2 Ocak 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

2 Ocak 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

W 4 Kinunnsani KARA KORSANLAR ŞEFİ ZLK CTT SET1 SADAÇ LARAAANDAKL BKTT US SDY Dilber kadın korsan Aşktan başka kuvvete baş eğmiyen deniz kızının maceraları... Nakıli: Faik Şemseddin BENLİOĞLU — 38 — Çarviç Pendorun muçosu olan çocuğa müdhiş işkenceler yapıyordu.. Rişard: — Ben onu çok zaman evel taniyorum. Ö zaman uzun boylu ve zayıf bir adamdı. Fakat, çivi gibi sağlan ve kuvvetli idi. Böyle bir adamın nasıl olup ta korsan olmadığına hay- ret ederdim. Çünkü cesur ve kahraman bir adamdı. Dedi. — Bu gün bu adam ölmüş bulunmaktadır. — Zaten — onun ölümü — hasebiledir ki ben de bu balde bulunuyorum! - Felâ- ketten ben bir de marangoz küçük bir sandalla kurtulabil- dik. Fakat sandalda bir az ol- sun yiyecek yoktu. Susuzduk. Marangoz Brioz çok susamış idi. Bunun için deniz suyu içti. Bu su onda nasıl bir tesir yaptı, bilmiyorum. Fakat bir az sonra, marangozun bir deli gibi sandaldan — denize atladığını gördüm, Bende ancak yarı ölmüş bir halde karaya çıkma- ğa muvaffak oldum! Kazazede adam sustu, Halin- den bundan fazla bir şey anlat? mak - istemediği — anlaşılıyordu. Fakat Meri; — Pander nerede battı? Diye sordu. j — Açık denizdek Fakat ba rTut fıçısının infilâkı üzerine battı — Anladık. Fakat ne sebeple, “nasıl? İnfilâk neden oldu? Danyel Cayz yutkundu ve es- ve: a y ) -" katsizliği yüzünden! Dedi. — Muço mu?, Bu Muço kim- di? Adı yok mudur? — — Madem ki israr ediyorsu muz ben de söylüyorum, işter Çarviç çok sert bir adamdı; ikinci kaptan mevkünde oldu- halde bu hareketi bile muvi bulmuyorm. Kabahati derecesi bir adamâ ceza v_ı'ııuk ve dayak atmak olur. Bizim meslekte buna - ihtiyaç vardır. - Fakat kabahatsiz- bir. insana zülüm yapılamaz. Kaba- hatsız bir insana mütemadiyen zulüm etmek hiç olmaz, işte bunun için böyle oldu. Kazazede adam gene — sustu. Fakat bu defa da Kenedi: — Neye sustun?, Diye sordu. — Evet.. Devam edeceğim. | Macerayı sonuna kadar anlata- | cağım, evet, kaptan Çarviç Mu- Şöyu çok fena halde döğüyordu. Bu Müço gemide bir sene ka- — Müçonun tabahet, ve dik. | dar bulundu. Bu müddet içinde yediği dayağın haddi hesabı yoktu. Bir defa da ayağını kır- dı. Bu sebeble topal - kalmıştı. Bir gün elinin bir parmağını, kamarasının kapısına sıkıştırarak kopardı. Bu da yetmiyormuş j gibi Moçonun yaralı elini kay- nar katrana soktu. Dahası var: Bundan sonra, Muçonun yüzüne kızgın demirle iki harf, Ç. P. harflerini dağladı. Bu iki harf Çarviç ve Pandor kelimelerinin ilk harfleri idi. Bu kadar zulüm ve işkenceye rağmen, Muçonun kulağını kesti ve gülmeğe icbar için de ağzını yırtt.. Muço bunlara karşı hiç bir şey söylemedi, © gece yara- larının acısı ile kendisini öldür- melerini rica etti. Fakat Çarviç hiç bir kimsenin Muçoya el sürmesine müsaade etmiyordu. Hatta bir gün aşçı Bingman Mu- çoya bir tekme vurdu diye az daha Çarviç tarafından öldürü- lüyordu. Bu hallere rağmen Muço, bu Turgutlu ovasını belediye zavallı çocuk Tomunu içmek üzere Çarviçin kamarasına gidi: yordu. Kaptan, geminin sefer defterlerile meşgul olurken ve vakit gelince bir ıslık- çalar. Mu- ço da rom şişesini hemen alır ve kamaraya koşardı. Fakat bir kaza eseri olarak çislik sesini duymaz ve şişe ile kamaraya koşmazsa kıyametler kopardı. — Âlâ. Fakat bir Muço, bir çocuk, koskocaman bir gemiyi nasil batırabilir? — Onu da anlatacağım, bir akşam gene Çarviç 1slik çalmış ve Muçonun rom şişesile birlikte gelmesini beklemişti. Fakat aşçı Bingman, çocuğa bir tekme attı ve çocuk düşerek rom şişesini kırdı. Bu hâdise, bir iki dakikalık bir- teahhuru icab ettirdi. Ve Muço kamaraya girdiği vakit Çarviç Rom şişesini kaptığı gibi çocuğun başına indirdi. Ve çocuk olduğu yere düştü ve öldü, Çarviç çocuğun cesedini denize attı. — Sonu var — idare edecek Geçen sene jandarmaya verilen ovanın, b lediyece daha iyi idare edildiği anlaşıldı.. Ova idaresi mıntaka merkezlerinden biri.. Turgutlu, (Hususi) — Geçen sene belediyeden alınarak jandarma idaresine verilen |elı?îmiz ovası, bu yıl tekrar belediyeye bağlanar caktır. Yeni gelen kaymakam memleket işlerini tetkik ederken, ovanın belediye elinde daha iyi idare edildig'ni görmüş ve bu sebeple jandarmadan alınmıştır. Belediyenin bu yıl büdcesine ova müdürlüğü, kalem şefliği, mıntaka memurlukları maaşları da konacaktır. Turgutlu ovası, iki yüz bin dönümden fazla, münbit bir arazidir. KO .ş Dilimize çeviren: Yazan: Şükrü Kaya Hanri Bero 15 Üç gün üç gece içerler, çâpkınlık | terziye: ederler, bakara oynarlardı da | — — Caketin astarını kalın koy, gene gözlerinin parlaklığı, çeh- | omuzlara bir az daha pamuk €rinin rengi uçmaz ve elle- | doldur; göğ: şişir. rinin, - bellerinin kuvveti azal- Mmazdı, Ne © madam, gülüyorsunuz! E öyledir ne y,ıpılııı mazi in sanı daima güldürür. ö :!“ diyeyim. Sizin o çiroz erkekleriniz çok den inti- kamlarını .ıâfı’.f.'âîîîu";:ı. ıllll_hdın evel onları bir defa terzi dükkânlarında görmeliydi. l—-l.. -—© Zzaman orada olup ta CORİNMR iünbr oaketihlerini / ve! Dediklerini işitmeliydi. O de- virde şimendifer istasyonlarında semirmek — için birebir — olan sular, sayfiyeler ilânından — ge- çilmezdi. Renksz, kansız çehreli insanlar Midelerini haplarla dol- dururlardı. O zamanlar herkes yedinci Edvara, Karozoya ben- zemeğe çalışırdı; yoksa şimdiki gibi “Karpanite,,ye filân değl. O zamanın Cılızları tibki şimdiki şişmalitarta Wücutlerimi yöböğin- den ipliklenir tek düğmeli ca- ketlere — sıkışlırmağa çalıştıkları gibi onlar da semireceğim, şiş- man görüneceğim diye dertle- nirlerdi. Ben bunları kocanız için söylemiyorum, sakın üzeri- nize alınmayın. Kendisi — Allah için yakışıklı bir delikanlı, fakat benim arzum şu ki: Gerek kar dınlar gerek bizim için moda zaman zaman değişmeli, herkes sırasına razı Olmalı. Bakınız meselâ on dördüncü Lui, evet madam; on dördüncü Lui zamanında etten ve yağdan mahrum kibar bir adam âdeta menküp gibi idi. O zaman er- kekleri tavsif için ince kelimesi yok idi. Onun yerine cılız kul- lanilırdı. Fakat siz ne derseniz deyiniz, zayıflara karşı kullanı- lacak en hükiki, en doğru en müntakim tâbir cılız tabiridir. , Clız! Madam; o zamanlar ber kelimenin bir mânası, hakiki bir s“Yakdi*Ezet 'o Zaman he ANADOLL | Fransayı ve bütün dünyayı dehşete düşüren, mahud ve meş- hur cani Veidmann hakkında, Dr. psikoloğ M. Pierre Vachet neşrettiği bir makalede diyor ki: *Cazip ve fotojenik bir bakışla aydınlatılmış muntazam - çizgili yüzüne baktıktan sonra “Veid- mann, 1n tüyleri ürperten, kalp- leri nefretle dolduran cinayetler işliyecek bir canavar olabileceği e| kimin aklına gelirdi, Altı kişinin canına kıyan bu adamın müdalii bu bâdisenin "patalojik bir muamma olduğunu eri süfüyor. Canavar yaptığı işlerden na- dim değildir. Üzerine fazla dü- 'şüldüğü zaman yalnız ağlamakla kalıyor. Fakat boynuna inecek olan giyotinin keskin bıçağından ürktüğü için de değill. Pisikologlar böyle insanlık hislerinden uzaklaşıp - hayvanlık hudutlarına giren canilerin ruhi hallerini tetkik edebilmek için , geçmişlerini araştırmak mecbu- riyetinde kalıyorlar. Lombroso - gibi - ruhiyatçılar tekrar edilen cinayetlerin bir nevi biolojik mahsal — olduğunu söylüyorlar. Zaten Weidmann: — Şayet dedemin ne yaptı- ğinı bilseniz! Dememişmiydi? Bence bu çeşit insanlar için umum? bir kanaat edinmek im- kânsızdır. Caniler cinayetlerini işlerken kolaylarına ne gelirse onun istimal ederler. Weidmann da gayesine erişmek için kâh sarayda nede şehirde hiç bir kimse şişmanlıktan nasibi olmı- yan adamlara lâtif, hoş, sevimli sıfatlarını vermiyor idiseler bu- nun sebebi bu gibi adamların zevke ve hoşa gitmemelerinden idi. Filhakika o şanlı devirlerde böyle kuru ve cılız adamları sevmezdi, sevemezdi. O devir- lerde modayı yapanlar harb ve darb adamları — idi., Onlara gemi — tavlombazı ka- dar kocaman zırhlar lâzımdı. O zamanın adamları hem güzel, hem de kahramandılar. İçkiye de doymazlardı. Müsaadenizle madam ben de bir bira ısmar- hyayım. Madam ben size, şairlerle darağacına çekilenlerden başka herkesin semiz ve boyu posu yerinde olduğu bir devirden bahsediyorum. Ne iyi bir. devir değil mi? Ne vakit Luinin res- mine baksam, ne vakit onun yuvarlak “göbeğini görsem göz- lamak, u Dünyayı d'eİıŞete _ddşüren cinayet Şşeeeee Bir profesör diyor ki: “Veidmanın deli mi veya hasta mı olduğunu an- zun tetkikata bağlıdır.,, , Şeç. z Ortada cani ve etrafında kurbanları * ellerini, kâh çekicini, kâh taban- câsını kullanmıştı. Yalnız bu gibi büyük cenavar- larda şu umumi vasıfları görmek imkânı vardır: Hareketleri sakindir. Ka- naatkârdırlar. İntizamı severler. Weidmann da terbiyeli kibar ve kimse ile alâkadar olmadığı gibi kendine dost ve mubit edinmekte de güçlük çekmezdi. Geçmişinin karanlık noktalarını iyice seçebilmek için onunla karşı karşıya gelmekliğimiz lâ- zamdır. Veidman 1908 de Françfortta doğmuştu. Daha küçük yaşla- rında bile arkadaşları ile hırsız- lık oyunları tertip — etmekten hoşlanmağa başlamıştır. Francfortta lise tahsili sırala- rında etrafına bir kaç arkadaş toplıyarak bir teşkilât yapmış ve kendisi de şef olmuştur. Mak- sâtları oradan buradan şunu bunu aşıtmaktı. Nihayet yakayı ele vererek üç haftalık bir hapisten sonra evine gönderilm ştir. On sekizne basığı sırada Kanatlaya giderek Sinlactaki zi- raat mektebine girmiştir. Burada da buğday mağazalarını, kürkçü dükkânlarını soyan bir grup teşkl etmekte gecikmem ştir. Bir kaç sene hapisten sonra Almanyaya gelerek gene eski gibi bir grup teşkil etmiş; bu- rada bir mücevherci ile karısını öldürmekle ilk cürmünü iıle—L miştir. lerimden yaşlar gelir. Mösyö Leon Dödenin kraliyet taraftarı olması muhakkak şişmanlık mo- dasına merbut bulunmasından ileri gelmiştir. Başka hir sebebe kabil doğil atfedemezsiniz. Ve etseniz de beni kandıramazsınız. Eğer ben müverrih olsay- dım.... Esniyeceksiniz zannedi- yorum. Pek âlâ haydi müver- rihliği bırakayım da — avukat olayım. Hemşirelerinize söyleyiniz! Sa- kın damlardaki kedilerin koca- man ve kuvvetli tekirlere insafsız insafsız pençe klarına ba- kıp ta aldanmasınlar. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz, — değil mi madam? Bu gün değilst yarın her halde günün birinde gene kuvvetli- delikanlı modasi nasıl olsa — çıkacaktır. Yalnız di hesabıma geç kalmasından korkuyorum. den öküyötütü. Bundan Sarrebruck hapishanesinde ev- ben bu mModanın Esrarımı bildiğinizi gözleriniz- müte: | velâ arkadaşı, sonra öldürdüğü insanlar arasına giren Arthur Frommerle tanıştı. Ve “Lesob-» re, yu öldürmek suretile en son cürmünü işliyen cani; Frommerin ——— amcasına aid olan bir kartvizit İ yardımı ile ele geçmiştir. Veidman işlediği cinayetler. — den zevk alır ve maktüllerin — — pabuçlarını saklardı. Veidman bir hasta veya bir deli midir? Bence sosyal cihetten pisiko- — fiz olojik bir tetkik yapmak, bu —— suali aydınlatmış olabil.r. Beşer ruhu karışıktır. Caainin yaptık. ları onun halledemez. Bio'ojik- esrar duruyor. Şmdiye kadar anl Tamamıştır. Böyle br cinayet neticesinde yapanı cezalandırmaktan ziyade bu gibi hâdiselerin tekerrir — etmemesi çn alınacak tetbirleri araştırmak, bulmak daha- iyi —— veticeler Verir, £ Böyle hallerin önüne geçmek, $ failleri cezalandırmakla — değil, —— keşfetmeğe — çalıştığımız ahlâk —— seromu ile mümkün olabilir. , PN AA Dr. Bebçet Uz. | Çocuk hastalıkları mütehass'sı Hastalarını 11,30 dan bire ka- dar Beyler sokağında Ailli, matbaası yanında kabul eder. essir. olmam, madami bunu kocanız çin şayanı bir hareket telâkki ederim.. biribirlerinden hiç bir şey g lemiyen aileleri çok - severi, Kocanızı görmiyor musunuz? | kikaten çok iyi bir adam, kınız bize bakıp p n gülümsüyor. Kendisinden settiğimizi anladı., BZ Bize bakması görüyor musu- nuz, elindeki kâğıtları iyi tutma- sına ve karşısındaki oyunculara dikkat etmesine mani olmuyor. | İskambil oyunu nice aile ötaer gının bir. direğidir; eğer - bir İ kadın olsaydım kocamın iyi bir oyuncu olmasını ve sizin - gibi İ beni kahveye götürmesini ister. dim. Ve gene sizin gibi © oy narken ben de gülümserdim. Oyunları bitiyor. Eğer sizi — rahatsız etmiyorsam inşaallah bir gün buluşuruz da gene bir az gelcsilik Edetlik ğ — Sönü vük — t ö DN

Bu sayıdan diğer sayfalar: