20 Şubat 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4

20 Şubat 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sıylı 4 '%âiâ“-&â Lik magları lzmır şampiyonu pazar günü belli olacak.. / Göztepe İzmirsporu mağlüp edebilirse milli kümeye girebilecektir Göztepe takım: Pazar günü, mevsimin en — mühim maçları yapılacaktır. — Bu müsabakaların neticesi, “ıuu şampiyonunu ve Milli kü- meye iştirak edecek iki takımı o mı dana çıkaracaktır. karşılaşma Buca-Burnava takımları arasında olacak, bu- nu İzmirspor-Gözlı—pı: maçı ta- - kibedecektir. Eğer bu müsa: baxa Göztepe lehine netice- | İenirse, Göztepe Milli kümeye girebilecektir. Maçı İzmirspor | | kendi kuvvetlerile temine, im- kazanırsa, Göztepe'nin yerini, - bundan sonraki maçın netice- “sihe göre ya Altay veya Al- — tınordu alacaktır. Bu müsaba- nın hakemi K. S. K. tan t'tır. İzmir şampiyonunu meyda- O na çıkaracak olan Altay - Al- mordu karşılaşması, muhak- ak ki çak heyocanlı olacak- tır. Bundan evvelki” karşılaş- —mada Altay'a — mağlüb olan — Altınordunun, nasıl bir netice ılıcığı şüphesiz ki şimdiden belli olamaz. Fakat heriki ta- ta canla başla çalışacak ve şampiyonluğu kazanmağa Uğraşacaktır. Bu müsabakayı ehemmiye- tine binacn antrenör Bay Bren- - — — Dinarlı Mehmed Mısır'a davet edildi Şehrimizde bulunan ve bay- ramın üçüncü günü Tekirdağ'lı düseyin'le güreşecek olan Di- li Mehmed, bayramda Mı- sır'da bir güreş yapmak üzere 1000 Dolarlık bir teklif almış- tır. Dinarlı, bayram için yapa- güreşe söz vermiş oldu- 4 ramdan sonra için kabul ede- 'Icceğîni bildirmiştir. (Atillâ'nın ndan Mısir güreşini, bay- | | Tâkatına vell idare edecektir. Ayni gün sabahley'n bu kulüblerin ikin- ci takımları da - oynıyacaklar- dır. H İĞRPAAR ” Ü Fransa Balkan'ların vaziyetinden seviniyor Paris, 19 (A.A) — Anadolu ajansının hususi muhabiri bil- | diriyor: Tems bugünkü başyazısında Balkan'lıların — emniyetlerini zalarına sadakata azimlerini batırlatarak Balkan'da ve Tu- na'da hodgâm maksadlar güt- miyen Fransa'nın bunu ancak tasvib ettiğini ve Milâno mü- ancak — sevindiğini yazıyor. Gazete; Fransız - İngiliz teş- riki mesaisinden ve İngiliz teslihatından Balkan'ların mem- nuniyetine dair gelen bir tel- grafa işaret ederek diyor ki: — Doğu cenubi Avrupa dostlarımızdan bazıları Fran- sa'nın manevi ve İngiltere'nin teslihatını tacil etmesile mü- tereddidlerin- derhal - kendi menfaatlerinin emrettiği ayni hatta dörmeleri tabiidir. Avrupa'da — sulhu — ziman altına almak — için — müsa- lemetçi büyük devlerin mane- vi kuvveti yerine hiçbir şey hâkim olamaz. Tütün ofis Teşkil edilecek Tütün ihracatçıları ile şehri- mizdeki Amerikan Tütün kum- pariyalaı dürektörler, dün Türkofiste bir toplantı yap- mışlar ve yeni teşkil edilecek olan Tütün ofis hakkında gö- rüşmelerde bulunmuşlardır. Dehnesü Tarihe müstenid zabıla romanı Mte tanınmıştır. Her kral üşmesinde fermanlarım da lenmiştir. m etmektedir. Bu haki- bilenler pek azdır. Ben “de kendimden bahsedilmemesi elden geleni yapıyorum. jün için de umumi yollara ikın olan yerlerdeki hudud- larıma büyük yazılarla “Husu- w malı ne, içeri girmek ya- Bu fermanlar | lisler taralfından da kabul | ve tasvip edilmiştir ve önbe- | şinci asırdanberi bu süretle | | | Hakletan d Beşiloğis hıkla: — Pekâlâ, dedi, ne ben ve ne de Piyer sizin bu levhaları görmüş değiliz. Namuslu bir adam sıfatile bunu size ikinci defa- söylüyorum. Ayni — za manda da bu bilmiyerek yap- tığımiz tecavüzden dolayı siz- gen özür dilerim. Muhafızla- mnızdan; hiçbiri önümüze - çi- karak bu memnuiyeti bize bildirmiş değildir. Bu hatalara âni olarak çıkan fırtına sebep olmuştur, kanaatindeyim. — Pekâlâ... Fakat müsyü, rl ANADOLU fr% Altın! Koyun hırsızlığı Sinekli caddesinde İbrahim oğlu Aziz ve Ali oğlu Meh- med, Safiye'nin bahçesinde otlatılmakta olan Kerim oğlu Ömer'in koyun sürüsünden beş böş koyun çaldıklarından yakalanmışlardır. Kaza Kemer caddesinde, Bekir kızı Arife evine gitmekte iken numarasını ve sürücüsünü bil- mediği bir araba kendisine çarpmış ve yaralanmıştır. Âri- fe hastaneye kaldırlımş — ve meçhul arabanın aranmasına başlanmıştır. Yaralanma Karşıyaka Afitap sokağında Mehdi oğlu 6 yaşında Hay- ri'nin, yere attığı demir par- çası, İslâm oğlu Şefik'in ba- şına isabet ederek yaralanma- sına sebebiyet vermiştir. Olga'yı döğmüşler Birincikordon'da Ali” oğlu Suphi ve Mustafa oğlu İbra- him, Kaplan kızı Olga'yı döğ- düklerinden yakalanmışlardır? Sarhoşluk Taflan gazinosunda Kadri oğlu Sabri, sarhoş olduğu ve kupa kırdığı görülerek yaka- Tanmıştır. Kumarbazlık İkiçeşmelik caddesinde 122 sayılı Çeşmeli Hasan'ın muta- sartıfı bulunduğu kahvehane- de, menfaat mukabili Mustafa oğlu Asım, Mohmed oğlu Ali, Bohor oğlu Cako adındaki şahıslara kumar - oynattirken bir deste iskambil kâğıdı ve birbirlerine para verirlerken suç üstü yakalanmış ve ku- marbazlar suçlarını — itiraf et- mişlerdir. kız kaçırmak Urla kazasının Zeytinalanı köyünden Murad, ayni köy- den 13 yaşlarında Safiye'yi tiğfal ederek kaçırdığından ya- kalanmış ve Adliyeye — teslim edilmiştir. Ödemiş'teki kumarcılar Ödemiş kazasının Pazarye- ri'nde kahveci — Alüş ile Zey- bekler mahallesinde kahveci Ömer ve Meyhaneboğazı cad- desinde Lâz Mehmed'in kah- vehanelerinde kumar oynattık- ları görülerek suç üstü yaka- lanmışlar ve Adliyeye - veril- mişlerdir. Kahvehaneleri de kapatılımştır. İktısadi konsey Martta Atina'da toplanacak| Belgrad, 19 ( Radyo ) — Balkan antantı iktısadi konseyi 16 Mart'ta Atina'da toplana- caktır. mes'ele yoktu. Cezadan kur- tulacak ve iki muhafızımın refakatile hududlarım haricine çıkarılacaktınız. — Ceza mı dediniz? Bu ceza veya cezalar nasıldır? — 24 saat tam bir histen mahrumiyet!. Bize mahsus bir serumla elde edeceğimiz bu histen mahrumiyetin neticesi maziyi tamamen unutmak ola- caktır. Maamafih maziden ne kadar zamanı unutturmak icap edeceğini ancak ben - tayin ve takdir ederim. — Yaaa... Demek ki - siz, malikânenize — ihtiyari — veya gayri ihtiyari girmiş - olanları böylece geri “gönderiyorsunuz? — Evet, müsyü! — Şu halde size bu imkâ: ni veren bir. seruma — malik Bir ioculz!ulı İıatırasf ar,ölü dişinde me- zara gidiyor!.. — Başı 3 üncü sahifede — harabeler arasında, toprak altında bulunan kuru kafalar- daki dişlerin birçoğunun va- ziyeti, bunu teyid ediyor. Pek eskiden diş tedavisi yoktu. Diş, çekilir ve hasta kurtarılır, fakat dişsiz kalırdı. Sonraları, sinire kadar gitmi- yen çürüklerin salhi surette temizlenip doldurulması baş- lagı ve dâha sonra da günkü mütekâmil diş tababeti doğdü. — İnsanda otuz ikiden faz- la diş olur mu doktor?. — Aman yarabbi, ne sual- ler çıkarıyorsun?... maz, Ancak bazan süt dişleri değişmez ve üstüste diş ç- kar, Bu suretle birkaç tanesi artabilir.. Doktor bunu söylerken, kö- pek balığının iki sıra olan di- şini hatırladım. Keşke insan oğlunun da dişleri öyle olay- dı?. Mademki nesil- yıpran- dıkça dişler de çürük oluyor, yarısı dökülse bile yarısı ağız- da kalır, insanı kurtarırdı. — Bizde diş hılzıssıhhası, diş terbiye: etmiştir denilebilir.mi? — Hiç zannetmem.. Maale- sef,. Yeni neslin dişleri 94 90- 95 tedaviye muhtaçtır. Vaktile biz İzmir'de bir kontrol yap- mış, bu vaziyete şahid olmuş- tuk. Bünyevi zaaf ve buna ilâveten çocukların bakımsız- lığı, tedavisizlik ve alâkasızlık, banu - tevlid etmiştir. Bizim yaptığımız kontrolün bir neti- cei zaruriyesi vardı. İşaret et- tiğimiz dişlerin tedavisi, dol- durulması veya alınıp yenilen- bu- leessüs ?. Tmesi lâzımdı. Halbuki sadece kontroldan ibaret kaldı. Doktor, mühim bir derde dokunmaştu. Onu alâka - ile dinliyordum: — İki sencerkek lisesinde, 3 senererkek muallim mekte: binde diş tabipliği yaptım. Bilhassa leyli meccani, yani muhtaç talebede dişler daha bozuktar. Biz de mehmaim- kân uğraşıyorduk. Şimdi - ise, erkek lisesinden başka hiçbir mektebimizin dişçisi Esasen 2500-3000 talebeye de bir diş tabibi kifayet edebi: lir mi? Çocuklukta diş hıfzıssıhhası- na karşı doğan bu lâkaydi, büyüdükçe itiyad ve âdeta bir sevki tabil tezahürü şekline girmektedir. Bence, Maarif Vekâleti, buna bir çare bul- malıdır. — Evet, müsyü!. — Fakat, sizin bu keşfiniz mühim ve yeni bir” keşif de- mektir. — Evet, bunu ben de bi- liyoram. Maamafih, bu ceza size vemakinistiniz M. Piyer'e mahsus ceza değildir. Çünkü sizin cürmünüz, istiyerek veya istemiyerek hududlarımı geç- mekten ibaret değildir. Kontun bu defa sesinde tehdidiamiz bir hâl vardı. Ba- kışında da öyle bir dehşet hâsıl -oldu ki çok cesur - ve soğukkanlı bir genç olmasına rağmen Lük titremekten ken- disini alamadı. Kont ayni denşet ile sözüse devam ederek: — Siz ve makinistiniz. eş- hasın hürriyetine taârruz, Hayir, ol | yoktur.” — Diş tabiplerinden başka bir de dişçiler vardır. Bunlar hakkında ne dersiniz? — Hörkes bilir ki, diş ta- bibi, liseyi müteakip tıp fa- kültesinin dişçi şübesinde üç sene tahsil ve bir sene stajla yetişen bir ilim ve san'at ada- mıdır. Bu böyle olduğu halde eskiden kalma ve yalnız pra- tik olarak yetişen birçok diş- çiler vardır. ve Cumhuriyet hükümeti bunların haklarını tanımıştır. Ancak, ince ve hayati noktalarda, halkımızın diş ta bibi ile dişçiyi ayırması ve herkese değerini vermesi lâ- Keza, birçok büyük kasaba ve köylerimizde - diş tabibi ve dişçi yoktur, halk muztariptir. Büyük şehirlerde ise tabib ve dişçi kesafeti gö- rülmektedir. Fikrimce, cumhu- riyet idaresi böyle iptidai şe- kilde çalışan pratisn arkıdaş- ları, diş tabiblerinin gideme- dikleri yerlere sevk ederse, hem vatandaşların ihtiyacına cevap verilmiş, hem de her iki taraf zarar görmemiş olur. Sonra, benim fikrimce, bazı Avrupa memleketlerinde - ol- duğu gibi, büyük şehirlerimiz: de fukara halk için diş dispan- serleri, diş bakım evleri aç: mak ta kat'i bir zaruret hâline gelmiştir. Doktorla konuşmamız henüz bitmişti ki, bir hasta geldi. Çenesi sargılar içinde, yüzünü ekşitmiş, ağzından hafif sal- yalar akıyor, bir taraftan da inliyor. Kendimi hemen s0- kağa attım. Matbaaya yaklaşırken, ara- ba üstünde, pazar pazar, köy köy, kasaba kasaba dolaşan eski dişçileri görür gibi ol- dum, Bir elde biraz pamuk, diğerinde küçük bir şişe: — Hanımlar, ağalar, bey- ler, hacılar, hocalar!. En kök- lü dişi, ağrısız, sızısız, hiç zımdır. hissettirmeden çekiyorum. Hay- di, buyursunlar.. Yoksa, gelib geçen bir yolcuyüm. Ben git- tikten sonra çok ararsınız be- nil.. Haydi, diş sızısı için en son. ilâçlar. Şişesi S0 kuruş.. Bir gece yarısı, dağ başında sızı başlayınca, ilh... Bu sözler kulaklarımda çın- larken, birdenbire, küçüklü- gümde berber — dükkanında bastığım narayı hatırladım. — Ooaoo00l.. Gaannan!.. Hi etmek, benim birçok muha- fızlarımı aldatmak, tehdid et- mek ve hattâ hayatlarına ta- ârrüz ile maznunsunuz! Cüs rümleriniz arasında meskene taarruz da vardır. Bana âid bir sandalı silâhla zapteltiniz, anahtarları âdam- larımdan birisinden cebren al: dınız. Bütün bunlar cezayı mucip birer cürümdür, ben de bu cürümlere ceza vermek hakkına mâalikim ve Torelvoş kanunlarında bu - cürümlerin cezası da ancak - idamdır. Dedi, Zalim ve sinirli bir adam olduğu aşikâr bulunan Kont, bu son ve korkunç kelimeyi söyledikten sonra sustu - ve sözlerinin — tesirini anlamak için Lük'e baktı, Bu akşamki program. İstanbul radyosu 12,30 Türk musikisi, 12,50 Havadisler, 13,05 Hakhf mu- siki, 13,25 muhtelif plâklar. 18,30. Dans müsikisi, 19 Şehir tiyatrosundan nakil, 20 Türk musikisi, 20,30 - Arapça söylev (Ömer Riza tarafından) 20,45 Münir Nureddin ve ar- kadaşları, 21,15 Stüdyo orkest- rası, 22,10 ajans ve borsa kabrılrn. DA 30 Sololar. Ba_y Blüm Kabinesi sallanıyor Paris, 19 (Radyo) — Bay Blum bugün maliye Bakanı Bay Detsan Oryol ve harbiye Bakanı Bay Daladiye ile uzun bir mülâkat yapmıştır. Bu müzakere, Fransa'nın mali müşkülât içinde - bulun- duğuna delil addedilmektedir. Jur gazetesi: *Milliyetperver partiler yeni bir hükümet kurmak ve komü- nistlerle mücadele etmek için birleşmelidirler. Vaziyet na- viktir, er veya geç Bay Blum hesap vermeğe mecbur kala- caktır. Bay Blum kabinesinin siya- seti o kadar bozuktür ki, az zaman sonra halk cebhesini teşkil eden partiler arasında- da mücadele başlıyacaktır.,, Diyor. Liberte gazetesi: “ Bay Blum mühim ve teh- Tikeli mes'eler karşısında mu- waffak olamıyacaktır. Vaziyet öyle bir şekil almıştır ki, Blum kabinesi daha ileriye gidemi- yecektir. * Şimdiye kadar hükümet nikbin beyanatta bulünüyordu; fakat bugün buna da imkân kalmamıştır. Buhran gittikçe vahamet kesbetmektedir. Blum siyaseti iflâs etmiştir, yeni bir siyaset lâzımdır. Fransız ma- liyesi gayri kabili — ıslâh bir hal almaktadır. Bunun için B. Blum kat'i kararını vermelidir., Demek. tedir. Balıkçılık lâyihası Memlekette balıkçılık sana: yünin inkişafı, balıkçıların bir- leştirilmesi ve fenni balıkçılık üsüllerinin tamimi için hazır- lanmış olan kanün lâyihası, muhtelif encümenlerden geç miş ve Kamutay Başkanlığına verilmiştir. Kanunun, kış tati- linden sonra toplanacak Ka: müutayda kabul edileceği tah- min olunuyor. like ile ne kadar fazla - karşı- laşırlar ve tehlike ne kadar ne kadar büyürse cesaret ve açıkgözlükleri de o kadar ar- tar.. Lük te böyle bir insandı. Müthiş karara ve bu kararın tatbiki imkânlarının yüzde 99 mevcud 'olmasına rağınen Lük alay eder gibi bir tavırla: — Müsyü, dedi, bu mali- kâneye ayak bastığım andan itibaren tesadüf ettiğim gayri tabii ve garip haller pekçok- tur. Sizin orta devirlere mah- sus zihniyete malik olduğunuz * aşikâr; fakat bu asrın âlim- lerinden çok (>la olan - ilmi- nize benim ve ar-adaşım gibi genç, sıhhatleri tam, yaşamak hakları çok büyük ve Fıınııı tebıısııhılınllıduı ti

Bu sayıdan diğer sayfalar: