin iki tarafın- da ayni kumaştan ikişer yaprak yapıl mıştır, Ayni yapraklar yakada da vardır. Bluz yeşil fermtür eklerle kapanmak- tadır. 4 — Mavi şantungdan elbise, Yakar sındaki eşarp, cebindeki mendil mavi benekli şarabi ipeklidendir. Kemeri şa- * rabidir. Zeytin ezmesi Yazın eve gelen misafirlere daima dondurma; şerbet ve gatolar ikram et- mektense, ara sıra buzlu bira ile iştiha- aver çerezler çıkarmak ta başka bir zevktir. Tarif edeceğimiz çerez nefistir: mikdar etli siyah zeytinin çekirdeklerini çıkarmalı, Temiz bir havan içerisine koyarik üzerine kılçıkları ayıklanmış bir | kaç ançüvez, bir çay kaşığı hardal, bir çay kaşığı konyak, birer tutam toz ha- linde kekik, tefne ilâve etmeli ve güzel- ce dövmeli. Bunlar ezikince üzerine azar azar zey- tinyağı akıtarak dörmekte devam et- | meli, Krema haline gelince biraz limon | suyu karıştırmalı, Bu havyar ezmesi gi bi bir şey olar, İnce kesilmiş ve kızartılmış francala dilimleri - üzerine bu ezmeyi sürmeli, tabaklara dizerek misafire çerez veya meze gibi ikram etmeli. Kızarmamış iki dilim iç ekmek arâs- na sürülerek sandviç de yapılabilir. Yemeği çabuk soğutmak için ne yapmalı? Ateşten inen bir yemeği, bir hoşafı bazan acele soğutmak icap eder. Soğuk su içerisine oturtmazdan evvel şuyun içi- ne bir avuç tuz atılırsa daha çabuk soğur, Nakleden ; (V4 » NAJ çok müteşekkirim. Bana son zaman- larda pek büyük iyilikler etti. Fakat bünyesi, gençliği, ölüme kar $ı Isyan ediyordu. Kendi kendine acı- yordu: Ölecek miydi? Hakikaten de, böyle güzel bir insa- nun hayalfan çekilip gitmesi dayanı- lir şey değildi. Bir kaç saniye tereddüt etti, Kor- en Memiş kak Alay el 2 | Bir | ! İ Arkada bıraktığı şeylere Son bir nazar atlı, Veda! Çilek reçeli Emirgân Lütfiye: — Çilek reçelinin tertibi şudur: Salın alınan çileklerin irilerini ayır- malı. Bir makasla saplarını ve küçük yeşil yapraklarını kesmeli sonra; tartmalı. Bir ki- | lo çilek için iki kilo şeker lâzımdır. Derin bir kap içerisine bir kilo şekeri koymalı üze- İ rine ayıklanmış çilekleri yerleştirmeli, düz ailme olarak bir çorba kaşığı krem tartar (Creme de tartre) serpmeli diğer kilo ge- | kerle üzerini örtmeli, | © Gece yapılan bu hazırlık sabaha iadar böylece kalmalı. Sabah ateşe koyup kaynat- İ malı, Kıvamına gelince ateşten indirmeli, İ Bu suretle yapıları reçelin çilekleri tane ta- ne ve diri durur. Burun kırmızılığını nasıl geçirtmeli? İ- Şişli B. O. — Bumunuzun kırmızılığına karşı sıcak tuzlu su ile kompres yapmayı tecrübe edinir. Bir bardak kaynar su içine bir kahve ka- şığı sofra buzu atınız. Eridiği zaman dört Daş kata katlanmış bir tülbendi sicak tuzlu suya batırıp hafifçe sıktıktan sonra bur- nunuza koyunuz. Tülbendi bir iki defa de- #iştiriniz. İstifade odeceğinizi zannederim. Petrolun ziyasını fazlalaştır- mak için Bazı sayfiye yerlerinde elektik olma- dığı için petrol lâmbası yakmak icap eder. Bu lâmbaların ziyamnı fazlalaştı. mak ve ışığını beyazlaştırmak için lâm- banın içindeki petrola kâfuru ilâve et- mek lâzımdır. kâfuru kâfi gelir, ir litre petrola 25 gram eden yüzler gözlerinin önünde belir- di: Kasımpaşadaki ev sahibesi... Mey- hanede ve barda arkasına düşenler... | Ve onların müstehzi kahkahaları... | Ve, Süha, ve Tepebaşındaki evde | koparılan çığlık, ve kendi ihaneti, ve İ Sühanın ölümüne sebebiyet verişi... Bunlar silinmez şeyler... Mektubu masanın üzerine bıraktı. Dışarı çıkmak üzere hazırlandı. Kendine bir çeki düzen verdi. veda Tefrika No. 83 » dazran 1ş2Y Yazan: İSKENDER FAHREDDİN Cucinin maksadı Sultan Mehmedi esir almaktı, fakat muvaffak olamadı, meydan muharebesi üç gün sürdü «Putperestleri öldürmek vazifemdir!» (1) Saltan Mehmed bir dağın yamacına , varınca, Cengizin oğlu (Cuci) nik kuman- dasındak! ordu İle karşılaştı. Sultan Meh- medin ordusu, Cusinin askerinden daha küvvetliydi. Sultan Mehmed buraya ge- ltrken, İmadla da buluşmuştu. İmad: — Tam vaktinde yetiştiniz, dedi, Mo- Bolları şimdi imha edebiliriz. Cuci, sultan Mehmedin geldiğini haber aldı, kendisine bir elçi ile şu teklifi yaptı; «— Cengiz han ile Marsemliler arasında hali harp yoktur. Ben size döst sıfatile mu- ameleye mecburum Kaymış ırmağında har- be tutuştuğum adamlar Merki, kabilesi asileriydi. Sizin ordunuzun bir kolu da ora- ya geldi, bizimle harbe tutuştu. İsterseniz, galebe çaldığım bu harpteki ganalm ve Üse- rayı aramızda paylaşalım!» Sultan Mehmed: “Bu teklifte Moğulların bir hilesi var. Ben Cuci ile görüşmeden, bir cevap vere- mem. Dedi, Moğol elçisi döndü, Cuciye Mehme- din cevabını bildirdi. Cengiz hanın büyük oğlu cesur bir kumandandı, muhafırların- dan İki yüz atlı ile sultan Mehmedin karar- siluna geldi: — Haydi, karşı karşıya oturup bu mese- leyi aramızda hailedelim... Boş yere kan dö- külmesine meydan vermiyelim. Dedi, Sultan Mehmed kuvvetine o kadar güveniyordu ki, Cuciye ütifat bile etmemiş- ti. Çadırında kabul etti.. Konuştular: «m Görüyorsun ki, ben çok kuvvetliyim. Ordumuza ald ganaimden ve esirlerden bi- Tini size terkedemem. İşte meydan, işte or- dular. Haydi, emir ver de cenge tutuşsun- lar. Kim gulebe çalarsa, esirler ve ganaim kâmilen owun olsun» «— İyi amma, Cengiz han sizin düşma- nmız değlidir.» O benim düşmanım değilse, ben odun düşmanıyım...» «— Bu düşmanlığa sebep ne? Babam, Rus sınırlarında sizin gibi kuvvetli bir devletin yaşamasına taraftardır.« «— Ben, putperestlerin düşmanıyım. Bü- tün putperestleri öldürmek vazitemdir.» Cuci, sultan Mehmedle uzlaşmak ve iki taraftan da boş yere kan dökülmesine ma- ni olmak istiyordu. Eğer sultan Mehmed, Curi ile bir anlaşma yapmış olsaydı, Cuci babasına: «Sultan Mehmedie uzlaştım. Ka- rakurum ordusunu bu tarafa göndermeğe lüzum kalmadı.» diye haber gönderecekti. Cengiz ban da garbe hazırladığı büyük 1s- Hi ordusunu Bizansı muhasaraya gönde. recek ve Harzem ii tarihte görülen o ma- gum akıbete uğrumumuş ulacukl, Fakat, sultan Mehmedin gurur ve azameti, ve Mp- gollara olan kini onu büyük bir ihtiyalsır- Lığfa sevketmiş: «— Ben, Moğollarla uzlaşamam. Çünkü onlar putperesttirler... Sözünde durmaz- larle Gibi cevaplar vererek, Cuciyi Cengiz ha- na müracaala mecbur etmişti. Cuci o gün sultan Mehmedin karargâhın- dan döner dönmez, babasına atlılarla vazi- yeti bildirdi ve sultan Mehmede de: | — Yarın şu karşıki meydanda dövüşmo- | iz, Diye haber gönderdi... i Harbi kabul et- Sultan Mehmed, Moğolların sırtını yere getirdi.. Ertesi sabah, güneşle beraber harp baş- lamışt. Cuci askerlerine: — Harzemliler kendilerine çok güreniyor- lar, Onlara Moğolların musl dövüştüğünü gösterelim. Dedi, askerini teşei etli, Moğollar, Har- zemlilerin üçte biri nisbetinde kuvvete ma- artık mesele yoktur. Babama, kayu- şurum...» diye düşünüyordu. Fekat çirkin bir şekilde ölmek iste- medi, Saçlarını çözüp omuzlarına döktü. Bibisesini çıkardı. Vaktile, köydey- ken bu denizlerde yüzerdi... Ayni şe | kilde denize atlıyacaktı. İ 'Tam bu esnada kulağınâ bir sığlık | İ sesi geldi. Pencereden bağırıyorlardı. Artık kaybedecek vakit yoktu. Eski melekesinin tesirile, kayanın en üstünden, kendini suların derinli. | ğine fırlattı. Bakınız, ne olmuştu. Gezmedelerken, ihtiyar kadın, Hi dayet hanıma: — Şerminin ahvali ruhiyesini nasıl buluyorsünüz? - diye sormuştu. O da, kendisinde hasıl olan şüphe- leri ve endişeleri anlatmıştı. Bunun üzerine, yalide Vildan ba: | nım: a ie böyle buh- ranlı zamanlarında tek başına bırak- masaydık, evlâdım... Ne ihtiyatsız. lıki - demişti. Hem bu sözler, hem de anne kal. binde hasıl olan bir hissikabletvuku | leye gelmişlerdi. lik oldukları halde, öğleye doğru, meydan harbinde sultan Afehmedin sol conahını bozdular, Özcan yaralandı. İmad atı ile bie irmağa yuvarlanarak, Moğolların elin» osir düşmüşken, bin müşkülâtla kurtarıldı. Düş- mun iki kola ayrılmıştı, sağ conahtan Har- zemlilerin merkex hattına doğru ileriliyar- du. Cueinin maksadı sultan Metimedi esir almaktı, Fakat, emeline muvaffak olama- dı. Meydan harbi üç gün sürmüştü. Bu müd- det zarfında sultan Mehmed, oğlu Celâled- dini sağ cenah kumandanı yapmıştı. Celâleddin ordusile Moğolların üzerine çullandı. Moğollar: «— Sultan Mehmedin askerleri karabu- lut gibi etrafımızı sarıyor. Hemen kaçalım » Diyerek, içine düştükleri çemberi güçlük- le yardılar. Bağ cenah kumandanı Celâleddin, baba- Sını düşmana esir düşmekten kurtarmış v6 barpte galib gelmişti. Meydan muharebesi, üçüncü gün de gü- neş batıncaya kadar devam etti, Gece, Mo- ollar — insan var sansınlar diye — oiraf- ta birçok ateşler yakarak ordugâhtaki harp levazımını almadan, süratle firar eltiler. Moğol tarihlerine göre, o derece süratle kap» talar ki, bir göcede iki günlük yol gittiler, Şehzâde Celâleddin, babasına; — Düşmanı takip edelim, Zaferi tamamlı yalım. Teklifinde bulunduysa da, sultan Meh- med: «— Ben, Moğollar gibi bahadır asker göre medim. Onları peşinden kovalamağa lüzum. yok. Kendilerine iyi bir ders verdik. Moğnl- lar da bizim ne kadar kuvvetli olduğumu #u gördüler Dedi ve oğlunun, düşmanı takip hakkın- daki fikrini kabul etmedi Sultan Mehmedin merkez hattı iyce yıp- ranmışta. Eğer, değerli kumandanlarından Özcan muharebede yazalanmamış ve köndi kuv- yeti bozulmamış olsaydı, belki de. Moğolları takip için Özcanı göndermeğe muvafakak edecekti. Harzremliler: (Arkası var) (ll Gene bu sütunlarda, iki sene önce (Cengizin oğlu) tefrikasını yazdığım 2a- man, Cengizin Rusya ve Türkistan östilâ- sından da bahsetmiştim. Fakat, Harzem- şahın akınları ve memleketini müdafaa et- mek için aldığı tedbirler ve nihayet Tür- kân hatunun Ccogize esir düşmesi gibi heyecanlı hadiseler ayrı bir fasıl teşkil et- tiğinden, o tefrikalarda yazılmamıştı. Hat- baki, tarihin a devre aid en heyecanlı ve romantik sahneleri Harzem tahtının yıkıl- maslle başlar. Moğol tarihi müverrihi Duraja'ya göre, sultan Mehmedin en bü- yük hatası, memleket hudularımı müda- İsasm bırakıp, ordusile tecavüze geçmesi olmuştur. Cengizin bir sözü de bunu teyid etmektedir. Cengiz han: sEğer sultan Mehmed, oğlum O (Cucb ye hakaret etmeseydi ve beni bir putperest tanıyarak öldürmeğe armetmeseydi, Harsem hükü- metini yıkmazdım. Zira Harsemiler, Ros prenslerine karşı hududda iyi bir bekçi ola- rak kalabilirdi.. demişti. Gerçek, sultan Mehmed, Cenxizi tahrik etmemiş olsaydı, ayni ükibet Bizanslıların başma gelecekti. Çünkü, Cengiz han, bir kolu Tunaya wm- nan Moğol ordularını birleştirip Bizans muhasaraya karar vermişti. Türkân ha- tanun huşuneti, ve sultan Mehmedin pat- perestliği imha hususundaki gayretkeşliği, nihayet Moğol ordularının bir kısmının Harzem İline ayrılmasına ve ba suretle birçok kanlar dökülmesine sebep olmuştur. Buharalı bir müverrihin: «Moğol ordusu Semerkanda girdiği zaman, atilan yüz elli bin yerlinin cesedi üzerinden geçmiş- tire sö hiç de mübalâğa yoktur. İKS Programlarının hilâfma, Korsanka- Avdette, Hidayetin endişeal giltikçe artıyordu Hele bahçeye girdikten sora, adim- larını sıklaştırdı. Doğruca, kızının odasına koştu, Seslendi. Cevap alamayınez. doğru içeri daldı, Soğa sola bakındı. Ve kızımın masası üzerinde, kendi namına yazılmış bir mektup dikkati ni celbetti, Bu tarzda mektubun zaten âsabı üzerinde Süha meselesinden kalma çok fena bir tesiri vardı. Bir hamlede yırttı. Demin yukarda okuduğumuz müt- hiş salırları göz gezdirdi. Hemen pencereye koştu. — Kızım... Evlâdım... Kendini öldürüyor... İmdedi... İmdad... - di- ye haykırdı. İşte, kayanın üzerinde kendini de- nize almağa hazırlanan Şerminin kü- lağına bu ses çalınmıştı Ayni feryadları, biraz ötede gezi- nen Kaplanla Ragıb da işitmişlerdi. — Ne ölüyor? — Her hakle bir felâket var, oğ- um... Haydi sen koş... Kayıkhanede çekilmiş bir sandal vardır... Ona (Arkası yar)

Bu sayıdan diğer sayfalar: