17 Temmuz 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

17 Temmuz 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1? Temmus 937 Umumi harbin gizli kalmış bir saf hası ——— ——— ——— —— —— — ANADOLU Avusturyanın münferid sulh teklifi nasıl yapılmıştı? Loid Corc, Avusturya imparatorunun mektubunu görünce: Sulh, sulh, diye bağırmış, Triyesteye mu- kabil İtalyaya İzmiri vermegı idüşünmüştü. Fakat... Umumi harbin en şiddetli bir zamanın: da Avusturya impara- torluğunun - itilâf dev- letlerine münlerid sulh teklif ettiği hak- kında birçok rivayet- ler vardır; bu teklifin bakiki mahiyetini bi- lenler, yakın zaman- lara kadar yoktu. Bay Pol Allar umumi har- bin bu gizli ve müb- hem kalmış hâdisesini son bir eserile tenvir etmiştir. Bu münferd sulh teklifi Prens Sikst dö Burbon vasıtasile ya- pilmıştır; Prens Sikst ölümünden evel bu Maceranın tafsilâtını Pol Allara vermiştir. 1917 senesi Mayısının 20 inci günü, Fransanın saray proto- kol direktörü Bay Vilyam Mar- ten, henüz 30 yaşlarında bu- lunan esrarengiz »bir gencin Ziyaretini kabul etmiş 've kısa bir muhavereden sonra bu genci Cumhur riyaseti daire- sine geçirmiştir. Fransanın o zamanki Cum- hur reisi olan Bay Puankare, soğuk bir tavırla elini bu gen- ce uzatmış ve gencin verdiği kâfi derecede fersude bir kâ- ğıdi almıştır. Puankare, daha soğuk bir tavırla: — Bu kâğıt neden kurşun kalemle yazılmıştır? Diye bir sual sormuştur. Meçhüal genç bu suale: — Eniştem bu mektubu yazmazdan evel attan düştü; eli biraz incinmiştir; daha ko- lay yazıldığı için, mektubunu kurşun kalemi ile yazdı! Ce- vabını vermiştir. Bu fersude kâğıd — harb cebhesinin öte tarafından gel- miş bir sulh teklifi idi! Yüz- binlerce insanın hayat ve isti- rahati bu mektubdaki teklif- lerin samimiliğine bağlı de- mekti! Bu mektubu getiren kimdi?. Fransayı asırlarca idare etmiş olanların ahfadından - birisi! Yani.... Burbon hanedanının Prensi Sikst ismindeki evlâdı ve Veliahdı; Avusturya impa- râtoru Şarhn zevcesi Zitanın kardeşi, dördüncü Hanri ve 14 üöncü Lüinin torunu idi! Evet, o gün, 20 Mayıs 1917 de sulh, muhariblerin başı uçlarından geçmiş idi. Prens Sikst, Afrikada öl- dükten sonra bu esrarengiz vazifenin bütün safhaları mey- dana çıkmıştır." 1916 senesi Kânunuevelinin 24 üncü gecesi, prens Sikst ve kardeşi prens Ksavye ku- zenleri Belçika krahı Albert Ve zevcesi Eelizabetin nezdin- de bulunuyorlardı. İki kardeş, Sikst ve Ksavye üşünceli ve fazla meyus idi- er. Anneleri prenses Mari A'““!I. Avusturya ve Ma- Cüristan İmparatoru Şarl ile Zevcesi kız kardeşleri- Zita nihayet vermek arzu- Loid Corç Avusturya, Aalmanyanın rıza: sını almadan itilâf devletlerile münferid sulh akdini istiyor- du. Sikst hemşiresi Zitadan da şöyle bir mektub almıştı: “Hergün yüzlerce - kişinin ölmekte olduğu siperlerde hü: küm süren cehennemi hayatı ve ıstırapları bir kere düşünl.. Hemen gel!, Bçiçika ordüsunda birer ai lüzim olan prens- Sikst ve Ksavye, Belçika kraliçesinin tavassutu sayesinde izin almış- lar ve diplomatik birer pasa- portla fakat çok gizli olarak seyahate çıkmıştılar. Düşman, enişteleri ve hem- şireleriydi. Ve harbin ilânın- dan sonra, biribirlerini birinci defa olarak görüyorlardı. Şarl ve Zita büyük bir sa- müniyet ile: — Sulh istiyoruz. Biz artık Almanyanın esiri dağiliz! De- miş idiler. İki prens hemen Parise dönmüşler ve Poankare ilk anda çok uysal görünmüştür. Fakal başvekil ile görüşmeden iş yapmak istememiş ve prens Sikst Başvekil Briyana gön- dermiştir. Briyan ise: — Müttefiklerimizle göl meden, hiçbir iş göremeyiz. Demiştir. İşin resmi müzakere ve mu: bereye düştüğü bir - sırada, İtalyanın da Alman bankerle- rinden birisinin dul karısı olan Bayan Grebner vasıtasile ve Avusturya ile sulh müzakere- lerine giriştiği ve general Kad- ronanın - Kralın malümatı ol- madan - bazı esaslarda muta- bık kaldığı haber alınmıştır. Loid Corç, Avusturya im- paratoru Şarlın mektubunu görünce, muvaflakıyetten do- ğan bir sevinçle: — Sulh, sulh! Diye bağır- miş fakat bu neşesini birden- bire kaybederek: — Ben İtalya Başvekilini, haris Soninoyu çok iyi - bili- rim. İtalyanın Triyesteyi ah masında ısrar edecektir. Maa- mafih Triyesteye mukabil İtal- yaya İzmiri veririz, iş olur, biteri. Demiştir. Ve, Sen Jan Moryen mülâ- katında Soninoya İzmiri teklif etmişlerdir. Sonino Triyestede ısrar et- miş ve müzakere çok müşkül bir safhaya girmiştir. Bununla beraber Prens Sikst meyus olmamış ve Puankareden yeni bir mülâkat elde etmiştir. Puankare, Kambron ve prens Sikst uzun uzadıya müzakere- ye girişmişlerdir. Püankare bu vaziyet karşısında hayretle ve fazla bir ciddiyetle: — Bu da ne demek?. İtalya sulh için tavassut istedi; fakat Siâvlara ait yerlerle Adriya- tiğin bütün sahillerini almak istiyor. İtalyanın siyaseti nasıl si- yaset anlıyamıyorum. Demiştir. Prens Sikst, Bayan Grebner ile general Kadrona müzake- relerini de anlatmıştır. Puankare ve Loid Corç hi- hayet Avusturya ile müzake- reye Kont Armanı - tayin et miş fakat bu müzakereler müsbet netice vermemiştir. Prens Sikst daima: — 1917 de sulh imza edil- miş olsaydı ne âlâ olacaktı. Fransa ve bütün Avrupa en büyük ve en güzel bir fırsatı kaybetmiştir. 1917 de — sulh yapmalı idik ve yapabilecek vaziyette bulunuyorduk. 20 Mayıs 1917 den sonra ölen on ilyon Avrupalının hiç olmazsa üçte biri kurtulmuş | olacaktı. Rusyadaki 1917 ihti- lâli çıkmıyacak, Rusya inhilâl etmiyecekti. Ve... Fransa 100 — milyar daha sarfından — kurtulmuş olacaktı. Avusturyayı Türkiye, Türkiyeyi Bulgaristan takib edecek ve Almanya yapayal- nız kalacaktı. Fransa da, bir Amerikan sulhu değil hakiki bir. Fransız sulhu imzasına muvaffak olacaktı! Deyip dur- Müştur. F. $. B. n eei ülünle Müdhiş bir infilâk Nevyork, 16 (Radyo) — Sulivan maden kömürü hav- zasında bir infilâk vukaagel miş 4 kişi ölmüş, 70 kişi ya- ralanmıştır. Kesif bir duman kaza mahallini ihata ettiğinden yardım imkânı bulunamamış- tır. Maden ocakları önünde binlerce kadın ve çocuk ocak- ta kalan erkekleri hakkında malümat beklemektedirler. İngilterede Fırtına Londra, 16 ( Radyo ) — Çok şiddetli bir fırtına İngil- terenin cenub ve garbında büyük tahribat yapmıştır. Sa- hil şehirleri su altında — kal- mıştır. Fırtınadan kaçamıyan bir tayyare düşmüştür. Fırtına Londra havalisine kadar tesir yapmıştır. Zarar pek çoktur. Hâdise kapandı.. Varşova, 16 (Radyo) — rakovi başpapazı, cumhurreisi B. Mucickiye bir mektup gön- dererek, Pilsudeskinin tabutu- nun nakli meselesini izah et- miş ve bu hareketin Pilsudes: kiye karşı hürmetsizlik olma- dığını bildirmiştir. Cumhurreisi bu mektupla hâdisenin kapanmış olduğunu bildirmiştir. Sayfa $ Nazilli fabrikası 25 ilkteş rinde açılacaktır — Başı | nci sahifede — Her — istasyondu bir kalabalık geliyor, Vekili selümlayor, derdini | söylüyor, dileğini — anlatıyor. Vekil | onlarla konuşuyor, ve otokarımız — istasyonları birer fırlatıb atarak — bizi, öğleye Narilliye atyor. Aydın valisi de Aydında bize iltihak etni Bürün — Menderes ovası, Türk zevk verea bir vüsatl: omuzlarını, to karşı dağlara dayamış. Otokar, Nazilli istasyonan- fabrika yerine bir hatta geçiyor ve dan uzanan hususi biraz sonra, hepimiz hayretle, | bir âlemden bir âleme düşü- yoruz. Çocuklüğümün birkaç yılını taşıyan o toprak üstünde, hatta rüya dahi olsa, bir gün Türk sanayi kalkınmasını hertarafa ilân eden böyle bir eserin başkaldıracağını hatırıma ge- tirmemiştim. Ovanın bağrında, tekniğin, ihtisasın, yeni Türk onları dinliyor | Bay Celâl Bayar makineleri tetkik ediyor samuk - işliyecektir. Bu- işçi sayısı 1500, yarın | iş başlayınca esas kadro 3000 olacak, yani asgâri had 3000 fakat bunların aile efradını da hesaplarsanız bizim yarı şehir olacak fabrikayı kavrar- siniz. Fabrikadaki tetkiklerden diğer bir intiba davasının ve enerjisinin bütün kuvvet ve belâgatile, bir fab- rika yükselmiştir. Bu fabrika, bir dokuma fabrikasıdır amma, cemiyetin dünkü ve bugünkü hali içinde müsbet ve teknik keyfiyetinden ayrı bir mana da taşıyor. Bunu, düşünen bilir ve bulur. İktısad Vekilimiz, temelatma merasiminde bulunmuş, sonra gelememiş. Derhal: — Gezelim -dedi- gezelim! Fakat, saatlere sığmıyacak bir iş karşısındayız. Çünkü burada, küçük bir sanayi şehri vardır: Mühtelif tesisatı, memur, amele evleri, lokantası, has- tanesi vesairesi ile küçük bir şehir.. Sütunlarıma sığmıya- cağını bildiğim müşahedele- rimi, âzami daraltıyorum: Bu fabrika 8- 10 milyon liraya mal olacaktır. Yılda 18 milyon metre ince basma çıka: racaktır. Fakat kaba işlerse 20 - 22 milyon metreyi de tu- tabilecek. İğ adedi 28,000 İlk kumaşı Eylülde göreceğiz. Belki de, fuara yetişecek. Fa- kat bir şartla: Almanların, taahhüt — ettik- leri iki parçayı yetiştirirlerse, Çünkü bu iki maki, : parçası çok mühim gör Beri taraftan ise, Almanlar taah- hütlerini ifada sık sık - taallül göstermişler. Hatta, bina in- şaatında ayni teahhurlar vaki olmuştur. Vekilimiz ayrı ayrı ve bü- yük büyük binaları dolduran her kısım hakkında, müdür B. Fazlıdan izahat alıyordu. B. Fazlı, mesleğini ve mevzuu kavramış, değerli bir Türk gencidir. Fabrika, senede 2 milyon ! e Montaj Nisanda başlamış, fakat Eylülde bitecek. Bunu, montajı yapan Rus mütehas- sısları ve bilhassa B. Komzim söylüyor. 1Ağustosta, fabrika varlığının 4690 kuvveti ve 750 dokuma makinesi ile işe başlıyacak. Hem iplik, hem dokuma, hem basma çıkaracak.. İki fabrika vardır: Biri iplik ve dokuma, di- ğeri basma ve terbiye fabri- kası, Fakat fabrikaların esas bünyesi, icabında, yani ihti- yaç karşısında iki misli tevsi edilmek üzere tesbit olunmuş. Bu suretle icabında, hariçten ham kumaş alarak - işliyecek- tir. 34-38 numaraya kadar in- ce iplik çıkaracaktır ki, çok enteresan bir muvaflakıyettir. San'at mektebi mezunlarından 90 genç burada stajdadır. 35 yerli kız da şimdiden işe baş- lamış çalışıyorlar. İktisad — Vekilimiz, — onları yanlarına çağırdı, onlarla ko: nuştu ve: — Çalışın kızlarım, çalışın.. Dokuma ve basmalarınızı hep giyeceğiz. Dedi. Bugün 35 kız, yarın 350.. Nazilli, bu suretle bir refaha, bir iş sahasına kavu- şuyor.. Nazilli, milli mücade- ledeki döktüğü alınterinin, şimdi kendi toprağında tışkırt- tğı bir hHimetle parlak bir âtiye doğru gidiyor. Bu fab- rika, Kayseri fabrikasından biraz daha küçük, fakât kuru- luşu itibarile, daha mükemme! Basmalar, iki çeşit olacak: Şehirliler için, köylüler için. Vekilimiz, bu cihete bilhassa ehemmiyet verdi. Halkın zev- kine ve fiat ucuzluğuna işaret gtti. Bay Fetl. ni — Fabrikanın kuruluşu, esi sen tesarrufa müsteniddir. A işçi ile çok iş çıkaracağız v ucuzluğu temin edeceğiz. Dedi. Vekil cevab verdi: — Zaten dava da budur bunu başarmak lâzım. Fabrika müdürünün kanaa tine göre, diğer fabrikalardar daha ucuz satış yapılması mu hakkaktır. Nitekim 6,800,00( metre kumaş sipariş edilmiştir ve fiatler diğerlerine nisbetle dört kuruş eksiktir. Teşrini evelde: parti parti kumaşla rıt teslimine başlanacaktır. A manlar da sipariş vermişler, fakat imkânsızlık karşısında is'af edilememiştir. Bugün basmalar 4 renklidir. Nazilli fabrikası 10 renk üze; rinden çıkarabilecek ve bi suretle kumaş piyasasına, Ti modasını ve Türk zevkini kar| tabilecektir. Fakat biraz zaman| geçmesi lâmm. Rus mütehassısları ve mottör, durmadan montaj işini bitirmek istemektedirler. Mü: tehassıslar Vekille konuştulaı — Mesaimizi nasıl bulüyor: sunuz, fabrikadan — memnuni kaldınız mı? —İşin tekniği üzerinde bir diyemem. Fakat umumi intibamn çok kuvvetlidir. Salâhiyettar-| lar bâna, memnuniyetlerini bil dirdiler, Teşekkür ederim. — Emin olunuz! Bu maki: neler, Türkiyeye gelen maki- nelerin en iyisidir.. Onları;| aldığımız bir emirle hususi| bir itina ile hazırladık. Hep beraber, gene gezin- tiye başladık. Rus montaj mü- aymı — zamanda Türk teknisyenlere, makineye hâkim olmak san'at ve kud- retini vermeğe çalışıyorlar. Moskovada, silindir üzerinel bir basma için çiçek işlemel san'atı ihtisası yapan 13 gem cin de yakında gelmesi bek- leniyor. Beri tarafta fabrika, bütün demir, dökme, kaynatma” ta- miratını kendi içinde yapacak| bir hale gelmiştir. Aymı za- manda hariçten de iş kabull edecek.. Mükemmel bir kim- yahane kurulması da — mu- karrer. Fabrika, Limit madenini de bizzat işletiyor ve imtiyazını almış bulunuyor. Şunu ilâve edeyim ki, fab- rika, ipek ve yünlü işliyebilir. 24 makineyi bir işçi idarel edecektir ki, mühim bir te- İ sarrüf tutar. Bu — mıntakanını 'ı dokama sanayii — malümdur.| Ara sıra, iplik buhranı dal geçirir. Fabrika, bu ihti; tehassısları,

Bu sayıdan diğer sayfalar: