December 18, 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4

December 18, 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| | | ! ! l bösile 4 Bır gece, lıtanbul ıçınde müthiş vaveylâlır yük- — Beyarıdl” gözlerini iskelet kafaya dikti: — Bu kimin başıdır? Asiler: den her haogi birinin mi?, Elçi cevap verdi: — Hayır. devletlü — sultanım; ba Şebik hanın kafısıdır. Beyazıd; derhal sarpsarı oldu. İhtiyar padişahın — gözlerinden bir kıvılcım sıçradı. -Elçi kork- muştu. Padişah elini kaldırıyor- du. Bir lâhza tereddüde düşme- seydi; — Vurun şu elçinin boynunu! Bana kafa yollıyan İran Şahı da hıkırntıı ııııl yapıldığını gör- rini yere dikmişlerdi. Beyazıd da başını eğdi ve elçiye, elile bir işaret etti. Bu işaret çıkınız, manasına geliyordu. Elçi eğildi, padişahın — elini öpmek istedi, Fakat — padişah elini çekti. Ve şahın adamı, ne olür ne olmaz düşüncesile hu Zzuru terketti, » .. Memlekette şehzadelerin — is- yanı fazlalaşmağa — başlıyordu. Selim; bir taraftan son darbeyi hazmeder, diğer taraftan da ha- zırlanırken Ali paşa — ile buluş- duğu gündanberi yerine dönmi- yen Amasya valisı Ahmed de İstanbulu tehdide başlamıştı. Artık gizli kapaklı bir şey kalmamıştı. Ahmed: — Babama karşı isyan etmez- dim. Diyordu, fakat ne yapa- yım ki, ben harekete geçmez- sem tahtı ya Seim, yahut Kor- kud kapacak, Şu halde ben hata işlemiş olmuyorum.. Ordusu hazırdı. Ankara ci- yarından geriye dönmektense İstan- bul üzerine yürümek dahâ mu- vafıktı. Şehzade Ahmed; ümitvardı.. Sadrıâzam Ahmed paşayı da avucuna almıştı. Abmed paşa, sarayda ve İstanbulda olup bir tenleri birer birer şehzadeye bildiriyordu. Vezir, son defaki baberinde: — İstanbula iyice yaklaşınız! Tereddüd etmeyiniz. izin size karşı ordu çıkaracağını zaa- netmiyorum. Eo küçük bir fır- satta ben sizi İstanbula sokma- iğa muvaffak olurum. Yalnız ye* niçerilerin — kardeşiniz. Selime olan morbutiyetini biliyorsunuz, Onları ürkütmeyiniz!.. Diyordu. Şebzade Ahmedin keyfine payan yoktu. Mükem- mel bir hayal kurmuştu: — Bu defa muhakkak!.. Artık vakit geçirmemeli!.. Şehzade Ahmedin ordusu der- hal İstanbul istikametine (çev- rilmişti. Bu haber bir aralık İs- ANADOLU Günlük ıiyuıl Hıgdu Rlıll ÖKTEM ÜUmumf seşriyat ve yazı işleri müdü. 1ü: Hamdi Nüzhet ÇANÇAR İDAREHANESİ İsmir İkinel Beyler sokağı CHalk Partisi binası içinde Telgraf: İzmsle — ANADOLU Telefom 2776 » Posta katusu: 405 Abone şeraiti Yülğe 1400, altı aylığı 800, üç aylığı 400 karaşlur Yabancı memleketler için — sepelik #bone Gereti 21 Yiradır. - seldi. Yeniçeriler, “istemezük,, diye bağrışıyordu Yazan M, Ayhan harem dairesinde eteklerini sa- vellme tanbulda müthiş bir taraka ile patladı: — Şehzade Ahmet Gebzeye gelmiş!. Padişahın etekleri tutuşmuştu. Fakat hiç bir şey yapamıyacak vaziyete düşmüştü. Muttasıl sad- nâzama: — Bu ge hal paşa, diyordu, Ahmedi ikna ile geriye çeyar- melil “Ahmet paşa; vakit geç'riyordu. Şehzade Ahmetten gelecek bir haber vardı, onu bekliyordu. Nihayet şehzadenin — adamı gizlice Hersekli Ahmet paşanın sarayına gelmişti. Ahmet paşa ©o gece, mütemadiyen bu işle iştigal etti ve şehzadeye şu ha- beri gönderdi: — İstanbula girmek zamanı gelmiştir. Ben, Üsküdara geçe- rek sizi karşılıyacağım. Salı günü Üsküdar tımarına kadar uzanı- nız, korkmayınız!. * İstanbul ve ordu, henüz gaflet içindedir. Bir günde tahta calis$ olursunuz. &Tevfik Allahtanl Ertesi akşamdı. Kışlalar, bü- tün yeniçeri ocakları, adeta bir mahşer kopuyormuş gibi, müthiş sayhalar, küfürler içinde sars - mağa başladı, Halk, evlerine kapanın ş, penr cere, kapıları sıkı sıkı çekilmiş, |» sokaklarda kimse yoktu. İstanbul afakını sarsan bir tek vaveylâ vardı: — Şehzade Ahmedi işteme- zük, istemezük! Hersekli Ahmed paşa buz ge bi ter döküyordu. — Eyvah, acaba ordu her şeyi baber aldı mı? Bu telâş, boşuna değildi. Ye- niçeriler her şeyi haber almış- lardı. Ağalar,artık ordunun he yecan ve hiddetini dağıtmıyor- lardı. Efrat: — Şehzade Ahmed Gebzeye kadar gelmiş, İstanbula girecek ve bize padişah olacak ha?.. Kat'iyen!. İstemezük, istemezük.. Bir az sonra Yeniçeri ocakla- mının kapıları ardına kadar açıldı ve baştan ayağa kadar müsellâh olan binlerçe efrad, üâdeta bir atı kovanı boşanmış gibi, gece- nin karanlığında sokaklara dal- dılar. Ordu; bir ağızdan bağırışıyor ve kubbeler çınçın ötüyordu: — İstemezük, istemezük!, Padişah uykusundan fırlamış, »- Dünden mabat — 1 — Doriks ile S villiyi caklaşmış bir halde gördüler. umulmıyan deli a onu — Rica' öderim; bki'öz derü- “nleyiniz! Doriksin nuz ve beni d. KDA kı- maozara hıpıuıdı Zigiridi çok müteessir oldu ve bi koşmağa başladı. Tar- e Nllkı?en..'ve kendi- vurarak sağdan sola koşuyordu: — Ne oluyoruz?. Yeniçeriler kazan mı - kaldırdılar?. Yoksa gehndelerd:n biri İstanbulu mu astı?. Çabuk g'din, dinleyin bakalım, ne istiyorlar?, Bir az sonra padişaha haber geldi: — Yeniçeri kullarınız isyan çıkardılar., — Sebeb?. ” Vezir Ahmed paşa bu akşam (21 Ağustos 551 gecesi) şehzade Ahmedi İstanbula sok- mak için Üsküdara keçeçekmiş diye bir şayia çıkmış, kışlalar sokağa boşanmış.. Padişah hiç bir karar veremi- yordu. Veziriâzam Hersekli Ah- med paşa meydanda yoktu. — Hep'miz.. Hepimiz kapa- na kıstik, bir adım atamıyoruz. Yeniçerilerin feryadı devam- daydı: — Biz Selimi isteriz!. O harb adamıdır, şan adamıdır. Şehza- de Ahmedi İstanbula sokacak olanların kalasını koparacağız. Biz onu istemezükl. — Sonu var — Herkes “meddahlık yapamıyacak! Bazı kimselerin, — şehrimizin muayyen ge gtlerindeci kahve- hanelerde meddahlık: yaptıkları şve bir takm gerçleri başlarına topladıkları görülmektedir. Meddaklık ilim ve sanâtine vakf olmıyan ve gevezelikten başka br şey yapmıyan bu g- biler.n, gençlerin ah'âkı üzerin- de fena tesir bırakac ği nazara alınımış ve bunlar hakkında çid- di bir kontro a başlanmıştır. Yeni Nıwl:ah Yeni Adam Yeni Adamın 207 inci sayısı çıktı. Bu sayıya ilâve olarak Ye- n: Adam Aus klopedisi adlı bü- yük eserin üçüncü forması ve- rilmektedir. Yeni Adamın bu sayısında İs- mail Hakkı, Hüseyin Avni, Nus- ret Kürkçüoğlu, Lütf Eriçşi, Sa- dettin Vedat, Niyazi Remzi, Sup- bi Nuri ve Gülsüm Sepetçioğlu imzalı yaz lar vardır. Hukuk gazçtesi Üç senedenberi Türkçe ve Fransızca olarak neşredilmekte olan (Hukut gazetesi) nin ikinci cildin n 25 ve 26 numaralı nüs- haları bir arada ve zengin bir münderecatla intişar — etmiştir, Tavsiye ederiz. 2 — Genç kiz, gördüğü ha. kikate rağmen Tarzanı dinledi. Tarzan, kızı sakin görünce; — Siz, beni bekleyiniz, bir az yiyecek tedarik edeyim. Çünkü acıkmış olduğunuza eminim, Tarzan, elindeki nakıs silâh- lar'a avlanmağa lııılıdı ve kısa bir zaman ıçıııde öldür ANADOLU l (ırb Yd n YVahKemelerde f Tuhafiyeci Sevki bir iftira- ya mı kurban gitmiş? Tuhafiyeci dükkânında bulunan esrarın gizli eller tarafından alıldığı anlaşılıyor. Avukat B. Remzi Duyar Dün Asliye üçünçü cezâ mah- kemesinde şayanı dikkat bir es- rar davasının duruşmasına baş- lanmıstır. Hâdisenin — mahiyeti şudur; On gün evel emniyet direk- törlüğüne bir ihbar — vukubulu yor ve Sürmeli sokakta tuhafi- yeci Bay Şevkinin dükkânında araştırma yapılıyor, sekiz parça esrar meydana çıkarılarak suçlu tevkif ediliyor. Dün dinlenen ve hepsi de za- bita memuru olan amme şâhid- leri, hâdiseyi tasvir etmişler ve yaptıkları araşlırmada bu dük- Kânda esrar bulduklarım söyle mişlerdir. Suçlunun vek Ti avukat Ahmed Remzi Duyar, bu hâdisenin mü- rettep olduğunu ve müekkilini çekemiyenler tarafından gizli bir el vasıtasile bu esrarların ko- nulduğunu söylemiş ve müekki- hınin böyle şeylerle uğraşan kim- selerden olup olmadığı hakkında izahat alınmasını istemiştir. Bütün şahidler şu ifadede bu- lanmuşlardır: — Zabita memuru — olmaklı- gımiz dolayısile tuhafiyeci Şev- kiyi tanırız. Kendi. işinden baş- ka hiç bir şeyle uğraşmaz. Es- rar kacakçılığı yapacağına da kanaatimiz yoktur, Bunun üzerine avukat Ahmed Remzi Duyar uzun bir müdafaa yaparak bir tuzağa kurban olan müekkilinin tabliyesini istemiş ve muhbir hakkında aid olan makama müracaat edeceklerin- den isminin Emniyet , direktör- lüğünden sorulmasını taleb et miştir. riksin hainliği ile çok müteessir olan Zigfrid bir baubap yapra> gana bir mektup yazarak kaçmış idi, Tarzan mektubu gördü, fa. kat o yazıdan anlamıyordu. Do- rikse doğru koşmağa başladı, Ouu görünce mahut yazılı yap- e 3 — Fakat, Zizfridi, bir az Mahkeme suçlunun tahliyesile güyri mevkuf olarak müuhake- mesinin devamına ve muhbirin kim olduğunun Emniyet direk- törlüğünden sorulmasına ye mü- dafaa şahidlerinin celblerine ka- rar vermiştir. Duruşmaya 29 İlkkânunda de- z glık bahisleri Dabilt hastatıklar mütbasssıdıs Dr. M. Şevki Uğur diyor kiz Vaktinden evel ihti. yarlığa karşı savaş ç d İyi yaşamak çabuk ölmek de- mek değildir. Esasen zamanı- mızın en çok ölümleri, verem ve kanser gibi kan damarları hastalıkları vak'alarında görük mektedir. Hakikaten gerek ve- rem ve gerekse kanser hasta- lıklarına uğrıyan insanlar, tebr likenin yaklaştığını — görünce ea edecektir riy u döktorü' Koşar “ve kendilerini Boşnak Ferhadın tedavi ettirmeğe başlarlar, h k k.l';ıll'zul:i kan — damarlarının tılaşmasına müptelâ olanlar muha ıemest doktora gitmekte çok dofa geç Boşnak Etemi mekten | kalırlar. Çünkü bir çok hastalar suçlu Boşnak Ferhadın duruş- masına dün de Ağırcezada de- vam edilmiştir. Malüm olduğu üzere Ferhad, evelce on beş seneye mahküm olmuş, fakat Temyiz mahkemesi bazı sebe lerden bu hükmü bozmuş, ma kemece de bozma kararına uyul muştu. Geçen duruşmada suçlü- nun talebile hâdise yerinde tah> kikat yapan polislerin celbine karar verilmiş ve dünkü duruş- B. Şevkinin müdafsasını yapan mada gelen polisler dinlenmiştir. Polis İbrahim diyor ki: — Hâdise günü otobüsle Bu- caya gidiyordum. Basmane ya- nındaki Kapılar mevkiine geldi- ğim zaman biribiri ardı sıra silâh sesleri işittim, Otobüsü durdurt- tum. Elimde bulunan evrakı yanımdaki Muhtara verdim. Ba'üiradarbir . çoalık — getdi; birisinin vurulduğunu söyledi; hâdise yerine gittim, birisinin yerde yatınakta olduğunu-gör” düm; fatlini sordum. Bir kaç çocuk, failin Kemere doğru kaç: tığını söylediler arkasından koş- tum, Kemerde hastahane yanın- da yakaladım, elindeki taban- cayı aldım. Suçlunun üzerinde darba delâlet eder bir âsar ve karnında çekiç yarası görmedi- ğgim gibi, ölünün yanında da böyle bir alâta raslamadım. Diğer bir polis te: — Hâdişenin akabinde vak'a mahalline geldiğim zaman, ölü- yü yatıyor gördüm, otomabille hastaneye sevkettim. Ölünün ya nında çekiç ve buna benzer bir &let görmedim. Demiştir, Bu şehadetten sonra suçlu tekrar bazı müdafan şahitleri göstermiş ve hakkı müdafaanın kudsiyetine mebni isimlerini söy- lediği şahidlerin de celblerine karar verilerek duruşma başka bir güne talik edilmiştir. Tarzan: Balta deg'memış ormanlarda.. 38 okumasını rica etti, Doriks mok- tubu okuyunca acı bir yere yıkıldı. Yııznnıı elleri a: sında saklı! — Gitti, kudııid. olmak suretilel. Tarzan: Diye bağırdı, — Doriks, merak etmel, Ben || onu kurtaracağım. Hem de yal- nız başıma.. Dedi. öldü. cek, hem de yamyamlara teslim || uğradıkları bu damar katılaş- masına ehemmiyet vermezler, Bazıları ise lâkayd bir tavır takınarak - tansiyonunun — ölçül. mesi ve kalbinin muayene edile mesi için doktora — müracâat ederler.. Hatta yutmağa tablet ve şiringa için ilâç isterler.. Ya- şadıkları hayat yollarını saklare lar; söylemezler. Bazı hastalar da; sarhoş olmadıklarını, orta bir hayat yaşadıklarını, yedikleri ve içtikleri gibi yaşıyanlar uzun müddet ölmediklerini anlatırlar. Babalarının altmış yaşından fazla yaşadığı ve her gün hemen 200 gram ve daha fazla içki içtiğini ve tütün, sigara kullandığını beyan ve istediği gibi yeyib içtiğini söylemekten çekinmez- ler, Altmış yıl - gibi uzun bir müddet ığlıncclerdm mâahrum kalmaktan ise, Kırk Daş yi gibi kısa bir zimanda- eğlentili - bir hayât yaşamak istediklerini söy- lerler. Bu zavallıların çoğu elinde kadeh, ağzında siğara olarak ölürler.. Evelce de yazdığım gibi, kan damarlarının — katı #şmasına mühim | bir sebeb teşsil eden içkinin kurbanı olurlar, İleride yazılacağı gibi, kan damarlası katılaşmış olanlar le cin mabkü- mudurlar. Felc gelmezden evel bâş sıkilması, baş dönmesi, baş ağrıları, tansiyon artması gibi hayatı tehdit eden ilk alâmetler 'u_ “Llh.. AI*.II var- Bu gece Başdurakta Sıhhat, Karanti- nada Eşref, Kemerde Kamer, Eşrefpaşada Eşrefpaşa eczaneleri nöbetçidirler. Konferans Yarın stat 14 te mektepler müzesinde ressam Âbid Elder tarafından *“San'atta şahsiyet, mevzuu etrafında bir konfera! verilecektir. Bu konferans yalnız Avrupa tahsil gençleri ve san'atla alâkadar olanlara mahsustur. Konser Burnava Ortamektebi menda- atine yarın akşam — Ziraat mek- tebi salonunda Bayraklı gençleri tarafından bir konser verilecektir. Künunuevel 5 Şeral 15 Kânunuevel Cumarteıı A 106 1,21 12403 YAĞ LA 28

Bu sayıdan diğer sayfalar: