24 Aralık 1940 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

24 Aralık 1940 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ın kokusunu dalgalandırarak koca” #ına yaklaştı. Hamdi geniş koltuğuna gömülmüş, yaprak sigarasını tütlüre- Tek güzelerini okuyordu; Neglâ onun| arkasından ilerleyerek omuzlarına da- yandı. Başmı kocasınınkine yaklaştı! Tarak: — Hamdi, dedi, bu gece bir yere gis delim. Erkek gazelesini bıraktı: — Mükemmel bir #ikir,. dedi, nero- ye İstersen gideriz. Kağın bir kedi yavrusu sokulganlığı | ile ona biraz daba rak” — Öyle bir yer istiyorum. ki, şimdiye Kadar oraya hiç gitmemiş ölalım!.. dedi. Hamdi gülümsiyerek ona cevap verdi: — Ne zamandanberi bizim Haçik efendiyi görüyorum. Dalma: «Velini- metim, koca yaz geçip gidiyor, şu bi- zim açtığımız fâkirane bahçeye bir keresik olsun teşrif etmediniz... diye ellerime sarılıyor... Bahçeyi açarken ona paraca biraz yardım etmiştim ya... Birkaç Kere »gtieoeğim!» diğe süz ver- dim. Vek pek bayağı bir yer olacak amma İstersen gidelim... Helki de eğ- ieniriz... Genç kadın: — Gidelim, gidelim... Bir değişiklik ölür... Cevabını verdi, Hemen kalktılar Henüz.yazın en s- eak' günleri 141. Bunun için Hamdi: - İstersen ötomebili çıkürtalım.. dedi, Fakat Neclâ yürümeği tercih etti. Haçik efendinin bahçesi epeye# uzakta deniz kenarında idi. Müşterileri | öyle insanlar değillerdi. Fakat açık göz bir adam olan Haçik oradan buradan gelişi güzel bir tarzda birkaç çalgıcı toplamış bunlardan güya bir saz beyeti teşkil etmişti. Çay, kahve, gazoz da ucuzdu. Bunun için bahçe epeyce iş yapıyordu. Sax heyeti için portakal sandıklarından yapılan icü-İ çük sahnenin karşısındaki iki sıra ma- sada oturanlara çay, kahve veya ga- oz verilmiyordu. Burası yalnız. içki içen müşterilere mahsuslu, Haçik efendi onları görür görmez büyük bir telâş içinde yerinden frla- de — Şeref bahşettiniz. Bahçemi nur- Jandırdınız velinimetlerim!... diyerek onları sahnenin tam karşi ma- Saya oturttu. Karı koca yerlerime yer- leştikleri halde Haçik efendinin telâşı| bilâ geçmemişti, Garsonları Burt sert emirler veriyor, adamlarını dzarlıyot, masanın örtüsünü değiştiriyor, peço- teleri kendi elile muayene ediyordu. Nihayet herşeyin yerli yerinde olduğu- bâ kanaat getirdikten sonra diğer müyterilörle meşgul olmak üzere, veli. nimetlerinden utana sıkılı -müsande istedi, Zengin karı koca şimdiye kadar hiç böyle bir yere gelmemişlerdi. Yol- Maçine düşmüş Amerikalı sey-/ yahlar gibi etraflarına bakışıyorlardı, Henüz saz başlamamıştı. Çalgıcılar ve renkleri sön derecede göz âlicı, el-| hiseler giyinmiş, allı dişli haneride) bayanlar birer birer geliyorlardı. Nihayet hepsi gelmiş olacak ki, he-| yet halinde sahneye çıktılar, Kadınlar bu «ha yıkıldım, ha yıkılıyoruma gibi her adımda bir çatırdayan, sahnenin &n ön tarafına dizilmiş iskemlelere sı- 4a1, Gok güzeldi, Kenan o zamanlar sayıf, bülyak, uzun saçlı bir delikanh idi, Gene ke- İraan çalar ve şarkı söylerel, İyi bir ailenin çocuğu idi, Neclâ bu zayıf, ince ruhla üdeta bir yarı mabud gibi görürdü. Onu kendi tabiri ile gönlünün vo rü- yalarının erkeği! addederdi. Evleri kar. gı karşıya idi. Kaş gece Kenanın ke- man sesini dinlerken açık pencere önünde uyuya kalmış, bu yüzden an- nesinden dehşetli azar işitmişti. Ba- bası Kenanı hiç beğenmez, ondan bahse: 6: «Birakın gu serseriyis derdi, Halbuki yirmi yaşındaki Neclâ için sanatkâr ruhlu bir erkeğin biraz da serseri yaradılışta olmas gayet ta- bii idi, Kenana olan sevgisi işltildiği zaman Neclâ babasından bir de dayak yemiş- t. İşte o zamanlar Şimdiki kocası Hamdi kendisine talip çıkmıştı. Ham- di zengin, atılgan, müteşebbis genç bir tüccardı. Dürüst ve muntazam bir ha-| yatı virdi. İ Babası Neclâyı hemen zorla onunla| evlendirmişti. Evliliklerinin 9ik zaman. larında Neclâ kocasmı ne kadar kaba! bulmuştu! Romanlarda okuduğu cüm-; Jelerie Hamdiyi «paradan başka hiç, birşey düşünmeyen, herşeyin, hattâ! genç kır kalblerinin parale satin! alınacağını sanan bir ndam'» olarak! telikki etmişti Şimdi bunları düşünürken külüstür sahnedeki zayıf, üstübaşı berbed, traşı uzamış, yüzü çizgilerden âdeta acaip bir harita şeklini almış, kelebek göz-! Yüklü, küçücük gözlü, kırpık biyıki: in- san yirmi yaşında rüyalarına giren erkek miydi? Yanında olurau kocan Hamdi ona çok acımışiı Zavalk, diyordu, üs! dar da berbad. Fasıldan sonraki yarım sahklik iski. rahat emasında Hamdi, saz heyeti isini masasına davet etti. Kenan, Nec- Iyı tanımamazlıktan geldi veya ianı- mağa cesaret edemedi. Nezaketinden ve utancından eriyecek gibi bir hali vardı. Hamdiye, Neelâya temennalar ediyor onlara, Haçik efendi gibi eveli- nimetimiz» diye hitap ediyordu. Ksn- disine ikram olunan pahah sigaraları alırken önünü kavuşturarak ayağa kalkıyordu. Hamdinin sizarasını yak- mak için fırladığı bir anda bir iskem- le derirmiş, pek mahcup olmuştu. Genç kadın bir aralık onun parmak- larının sigaradan sipsarı kesilmiş ol- duğunu gördü. Bir aralık maslarmın yanından geçen şişman bir kadını Kenan: — Refikam cariyeniz!... diye takdim etti. Bu kadın da saz heyeti İçinde tef il lü başı ne ka-| RENO Eski boşanma evlenme cenneti oldu Çabuk evlenmek isteyenler bu şehre baş İ vuruyorlar. 4 ayda 619 boşanma kararına karşı 4079 çift evlendirildi a boşanma karari veren mahkemesi sa- yerinde dünyanın her tarafında msş-! boşanmak Adeta moda halini almış- hur olmuştur. Reno, Amerika Birleşik höktmetlerinden Nevada hükümeti dahilinde, dağlık bir yerde 20 bin nü- fuslu bir kasabadır. On sene evveline kadar bu kasaba çok fakir bir yerdi. Şimdi Amerikanın en zengin şehirle- rinden biridir. En müzemmel palaslar, en lüks barlar, en muhteşem eğlence yerleri buradadır, Reno bu refahi, bu Serveti «Boşânma endüstrisi» sayesin- de 1 Amerikanın muhtelif memleketle- rinde boşanma davaları ayrı ayrı ka- nunlafa tabidir. Bu davsler her ta- rafta uzun sürer, bazen senelerce uğ- Taşmayı icap ettirir. Boşanma davaları çabuk görülen yerlerde de dava ika- me etmek için uzun, müddet oturmak çalıyordu, Kenanın karın gülümse- mek için ağzını açtığı zaman Neelâ İle Hamdi pek 3 li Çünkü ka- ü oz gitdi. Bir aralık Neclâ karşısında oturan| iki erkeğe, kocasile eski ve İlk âşığına baktı. Aralarında ne müthiş bir fark ardı! Kocasının bali etrafına ne ka- dar hâkimdi. Bun mukabil Kenan ne kadar zavallı idi, Sonra ne çabuk iti yarlamış bitmişti. Halinde de müthiş bir değişiklik görüne çarpıyordu. O eskiden zamanına göre pekâlâ asri bir; ve şekiller de sadeleştirilmiş, bu suret-| ya ile oturdular. Ellerini kavuşturdu- iar. Çalgıcılar arkada duruyordu. küçük gözleri ile reisi olucaktı. mancıyu bakar sapsarı kesildi. Bu kenan değil miy- disi... kadınlardan biri ayağa Kalkmış kafa- #inı iki tarafa sallayarak, gözlerini sü- gerek fındıktan fıstıktan, bademden adamdı. Sonra ne hayret verecek de- ar 3 tecede geri kalmıştı, Neclâ kendi ken- “Kelebek gözlükleri altından ancak |dine: eKendisile evlenemediğim için! bir zeytin tanesi kadar yuvarlak ve| ölümleri düşündüğüm erkek bu mıy- etrafına bakınan,| dı? Hamdi de evlendikten sonrk da kırpık bıyıklı, zayıf kemancı, heyetin | senelerer kendimi bu adamın olmadı- Bım için mi - bedbaht adöetmişim? Lâkin Neelâ bu üstü başı gayetle po-| Nihayet bunun için mi Hamdi gibi fişan olan kelebek gözlüklü, zayıf ke-| mükemmel bir erkeği bırakacaktım?ı bakmaz heyecandan! diyord hu, Demek yirmi yaşının gözlerine al- di?.. Genç kadın biraz daha dikkatie| dansa, yirmi yaşının sesine koşmuş ona baktı, Evet, eret Kenan. Tâ ken-| olsaydı şimdi bütün dişleri altın olan © şişman kadının yerinde bulunacak- Simdi fasıl başlamıştı. Hanendelt. İ Hamdi, Kenana o kadar acımıştı ki sayttar. Bu suretle bir davanın neti- #mesi gene en x7 biP İki“seheye lüzum gösterir. Nevada parlâmenlosu bunu dikkate alarak R: nazarı min etmeğe karar yermiş Reno şeh- rinde altı hafta oturan herkesin bo şanma' Gavasr İkame cimek hakkına malik olacağını İ9 mart 631 de ilân etmiştir. Boşanma davalarına ald usnl Je isteyenlerin iki ay içinde tulük Ka- râr) alması temin edilmiştir, Amerika, boşanma vakaları on çok olan memleketlerden biridir. Bilhassa yüksek sınıf arasında tç dört defn er İenlp başananlar vardır. Bunlar ayrıl mağa karar verince biran evvel talik kararı alarak başkalarile evlenmek 15- terler. Nevada parlimentasunun kara ri bu gibilerin pek rı, büyük irad sahipleri arasında aca- Ie evlenmek isteyenler, Reno şehrine akın etmeğe başlamışlardır. Şehirde bunlara istirahallarını te-| çekiyorlardı. Reno şebri bunların Im-' ni duyan Deli Mehmed birdenbire bi- mih etmek için derhal büyük palaalar, bahçeden çıkmadan evvel ona beş'lira | mükellef oteller, barlar. eğlence yer- bahşiş verdi. Kenan bunu temenna-!leri açılmıştır. Renoda 6 hafta -kald- Reno şehrinin Amerikanın Reno şetiri, en çabuk) mışlardır. şehrini bir «Bo-| zi yapmak sanma endüstrisis merkezi haline ye-| ler 48 saa tirmeğe, bu suretle mühüm bir irad ie.| şanma davası ikame ŞEHRİ merkezi, şimdi e | meşhi Bir iki sene içinde Reno şehrinde tr. Müraenat o kadar artınıştır ki şe» hirde birçok avukatinr yerleşmiş, talik işlerini takip eden bürolar aşılmıştır. Boşanma kararı alanların parmağın- daki altın halkaları şehrin kenarından geçen küçük bir nehire atmaları âdet olmuştur. Birçok kimseler de bu hal- kalari arayıp bularak satmak suretile geçinmeğe başlamışlardır. Reno sehrinde € hafta oturarak bo- gunma kararı alanlar arasında pek çok sinema yıldızı vardır. Polünegri kocan prens Mdlvaniden burada â7- Tılmuştı. Prens Mdivani'nin Kardeşile evli olan meşhur zenginlerden Barba» ra Hotton'da bu mahkemeden Boşan- ma kararı almıştı. Josn Cravford ilk kocası Duglasm oğlundan ayrılırken bu mahkemeye baş vurmuştu. nis büyük kazancını gö- hükümetler rekabete kalkışmışlar ve birer boşanma merke-| mişlerdir. Bu hükümet- oturan bir .ximsenin bo- etmeğe hakla olduğunu kabul etmişlerdir. Fakat bu kolaylık Renonun mevkiini sarsümü- İ mıştır. Çünkü bu şehirlerin hiç birisi Reno gibi aynı zamanda bir eğlence İyeri halini alamamıştır ion zamanlarda Amerikada gerip bir değişiklik olmuş, boşanma dalgası birdenbire durmuştur. Bilâkis evlen- meler pok siyade artmıştır. Bunun dünya ahvalinin o fenalaşmasından, barplerden mütevelid ruhi bir hal ne- tcesi olması muhtemeldir. Her me İolursa olsun bu değişiklik Reno şehri- nin Kârına kesai getirmiştir. Amerikalılar pratik adamlardır. Bu hoşuna gitiniş,İ vaziyet karşısında şaşırınamışlar Vej larından Deli Mehimed isminde Tiflisin #engin sanayi erbabı, #inema yıldızla | derhal yeni cereyandan istifade etme-| babayiğitlerinden biri, Âşık Garibe; İge kalkışmışlardır. Amerikada evlen-| me de bir takım müwmelelere tâbidir.! İ Evlenmek isteyenler bu yüzden güçlük | dadına yetişmiş. burnda evlenme mua- wi derece sadeleştirilmiş ve kolaylaştırılmıştır. Şimdi ayrılmaktan | fidan, Selvi boylu gülizarım güldür beni gel yetişi ÂŞIK GARİP Yâzan: İSKENDER FAHREDDİN 'Tefrika No. 160 Yandım aşkın âteşile çünkü düştüm mihnete; Ben yedi yıldır dayandım gözlerinçin hasrete! Yarmışım işle aşkın hayali ile yüzbin | edğil, hayrete | korkaklar kedi gibi, damdan duma m; Müşkül oldu hasılı Alemde halim gel yetişi Kibarlar. bayler ve ağalar: — Aman ne güzel çalyor.. Ne ha zin söylüyor. Diyârek Garibi alkışlıyorlardı. Garib perde aralığından Şahsane-| min telli pulla başını görerek tekrar! sazını aldı: Lütfu Ihsan eyleyip ağlatma artık ey Perde arkasından dinleyen Şahsa- nem, Garibin sesini tanıdı: — İşte o.. TA kendisi. Garibimiş sesi, Diyerek, birdenbire gözleri yaşardı. Üzerine fenalık çöktü, Sevinçten Sayı. | lr gibi oldu. Şahsanemin yüzüne gü suyu serperek zorla ay'lttılar. Düğün halkı — Bu hazin manileri söyleyen Âşık Garib imiş. Yedi yıl sonunda çilesini doldurup gelmiş amma,. Na yazık, artık İş işler geçti, Şahsanem başka- sına nikâhlandı. Diye acınıyordu. Kibar misafirler, kapi ında bis rikip, Garibe: di — Kerem edin.. Sazı bırakmayın! Sisi dinleyince gönlümüz ferahlandı. Tekrar çalın da dinliyelim. Diye yalyarmağa başladılar. Garib! sazira aldı: Bir gün yolum düştü, Haleb şebrinde Varıp aşk şarabın içtim de geldim. Ben mali melili verip yolunda © Başımdan canımdan geçtim de geldim. Şahsatem. âşığının sesini duyunca; 7“ çarçabuk canlandı. Kulak verdi. Ah, zavallı Garibim... Neler çek» inişi, | Diyerek gözünü perdenin arasıng| koydu. Garibi uzaktan doya doya seyretti Kibarların Israrı üzerine, Garib sa” zına devam ediyordu: da oldum öyle bikarar, Nasip oldu Karsta İkindi bana, Tiftiste bu akşam eyledim dua; Mururım atına bindim de geldim. kt davetiller gittikçe coşu: yor, ve ayak takımları hep bir ağız- ) aa: Bu 'Tann misafirini ağırıyalım... Ve düğünden sonra alip evimize göl retim, Diyorlardı. Bü adamlar bilmiyorlar- | dı kl, Aşık Garib için, perdenin öte! yanında ayılıp bayılan bir kız vardı| Garib, bu çileleri, bu sonsuz ızırap-| lari onmu için, ona: kavuşmak İçin, çekmişti İ Garib bir kıta data söyleyip sözünü! tamamlamak istedi: Akşam namazında geldim haneme, Duyurmadım sırrım, hacım anneme .Aşkin hanperini vurdum sineme, Rin türlü yâreler açtım da geldim. Bu sırada kibarlar arasında oturan Gnmad Şah Veld hiddetinden ateş püzkürüyordü. — Bu adamı kim getirdi buraya? O benim dayetlim değil, Diyordu Kapı yanındaki davetli ayak takım. Sen keyfine bak, Burada ben var- ken sana hiç kimse hakaret edemez, Demişti, Şah Veld'in horurdandığı. çağını çekip ayağa kalktı: ©, bir Tanrı misafiridir. Meblise geldiği dakikadanberi hepmizin gönlü bahseden bir şarkı söylüyordu. Kenan | Jarla aldı Karı koca iskemlelerinden| cakların sıkılmamaları için bu gehir da bir taraftan kemanın çalarken! kalktıkları zaman küçük sahnedeki! âdeta bir sevk ve sefa merkezi haline bbür iaraftan da çatluk sesile kadına| saz: getirilmiştir. Eğlencelerinden başka refakat ediyordu. «Ağlamaktan gene ##hroldu şara-| öyün oynamak İşin #azlnolar inşe ziyade baraber yuşamak bulundukları şehirlerin İdan güçlük çeken sevdal baş vuruyorlar, isteyen ve ferahlandı. İçimize nur ve neşe serpen kânunların- ' bu zavalimın kalbini mi kırmak isti. klar bu şehre| yorgun? Diyerek, Şah Veld'in üzerine yürü- Neelâ sonsuz bir hayret içinde zaya!) bin bu gece...» edilmiş, at yarışları için sahalar ya- Son dört ay yarfında Renoda 619) mesile, herkes biribirine girdi: altı sene evvelki hayatını düşünüyor- du, O zaman Kenan komşuları İdi. m sada bahsettiği dostün siz olduğu- muzu bilseydim, madam, buraya ve kendisi henüz kızdı. Yirmi yaşımdadukça aokuldı kızlık zamanından beri bilirdi. Genç kadın yolda kocasına sokul- Hikmet Feridun Es Bu, duğu için, bize kızmaz. güzelliğine karşı bir hürmet ol mam ii ağ İka pejmürde kılıklı adama bakiyor. On) Şarkısını çalıyordu. Noclf bu şarkıyı pılmıştar. Reno, a4 tâman zarfmda O | adar eğle i bir şehir oimüştur ki 6 hafta kalmak için bura bir ı daha fazla kal TTefrika No. 34 | Bayan Ronald, bu vazıh ifadeye —, ker verecek cevap bulamadı. Kadının Zaferi i.v. Müellifi; P. de Coulevain Tereüime eden: (VA NO) |çorum'iz izden eve bir ek ve rışın kadın görmemişim gibi geliyor. Markiz Verga, yeni gelen çoktan gelmiş bulunurdum. — Sarşımlığın bir harikulâdeliği biz müddet sünllzre boğarak, Hülâne, soğuk soğuk: olduğuna bilmezdim. türlü ahbaplar hakkında malümatl — Niçin?... Anlıyamıyorum. — Bence Havva da sarışındı, btiyerek, kendine oldu.| — Zir size Pariste birçok sefer-| — Garip şey... Fakat bu benim Kont Aix -les- 'deymiş... İler raslamak saadetine mazhar ol-|için pek de güvenilecek şey mi Genç kadın oranın havadislerini öğ-| muştum. Sizi tekrar görebilmek için | acaba? senmek istiyordu. e dünyanın tâ öteki ucuna kadar gi-| — Ya başkaları için dayanılacak Sant" Anna, serbes kalır kalmaz, | derdim. mi?,.. Onu sorsanız... — diye hemen Helâne'in yanına geldi ve billine izin Miri düvelke bun: |İsaiyak gülümsedi Sn Ame marki Verga'nın aim e imla kranilam de: kale olduğumuzu tahenin etmiştim. oturdu. — 2. Siyah ve harikulide gözlerini O kadar uzağa mı)... - diye| — Evvelâ, çıklığınız... Sonra canlı ve azimli yürüyüşünüz... Ame- yiyeceğiz. Bu akşam erkenci olma rikalıları bilirim. Zira Romada pek/mımn sebebi budur. Biz İçok vatandaşlarımız vardır, Sabah- bir leyin evlerinden çıkar, Corso'yultan sonra, köşede ressam Willis! Hayır... Belçikada ve İskan kadın da bundan dolayı |dinavyada dolaştık. — Lucerne'i beğendiniz mi? a mıjyordü. boşanma kararı yertidiği halde 4070" çift evlendirimiştir. Eski boşanma erkezi şimdi evlenme cenneti olmuş- | — Çok. — Mevsimin sonuna kadar bura- 'damnızdir umarım? — Hoşlandığım müddetçe kala cağım. : Salonda New York Herald'ı oku- yan halası, muhaverenin bu nokta- sında Helöne'e yaklaştı: — Yukarı çıkıyor musunuz? - di- ye sordu. Genç kadını — Evet, bala... Ben de gelmenizi bekliyordum. Aceleyle kalktı. Fıtrt işvekârliği- Sonra kont Sant" Anna'ya itizar makamında: — Bugün uzun bir gezinti yap- tık. Yarm da öğle yemeğini Righi'de Hâlâne herkesten müsaade aldık- ) İGrey'le konuşan kardeşine bir *) İtalyan onu nazerlarile takip edi. Dostu Verga'yat — Aman yarabbit... Ne güzel kadın bul - dedi. Ve halasile hemşiresini büyük bir — Antın, Mehmed dayı! Ne yapıyor. sun? O ba evin damadıdır. Kimseyi kovduğu, kimseye hakaret ettiği yok Sen yanlış anlamişsin! Amerikan nezaketile asansöre teş- yi eden B. Benuchamp'ı başile gör tererek: — Kocası mı? — Hayır, biraderi. — Bayan dul mu yoksa? — Kocasından izin aldığı için muvakkaten dul... Bay Ronald Amerikada kaldı. — Kendi bilir... Pek büyük ih- yatsızlık etmiş, rn — Yok, hayır... Tehlikede de- #ildir... Çünkü karsı cidden tabir talı... Nevyorkun en iyi milelerin den, manevi garantileri haizdir... Ve en ehemmiyetlisi: Coşkumluğu, taşkınlığı yok... Yani tempdrament da buz gibi çözülür, erirler... — Amerikalı kadınları henüz bil- mezsin... Onlar sadece beyinden mürekkeptirler... Şayet Cenabı Hak, feminizmin arzu ettiği şekilde üçün- cü cins bir insan halk etmeği dü- şünürse, bunun vatanı, Amerika olacaktır... Oranın rahibe ve dok- tor kadınları... — Yok, hayır hayır... Şayet bu saçlarla, bu pembe tenle ve aylar: | 24 Kânunmevvel 1940 Dediler ve Deli Mehmedi zorla yeri» ne oturttular. Mehmed sakinleşince ıçağını kınına soktu, Ve Garibe: — Korkma! dedi - Bu gece kimsenin benim misafirimsin! Haydi, kaçtılar. Sen çal serbesce sazmı! E&- Jenelim... Aşık Garib sazım tekrar eline aldı: Hep ağalar, beyler bana gülüştü. Diyarı gurbette ciğerim pişti, Hızır benim erişti; Onun kır atına bindim de geldim, Eğer sevdiceğim beni ararsa. Tel tel edip zülüflerin tararsa, Ağalar doğrusun bana sorarsa: * Erzarum dağını aştım da geldim. Deli Mehmed, elini bıçağının kab zasına vurarak — Çal, Garibim, çal! Sakm kesme. Diye bağırıyordu. Bütün Anadoluda olduğu gibi, o tarafın halli da biyy manilerle konuşmaktan. haşlanırdı, Âşık Garib birdenbire coştu Kurbanın olayım güzel huyuna! Canım feda olsun Sanem yoluna? Bu âlemde senin setvi boyuna Türlü Wibasları biçtim de geldim! Bir muci Aşık Garib ayağa kalkmıştı. Deti Mehmed: — İşte hak Aşıkları böy! Diyordu. Garib syakt yordu; Seni ben inan ki, © Gül yürün görünce Bastığın toprağa yö biir yandan da Şan Ve gür Damad birdenbirş ortada Şİ — Besbelli Deli Mehmstten körkiye Bu için kaçtı. Diyorlardı, Düğün k yecan içinde bu işin * racak diye düşünüyordü. * Bu arada Garibin kardeşi 7-7 — Ah. onu şimdi mâni sazından tanıdım. Şahsaner re ayılıp bayılmıyor. Varıp haber vereyim, Garib kardeşim. diyeyim. * Diyerek düğün evginden çıktı ve ko- şarak kendi evine gitdi, Garibin an Snın da içine doğmuştu. Zavaii yar kadıncağız kendi Kendine gö siyurdu: — Bu gece içimde Sanki dünyayı bana ve viniyorum, Zeynep anasının yanına Genç kiz sevincinden kati biydi: bu akşam bize eğer karde gelen Tanrı Resul imiş, evinde sazını Çi mağa başlayınca, onlu Şahsenem de tanıdı ve düşüp bayıldı. Düğün halk! biribirine gizdiler. Sana müjdelemeğe geldim. Haydi kalk da seni düğün evi- ne götüreyim. Resulün anası şaşırdı — Sevinelmin s#bebt bu imiş demek. Fakat, bu görmeyen güzlerimie düğün evine gidip ne yapacağım? — Oğlunun sesini duyar, sen de her- kes gibi eğlenirsin, anne! Zeynep anasını zorla kaldırdı... Te- miz elbiseler giydirdi ve koluna girerek düğün evine götürdü. Dügün eri Zeynebin bıraktığından daba neşeliydi. İhtiyar kadın harem tarafına girdi ve perdeye yaklaşı Oğtunun sesini duydu: Yedi yıldır gurbet etin beklerim. Giydim eninimi şal diye diye. İşittim ki bugün gelin olmuşsun, İller için beni af diye diye. Bir gül dersem ben dostumun bağın- dan Bir kerecik koklasım yanağından. Garibim ben geldim Tiflis dağından. Öpsem dudağını diye diye, Resulün anası bu sözler! duyunca: (Arkası yar) danberi mezunen dul olmasına ve namuskâr yaşamasına rağmen, ba- yan Ronald namağlüp kalabilirse... si kabul ettim. O sırada bayan Verga iki erkeğin yanma yaklaştı: ş — de çekileceğim... Allah K Emmanusl Sant Anna, prens ve dük olmumasna rağmen en yükesk tabaka asalete mensuptu. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: