21 Ekim 1936 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4

21 Ekim 1936 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

v 21710793610 ANADOLU th F Sıhhi bahisler Ihtiyarlığın sebeplerin- « Şocuktkavgası | den biri de pekliktir cağından yaraladı. — |Kabızlığın vücutta yaptığı ihtilâller tarif İkiçeşmelik'te Dalyan soka- İye tavsif edilirse, sizi dehşet içinde bırakır. ğinda Aptullah oğlu 10 ya: Yazani Dr. Kü leri Sitki Krom şında Namık, Yusuf oğlu Ze- ki'yi çakı ile sol bacağından Herkes kendine; ben mün- | miyeceğim. Bu da yılan gibi kabız mıyım, değil miyim? Di- | sürünerek yürümedir. Bunu BirinciFransova BÜYÜK TARİHİ “TEFRİKA LA Çeviren: F. Şemseddin Banl!u!!n İngiliz kralının mektubu, Fransova'ya bildiği acı hakikatı bir daha öğretti.. Kral Birinci Fransova, de- | sini Muete nakil ve burada lini « bu sözleri üzerine kardi- | -Güya- bir av tertib ettirdi. İstanbul radyosu 4 Öğle: 12,30- 14 havadis * plâkla hafif musiki Z Akşam:.18,30 dans GÜL kisi, 19;30 monoloğ, 201 saz heyeti, 20,30 Münir N” reddin ve arkadaşları tarahıt ve elinden yaraladığından tu- dan hâalk müsikisi, 21 Jf nal Loaren'i ve Düşes d'Etan'ı | Buradaki ormanı kral kendişi yanına çağırdı. Maksadı. bun- larla bir istişare yapmaktı. Deli bunların yanında fazla olarak veliahtın hareketlerini, teşebbüslerini ve şimdiden yap- tığı tayin ve vazife taksimle- rini de anlattı. Bu deli, hakikatta; doğruyu delilik maskesile :söyliyen bir hökkabazdı. Fransova, bu izahat üzerine şuurunu — kaybetli; İskoçya'lı muhafızlarını toplıyarak - oğlu- nun dairesine saldırdı. Fakat veliahd dairesinde değildi, an cak bir ay sonra, veliahdı gör- mek mümkün oldu. Ancak bu zamandan sonra kralın aflını is- tihsal edebilmişti. Bu affı bil- hassa Katerin ve mahud kart metresi Diyan tarafından temin edilmişti. Katerin dö Mediçi, küçük oğlunu kralın kucağına koydu. Krâl; derin, derin düşündü; aftan başka çare bulamadı! .- Kânunusani sonlarına doğru İngiltere'den bir mektub aldı. Sekizinci Hanri, ölüm” yata- ğından, bir ayağı mezarda olan Fransova'ya yazdığı son mektupta, samimi olarak: *Kardeşim, siz de, benim giBi bir fani olduğunuzu unut- mamalısınız... Diyordu. Bu cümle, Fransova'nın si- hin ve asabına çok derin bir tesir yaptı; akşama kadar neş'e- siz dolaştı. Durdu. - Fransova, hekimlerinin bu- günlerde her zamandan fazla bir endişe gösterdiklerini his- sediyordu. Kral, hayata, mev- cudata karşı iştiyakın pek fazla arttığını anlıyordu. Hayatının sona erdiğini gördükçe, endi- şesi artıyordu ve hayat gözüne çök güzel görünüyordu. Fakat ayni zamanda, maiyetindekiler- den nefret; bunların riyakâr- lıklarından — şikâyet ediyor ve en samimi dostları telâkki ettiği köpekleri mütemadiyen okşayordu, Doktorlara da - itimadı kal- mamıştı. Bo adamların hiçbir işe yaramadıkları, hayatın baş- tanbaşa ıstırapla — geçmesile ve... Nihayet ölümle karşı kar- şıya kalmasile aşikârdı! Doktor denilen bu bir sürü şarlatan- dan uzak kalmak için k endi- p î 8 N? 34 — Ölen hocam.. Rahmetli, ne iyi adamdıl! — Devlet kası okulur. Bu defa da Bekir'e düştü: — Başkası kim? — Kim olursal.. Elbette bu şehirlilerin içinde, vicdanları- nin — kapısı perçimlenmemiş olanlar vardır. Bekir.. Kapı kapı, anlat derdinil. Söyle; beni alın, kurtarın de.. Ayıp- tır sanma!.. Gün gelir vicdan okutmazsa baş- hayret — sırası yaptırtmıştı. Kral, av âlemlerinden de hiçbir zevk bulmuyordu artık! Avın birinci günü, başla- rında Düşes d'Etan olduğu halde, “Küçük çete, kralıeğ- lendirmek, can - sıkıntısından kurtarınak - için elden geleni aptılar. Fakat bu gençlik kah- ğ.ı:alan. eğlenceleri kralın ca- nını sıkmaktan başka birşeye yaramadılar. Kral, çeteyi iade etti, yalnız düşes, kızını, yeğenini, torununu alıkoydu. Kral, Muet'de ancak bir hafta kalabildi. Sen Jermen'e uğramadı doğruca Villeprö'ye gitti. Ertesi gün hemen Dom- piere geçti. Buradan da, açılan yaralarının ıstırabı ve şiddetli bir humma - içinde Limbur'a kiliseye gitti. Bu dini ziyaret de ancak iki gün sürdü. Kral ne yapacağını bilmiyor gibi hareket ediyordu; bura- dan da Roşfor'a geçti, Röşfor ormanlarında yeni bir âv eğ- lencesi tertib etti. Fakat, o akşam kendisi bit- kin bir halde yatağına yatı- nldı. — Sonu yarın — çaz Dikkat! « Avukat SALİM Gümrük karşısında Çatal- kaya hanının üst katındaki yazıhanesini Gazi bulvarın- da Ziraat bankası sırasında (8) No. lu hanın üst katına nakletmiştir. Telefon : 2350 Ford acentasından Şimdiye kadar İzmirde sa- tıcılığını yapmakta olduğum İstanbulda Tophanede Ford fabrikasından üç ay evel haber vermek suretile kendi arzu ve isteğimle ayrılarak doğrudan doğruya Amerika'dan Ford Fordacantasından celb ettiğim Ford mamulâtını eskisi gibi Mağazamda — daha - elverişli fiatlarla satmağa devam ede- ceğimi sayın müşterilerime bil- dirir ve yeni gelen 15 kamyon iki binek ve bir ticari şasiden mürekkep sergiyi görmelerini de rica ederim. Avni Nuri Meserretçioğlu | —— Cetin Yazan: Orhan Rahmi Gökçe borcunu ödersin.. Bekir'in dudakları titreyor- du, /Islak gözlerini - uzaklara dikti: — Okuyup ta ne olacak? — Adam olursun.. — Adamolupta ne olacak? — Nemi olacak, ne mi ola: cak? Şey... Yani ne demek istiyorsun sen- Bekir? — Hiç hoca hanım. Dedi- ğgim şu: Adam olsam acaba.. Bekir devam edemedi, ba- | şıni eğdi.. Rizan, yeşil gözle- tulmuştur, Yangın Palancılar çarşısında Ahmed oğlu Hızır'ın su ısıtmak üzere 47 numaralı arsada ateş yak- tığı sırada kıvılcımlardan yanı başındaki kutular ateş almış ve yangın çıkmışsa da etrafa sirayetine meydan verilmeden söndürülmüştür. Hırsızlık Kemeraltı caddesinde Ni- yazi kızı Nevvar kütüphane- den kitap alırken yanına so- kulan İbrahim oğlu 10 yaşla- rında Bekir ve arkadaşı Ke- mal kızın iki lira parasını çal- mışlardır. Bekir tutulmuş, Ke- mal takip edilmektedir. Çakı ile yaralamış Tepecik'te Kâğıdhane cad- desinde Hilmi oğlu 17 yaşın- da"Mehmed, Bahtiyar'oğlu 14 yaşında Hilmi'yi çakı ile sağ- bacağından yaraladığından ya: kalanmıştır. Taflan gazinosunda Kemeraltı'nda Taflan gazi- nosunda sarhoş olan Hüsnü oğlu Sami kadınlara söz at- mak ve rakı şişelerini yere vurmak suretile suç işlediğin- den tutulmuştur. Aydın'da Nni eli gae piyasa Aydın, (Hususi) — Pamuk kozası 7,5-8 kuruştur. Piyasa- nın 7 kuruştan açılması müs- tahsili sevindirmiştır. Piyasanın yükseleceği umuluyor. Yeni zeytin mahsulü piya- saya geldi, 4 kuruştur. Bunlar dip zeytindir. Bazı vatandaşlar zeytinlerini silkmeğe - başladı- lar, Bu,zararlıdır. Hem ağaca dokunur, hem de kemale gel- memiş olduklarından bağ re- koltesine tesir yapar, Valimiz, -köy - muhtarlarını toplıyarak ; zararlı kuşlardan kurtulmak için tarla kenarla- rındaki. çalıların kaldırılıb hen- dek açılmasını veya tarlaların tellerle çevrilmesini tavsiye et- miştir. Burnsva'dd nar bayramı Burnava, (Hususi) — Bur- nava'ya bağlı Pınarbaşı kö- yünde nar bayramı başlamış- tır. Havanın güzelliğinden is- tifade eden halk - İzmir'den ve Burnava'dan bu şirin köye gitmekte, temiz hava almakta ve eğlenmektedir. rini hayretle açmış, ona bakı- yordu. Bu tahteşşuuru müte- madiyen yürüyen güzel köy çocuğu, neler olmazdı? Bir dakika yeşil bir rüya hazzı ile gözlerini kapadı. Ve bu sıra- da Bekir'in sesini duydu: — İzmir'e ne kadar za- manda gidilir? — Bilmem. Biz araba birbuçuk günde geldik. Bekir düşünür gibi oldu. Sanki birşey huııpîı'yordu. ile * * Rizan Bekir'i iki gün sonra ayni yerde uyurken - gördü. Ne dalgın ve ne derin bir uyku tidi -bul! Eğildi. — Bekir, Bekir! Diye seslendi, -Elini çehre- sinde -dolaştırdı. Uyanmıyordu Bekirl Sık sık nefes alıyordu. ye sorsa, maalesef buna her- yapmak . için yere . sırt * üstü vakit doğru bir cevap vermek | uzanınız, -kollarınızı yan tara- kabil olamıyor, Kendi halin- den kabızlığını hisseden ve edemiyenler var. Ben münka- bız değilim derler; haklıdırlar, çünkü muntazaman helâya gi- derler fakat pek dolu olan barsaklarının tamamen boşal- madıklarının farkında değiller- dir. Bu neye benzer bilir. misi- niz; açık musluk altına kon- muş -su kovasına! Su munta- zaman kovadan taşar, fakat kovadan su eksilemz, daima doludur. Bunun için - münka- bız olsun. olmasın herkes- hiç olmazsa haftada bir kere müs- hil alarak barsaklarının tama- men başaldığından emin ol- malıdır. İnkıbazlığı nasıl defet- meli? — Bunun için yalnız müshil almak kâfi değildir. fınıza - vücudunuzun - boyunca uzatınız, kafanızın arkasını ve ayaklarınızı hafifçe dikiniz ve bu vaziyette jyalnız” karnınızın adalelerinin hareketleri ile ile- rilemeğe çalışınız. İlk defa güç gelir. Fakat yavaş yavaş alışırsınız. Bu pratik sayesinde karnınızı boş' tutarsınız. Müshiller, müleyyinler— Eskimiş ve kökleşmiş münka:- bızlara gelince bu tedbirlerle beraber ilâcın yardımına mü- racaata mecburdurlar. Sulfat (Dösud, manyezi) 'gibi porga- tifler (Müshiller) — basakları- nızı boşaltırsa da kabızlığı de- fetmez, artırır bu gibi müslüil- ler büyük bir mide ve bar- sak fesadına uğradığınız (Dil paslı, gözler sarı, ziyade baş ağrıları) zaman- 30, 40 gram bol suda eriterek zimır, bu da ancak senede bir-iki defa Harekâtını, gıdasını da tanzim | vukubulur. etmek şarttır. J — Gıdalar : Selloloz ve vitaminden zengin yemekler Daimi inkıbazlıklar için bu gibi tuzlu gazoz halinde müs- hiller değil zararsız Laksatifler (Sebzeler, çiğ meyvalar, salata- (Müleyyin) alınır. lar mutlaka solfrada bulun- durmalıdır. Meyvanın kabuk- ları, sebzeler ve kuru fasulya, nohudun derisi ve kepekli köy ekmeği selloloz denilen bir bakiye bırakırlar ki bu da barsakları — delk ile —masaj yaparak tenbih ve takallusunu kolaylaştırır. Halbuki et, balık, yumurta, süt sellolozu ihtiva etmezler, münkabız yemeklerdir. 2 Hareketler : Batın ada- leleri üzerine tesir icra eden bütün ekzersizler (Tenis, pa- tinaj, iple kaymak, bahçevan- hlk yapmak, destere ile biç- mek, ayakla koşu veya yürü- yüş yapılması iktiza eder. Yürüyüş mükemmel bir bar- sak nâzımıdır. Hiç kimse Bundan kendini istisna ede- mez. Herkese lâzım ve her- kesin - yapabileceği bir hare- kettir. Hele otomobil ve tram- vay yapıldıktan sonra yürümi- yen ve vakitlerinin kısmı aza- Laksatif olarak satılan hap ve kaşelerin çoğu muharriş reçineli maddeleri ihtiva eder. Bunların her vakit alınması caiz değildir. Ancak tabip lü- zum gösterdiği zaman alhna- bilir. Bu sebepten Sıhhat Ve- kâleti bunların reçete ile sa- tılmasına müsaade eder ve ku- tularının üzerine reçete ile sa- tılır ibaresini koydurur. Zararsız laksatifler (Müley- yin müshiller) ise reçetesiz sa- tılabilir, biraz geç tesir eder- lerse de kat'iyen zararsız; sancısız tabii olarak tesirlerini icra ederler. Bu hafif müshil- lere yardımcı olmak üzere her sabah aç karnına bir bar- dak su veya şıra içilmesi ve barsaklara antiseptik bir te- siri olan ayran alınması tav- siyeye şayandır. Bir hastalığı tedavi etmek- tense önünü almak daha iyi- dir. Günde iki defa akşam sabah helâya gitmeği itiyad etmelidir. Def'ihacet hissi yok- mını evde oturmakla geçiren | sa mak'ada ağaçtan küçük şehirliler bu hareketleri yap- mağa mecburdurlar. Muhtelif ekzersizler vardır. Bunlardan bilhassa pek mühim olan bir tanesini tavsiye etmeden geçe- filçe terlemişti. Bir rüyanın heyecanı içinde bulunuyor gi- biydi. Dudakları tatlı bir gü- lüşle hafifçe açıldı ve bembe- yaz dişleri gözüktü. Rizan etrafına baktı: Kimsecikler yoktu. Yalnız tâ aşağıda, bir çocuk merke- bini otlatıyordu. Burasını gör- mesine de imkân yoktu. İçin: den gelen küvvetli bir hissin tesiri ile eğildi. Kalbi şiddetle çarpıyordu.. Dudakları tatlı ve temiz bir ünah içinde Bekir'in dudak- fınnı dokundu.. Ve sonra yaptığından piş- manmış, hata etmiş, korkmuş gibi geri çekildi. Bekir -hâlâ uyuyordu. Habersiz, mes'ud uyku içinde hâlâ gülümse- yordu. Rizan kıpkırmızı kesilen yü bir mahrut koyup birkaç da- kika durdurulursa uyuşan ta- bit akisleri uyandıracağını tıp kifapları yazarlar. Filhakika zeytin çekirdeği şeklinde yon- zünü elleri ile kapamış, itida- lini toplamağa çalışıyordu. Du- dakları ateş gibi yanıyordu. Bekir'in sayıkladığını duydu: — Gideceğim.. Adam ola- cağım.. Mademki sen öyle is- tedin.. Fakat sonu?.. Rizan, fazla duramadı, San- ki Bekir uyanırsa herşeyi an- layıverecekti. Düşünüyordu. Ya kendisine bakar da; — Dudaklarınız titreyor! Derse ne yapacaktı?.. Ba- şını çevirdi: ğıçmnk istiyordu. Birkaç adım yavaşça çekildi. Sonra sür'atle yürüdü. Etrafta hiç, hiçbirşey göremiyordu. Odasına girdiği vakit Fat- ma'yı orada buldu. Fatma onu görünce hemen ayağa kalktı: — Neyin var hoca hanım? iyatı, 21,30. radyo ork” mî?,w ajans :ıyobdım Ankara radyosu Öğle: 12,80 plâk neşrii” ve hâvadis y Akşam: 19 Türk müf (Şarkılar), 19,30- halk 20'” ları hakkında konferans, stadyo orkestrası, 11,05 kj musiki ve programın son kısli, Yugoslavydw Meclisi meb'usan reisi seçimi yapı Belgrad, 20(Radyo) — Y göslavya — meb'usan meclit yeni içtima devresinin ilk sesini dün akdetmiştir. K esasiye göre riyaset di' rının 20 Birinciteşrinde ylvu ması Tâzımdı. Başbakan Stoyadinoviçle bakanların m&” lise gelişleri, alkışlarla lanmıştır. Meclis reisliğine eskireis ** hükümet 'namzedi “doktor S” van Çiriç seçilmiştir. 33 Say' lav, rey vermekten istinkâf mişlerdir. Âyan meclisi tOP lantısında da reisliğe d Jele Mirmajura seçilmiştir. Japon prensi Edvar VH ir taç giymt merasiminde bulun Tokyo, 20 (A.A) — Yâf resmi bir- membadarı, bildiri” diğine göre, imparatorun kaf” deşi prens Sisilbre refakatindi birçok yüksek - zevat olduğ! halde gelecek sene Sekili"cı' Edvard'ın taç giyme - merasi” minde bulunmak üzere Lont” raya gidecektir. - Prens; müte” akiben Avrupa ve Amerik'di büyük-bir seyahat icra edf cektir. g tulmuş sabunu — çocukların!? mak'adına koyarak def'i tabi hislerini uyandıran valideler? | tesadüf edilmektedir. Doktor kimyagef Şahap Sıtkı Krof' ANADOLU — Zatarsif müshillerin başında makale' $7 hibinin Porjen Şahap'ı tanınmış, tecrübe edilmiş li iyi neticeler kazanmıştır. rüyorsun bende? Fatma şüpheli şüpheli bat kıyordu: — Nebileyim ya, korkmüf ibisin. Gözlerin başka türlü” şüıün solmuş hoca hanım! ; Cevab vermedi. Sırtından' mantosunu çıkardı. Bışınd_'" şarpasını attı. Sonra Fatma dalgin- dalgın baktı: — Onu gördüm del Dedi. Bnşkn. konuşmadılir: .. K, Bekir'in kaybolub - gittiğit' muhtarın evinde duydu. Muht! — Olurşey değil -Diyord” başını almış, gitmiş garib. — Nereye gitmiştir aca! 1 — Bilmem ki hoca hanım Urla'dan öteye gidemez, ner gelir. Tilkinin dönü laşacağı yer, kürkçü dü

Bu sayıdan diğer sayfalar: