16 Haziran 1936 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

16 Haziran 1936 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'5 Bu adam, bir haftadanberi böyle şüpheli, gizli evleri do- laşıyor; hastalık almak - için çalışıyordu. Hastalığı aldıktan sonra karısına aşılamak ve bu suretle karısının âşıkı birinci Fransova'ya da hastalığı bu- laştırmak, böylece intikam al- mak istiyordu. Halbuki bir haftadanberi hastalığı alabil- diğine henüz kani değildi! Nihayet, Sen Denis kilise- sinin arkasına düşen bir yer- de, istediğini bulduğunu san- dıvarları binbir resimle güya süslenmiş bir yerde, bir ma- saya dayanmış, gözleri meçhül bir yere dalmış genç bir ka- dın gördü. Bu kadın: — Hey delikanlı! Dedi. Şa- rap parasını verir misin? Avukat. genç kadının yü- zünde hastalık izleri görünce, hemen durdu ve çenesini ok- şıyarak: — Adın ne, senin?.. Diye sordu. — Giyyomina, Gapolili'yim. Hayatın kızıyım! Meyhaneci de avukata yak- laştı: — Bu kızın hâlâ sağ kal- masına şaşıyorum, Adeta mu- cize! Cuzamlılar, vebalılar, ko- leralılar arasında epeyee yat- tıktan sonra, gene sağ olarak çıktı. Şaşılacak şey.. Avukat, elini genç Napoli'li kadıma uzattı ve garib bir eda ile: — Gel.. alalım! Dedi. İntikamımızı « ”. Kral blrinci Fransova, Tur- nel'in gizli bir kapısından çık- tı; dışarıda derin bir süküt ve koyu bir karanlık vardı. Yal- nız şatonun muhafızlarının bazı hareketlerinden doğan gürül- tüler vardı. Doğrusu, Paris'te hayat çok urgundu. “Yat!, emri Verildikten sonra, Paris'te vakit geçirmek için başvurulacak bir yer, bir muhit yoktu. Bazı, bazı Şabot, Manmaransi, Sen Pol, Bomive ve Lotrek'le birlikte çıkıyor- du. Çünkü gençliğinden - isti- fade ediyordu! Atlarla, dar sokaklardan binbir gürültü yaparak — geçi- yorlar, camları kırıyorlar, ev- lerin balkonlarında ve pençe- relerindeki çiçekleri bozuyor- lar, saksıları kırıyorlardı. Fakat bu hali artık kendi- sine lâyik görmüyordu. Bu yapılanlar, gençlik zamanının işleri demekti. Kral olduktan tonra, biraz ciddiyet lüzumuna kendisi de kanaat getirmişti. Bununla beraber, eski bir pkın meharetile geceleri yal- izça zendostlük yapmaktan 'azgeçmemiş ve belki de hiç ızgeçmiyecekti! Frınsovı, metresinin kapı- unda durdu; bu genç ve gü- | kadın, ince, ipek bir gömlek! iymiş, dudakları ve yanak- (arı ateş gibi kırmızıydı. Boy- da bir dizi inci asıli — idi. ları, Milâno'dan yeni gel- iş moda üzerine taranmıştı. Pu moda Sforça'nın gözdesi hokreçya - Kriveli'nin Leonar Vitçi tarafından 1497 de A Birinci Fransova BÜYÜK TARİHİ TEFRİKA mseddin Benlioğlu, Çeviren: dı! Pis, yarı karanlık, rutubetli, | F Vapoli'li ve hasta sokak kadını,aldatılmış kocanın işine yaradı mı? yapılan bir tablosundan doğ- muştu, Kral: — Akşamlar hayrolsun met- resim!, Dedi. — Oh.. Benim güzel kra- hım... Fransova. genç kadını ku- cakladı. Kırmız, saten perdeli karyolaya doğru yürümeğe baş- ladılar. Aradan saatlar geçti; kral, insan muhabbetinin doymak bilinmiyen bir hırs olduğuna iman etmiş bulunuyordu. Fa- kat, genç kalbi henüz bir aşk için hareket etmiş değildi. Bütün münasebetleri gelici ve | geçici, ancak zevk için hazır- lanmış münasebetlerden iba- retti. Gecenin sükünü içinde, ke- şişleri uyandırmağa mahsus olan ilk sabah çanının tanin- leri duyuldu, Genç kral hemen kalktı, kılıcını ve hançerini beline asfı, maskesini yüzüne taktı, mantosunu da giyerek çıkmağa hazırlandı. Metresi: — Harba gideceğiniz doğ- ru mudur?. Diye sordu. Fakat kral, ce- vab vermedi. Bu kendisine mahsus bir sırdı. Bu işte ka- dınlara taallük eden bir nokta yoktu! Fransova gülerek: - Güzelim, dedi. Yarın da sizi görmeğe geleceğim! Na- 811?. Âşıkınızdan memnlin mu- sunuz?. —Sonu var— Aydın Haberleri Aydın, (Hususi) — Halkevimiz temsil kolu, Halkevi bandosile Ger- menciğe — giderek temsil etmiştir. ikizler piyesini Bando da - halka könser vermiştir, Germencik'te çok küyvetli bir gençlik teşekkülü vardır. Kurumun spor kolu, ilimiz #por hayatmda günden güne yükseliyor. Nitekim, Aydın spor kulübile son defa yapı- lan maçta berabere kalmışlardır. Kulübün temsil kolu sık sık, temsiller vererek halkın — gösterit ihtiyacmı karşılayor. , Şimdi partinin yardım ve hi maüyesile bir de okuma odası ku- ruluyor. Germencik'te avcılar - kulübü de vardır. İngiltere-Rusya deniz müzakereleri yolundadır. Londra 14 (AA) — İyi malü- mat alan mahafiller İngiliz-Sovyet deniz müzakerelerinin müsait bir. sürette ilerlemekte - olduğunu bil. diriyorlar. GÖRÜŞRER Ön. Dğ;î' ruva! Karataş'ın dar - tretuvarları üzerinde 12 - 14 — yaşlarında tahmin ettiğim bir yahudi hizmetçi kızı... Elinde tuttuğu bir yaşlarında şirin ve sempa- tik bir çocuğa yürüyüş talim- leri yaptırıyor: Ön , Dö, Tru- val.. Ön. Dö, Truval.. Kendisine baktığımı görün- ce, yanlışını çıkaracakmışım gibi ilk kelimeyi değiştirerek bir daha tekrar etti: Ön. Dö. Truval.. Bu anda, (Türk kül- tür birliği) nde çalışmak teyen yahudi dostlarım hatırı- ma geldi. Acı acı gülerek yo- luma devam ettim. Yahudilerin iddiası — şuduür: *“Türkçe öğrenmek - isteyoruz; amma bu dilin bize ekmek ğetireceğinden şüphe ediyoruz. Gümrükten, emniyetten. adli- yeden, hattâ milli ticaret ala- nından koğulduk!.., Doğru... Fakat unutuyorlar ki biz on- ları müdür, po'is, hâkim, hattâ nazir yaptığımız — devirlerde bile çocuklarına vatan terbi- yesi, Türkçe öğretmek lüzu- munu hissetmiş değillerdi. İs- bata hazırım: İzmir'de avukat, komiser, maliyeci ve kâtip olarak yıllarca vazife almış dostlarımızın karıları ve çocuk- ları Türk'çeyi hakkile bilmez- ler ve konuşmazlar. O halde gaflet eski nesilde ise tehlike hak iddia eden yaramaz ve iddiacı nesildedir. Ne yazık ki çok basit gö- rünen şu hakikatı, bu vatan- daşlarımız elan kavrayamamış veya kavramak lüzumunu his- setmemişlerdir: Her hangi bir akalliyetin, içinde doğduğu yaşadığı memleketin sosyal ve siyasi hayatında yer alabilmesi için itimat telkin etmesi şart- tır. Bu da, cebinde nüfus tez- keresini taşımakla degil, fakat bir Türk gibi konuşmakla, Türk inkılâbının esas ve ga- yelerini bizim gibi anlamış olmakla mümkün olur. Bizim gibi okuyup konuştuktan, eser- lerimizi bizim gibi anlayıp kavradıktan sonra din ve hattâ irk farkının bizim için değeri yoktur. Pazarlığa asla - tahammülü- müz yoktur. Yaklaşma hare- keti müsbet şekilde evvelâ onlar ıarafından başlamadıkça bizim onlara doğru bir adım atmağy da niyetimiz yoktur. * .. Istirdattanberi 14 sene geçti. Bu uzun yıllar içinde, istesey- diler bir nesil yaratabilirlerdi. AVRUPALI KADIN VE MAHRACA KOZMOPOLİT ASRİ ROMAN 38 — Neden olduğunu bilme- yorum, fakat yerinde bir mü- talca olduğunu sanıyorum! Birden dışarıdan bir - oto- mobilin kornasının sesi aksetti. Gelen Rober idi. Ve: — Hemen gitmek fikrinde değilim! Dedi. Henüz - saat 12 dir. Ne kadar geç - kalır- sak, o kadar iyi olur. Bana soğuk birşey ikram :der mi- siniz? Rober kendisini bir koltuğa attı. J, L. MORTENDEN — Hele şükür! Dedi. An- nem bu defa genç bayanlar- dan da birkaçını davet etti. Bizde, Mabel Rilforid, Florans Smit te vardır. Annem, geç- miş bayanları herşeye - tercih eder. — Neden - böyle bayanlar diyorsunuz? — Bilmem. Fakat çok gü- zeller de bu defa davet edildi- Bu da sizin şerefinizedir. — Benim şerefime mi? — Tabii siz muhitin şimdi geçmiş TU Ankara mektupları: İş verenlerle alan- lar arasında ihtilâf. KÜ Ankara, (Hüsme) İş kamı- nunun beşinci faslı (Grev ve Tolavt yasaklığı ve iş ihtilâflatının balli) ne tahsis edilmiştir. Kanumun yetmiş ikinci madde- sinde (Grev ve lofavt yasaktır.) De- nildikten sonra 73, T4 üncü mad. delerde grev ve lofavtın tarifi ya- ptliyor : «Elli kişiden ax işçi bulunan iş yerlerinde on itibaren beşyüz kişiden az işçi ça lışan iş yerlerinde umumi işçi sa- yısının beşte biri kadar sayıda işçi- çilerin ve beşyüz kişi ile daha yu- karı sayılarda tşçi çalıştırılan — iş yerlerinde ise, en ax yüz işçinin. gerek iş mukaveleleri ile önceden tayin etmiş olan ve gerek işin ma- hiyete ve çalışma makamlarını ve ya kanuni ve nizami hükümlere müsteniden mer'i buluman wmumi * veya hususi iş şartlarımın bepsini yahut bir veya birkaçı yerine, ken- | di menfeatlerine daha uygun gör- dükleri iş şartların: iş verene ka- | bul nek ve yahut muayyen ve | mer'i iş şartlarına karşı itirazları | bulunmaksının ancak bunların tat- | bikine aid üsuller 've tarzların de- | Hiştirilmesini temin eylemek mak- sadı He aralarında kararlaştırarak hop birlikte ve birden bire işi bı- | rakmaları (Grev) dir. Bu fıkrada yazılı nisabları dol- durmamakla beraber, ayni maksat. lardan biri için, ber hangi bir iş yerinde, en az üç işçinin d ” larında kararlaştırarak, hep birlikte ve birden bire işi bırakmaları yü- zünden © iş yerindeki faaliyet ta- mamen veya işin mahiyetine göre ehemmiyetli 'derecede kısmen ata- lete uğrarsa, bu hale sebep . olan Tin işbu hareketleri de (Grev) ları iş yerlerindeki iş aları ıılııı.vy:r ta mah- iş yerinde çıkan (Topluluklu iş ihtilâfı) nn oradaki işçiler lehine kotarılmasını sağla: mak maksadile, yukarıdaki nisab- larda işçilerin, aralarında kararlaş- tırarak, hep birlikte ve birden bire işi bırakmaları dahi (Grev) hük- münde tatulur. «Bir iş yerinde, gerek iş muka- veleleri ile önceden taayyün etmiş olun ve gerek işin mahiyetine ve Demek oluyur-îi Türkçe öğ- renmemelerini eski - idarenin kabahatı gibi gösteren dost- larımıza bu 14 yıl içinde ye- tişen çocuklarının dili manta- Kitesi acı bir misal teşkileder. Bu gençler de, tıpkı babaları gibi hotgâm, inatçı ruh — ile ayrılmakta, uzaklaşmakta de- vam ediyorlar. Fakat - hatır- latmak isterim ki: 14 yaşın- daki bir hizmetçinin dilinde Türkçeden evvel öğretilen bu Ön. Dö. Truva sözleri, vatan- daşlık hakkını onlara yasak edecek olan bir düşman pa- rolasıdır!.. İki Ke en güzel bayanısınız. bunu tasdik ediyor. Erbert: — Öndrev için mi böyle söylüyorlar? Diye sordu. — Evet, zevcenizin güzel- liğinden çok bahsediyorlar. Yoksa, bu hayretinizi mi mu- cip oluyor? — Hayir, hayir. ler söylüyorlar? — Başka birşey söylüyorlar! Ha.. Evet. Unutuyordum. Az- daha.. Sizden de #bahsedi- yorlar! — Benden mi bahsediyor- lar?.. — Evet.. Bazı — dostlar... Diyorlar ki inhisarcı ve kıs- kançmısınız!.. — Ne?.. Ben mi kıskan- cım. Bu da nereden çıkıyor? — Tabii, sizin hballeriniz- Herkes Daha ne- | sabları çalışma makamlarına veya kanan ve nizami hükümlere müsteniden mer'i bulunan umumi veya hususi iş şarılarının hepsi ve yahut bir veya birkaçı yerine, iş verenin kendi menleatine daba uygun gör düğü başka iş şartlarını işçilerine kabul ettirmek ve yahut muayyen ve mer'i iş şartlarını değiştirmek- sizin ancak bunların tatbikatına Bi wsüller ve tarzların - değtştirüi. Mmesini temin eylemek kardi ile işi durdurması, yahut iş veren tarafın dan bu gayelerden biri ile y teklifleri — kabul — etmedikler n dolayı işten çıkmağa mecbur olan işçiler sayısının 73 üncü maddede | (Grev) hakkında yazılmış olan ni: sablara varinanı (Lofavt) tır. Ayni maksatlardan biri veren tarafından en ax üç dahi. kep birlikte ve birdenbire işten çıkarılmaları veya iş verenin | bu yoldaki teküflerini kabul etme- diklerinden dolayı bunların — işten çıkmağa mecbur olmaları yüzünden © İş yerindeki (fa; tamamen veya işin mahiyetine göre ehemmi- yetli “derece kismen atalete uğra. yarak, 73 cü madd de yazılı ni- doldurür, — sayıda işçilerin yet işdiz Ve kendiliğinden tabakkuk ederse, iş verenin işbu hareketi de (Lofavt) sayılır. Kanun iş veren ile işçi at sında Çıkacak — ihtilâfları iki ke sımda toplamaktadır. 1 — (Topluluk iş ihtilâfı) 2 — (Tek başlı iş ihtilâfi) Mer'i iş şartlarımın hepsi ya- hut birkaçı hakkında herhangi bir iş yerindeki umumi işçi sayısının 10 kişiden az olmamak üzere, beşte biri kadar işçi ile iş veren nda çıkan anlaşamamazlığa (Toplulukla iş ihtilâfi) denir. Aynı ayrı işçilerle iş veren ara- sında çıkan ihtilâf ta (Tek başlı iş | ihtilâfi) sayılacaktır. Kanun tek başlı iş ihtilâfları- nin ilk önce uzlaştırma yolu ile kurtarılmasına — tevessül edilmesini esas olarak kabul etmiştir. ir iş yerinde çalışmakta olan işçilerin arasından, elli dar iki, elliden iki yüz ( dar üç, iki yüzden bine kadar dört ve binden yukarı sayıda işçi- ler için beş >»Mümessil işçi> seçi. lecektir. Bunlar iş veren ile işçi- ler arasında çıkacak tek başlı veya *“Toplulukla,, iş ihtilâflanını kurtar. mak için iş verenle konuşup anlaş mağa — çalışacaktır. Muvaffak ola- madıkları takdirde —ihtilâfin mahi- yetine göre ya mahkemeye veyahut ihülâfin çıklğı yerin en büyük mülkiye — memurlarına müracaat edip ihtilâfin hallini temine çalı» şacaklardır. “Toplulük — iş ihtilâl,, larında iş veren ile mümessillerin — ittifakı ile uzlaştırma kararı verilmezse veya iş verenle mümessillerin ka- rarlarına — işçiler tarafından itiraz edilirse, ertesi İş günü akşamına kadar iş veren ve mümessiller ta- rafından — vaziyetin — ilgili makama bildirilmesi meçburidir. den! Buraya geleli altı hafta olduğu halde, zevycenizi bir defa olsun ne hamama, ne de dansinge göndermediniz! — Fakat ben öyle sanıya- rum ki zevcem, hayatının şek- linden bir defa olsun hiçbir kimseye şikâyette bulunma. mıştır. Öndrev kocasına: — O.. Erbert! Dedi. Ro- ber'e söz söylerken benden sadece Öndrev diye bahset- melisin! — Bu kadar hususiyet kes- bettiğini henüz bilmeyordum. Rober ve Ondrev doktorun bu sözlerine kabkaha ile gül- düler. Ve OÖndrev: — Görüyor musunuz? Hak- kım var değil mi? Kocamın kıskanç olduğuna eminim!.. Geretsiz. kalmaları hali | İzmır belediyesinden 1 — Bayındırlık sahasındaki Şükrü Kaya bulvarında, Vâsıf Çınar ve Voraşilof caddesinin birleştiği yerdeki meydanlığın tesviyesi ve Belediyece veri- lecek Bandırma paket taş ile döşenmesi işi 30/6/936 salı günü saat 16 da açık eksiltme ile ihale edilecektir. İşin be- deli keşfi 1550 Liradır. Keşif ve şartnamesini görmek üzere başmühendisliğe, iştirak- için 117 Çiralık muvakkat teminat makbuzu veya benka teminat mektubu ile söylenen gün ve saatta encümene gelinir. 2— Bin beş yüz lira bedeli muhammenle 3/4 tonluk bir iş otomobili alınacaktır. Oto- mobil, belediye tarafından is- tenilen şekilde karoseri yaptı- rlarak teslim edilecektir. Açık eksiltme ile ihalesi 30/6/936 Salı günü saat 16 dadır. Mali ve fenni şartnamelerini görmek üzere Belediye elektrik ve makina mühendisliğine, iştirak için de 113 liralık muvakkat teminat makbuzu veya banka teminat mektubu ile söylenen gün ve saatte encümene gelinir. 3— Vezir Osman ağa su yollarının tamirinde kullanıl- mak Üzere dört yüz adet masura, sekiz yüz adet rekor, sekiz yüz adet çifte nipli, yüz adet üstüvane ve yüz elli adet içli dışlı redüksyon alınacaktır. Hepsinin bedeli keşfi dört yüz doksan iki lira yetmiş kuruş- tur. Açık eksiltme ile ihalesi 30/6/936 Salı günü saat on altıdadır. Keşif ve şartname- sini görmek üzere baş mühen- disliğe, iştirak için de otuz yedi liralık muvakkat teminat makbuzu veya banka teminat | mektubu ile söylönen gün ve saatte encümene gelinir. 4— Senelik icarı 20 lira bedeli muhammenle Alsancak- taki eski duhuliye barakasının bir senelik kirası başkâtiplik- teki şartname veçhile 30/6/936 Salı günü saat on altıda açık artırma ile ihale edilecektir. İştirak için iki liralık muvak- kat teminat makbuzu ile söy: lenen gün ve saatte encümene gelınır 12 16 20 24 1629 “Salihli bele- diye riyasetin- den: Salihli Urıyı clekluık fab- i İ olan 42,000 kilo motörin ile 6300 kilo kalın ve ince ne- vinden Vakum yağı münakasa suretile alınacağından vermek istiyenler 22 Haziran 936 pa- zartesi gününe kadar Salihli urbaylığına müracaatları ilân olunur, 11, 13, 16, 18 (1591) ON AA MK LN ORR T FAF CTC TU FMT AYA AMT T NLK Bu defa Erbert te kahkaha ile güldü. Ve: — Haydi, artık gidelim! Dedi. O.U Laydi Lanston ile hemşire Lâydi Brandmor birbirine şa- şaşılacak derecede çok ben- ziyorlardı. Sanki, ikisi de bir madal- yenin tersi ve yüzü idi. Yüz- lerinin fevkalâde müşabeh&> tine rağmen aralarında tabi- atçe fark yoktu. Boylarındaki küçük fark ta oturdukları zaman hiç farke- dilmezdi. Laydi Lanston: — Biz iki hemşire bilhassa oturduğumuz ve — sustuğumuz zaman birbirimizin ayni nlıınırJ Derdi. —Sonu var-- Sıyiıs.. ' — UDT YA #0 S n -B 5.4

Bu sayıdan diğer sayfalar: