8 Haziran 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

8 Haziran 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Istanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Umum Müdürlüğünden 1 — €/8/940 tarihinde arttırması yapılan idaremiz Salıpazarı anbarında mevcu$ 20000 adet müstamel sayıcı için alinan fiat haddi lâyikında görülmediğinden yeniden pazarlığa konulmuştur. 2 — Şartnameler levazım müdürlüğünden parasız tedarik ik komisyonda yapılacaktır. “T Beyoğlu “Vakıflar | Direktörlüğü İlanları — Muvakka: teminat maktuan 300 Jiradır. edilebilir. 3 — Pazarlık 20/5/649 perşembe günü saat 15 de Metro hanınm 5 inci katında top- Kiralık emlâk Semti Mahalleği Sokağı Kuloğlu İstiklâl » Tornacı başı 5 Kamerhatün . Çatıkkaş Şişi Meğrutiyeti Ebekız Büyükdere Çayır başı e Cami Kebir Cami Kebir Bedrettin Havuz kapısı Pangaltı Kocatepe. > Elmadağ Bayoğlu Hüseyinağa — « Yenişehir Nişantaş (o Muradiye cami. Şehit Mehmet arkasi Onlata © Sultan Beyamt Mumhane kapısı K. paşa Nalıncı Hacı (o Kulaksız Hasan Aylık kirası Nosu oCinsi Lira K, 197 OoApartıman 158 04 3 cü Vakıf han 3 cü daire 33 00 1 Apartıman Zci Da, 0 26/28 Ap,.3cübDa 700 13/2) Han ve müştemilâtı 44 00 6-3-19 Ev, dükkân 3 50 1/3 hisse 41 300 arşın arsa 18 00 Lü Ev 28 50 Sürp Agvp 5 Ev 1000 Mülhak 4 » rw >» WI Er 21 00 Vakıf P. SU » 1500 » Yukarda yazılı gayrimenkuller teslimi gününden 31/5/941 günü sonuna kadar kira- ya verilecektir. İhalesi 10/4/9M0 pazartesi günü saat 10 da komisyonda yapılacağından İsteklilerin yüzde yedi buçuk pey akçeleriyle birlikte merkür gün ve saatte Beyoğlu Va- kıflar Direktörlüğü Akurai kalemine müracaatları 4(4518) İstanbul Valiliğinden: Çocukları kurtarmi yurdunda 40 lira ücretli demircilik şefliği açıktır. Taliplerin adi urmaları ün geçen yurt direktörlüğüne bir dilekçe ile 1/VIL/1940 tarihine kadar başv olunur. (411) Yalova Kaplıcalarından: I — Monte edilmiş «Verdenisastlon» cihazının noksanlarının ikmali MI — elnkalatlon» cihazının montajı TI — Yemek asansörlerinin ıslahı IV — Otel asansörlerinin ilahi Yukarda yazılı işler topdan ve ayrı ayrı pazarlıkla yaptırılacağından İstekillerin bu İşlerden ehliyet vesikelarlle” biriikte hazirann 15 ci yününe xadar kaplıcalar müdü- Yiyetine tekliflerini bildirmeleri, * İstanbul Belediyesi ilânları (#127) . 10/94) çarşamba, ünü sat 15 de İstanbul Umumi Meclisi dalmi encümen oda- sında 472.358 lira 85 kuruş keşif bedelli, İstanbul Belediyesi sınırları içinde muhtejif yer- lerde yaptırıdacaz Asfalt, Parke ve salr cins yolların inşaatı kapalı zar! usulile eksiit- meye konulmuştur. Mukavele, eksiltme, bayındırlık işleri genel, hususi ve fenni şartna- meleri, proje ve keşif hulâsasile buna müteferri diğer evrak 3İ lira İZ kuruş mukabilin- de Fen işleri Müdürlüğünden verilecektir. İsteklilerin, bu işe benzer iş yaptığına dair vesikalarına istinaden ihale tarihinden 8 gün evvel İstanbul Belediyesi Fen işleri mödür- Hüğüne mürcaatla alasakları fenni ehliyet ve 9$0 yılına ait ticaret odası vesikalarile 20644 lira 76 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektuplarile 2490 numaralı kanunun ta- rifatı çevresinne hazırlayacakları teklif mektuplarını ihale günü saat İfe kadar daimi encümene vermeleri lâzımdır. (72) İstanbul Vakıflar Direktörlüğü İlânları No, 1—9 0/6/9040 1—68 10,649) Gi — ve daha yukarı 1146/940 » Salı Cumartesi Pazartesi o Tekaüt Eytam Bi — ve daha yukarı 12/6/9480 - Çarşamba OTekaüt Vakıflar idereleri vezmelerinden maaş alan Eytam ve Eramil ile tekaütlerin Hasiran, Ağustos/940 maaşları yukamda yazılı günlerde hizalarında yazılı numara sıralarına gö- re verileceği ilân olunur. (44) Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâletinden: 140 lira ücretli Yalova kaplıcaları baş makinistliği münhüldir. Dizel motörlerini ve buharla müteharrik Jokomobil ve çamaşır, bulaşık makinelerini işletmeğe ve ayrıca bu gibi makinelerin tamirini yapmağa ve asansör, elekirik taslsatını idareye muktedir ol- duğunu alelüsül selâhiyetli maakamlardan alınmış vesika İle tevsik eden talipleri etra- kı müsbite ve bir adet fotoğrafları ile birlikte ya doğrudan doğruya vekâletimize ve ya- hut bulunduklar; mahal sıhhst müdürlüğü vasitasile müracaat etmeleri ilân olunur. ır Başvekâlet İstatistik umum müdürlüğü eksiltme ve ihale komisyonundan 1 -- Açık eksiltme ve ihale usulile 1989 senesi ikinci, üçüncü ve dördüncü kısım ha- Kici ticaret istalaşı< yıllıklarından 750 nüaha bastırılacaktır. 4 — 80 forma ve 16 sahifelik beher forması için 35 lira tahmin olunan bu es içta © 73 hesabiyle 158 liralik muvakkat teminat vesikası verilmek lâzımdır. 3 — İhale 1940 senesi Haziran ayının 18. inei salı günü saat 1530 da umum müdür. lük binaanda toplanacak olan onda açılacaktır. garlname komisyon kâtipliğinden istenebilir. Nümune dairede görülür. «3307» <kSdde ve Esrarlı Yüzük AŞK ve MACERA ROMANI Tefrika; No.1 «Tuzak işinde Tuzak» romanını Akşam gözelesinde tefrike ettiğim sıralarda, hi. kâyenin henüz ortalarında iken, matbaaya orta yaşlı bir bayan geldi ve o mevzuun kendisine hakikaten yaşanmış çok daha heyecanli bir macerayı hatırlattığını söy- ledi. Birçok vesikalar gösterdi, şifahi taf- sllât verdi. Allesine tanllük eden sörgü- zeştten şöyle bir romati hasıl oldu. söze us Paaandarlı Mahliğ © — Bakın şuna... * Onu böyle yük- sek bir mevkie çuaran “alihi değil. dir, kendi cerbezesidir. Şayed pek daha aşağı derecede bir insan bile olsaydı oOyine hayatta (muvaffak Olurdu... Lâmı cimi yok... Şahsiyet doğrusu! « dedi, Muhatabı, çipil gğeleçini uğuştur- du. Alnını kırıştırdı;'arap şivesile: — Şahsiyet mi?... Fakat kim?... Yâ efendi? — Nasıl kim?... Sarıvaşıf pâşazade Ralf bey... Yalnız Türkiyede değil, garplılar arasında da sayılı müteşeb- bislerden... Musuldaki petrol kuyulas rının hissedarlarından... Beynelmilel şirketlerde meclisi idâre âzası... Çöl deki Araplar onun adını işitince elle. Nâkleden: (Vâ - Nü) rini havaya kaldırır, ömrüne dun ederlermiş... Irakta da, İzmirde de, istanbulda da çiftlikler, çubuklar... Haci Esad efendi! Küzenimin şahsi- yetine ve hüviyetine dâir size malü- mat vermem icab dimez... Çünkü onun Iraktaki hurma ticaretini biz- zat siz vekâleten idare ettiniz... Ve şayed sıhhatiniz müsaid olsaydı, hâlâ da... Cümlesini yarıda kesti, Zira mu- hatabının yüzünde garip bir tebes süm belirdiğini görmüştü. Musullu Hacı Esadla konuşan İz- mir eşrafından Palandarlı Mahir bey, Sarıvasıf paşazade Raif beyin Sans tarafından akrabasıydı. Sanvasıflar daha meşhur, daha zengin, daha ş0- refli olduğu için, Mahire dalkayukluk etmek istiyenler arasında, ona da «Sarıvasıflardan > Mahir beyefendi diyenler bulunurdu. Şimdi Mahir, Hacı Esadın epey za- mandanberi Ralf hakkında gösterdiği bu o emniyeteizlikten dolayı ona karşı adetâ bir irkilme duyuyordu, Geceydi. Çiçekler arasında elektrik- MAYO AKŞAM ANKARA RADYOSU $ Haziran Cumartesi 1330 Program ve haberler, 1350 Türk müziği, 14/30 Riyasaticümhür Bandosu, 15,30 Alafranga Piâk, 19 Program ve Alafranga plâk, 1830 Caz orkestrası, 19 Konuşma, 19,15 Türk müziği, 1046 Haberler, 2) Halk türküleri, 2020 Günün meseleleri (Konuş- ya), 2050 Türk müziği, 212) Küçük or- kestrü, 2220 Serbes saat, 22.20 Ajans ve borsa haberleri, 2250 Alafranga plâk. Bu gece nöbetçi eczaneler Beyoğlu muıntakasında Omerkezde; (Kinyoli), Taksimde: (Lironer), Şişli de: (Narkileciyan), Galatada: (Doğru- yoli, (Sporidis), Kasımpaşada: (Müey- Hulüsl), . , Kumkapı- * (âsador) . Fatihte Şehzadı da: dbenhim Haiti), Şehremininde! (Nâ- ım), Karagümrükte; (Arif), Fenerde; (Vitali), Samatyada: (Teaf!los) , Aksa” rayda: (Ziya Nuri, Üsküdarda: (Se- İlmiye), Beşiktaşta: (Nail Halid), Ka- dıköyde: (Halk), (Hulüst, Sarıyerde! (Asaf), Büyükadada: iHalk', Haybeli- de; (Tanaş,, Evüpte: (Arif) eczaneleri, (Ortaköy, Arnavutköy ve Bebek ec- ganeleri her göce nöbetçidirler.) BULMACAMIZ nü), Soldan sağa: 1 — Kolay - Başka şeyler 2 — Mayısın oltınct günü. 3 — İnhina etmeli, 4 — Topal - Büyük 8 — Nota - Maruf eski bir şiir kitabı, 6 — Götürtmek, 7 — Baba kardeş! - Nota - Sahip. 8 — Sonuna «O» gölirse bir cins at ara- basıdır - Kibirti, 9 az, Sonuna <1 gelirer nazlı olur. Ea müekten emi - Tekrarlanırız kuşun burn olur. 10 — Tersi kış başlangıcıdır « Vilâyet. Yukarıdan ayağı: 1 — Âlemin halleri 2 — Sıcağın başlangıcı - Tükendi, 3 — Tersi ses - Cinsler. 4 — Tersi yalan söyleyip kandırmayın demektir. 3 — Tersi bir nerl kedidir, 6 — Taşkın akan su - Üzümden yapılır salataya konur. 7 — Pührer. 8 — Tersi mezesi var demektir, 9 — Tersi iş 10 — Tersi yolumuzu demektir. Geçen bulmacamızın halli Soldan sağa: 1 — Azala nrala,2 Kalıkçılar, 3 — İdate, Akt, 4— Limanrelsi, 5— Itab, Orman, © — Naz, İL 8 — Beş- tane, Pa, 9 — Av, Teyze, 10 — Tİ, İta, Şek. Yukarıdan 1 — Akilinebat, 2— Zabitanevi, 3 — Ata- maz, 4 — Latab, İt8, 5 — Aken, Edaet,â.— Aç, Romanya, 7 — Zı, Erimez, 8 — Alaim, Eş, 9 — Laksatif, 10 — Artin, Lalk ler yanıyordu. İkisi de, bülçede, ha- sır koltuklara oturmuşlardı. Nargile, Mahir pipo içiyordu. Şirin bir rüzgâr esiyordu. Burası, İzmirde, dehiz kenarında, Sarıvasıflara aid bahçesiydi. Ev sahipleri bir davet tertiplemişlerdi. Evin pencereleri ışil ışıl yanıyor; tâ ötedeki koruluğun ka- rarılığı ile tezad teşkil ediyordu. Yükarıki salonlara İzmirin yerli ve ecnebi en kibar ailelerinden gençler davet edilmisti Müzik bir dans ha- vası çalıyor, neşe ortalığı bürüyordu. Fakat bu derece gürültüden hoşlan- muyan Hacı hargilesini yaktırarak bahçenin bir köşesine çekilmişti. Bu- rada, Mahirle çene çalıyordu. Davet, Sarıvasıf paşazade Ralf be- yin biricik kızı Masumenin on sekiz yaşına basması şerefine verilmekteydi. Bahçede nargile ve pipo içen iki adam, hiç bir suretle anlaşamıyacak tabiatteydiler. Ne fikren, ne şeklen... Bir aralık ikisi de döndüler. Bahçe- de bir kadınla yanyana yürüyen Raife baktılar. Kadın çok güzeldi, sarışındı ve uzaktan halâ gençmiş hissini veri. yordu. Bu da İzmir eşrafından Fennoz oğullarının gelini Galibe hanımefendi idi, Duldu, zengindi. Hemen bütün öm. rünü şu komşu malikânede geçirirdi. LAL, Haci | güzel. bir binanın | Umumiyetle oşraf arasında kavga- e e Şakaklarında biraz Kk Tefrika No: 86 TÜRKÂN HÂTUN Yazan; İSKENDER FAHREDDİN Sultan Mehmed son aylar içinde saraya mensup kadınların türbe ziyaretine bile nihayet vermişti Telefat vermeden şehirlerimiz! korur ve is“ Wi tehlikesinden kurtuluruz. Fakat, İma- dın dediği gibi, askerlerimizi sınırlara yı- ğarsak, birçok dövüşler yapmak ve bozul- mak tehilkelerile karşılaşacağız. Askerimiz bir yerden bosulursa, yurdu baştan başa Kaybetmiş olacağız. Ben bunu çok tehlikeli bir harp oyunu sanıyorum... Biz böyle oyun- lara girişirsek mahvoluruz.» «— Doğru söylüyorsun, Özcan! İmad ba- nİ kandırmağa çalişiyor. Fakat, ben onun fikrini sakat buldum ve kabul etmedim. Kalelerimizi askerlerimizle tahkim eder, müdafanya hazırlarırız. Zaten Cengizin, bu dayaktan sonra tekrar Harzem iline akın yapacağını ummuyorum.» s— Meğolların bu sefer yediği dayak çok müthiştir. Cuci, kendi tedbirsizliğini sakla» muk ıçin, hakikat: tahrife mecbur olacak, yani bizi Cengize karşı çök kuvvetli göste- reoektir.» «— Biz, gerçek, kuvvetli değil miyiz?» 6 — Çok kuvvetli idik, sultan! Cuci bu nu gördü, fakat harbe girmeğe mecburdu, babasına karşı harpten kaçtım diyemezdi. Ben zaten bu Cengiz denilen heriften bu A3 rece neden korkulduğunu şaşıyorum. onun ordusunu, kuvvetli bir atli Bikasile perişan edebilirim. Cengiz âta binmesini hile bilmiyen yol kesicinin biridir. Karaku- rum dağlarındaki kabileleri zorla etrafına toplayarak, bu suretle Asyarın göbeğinde bir devlet kurmağa çalışıyor. Kumandan- ları, akıncıları arasında kendi soyundan hiç kimse yok. Hepsi yabancı, hepsi dev girme,» Ne güzsi konuşuyorsun. Ne doğru söylüyorsun, Özcan! Eğer bülün kumen- danlarım senin zidi doğru zörmüş, de düşürmüş olsalardı, ben Rusyada bir tek Rus prensi bırakmaz, Irakı, Farsl, hattâ dâ- ha uzak ülkeleri birer birer fethederdim.» Imad, çadırın arkasında hiddetinden tit- riyordu. O, Özcanı, o güne kadar bu derece Yanlış düşünür, bu kader içten vurucu bir adam olarak tanımamış, İlimad ettiği In- sanların sözlerine çok kıymet veren sultan Mehmedin kule siyasetine nerden ve hasıl bağlanıp kaldığını şimdi daha iyi anlayan İmad, sultan Mehmedin fikrini bundan son- ra kolay kolay çelemiyeceğihi de anlamış- tı. Artık hükümdarı görmeğe, ona tekrar hududları koruma fikrinden bahsetmeğe ne lüzum vardı? Imad çadırın dibinde bir müddet düşün- dükten sonra, yapılıcak birşey olmadığını görerek, yavaş yavaş geri döndü., Karargâ- hina geldi, İmad o gece hiddetinden saba- ha kadar uyku uyumamış ve memleketin Öze MeMkteyi YaYYİE Gdirecsk O Harzem İlinin akıbeti ns olacaktı? Imad kendi kendine söyleniyordu: — Özcan, hükümdar aldatiyor, yurduna fenalık Yapıyor. Cengiz han, hiç de onum tanıdığı gibi dağlarda dolaşan bir yol ke- sici değildir. O, gerçi, imparatorluğunu at Astünde kurdu amma, sınırlarının bir vü Çine, bir ucu Iraka, diğer ucu da Tunaya dayanıyor. Özcanın büyle bir hükümdar- dan korkmamasma gülmekten başka ns denir?! ! İmad, sevgilisini düşünüyor Ordu Semerkanda yaklaşmaştı. Sultan Mehmed, ilk konak yerinde Öz. | canla gizlice konuştuktan sonra, «Kale si- | nmiyet vermişti m hükümdarı artık Imatia bu mesele .da konuşmağa lüzum görmüyordu. Zatan İmad da onları dinlediği geceden | beri hükümdarın yanına sokulmamıştı. İmad, Semerkanda varınca, ne yapıp yapacak, (soyu Kacırmağa oçalişacaktı. İşte, göne onun hafnli gözünün önüne gel- Fidan gibi uzun boyu. tatir bakışlı ailesi hemen daima hoş geçinmişli. Nesillerden beri biribirlerine yardım etmişlerdi. Galibe hanımefendi, şık tuvaleti Üzerine beyaz bir hermin kürk alımış- t Çehresinde hem hüzün kem de gu- rur ifadesi okunuyordu. şen kahkahalarile Imidı kendine çeken v9 bağlayan bu esvinili Arap düberine kavuş” mak için, bu kahraman akıncı, daha ne kadar saman bekliyecekti? İmad kendi kendine, Işoyu düşünürken söyleniyordu: — Seni keşke, Bağdad seferinden döner- ken tanımasaydım. Gözlerim o zamana ka“ dar güzel görmemiş değildi... Fakat, senin güzelliğinde öyle büyülü bir cazibe vardı ki, ben derhal bu cazibeye tutuldum ve sana vuruldum! O gündenberi gözlerimi senden başka hangi kadına çevirsem, han- gi güzel kıza raslasam, seni onların bepsin- den çok daha üstün görüyorum. Türkân ha“ #un seni bana vadetti. Fakat, oğluna söz geçiremediği için, sen sultan Mehmedin ?ev- celeri arasına karıştın.. Sarayda yerleş- tin... Ve beni unuttun! İmad başını bir taşa dayamıştı. İşonun hayali gözlerinin önünde dolaşıyordu... Bir- denbire bağırmak İstedi: — Hayır, İşol Sen beni unutmazsm.. Sen biricik yavrumuzu unutamazsın! O, bü yük annesinin yanıda büyüdükçe, eminim Xi, senli ona karşı olan hasret ve muhab- betin de büyüyor... Derinleşiyor. İnsan, yav» rutunu unulabilir mi? Söyle bana, Işocu- gum: Beni de yavrucuğun kadar ösleme- din mi? Haniya bana, Bağdaddan dönerken: «Sen, erkeklerin en yakışıklısı, en güzeli, en: cesutusun... Seni, ölünceye kadar seve- ceğim!e demişiin. Bu sözleri unutmadın, depii mi? İmad omuzlarında bir ürperme duydu. Baş ucundaki ağaçların hışır ona sanki şöyle cevap veriyordu! #- Sevgilin çok uzaklardadır. Boş yer» kendi kendine söylenip darma! Irmak boys Tarindan onu sesini işitetremezsin”. Jiad Ağaçların ve rüzgârların hakkı var, dedi, benim #esimi İşe işitemez. Aramızda, o kadar uzün bir yol, ve » derece derin bir uçurum var ki.. Onu, Semerkanda varsam bile, kolay kolay görebileceğimi ummuyo- rum Sultan Mehmed son aylar içinde, saraya mensup kadınların türbe ziyaretlerine ni- hayel vermişti. Saraydan dışarıya hiç bir kadın çıkamıyordu. Hattâ, hükümdarın zeveelerinden birinin, insan gibi konuşun bir papağani vardi, Hükümdarın zevcesi (Şâhızinde) yi ziyare- te gidip gelirken bu papağanı da götürür- dü. Papuğan her halta sokağa çıkmağa alış- muşli, Son günlerde dışarı çıkmayınca kanadlarını biribirine çarparak: «Sokak.. Bokak.. Türbe... Türbe...» diye bağırmağa ed, bu çığırtkan papağanı bile, saray bahçesindeki dai spesetirdipi “üphete ei Te EAA ağtırmıştı. Bu sıkılık içinde, İmad, İşoyu nasıl gö- tebileceğini, onu nasıl kaçıracağını düşü- nüyordu. O artık, Türkân hatunun sonsuz vaidlerine de ehemmiyet vermiyordu. Gerçi, valide sultan, İmada: «— Bu sefer, dönüşte ne yapıp yapara- ğnn, seni İşoya karuşturacağım!, Demişse de, İmad Bemerkand saray; iç yüzünü gözünün önüne getirdikçe ü: sizliğe düşüyor, mütemadiyen için: çi ağlıyor, ağlıyor, ağlıyordu. İmad göz yaşlarını kimseye göst mek için, her konak yerinde 157, yerler seçer, orularda uzanır yatar ve sa- bahlara kadar ağaçlarla, rüzgürlarin, taşiar topraklarla konuşur ve kehdisini di boşlük içinde görür, ellerini göğe rarak yalvarırdı — Tanrım! Benim suçum nedir ki, bana bu sonsuz ıztırapları çektiriyorsun? Karşı- ma bir güzel kadın çıkardın. Kısa bir za- man içli bizi birleştirdin.. Bir çocuğumuz oldu. Sevgilimi tekrar elimden aldın, beni zindanlara, çekönnöm kuyularına astırdın. et ifadesi veri- yordu... Bakışlarından anlaşılıyordu kl, bu adamın çok tecrübeleri var, Bu gözler en mejeni mühitlerden en ip- tidai kabilelere kadar her tarafta âmi- râne bakmasını bilmiş, en hassas ka- İ dın kalblerinden ön katı erkek yürek- Râife dikkatle bakıyordu. Onun söy-| liyeceği sözlerden derin manalar çı- | karmağa uğraşıyor gibiydi. Uzaktan Haci Esad: İ — Kırıştırıyorlar, vallahilâzim! - | dedi. ! Mahir bu tabirden sinirlenmiş gibi: | — O nasıl söz? - diyerek kaşlarını çattı. « Kırışiımmak ne demekmiş?... İ Evlâdlarının istikbalinden bahsediyor» ! lar... Yakında resmen nişan olacak. Arab: > — Çocuklar sevişebilir... « cevabını verdi. - İlle velâkin bendeniz büyükler- den de şüpheleniyorum... Bakın... Yakışmıyorlar mı biribirlerine seydi? Ev sahibi ile komşu bayan, üçüncü defadır yanlarından geçiyordu. Bir elektrik ışığı Raife çarparak yüzünü iyice aydmlattı. Mahirin hakkı vardı: Bu adamın mühim bir şahsiyet olduğu belli! Uzun boylu, geniş omuzlu, zarif, dün- yanım neresinde olsa mâzir mevkiine çıkarıldığı takdirde yerini yadırga. lerine kadar tesir edebilmişti. Küzenin genç gözüktüğünü fark ederek , Mahir: — Ellisindedir.., « dedi, Hacı; — Şayei gerimesi Masume hanım, Allah mmahıfazna mevcut olmasaydı, | varisi zaliâliniz olacaktmız? - diye sordu. — Evet... Ama, böyle şeyleri düşün» memeli bile... Hekikaten de aklından bir fenalık geçirmezdi. Buna rağmen fakir bir insandı, Feriha isminde pek sevdiği bir kızı da vardı. Ah, eylâdının da şu Masume gibi ihtişamla yaşamasını ne kadar isterdi. 'Tam münasile cenlilmendi Mahir... Serveti hakir gördüğü yoktu; fakat kimsöyi kıskanmağa da tenezzül ei- miyocek bir yaralılıştaydı. Şimdi bu muhatağı da doğrusu canımı sikiyor- du. Ancak nozsketi s0bs) ei ona egvap vermekteydi. (Arkası va)

Bu sayıdan diğer sayfalar: