7 Ekim 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

7 Ekim 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 Ülktoşrdn 937 ANADOLU Bankerler öldüren, gene- raller kaçıran gızlı teşkılat. Ddt marifeti İzmitte bir hocanın yaptık- larıtı bilmem duydunuz mu? 5 Sayfa sözü nasıl karşılandı? Avrupa, fıkır, kültür ve medeniye- tin alemi olmak vaziyetinden çı- Sağda 930 da Pariste kaybolan G. Kutupiyef, solda Polonya ormanında öldürülen ı'k!ı:rıdı'ynfçı Navoşin - — ——— — ——— Bu teşkilât kimin hesabına'jve hangi hedef üzerinde çalışıyor, diye sormayınız! Cünkü meçhuldür! Yalnız eserleri meydandadır. Kanlı bir el ki, Garbi Avrupada bilhassa yüksek şahsiyetler üzerinde dolaşıyor Üstte ortaaan kaybolan G. Miller, altta G. Skoplin Garbi Avrupada, bilhassa Yüksek mevkili insanlar ara- Sında dolaşan kanlı bir el, Yahut gizli bir cemiyetin kor: bir icra vasıtası var| Bu sarih iddianın ispatı için V hâdiseleri sıralıyoruz: 1917 senesinde, bir Fransız Milli müdafaaya ait bazı ev- takı düşmanlara vermek suçile ishaneye atılmıştır. İki gün #onra bu adam hücresinde ahi ve ölü olarak bulun- r. Müttehim acaba itiraf mec- h“"ytîınde kalacağı ağır suç- lardan mı korkarak intihar etti?| Mâlüm değili. İtiraflarından zarar görecek- he tarafından mı intihar ad- 'ıedllecel: şekilde boğuldu? B da malüm değil! adamın adı. Almereyda Ve kendisi Bome Ruj gazete- 'idin müdürü idi. Barreş Do- Bi ” sülbperverlik ” propa- lin sının ruhu, birçok rica- " harimi ve dostu idi. Alnıeıeydımııı yakini olmak felâket getirmiştir. Bu ada- Dok kıiymetli - vesikalara nu ik olduğu —mubakkak idi. bi 'nlar Madam Blank adında T ebe kadında bulunuyor- . Bir iki sene sonra bu *' kll'llıı da evinde maktu- ı nmuş. fakat katili bu- Ebe kadının Rigoden adın- da bir oğlu vardı, bu da İs- tanbul veya Şark vilâyetlerin- den Parise iltica eden Erme- nilerden Almaziyan — adında bir adam tarafından feci şekilde katledilmiştir. Almazi- yan bariz delillere rağmen ademi mes'uliyet kararı al- mıştı!. Bu hâdiseler, sadle Fransada olan şeyler değildir: 1928 se- nesi Temmuzunun üçüncü gü- nü — İngilterede Kroydondanfi bir tayyare hareket etmiş idı. Bu: tayyarade “Lövensteyn adlı maruf bir zengin, biri Fransız, diğeri İngiliz iki daktilo kız, kâtibi ve oda hizmetçisi var idi: "Burjeye' inecek olan'" tay- yare Donkerin civarında Mar- dik küçük limanına inmiş fa- kat banker locasında bulun- mamıştı. Ne olmuştu? Rivayete göre banker, ab- desthaneye gitmiş ve oradan düşüb kaybolmuştu. Halbuki abdesthanenin ka- pisi içeriden dışarıya — açılı- yordu, kendi kendisine bu kapı nasıl kapanmıştı.. Şu halde? İntihar mı? Hayır. Cinayet mi?. Böyle bir id- diaya kimsecik cesaret ede- memiştil On beş gün sonra bir Fran- sız vapuru dalgalar arasında bir cesed buldu. Yüzü ezil- miş, karnı delinmiş idi. Yüzü pek tanınmıyan bu cesedin banker Lövensteyne aid ol duğu iddia edilmiş ve mesele kapanıb gitmiş idi. Fakat muhakkak — birşey vardı, bu banker büyük rüt- beli bir zatın siyasi düşmanı ve ayni zamanda kendisir de bir mukabil casusluk teşkilâ- tına dahil idil! * 1930 senesi Kâuunusanisi- nin 29zuncu günü gene Pa- riste, mütevazı bir ihtiyar, bir cenaze merasiminde hazır bulunmak üzere Ruseli soka- ğgından bir kiliseye gitmiş idi. Yolda Durok Metro mev- künde uzun müddet durmuş, Yukarıdan aşağıya 1932 de ölü bulunan kibrit kralı Ivon Kreuger, ortada 1928 de taygyarede kaybolan ban- ker Lovenstin — tayyareye binerken, aşağıda Navoşi- nin son resmi birisini — beklemiş idi. — İşte bu kadar! Bundan sonra bu ihtiyar adamı ne cenaze merasiminde, ne de başka bir yerde gören olmamıştı. Fransadaki teşkilâtın reisi General Kutupiyefin macera- sının başlangıcıdır. Bu gene- ral, çarlık ordusunun son ba- kayasını idare eden Verangel ve Deniginin mesai arkadaşı idi. General Kutupiyef, Bolşe- vik Rusların can düşmanı idi. Riyasetinde bulunduğu cemi- yeti kuvvetli bir cemiyet ol- makla beraber yalnız Yugos- lavyada 40,000 sabık asker azası vardır. Entellicens ser- vis ve Fransız mukabil casus teşkilâtile sıkı bir münasebe- ti de mevcud idi, Bazı şahidlere göre, bu ih- tiyar general Odino ve Rus- sele arasında kırmızı ve gri bir otomobille kaçırılmıştır. Bu adamcık, bilmem nere- den, senelerce evel bu köye gelmiş, yerleşmiş. Herhalde zeki birşey elacakmış ki, mal, mülk, para ve mevki sahibi olmuş. Yediği ekmeğin ve kazandığı hakkını ödiyebilmek için, köye bir cami yapmış. Fakat imamlığı da kendi üstüne almış. Bittabi evlenmiş, barklanmış ta.. Gel zaman, git zaman, ho- canın karısı, sizlere ömür, tanrısına kavuşmuş. O günden sonra bizim hocanın kafasında bir fikrisabit saplanmış, — Camiyi yakacağım.. İcamii yıkacağım.. Herifçioğlu, bunu söyler, başka birşey söylemezmiş. Köy halkı da, bu fikrisabit teren- nümü karşısında: — Galiba - demiş - hoca delirdi. Vah yazık, iyi adam- cıktı., Köylü böyle düşünmüş am- ma, hocanın, bu söylediklerini tatbik edeceğini hiç ummamış. Fakat bir gün ne görse beğe- nirsiniz: Hoca, kazmayı, küreği, bal- tayı vesaireyi kaparak, Don Kişotun yeldeğirmenine - sal- dırışı gibi, camiye hücum er- miş ve kendi eserini yıkmağa başlamış.. Köylü etrafını sarıp mani olmuş zabıtaya, hükümete başvurmuş amma, imam, hâlâ bildiğini okumakta berdevam imiş: — Camiyi yıkacağım — ves- selâm.. Nihayet — hoca, birşey kaçırıvermiş: — Ölen kâarım rüyama gi- riyor, camiyi yıkacaksın, diyor.. Hocanın bu sözüne ne ka- dar itibar edilir; bilmem, Ay- ni zamanda sabit olmuş ki, #hoca, deli de değildir. Bana kalırsa, hoca, bunu bir rüyanın ilhamından değil, köy- lüye"olan hiddetinden yapr yor... Adamcığın karısı ölüp gitmiştir. Eğer hocaya; birkaç köylü gidip te: Hocam, karının ölümü n yanıktır, biliriz. Fakat biz seni böyle yapayalnız gör- mek istemeyiz. Sen de zaten dünya evine alışkın ve hara- ma düşmansın. Gel, sana sekiz yaşında bir taze kız alıverelim de, hem seni teselli etsin. hem de için açılsın. Demiş olsalardı, sizi kat'i- yetle temin ederim ki, hoca ne camiyi yıkmağa kalkar, ne de rüyasında eski karısını gö- rürdü. Köylüye, bunu yapma- larını - ehemmiyetle — tavsiye | ederimn, Çimdik İşte bu maceradan zabıta: nın elde ettiği malümat ve netice de ancak bundan iba- retti. Koskoca general ne olmuş- tu, nereye kaçırılmış ve kaçı- rıldıktan sonra akıbeti ne ol- muştu?, Muhakkak olan Beyaz Rus generalinin fevkalâde bir teş- kilât ile mükemmel surette ve iz bırakmıyacak şekilde kaçı- rıldığıdır.. Maksad ve hedef ne idi? Belli olmamıştır. * muhitin Bu ağzından Bu kadar ı.ııı!? — Sonu 6ıncı sahifede — kacak mı M. Mussolini Son posta ile gelen Ayvus- turya gazeteleri, Mussolininin Almanya seyahatine ve bu münasebetle yapılan fevkalâde merasim ve içtimalarla teza- hürat ve hüsnü kabule ve söylenen nutuklara ait tafsi- lâtla doludur. Gerek İtalyanın ve gerekse Almanyanın bu kabil büyük tezahürat, içtima- lar ve resmi geçitler tertibin- de çok mahir ve pek muval- fak olduklar, bu işlerde bü- tün propaganda vasıtalarının gayet tahrik ve vazı üstadane bir şekilde sahne edildi- ği için mevcut teknik imkânların hepsinden istifade olunduğu ve böylece Mussolininin Almanyadaki se- yahati için hazırlanan progra:- min - Berlinde Maifeldde ve Stadionda tertib edilen muaz- zam içtimalarla debdebe ve ihtişamın, tesir ve heyecanın son haddini bulduğu ve böy- lelikle hüsnü tertip ve idare- nin neler yapmağa muktedir olduğuna dair cihana müstes- na bir misal verdiği stayiş ve takdirle zikredilmektedir. Garetelerde, Duçenin Münih ziyaretinin nasyonal sosyalist partisine hürmet ve itibarı ilade etliği gibi, manevralara iştirakinin de yeniden ibya edilmiş olan Alman ordusu- nun kuvvet ve satvetine iti- madı takviye edildiği ve Ber- linde tertib edilen tezahürat ve içtimaların dahi Alman milletinin vahdet ve iradesini gösterdiği tebarüz ettiriliyor ve şöyle deniyor: Kendine güvenen kuvvetli iki milli re- jimin yollarının — birleşmesi, Hitler ve Duçenin nutuklarına hayat vermiştir. Bu nutuklar- da muslihane bir eda ve en- dişeler tevlid etmemek arzusu hâkimdir. Mussolini, seyaha- tinin tahtında gıılı maksatlar olmıdığım kat'iyetle ifade et- miş ve bugün zaten parça- lanmış bir halde bulunan Avrupayı daha ziyade parça- hyacak gizli tertiplere girişil- mediğini, Roma - Berlin mih- verinin başka —memleketler aleyhine müteveccih olmadığını söylemiştir. Bununla beraber gerek Hit- ler, gerekse Mussolini temsil ettikleri, muvaffak ve muzaf- fer - kıldıkları sistemi diğer devlet telâkkilerine karşı mü- dafaa etmişlerdir. Bu meyanda Duçe beyaânatında Amerika teşkilâtı esasiyesinin 150 inci yıldönümü münasebetile Cum- ve bunun Hitler ve Massolininin nutukları stikbal faşizmindir,, dersımz? ve M. Hitler hurreisi Roosevelt tarafından söylenen nutka temas ederek, Alman ve İtalyan rejimlerinin bir diktatörlük olduğu hak- kındaki ittihamları reddetmiş, bu rejimlerin daha ziyade hâdim teşkilât ve kuvvetleri harekete geçirmiş olduğunu söylemiştir. Hitler Berlindeki muazzam içtima sulhü tarsin ve temin yolunda beynelmilel bir tezahür olarak tavsif etmiş ve fakat sulhün herşeyi yasak eden bir korkâklıktan doğa- mıyacağını, faşist ve nasyonal sosyalist inkılâplarının birlik ve beraberliğinden dünyanın her tarafında hişsedilen tah- rip ve imha temayüllerine karşı koyacak. bir fikir ve ha- Teket birliğinin vücut buldu- ğunu söylemiştir. Mussolininin Almanya seya hatinin iki memleket arasın- daki dostluk bağlarını takviye ettiğine şüphe yoktur. Nutuk: larda sulh severliğin teyit ve sulhperver olmadıkça Avrupa için hayat imkânı mevcut ola- mıyacağının beyan edilmesi de çok mühimdir. Ümit ve te- menni ederiz ki beynelmilel politika âleminde bu resmi tezahüratın iyi tesirleri görül- sün, Çünkü Akdeniz meselesi, İspanya dahili harbi, Uzak Şarktaki harb gibi ciddi bir- çok problemler karşısındayız. Cihanın bugün her zamankin- den daha ziyade muhtaç ol- duğu şey karşılıklı anlaşma ve kendi menfaatlerimizin yanında diğer devletlerin ve diğer kültürlerin — menfaatlerini de unutmak kabiliyetidir. Musso- Tininin nutkunda “istikbal fa- şizimindir,, demesi birçok mü- nakaşalar tevlit edecektir. Fa- kat muhakkak ve münakaşa götürmez birşey varsa o da şimdiki kargaşalık içinde mus- lihane bir yol bulunmazsa ve mevcut gerginlikler akılâne, münisfane ve geniş mikyasta tedbirlerle izale edilmezse Av- rupa fikir, kültür ve medeni- yet âlemi olmaktan çıkaçak- Yavuz Kitabevi Sahibi Fahri Kitabçı getirttij Bütün mekteb ki. tablarını en müsaid şartlarla satışa çıkardığını sayın öğretmenlerle müşte- rilerine arzeder,

Bu sayıdan diğer sayfalar: