25 Haziran 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

25 Haziran 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hollivutta yeni izdivaçlar Bütün tahminler hilâfına olarak biribirile çok iyi geçinen birkaç çift a 3 mestud çift; Solda Clark Gable ve Carole Lombard, ortada, Robert Taylor ve Barbara sağda Annabella ve Tyrone Power 'Holtiyutta sinema yıldızları arasın» da yapılan izdivaçlar ekseriyetle de- vamlı olmuyor. Enhataretli aşklar bi- le birkaç sene içinde şiddetini kaybe- diyor, Ve kari kocg biribirinden ayrı- lıyor. Bu yolda binlerce misal vardır. Bir zamanlar Willlâm Powel Carole Lembard ile bir aşk izdivacı yapmıştı. Duglas'ın oğlu Joan Cravford'u çık gınca sevmiş ve babasının arzusu, nâ- sihatleri hilâfma evlenmişti. Fakat bu iki izdivaç da pek kısa sürmüş, karı koca biribirinden çabuk ayrılmışlardı. Daha yakın zamanlarda gene aşk izdivaçları yapan birçok yıldızların ki- sa bir zaman sonar biribirinden aynl- dıkları görülmüştür Fakat, bütün tahminlerin hilâfına olarak, Hollivutta aşkları saman alevi gibi parlayıp sönmi İzdivaç hayat- Yarı ilk günkü hararetin! kaybetmiyen çiftler de vardır. Bunların başında Clark Gebis ile Cârole Lombard gelir. İki sene evvel evlenen bu iki yıldız bi- ribirini ilk günkü şiddetle seviyor. Gerek Clark, gerek Carole bundan ev- vel bir kere daha evlenmişlerdi. Fakat şimdi hakiki saadele kavuştuklarını söylüyorlar. Carole 31, Clark 40 yaşın- da, yani artık oldükça yaşlarını al mışlardır. Bir kısmı aralarındaki im- tizaci pek gençlik çulgınlıklarının geç- mesine atfediyor. Fakat daha genç oldukları halde iz- divaç hayatları bozulmuıyan çiftler de vardır. Bunlardan biri Robert Taylor İle Barbara Stanwick'dir, Bunların da izdivaçları iki seneye yakındır. Bu müddet zarfında sevgileri azalmamış, artmıştır. Bunun başlıca sebebi iki genç artistin eylenmeğe derhal karar vermiyerek birbirlerini uzun müddet Esrarlı AŞK ve MACERA ROMANI | | 'Teirika No, 18 Köyün yanında bir Kiz görmüştü. — Masume4 hanım!... - diye hay- kırdı. Yaklaşıp selâmladı: — Siz burada ne ârışorsunuz, Ma- sume hanımı?... Genç kız, tatlı bir sesle; — Yanılıyorsunuz, beyefendi... Ben, Raif beyin kızı değilim, .. Hakikaten değildi, Fakat Cemil, benzemenin bu derecesi karşısında hayrette kaldı. 7 Kız; beyaz dişlerini göstererek gü- Tüyordu: — Herkes benzetir efendim... Onda Masume'nin azametli hali yoktu. Şüphesiz bunlara hemşire de. nirdi. Hem de ikiz hemşire... Cemil günden güne cazibesine kapıldığı Masume'nin birçok güzelliklerini şu karşısındaki genç kızda aynile sey-- retti. Ziyafet gecesindenberi Raif beyin kıziyle daha fazla alâkadar oluyordu, Bilhassa Hayrinin mey- danda olmaması onu sevinditiyoldu. Böyle bir benzeyişle karşılaşmak onu | şu andr. cidden şaşırtmıştı. İ dar seviyor, Annabella da kocasının tedikik etmiş olmalarıdır, Robert Tay- lor ve Barbara senelerce birlikte gez- mişler, biribirlerinin ahlâklarını, tabi- atlerini anlamışlar ve iyi bir yuva ku- rabileceklerine kanaat getirdikten son: ra evlenmişlerdir. Son senelerde evlenen genç artist- ler arasında Tyrone Power ile Anna- bella'da vardır. Tyrone Hullivottaki jön promiyeler arasında en çok beğe- nilenlerden biridir. Bütün Amerika kızlarının ideali olan bu artist Fran- siz sinema yıldız Annabella ile evlen- meğe karar verdiği zaman birçokları bu izidiyncm uzun sürmiyeceğini, iki rtistin kısa bir müddet birlikte ya- şadıktan sonra ayrılacaklarını tahmin etmişti. Bu tahminin hilâfına olarak Tyrone ve Annabella çok iyi geçini- yorlar, 'Tyrone karısını ilk günkü ka. Tabanca ile oynarken bir cocuğu öldürdü İzmir (Akşam) — Menemen kazasının Çıtak köyünde hir vaka olmuştur. Hall oğ- Iu 13 yaşında Süleyman, dayım Mehmed Keremin evinde misafir bulunduğu sirada dayısına aid tabancayı kurcalarken taban- €a ateş almış, karşısında bulunan dayısının 4 yaşındaki oğlu Hüseyin! sağ memesi fze- rinden yaralamış, öldürmüştür. Kaza, köyde derin bir tesssür uyandırmıştır, Süleyman, vakadan sonra ovaya kaçmışsı da yaka- Tanmıştar. İzmir kazalarında yeni göçmen evleri İzmir (Akşam) — Bergama, Menemen ve Urla kazalarında yeniden 151 göçmen evi inşa edilecektir. Evlerin iki ay zarfında in- zası müteahhidiere ihale olunmuştut. Ur- lada yangın yerinde inşa edilecek 50 göç- men #vi, yirmi senedenberi harabe halinde bulunan Urlanın yanık kısmını da mamur- lâştıracaktır. Stanwiek, bu sevdasına hararetli mukabelede bulunuyor. Bu çiftin bu kadar iyi ge- çinmesi birçoklarına merak olmuş- tur. Anlaşıldığına göre, Annabella gü- zelliğinden ziyade zekâsı, inceliği, ko- casını meşgul etmeği bilmesile Ty- rone'u teshir etmiştir. Hollivutta yeni bazı izdiyaçların ha- zırlandığından bahsediliyor: Johny Weismuller'in San Fransiskolu Beryi Scott isminde bir genç kızla, Dorothy Lamour'un Charlie Bernet isminde bir caz şefile, Deanna Durbin'in 23 ya- şında Waugham Paul adında bir sah- ne vazıı muayinile evlenecekleri söy- leniyor. Acaba bunların izdivaçları yukarıdaki çiftlerinki gibi devamlı mı olacaktır, yoksa evvelce birçok misal- leri görüldüğü gibi kısa mı sürecek- tir? Amerkada herkes buna merak | edyor. vurmaya Fedakar bir tren memuru Cuma günkü nüshamızda Gek- mecade, hareket halinde iken tren- den atlayan İs- mall isminde bir seyyar satıcının, tekerlekler arası - na yuvarlandığı s- rada (istasyonda * bulunan kondük - tör B. Ali Çetin- kayanın tam ye- rinde bir mildaha- lestis muhakkak bir ölümden kur- tulduğunu yazmış» tık. Vazifesini bihakkın ifa eden fedakâr memurun bir İkem dercediyoruz, Suriyeye adak Polonyalılar Adana (Akşam) — Polonyalı kadın ç0- cuk ve genelerden müteşekkil yüzelli kişi- Hk bir kafile Toros ekspresile şehirimizden Suriyeye geçmiştir. 'Bir arkadaşım büna şu hikâyeti anlatlı; — Senelerce geceyi gündüze katarak ça- Uişıp çabaladıktan sonra elimize şöyle biraz para geçtiğini bilirsin. «Bu para ile ne ya- payım?» diye düşündüm, taşındım. Bir tür- lü karar veremiyordum. Karım da bu sıra- larda: — Şu biriktirdiğimiz para ile bir apar- aman yaptıralım... diye tulturmuştu. #Hay- di onun istediği olsun. dedim. Talihimize iyi bir mimar, namuslu bir kalfa da bul- duk. İnşaata başladık. Her iş mükemmel gi- diyordu. O yamanlar harp filân da o dığı için malzeme ucuzdu. Birinci, ikinci, üçüncü kat derken bir gün çatıyı da ka- z her tarafı tı. Fakat bu bizim yaptırdığımız ilk bina İdi. Arasıra evde: — Bu inşaat bize tecrübe oldu. Â bir bina daha yaptırmalıyız ki, bu lerden istifade ederek ortaya m bir eser koyalım Yaptirdığımız partım bitmeden birçok müşte: Bız bizi düşündüren bir tek gey vardı le namuslu, işgüzar, gu çıkmıştı. Yal- Şöy- ken biraz da borca girdiğimiz öyle fazlaca aylık da ver 1 Yunl bulacağımız Kapısı kelepir ölne Uzun uzun araştırmalardan 5 ye onu da bulduk. Bu Kadri bir adamdı. Halinden, konuşmasından te- miz, iyi kalbii bir çocuk olduğu du. Üstelik gayet kanaatki tedimiz maaşı k man biç azımsama Bir müddet sonra biz de, kiracılar da apartımana taşındık. Kapıcı da kendi ye- rine yerleşti. Artık rahp$tık, Hole istediği- miz gibi bir de hizmetçi: kız bulsaydık on- dan sonra keyfimize hiç bir diyecek kal- yakıla şikâyet odiyordn. Tar: kargımıdı ki apartımanın üçüncü Katında oturanla- rın genç bir hizimetçisi yardı. «Komşunun tavuğu, komşuya kaz görünür.» derler ya... | Hakikaten doğrudur, Pek az zaman sonrn karım karşımızdaki aparkımanda oturanlar rın hizlmetçisine âdete hayran olmuştu. Her akşam eve geldiğim zaman şu naka- ralı dinliyordum: — Ali gene bugün İş görmekten belimin givisi kırıldı. Bir hizmetçi bula Karşıki apartımanda oturanlar; çisini bir görsen. Ne hamarat güzar kız, ne temiz Xız, ne iş bilir kız... sanın büyle bir hizmetçisi olsa o zaman ha- yatın zevkini sürer işte.. Hem de ne ne eteği belinde kız.. Kora Mei parmağında çeviriyor, ev işlerine ©. kızı kandır, ni birimizin yüzüne nasl bükarız Lâkin Karım benim bu sözlerime silkiyor: — Elime bir fırsat düşse hiç dinlemem 9 kizi yanıma alırım!... Diyordu. Komşunun hizmetçisi de sarki kar hevesin! arttırmak için büsbütün g; gelmiş gibi hep bizim erin önünde dol duruyordu. Nihayet bir gün eve gelince pek şaşırdım. Bana kapıyı könişünür genç hizmetçisi, gülümsiyerek açmıştı. İlk defa onu yakın- dan görüyordum. Güzelce bir kızdı. Karım zafer kazanmış bir kumandanı ha- Hile evde dolaşıyordu. Nihayet beni kendi odasına çağırdı. Yüz göz olmaması için hiz- metçiye ait sözleri anun yanında konuş- muyordu, Odaya girince ben sordum; — Nasıl oldu bü iş kurum?., Karım” güldü: — Basbayağı... dedi, buğün öteberi almak için birim büyük bakkala gitmiştim. Bak- tım Ayşe orada... Haan kızın adı Ayşe. Zaten bakkalda, manavda buna her ras omuz Yüzük Nakleder; (VA - NÖ) Tedkik etti: Bu kız, kasabalı bile | değil:.. Köylü ile kasabalı arasında... Fakat, zeki, istidadlı, güzel vücudlü ve konuşması yerinde... Maamafih, hal ve vakti yerinde bir allenin evlâ- İ dı olduğunu da gösteriyordu. Masumeyle aralarındaki fark, göz- lerin rengiydi. Raif beyin kızının göz- leri kadife tatlılığında siyahtı. Bu ki- zınkiler ise mavi. — Şaşılacak şey... işitilimemiş bir vaziyet... — İlk gören beni dalma Masume hanım sanir efendim... - diye genç kız izahat veriyordu. Cemilin aklından şüpheler geçme- ğe başladı. Zira, bu kız doğmadan birkaç sene evvel Raifin buralardan ayrıldığını herkes gibi bilmiyordu. — Buralı mısınız? — Evet efendim... Kız, serbes serbes konuşuyordu. — Bizim gile buralıdır efendim Galiba bu köyü ilk kuran da büyük Görülmemiş, — Bödriyi Yölketili, Birdenbire bir şey keşfetmiş gibi: — Şu esnada Raif bey sizin eve gitmiş olacak. - dedi. — Bizim eve mi? Cemil, kızın âdeta sarardığını farketgi, Dikkatle bakıyor, bir şeyler sezmeğe uğraşıyordu. Kız evvelce, ! uçmağa hazırlanmış bir kuş gibi du- rurken şimdi bu yakışıklı süvari ile alâkadar olmuştu, mümkün mertebe geç ayrılmak istediği anlaşılıyordu. — Demek Raif beyefendinin ah- baplarındansınız? - diye sordu. — Misafiriyim küçük hânım... Onun evinde oturuyorum. Mademki siz bana kendinizi tanıttınız, ben de kim olduğumu söyliyeyim... Veli pa- şanın oğluyum... Hani şu İzmirde tanınır Veli paşa vardır ya onun... Bana Cemil Veli derler... — Ya... Efendim... Bilirim, bili- rim... Bedriye, bu ismin miştı! Bedriye: — En yüksek, en kibar afle... yordu. Delikanlı? — Sizin güzelliğiniz, bir ailenin kibarlığından da daha yüksek bir şeydir! - diye bir kasabalı kızı büs- bütün teshir edecek bir kompliman yaptı. tesirinde kal- di Kızcâğızın penibe yüzü gölintik gibi kızardı. Lâkin endişe ettiği bel liydi: — Rair bey buralara mı geldi? — Evet... Birazdan caminin önün- deki kahvede buluşacağız, Bu söz üzerine, Bedriye: — Öyleyse ben köyün ortasından geçmiyeyim de kenar sokaklardan dolaşayım. — Raif beyden korkuyor musunuz? Kız, başını salladı. Cevap ver. medi, Gitmeğe hazırlanıyordu. Cetmil, atını harekete getirerek onun yolunu kesti. Hususi bir mak- sadı yoktu. Sadece bu güzel yüzü biraz daha görmek istiyordu. Kır: — Affedersiniz... run... Gideyim... mırıldandı. Her sözünden, her safiyeti anlaşılıyordu. Genç erkek, kızın yürümesine mü- saade etli Fakat oda arkası sıra ilerledi. Kız, etrafına baktı, Kendilerini kimse görmüyordu. Kılavuzluk eden köylü, köy başına gelince, bahşişini almış, uzaklaşmış- tı. 'TA ötede, bayır aşağı indiği görü- lüyordu. Kimsenin dedikodu yapa- mıyacağına kanaat getiren Bedriye, Müsaade buyu- Beyefendi... - diye hareketinden, | kendimi geldikçe gülümser, selâm verirdi. Bu sefer onu daha bürmetkâr buldum, Sonra ken- disinda bana birşey söyllyecekmiş gibi bir bal vardı. Ağzanı şöyle bir aradım. Yerin- den şikâyet etti: — Ah, dedi, sizin gibi bir hanımefendi- çalışsam ne kadar iyi olurdu... lı yerde kaç para aldığını sordum. Yirmi lira alıyormuş. Ben: — Biz o kadar vere dedim — Aman hanimefendiciğim paranın da İfı mu olur?... &iye sekiz ire avlığa razı ol- maz mı Düşün bir kere 20 lira nerede? 8 lira hörede?... Bu kızın o parayı birakip bi- ayret değil mi? sey doğrusu. mma anlıyamadım ten de öyle idi. Bu kızır etmesi anlaşılır ş6Y d yerinde ayda yirmi 1 ıda bir sır Hem de kız hayatından nundu. Mutfakta çalışıtke: yordu. B © kadar mem- üdeta sandet- işlerinden başka du, Hatti kalöri- Bu iş üç ay böyle & L Ayşe yok deridir Diyordu, 6 apar” 1 dalresi çok güzel... Halbaki e dar.. Bizi alm zn bizim evi kim: tercih ettiğini o zam iş işten geçmişti derken o sadık, kanaa şlik hatırı isini anlamıştık. Pakat hizmetçi kazanalım çalışkan kapıs. Hikret Feridun Es ANKARA RADYOSU *5 Haziran Salı 1230 Program ve haberlere, 1259 Türk müziğ, 1220 Alafranga plâk, 18 Progrüm ve alafranga plük, 1830 Çocuk saati, 19 Türk müzigi, 19,45 Haberler, 20 Çifçinin sü ati, 40,15 Türk müziği, 21 İktısad ve hukuk #aali, 2120 Serbes Sant, 2130 Radyo guze- tesi, 2145 Küçük orkestra, 2230 Ajans ve borsa haberleri, 22,45 Küçük orkestra, 33 Alafranga plâk, Bu yece nöbetçi eczaneler Beyoğlu mintakasında merkeyde! *Delin Suda, (Vinropuloi, Taksimde; Limoner?, (Srtuğrul), Şişlide: (Maçkr (Kurtuluş), Gnlatada:; (Mustafa Nail (Turan), o Hasköyde de (Mehmed Kâzım), K (Necati Ahmed), Alemdai taıkasında Şehzadebaşında! (Asa: e de; aragümrükte; “Kemali, Fenerde; (Hüsameddin), Sa- malyada (Rrofiios), Aksarayda: (Şe- ref), Diğer nuntakalarda: Kadıköyde: (Kadıköy!, Üsküdarda: Cİbrakim Su- ad), Beşiktaşta: (Süleyman Recepi, Sartyerde: (Nuri), Büyükadada: (Şi- nasi Riza), Heybellde: (Halkı, Eyüpte: Ülülkmet) eczaneleri, IOrtaköy, Arnavutköy ve Bebek ec» zaneleri her gece nöbetçidirler ) Osmaniye kazasında yeni bir hükümet konağı yapılacak Adana (Akşam) — Osmaniye kazasında moderr bir hükümet binası yapılması İçin teşebbüslere geçilmiştir. yanısıra yürüyen güzel süvariye hayranlıkla baktı! Erkek de onu süzüyordu. Bu kız sadece onun hoşuna git” mekle kalmıyordu. Masume'ye bu derece benzemesi nedendi? Ve Bedri- ye Raiften niçin bu derece çekini- yordu? — Küçük hanım! Emin olun sırrı- nızı kimseye söylemem... Dostum Raif beyden neye korkuyorsunuz? — Beni leyli mektebe koymuştu. Oradan çıktım. Büyük annem de kor- kuyor, söylemiyordur. Görürse kıza- cak. — Leyli mektepte mi idiniz? — Evet... Beni bekâr yazdırmış- lardı... Raif bey İstemiş... Tatillerde bile buraya gelmiyecekmişim... — Allah Allah... Raif beyin sizin işinize karışmağa ne hakkı var?... Büyük anneniz karışsın, anlarım... Kız, mavi gözlerini hayretle süva- riye çevirdi. Evet... Öyle ya... Fakat 6, bu ci- hetleri hiç düsünmemişti... — 'Tabii, Buranın eşrafı... - dedi, — Âlâ... Fakat eşraflık, mütegalli- belik şimdi söker mi ya... Mekleple bunları okumuşsunuzdur... — Okudum amma, efendim, ben Elld'ğim gündenberi Raif beyefendinin bütün emirleri bizim | ailede harfi harfine yapılır. (Arkası var) Sin zman e meni Xl mf” disi namusa öleli slm ki lam i

Bu sayıdan diğer sayfalar: