4 Eylül 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

4 Eylül 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 Eyiti 937 ANADOLU Çin, Japon kadınlarının harpteki Japon fahişgleri—iane topladılar. Japonyada — vatanperverlik, askeri his çok büyük, daha doğrusu her memleketten daha başkadır. Kadınların da bu yolda büyük mevki ve rolleri vardır. Harp zamanında Ja ponyada kadının vazifeleri bel- ki her memleketteki kadınla- rinkinden başka değildir. Ya- ralılara bakarlar, fabrikalarda çalışırlar vesaire.. Fakat Japon gazetelerinde çıkan şu haberin ifade ettiği mana büsbülün başkadır: Japonyanın Ozaka şehrinde henüz 21 yaşında bir bayan vardır; bu bayan, Şiyişi İnue bundan üç, dört ay evel ev- lenmiştir ve kocasını çok sev- mektedir. Çin meselesi çıkar çıkmaz kocası silâh altına da- vet edilmiştir. Henüz üç ay evel evlenmiş bir adamin har- be giderken gözü arkasında kalır, değil mi? Bayan Şiyişi İnve de bunu düşünmüş ve kocasını cephede aile ve zevce kaygısından kurtarmek - için kendi hayatına nihayet ver miştir! Ne dikkate şayan bir hare- ket ve hâdisel Maamafih “Va- tana hizmet, babında Japon Çan-Kay-Şek ve karısı kadınlarının yaptıkları bundan ibaret değildir: Yoshivara fa- hişeleri ilk nümuneyi teşkil etmişlerdir. Müşterilerinden topladıkları iane mühim bir yekün tub Muştur. Kiyotodaki — Doohişa — kiz kolleji kızlarından birisine: — Kocanızın nasıl olma- sını istiyorsunuz? Suali sorul- Muş ve şu cevab alınmıştır: — Ne dans, ne de müzik bilmesini yeya bir liyakati haiz olmasını istemiyorum, yalnız harb ye darba kabiliyeti ol: Masını istiyorum! .'» Japon kadınları böyle. Fakat Çin kadınlarının da Bir Japon köllejinde kız talebeler edebiyat ve coğrafga dersinden zabit tarafından —a — —— — harbde mevkü yok değildir. Nankinin bakiki diktatörü olan Bayan Çan-Kay: “in-Japon — harbi ((Ein Jkîdınlnlım harb vazife- lerini ifaya davet etmiştir. Bayan Çan-Kay:-Çek; kocası Mareşal Çan-Kay-Çekin yar- dımi ile Çin kadınlarının ahlâk ve âdetlerini esaslı bir şekilde değiştirmeğe muvaffak olmuş- tur. Çin kadınları için afyon ve esrar, fahişelik ve meyhane, barlarda erkeklere zevk te- min etmek kat'i surette ya- saktır. Nankinde bir kadın halk arasında sigara içemez, hatta Avrupa modalarını ta- kib edemez! Bir Çin darbı meseli “Çin için üç belâ vardır: Birisi Japonlar, diğeri sinekler, üçün- cüsü de fareler.., der. Bayan Şan-Kay-Şek son iki düşman ve belâ için epeyce zamandanberi amansız - bir mücadele emretmiştir. Şimdi de birinci belâ Japonlar için ölüme kadar mücadele emret- miş bulunmaktadır. Bu emi_rdı: Ş....K.yvçek te müşterektir. Bayan Çan-Kay-Çek bir gün: — Çini tfare ve sineklerden kurtardım. Demiş, kocası da: — Şimdi de Japonlardan Amerika Şanghaya yeni harb sefinesi gönderiyor Vaşingtoo, 3 ( Radyo )._ ork Taymis gazetesine :ığrvcy B. Ruzvelt. Hnydpıık'ıı nazırlarla ve erkânı harb reis- lerile görüşmüş ve uzak şııkı yeniden — dört harb 'dıfmf' gönderilıııeıim karar vermiştir askeri talimlere ştır. Çinlilerin onlar, sinekl büyük rolleri —3 a> — —<— er, fareler! AT p e E Çinli kızlar askeri derste kurtaracağız! Diye —mukabelede - bulun- müştur. Şimdi, Çin tayyarecileri ara- sında birçok ta Çinli kadın yardır. 4 Pariste İki'bin amele grev ilân etti Paris, 3 (Radyo) — Bir oto- mobil fabrikasında grev ilân edilmiş ve 2000 amele fabri- kayı işgal etmiştir. Fabrika müdürlerinin harice çıkması için zabıtanın yardı- mına ihtiyaç görülmüştür. Küçük itilâf konseyi Belgrad, 3 (Radyo) — Kü- çük — itil iktısadi - konseyi, teşrinievelin — ilk haftasında toplanacaktır. Bu toplantıda Küçük itilâf devletleri arasında gümrük meseleleri ve rakliyat işleri görüşülecektir. sonra bir götürülüyor Bir Japon kızı, bi, darbı bilse, kâfi, diyor! kocam yalnız İ_ıar Fakat Çin kadını da uyanmı belâsı vardır: Jap uç Paraşüt Dün sabah, paraşüt kule- sinde yapılan ilk atlama tec: rübesi, durdu durdu da gece rTüyama girdi. Tanınmış sima-: lar da dahil olduğu halde, hep kulede idik. Vali sordu: — Çümdik, nasıl cesaretin var mı? Merdliği bozmak olmazdı, Tabii cevab verdim. Bir söz kâfi imiş meğer. — Haydi öyleyse, dediler ve paraşütü sırtıma geçirdiler. Başladım harıl harıl terlemeğe. Etmeyin, eylemeyin, mamur olası hanede evlâdü ayal var, diyeceğim amma, aksilik, di- lim de tutuldu. Nihayet işte tesisat faaliyete geçti ve bir anda kendimi, torbaya asılmış gibi havada buldum. Onlar kahkahalarla gülüyorlardı. Be- lediye reisi; valimize yaklaş- mış: — Bayımız-diyordu-sen de atlamaz;mısın? Vali güldü: — Kantar benim için “at- hyamaz,, kararını verdi. Sen daha müsaid vaziyettesin, hay- di sen atla da görelim! Birdenbire bir şeyler oldu. Fırtına gibi bir rüzgâr esişi arasında, benim paraşüt uzuk- lara doğru — uçtü, — Artık, balon — gibi yol alıyordum. Aman Allahım, nelerde neler? Bir avlunun üstünden geçi- yordum. Kaynana ile gelin saçsaça, başbaâşa vermişler, habire gırtlaklaşıyorlar. — Etmeyin yahu! - Diye bağırdım ve geçtim. Bir ev bahçesinin üstüne var- dım. Tanıdık — memurlardan biri-kılıbık bir zattı-bahçenin ortasında, beline bir önlük takmış durmadan, — çamaşır yıkıyor. Beni görünce hemen önlüğü ile yüzünü kapadı. Ansızın rüzgör - kesilir gibi oldu. Bir sokağa iniyordum, Solumdaki pencereden genç bir kadın başını uzattı. Onu da tanımiştim. Keza ©o da beni.. Fakat öyle bir çekilişi ve yüzünü öyle bir kapayışı vardı ki.. Zavallıyı makiyajsız görmüştüm.. Akşamları gazinolarda, ba- dem satan Yahudiyi de gör- düm. Acı bademi tatlılaştır- mağa, kaysı çekirdiklerini te- mizlemeğe çalışıyordu. Bun- ları bize “badem,, diye tuttu- racaktı. Kemeraltında dolaşan, eli tesbihli, eski kılığını küçük mikyasta tadil etmiş bir ho- İcanın tarasasının üstünden geç- tim; birde ne göreyim; birkaç rakı şişesi, boşaltılmış meze kapları - vesaire.. Artık kor- kum zail olmuştu. Paraşütle rapörtaj mükemmel olacaktı. Derken, benim evin üstüne geldim. Ne görsem beğenir- siniz: Benim — oğlan, — kitapla- rımdan bir kısmını bahçeye atmış, yapraklarını, kaplarını koparıp duruyor. Annesi bağırdı: — Afacan!... Baban — gö- rürse bak, sana neler yapar? Oğlum dilini çıkardı: — Nerede görecek o beni? Hem, bu kitablar para etmez ki... Okumuş ta ne olmuş?.. Dayanamadım. Rüzgâr da Müsaitti. Bahçeye doğru sü- züldüm ve bağırdım: — Bre yezit yaramaz! (&'W ..ı :E Sayfa 5 Hayvanlarda aşk ve kıskançlık Londrada hayvanat bah- Zi çesinde bir hâdise Bir aslanla bir dişi kap: lanın, daha doğrusu bir çift erkekli dişili aslanla bir dişi kaplanın mücadelesini duydu- nuz mu? Şüphe yok ki, duy- madız ve hatta böyle bir mü- cadeleyi en meşhur Afrika çölleri avcıları da görmemiş ve duymamışlardır. Bu emsal- siz hâdise Londra hayvanat bahçesinde olmuştur. Meseleyi anlatalım: Londra hayvanat bahçesin- de Alister adlı bir erkek as- lan ve bunun da Durlin adlı güzel bir dişisi vardır. Bu çift, belki de Atrikanın çöl ve ormanlarını aramıyacak de- recede bahtiyar idiler. Çünkü zengin bir milletin payitahtın- da bu aslanlar için bol yiye- cek temin edildiğine şüphe etmemek İâzımdır. Ayni bahçede “Diyan,, adlı bir de dişi kaplan vardır. Bu dişi kaplan duldur; erkeği bah- çeye getirildikten sonra öl- müştür. Fakat Diyan emsalsiz derecede güzel bir kaplandır. Bahçe müdürü bu bedbaht ve dul dişi kaplanla mesud ve eş sahibi aslanı çiftleştirmek ve aslan baba, kaplan anadan doğma yeni bir tip hayvan elde etmek hevesine düşmü;- tür. Baba aslan Alister cenap- ları, iffetlâ kaplan bayan Diya- nın kafesine götürülmüş ve Diyan tarafından gürülmeğe lâyık bir iltifatla karşılanmıştır. Neticede bahçe müdürü ar- zu ettiği neticeyi elde etmiş, bayan kaplan bay aslandan gebe kalmıştır. Hedefe vanl- dıktan sonra aslan — Alister, eşi dişi aslan Durlinin kafesine iade edilmiştir. Dişi aslan da zevcini kâfi derecede sevinç, fakat biraz da iğbirarla kabul etmiştir. Vaziyetin böylece normal bir şekil aldığı sanıldığı anda mühim bir hâdise çıkmıştır. Bahçedeki temizlik dolayı- sile dişi kaplanın kafesi, ars- lanların kafesinin yanına ge- tirilmiştir. Fakat kaplan bayan Diyan, sevgilisi aslanı ! başka bir dişi mahlük yanında gö- rünce fena halde sinirlenmiş- tir. O kadar ki kaplanın demir kafesini parçalamasından bile #RETER — SNSA AAA Ca Oğlum başını kaldırır. kal- dırmaz, ben de paraşütle be- raber bahçeye.. Sukut galiba, şiddetli geçmişti ki, sırtım fe- na halde acıdı. Bir de uyanınca ne göre- yim: Kulunuz, karyoladan yuvar- lanmışım... Çimdik İki rakip boğuşurken korkulmuş ve bin müşkülâtla kaplan aslanların — yanından uzaklaştırılmıştır. Fakat dişi kaplan, hiddetini bir türlü yenememiş ve fırsat bekleme- ye başlamıştr. Bu fırsat da bundan bir kaç gün evel el- de edilmiştir. Dişi kaplan, kafesin kapa- ğınin bir aralık açık kalma. sından istifade etmiş |ve he- men aslanların kafesine hü- cum etmiştir, Diyanın bu — taarruzunu, Lurlui de büyük bir hiddet ve şiddetle karşılamış korkunç bir kavga başlamıştır. Bereket ki iki azgın dişi canavarın pençeleri, demir kafes par- maklıklarının mümanaatı ile kâfi derecede iş görememiştir. Bahçe gardiyanları bir er- kek aslanı paylaşamıyan dişi kaplanla dişi aslanı pek bü- yük güçlükle ayırmışlar ve bir daha vanyana getii ye karar vermişlerdir. İngiltere ve Fransa Akdenizde taarruza uğramamışlar Roma, 3 (Radyo) — Mesa- jero gaz;tesi, Eransız matbu- ıuı:ıın neşriyatından bahsede- rek! *İngiltere ve Fransanın Ak- denizde taarruza duçar olduk- ları iddiası doğru değildir; Fransız gazeteleri asıl hakikati Satanderden sonra vukua ge- lecek Kızıl mağlübiyetini söy- lememektedir. Bu sözler yakında Frasada da tasdik edilecektir. İngiliz gazeteleri de aynı hitaba düşmektedir. Mamafih hükümet daha mutedil hare- ket etmektedir. Bu suretle İn: giltere Paris yolile değil doğ- rudan doğruya Romaya git- miştir, demektedir. Üzüm standardizasyonu nizamnamesi ner'iyete ; giriyor Üzüm ve diğer ihraç mad- delerimizin standardizasyon iş- lerinde kontrol olarak kullanı: lacak 19 stajiyerin imtihanla- rına dün de şifahi olarak de- vam edilmiştir. İmtihan neti- celeri akşam telgrafla İktısat Vekâletine bildirilmiştir. Üzüm standardizasyonu ni- zamnamesi, 6 Eylül Pazartesi günü mer'iyete girecektir. Fa- kat İktısat Vekâletinin bu sene için nizamnamenin bazı mad- deleri ahkâmını tatbikten sarfı nazar edeceği — sanılmaktadır. Bu hususta alâkadarlara he nüz hiç bir emir gelmemiştir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: