5 Ocak 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5

5 Ocak 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

eli y aa mek - isterdi, — | ye saltanatını düşünmekten bir 5 Kinnmemi O tarihte yaşı otuz beşi geç miş bulunduğu halde tam yak- şıklı bir asilzade ve Fransa ile İngilterenin en kibar bir kavak yesi halinde bulunuyordu. İki kralın gözdesi, Harun ka- dar zexgin ve bir krallığı keyfi için isyan etlirerek istediği za- man teskin etmeğe muktedir olan - Bukingham dükası Jorj Vilyer, asırlarca ahlâfa garabet. ler veren esatiri arar sınd girmişti, Ş İşte, nefsinden emin, kudre- tine kani, herkese hâkim — olan kanunun kendisine el — uzatamı- yatağına mutmain bulunduğu Cihetle bir iş yapmak istediği zaman, yapacağı şey başkalare mh mazarında düşünmesi bile delilik sayılacak derecede ağır ve korkunç olsa bile, icrasında hiç tereddüt göstermezdi. İşte, güzel ve haşmetli Avas- guryalı kraliçe An ile bir kaç kere temasa gelmeğe muvaflak olarak kendisini sevdirmesi — ve onu hayretlere düşürmesi de bu sayede vücut bulmuştu. Jorj Vilyer, söylediğimiz veç- hile, aynanın karşısına geçerek şapkasının basmasından bozuk muş olan güzel saçlarının buk- lelerini düzeltip bıyıklarını da büktükten sonra çoktanberi has- rtet çekmekte bulünduğu daki- kanın yakınlaşmakta olmasından dolayı göğsü sevinçle kabarmış, mesut ve müftehir bir halde gurur ve ümitle gülümsemişti. Bu sırada halılarla gizlenmiş bir kapı açılarek bir kacın gö- Tündü:. Bakingham bu bayali Aynadan gördü; hayret göster. di, çünkü gelen kraliçe idi, Avusturyalı An o zaman yir- “mi yedi yaş arasında, yani, tam Büzellik çağında bulunuyordu. ) tam bir ktaliçe, da- ha doğrusu, bir alihe yürüme- siydi Tümrüt güzelliği saçan gözleri çok parlak ve ayni za- manda tatlılık ve âzametie dolu bulunuyordu. Derisinin kadife yumuşaklığı, elleri ile kollarının hayret ve- rici güzelliği o zamanın şairleri tarafından emsalsiz bulunuyordu. Nibayet, çocukluğunda rengi pek açık iken şimdi kestane rengine girmiş ve hafilçe buk: lelerle süslenmiş olan saçları ve yüzüne yakışacak derecede gü- Tündüğü pudrası ile kendisini gören en sıkı bir tenkitçi, onun yüzünde daha az pembelik ve en titiz bir heykeltraş ta burs nunda az cık daha incslik göre ziSR & Avusturyalı An o zaman 27 yaşında, yani tam güzellik çağında bulunuyordu Bukinghııı_ı bir lâhza gözleri kemaşmıştış Avusturyalı An ba- lolarda, müsamerelerde, yahut ziyafetlerde şaşaalar saçarken görülmüş olmakla beraber, bu günkü, sade güzel ve beyaz sa- ten elbisesi içinde ve kralın kıskançlıkla yahut kardinalin de gaddarlıkla ayıramadığı yegâne İspanyalı kadını Dodna Estafa- nia refakatinde olarak, gelişi kadar güzel bulmamıştı. Avusturya'ı An iki adım iler ledi; Bukingham ayaklarına ka- pantrak, kraliçenin mani olmar sına meydan bırakmadan, elbi- sesinin eteklerini öpmüştü.. — Dük, sizi bura getirmek için, mektup yazan ben olma- diğımı - bilinizl., — Evet; evet, Mm.; evet, haşmetli! Bunu biliyorum ve ka: rimin canlanacağına ve mermerin sıcak öiacağına inanmak için deli, beyinsiz olmaklığım lâzım- gelir; fakat ne — çare! aşka «dü- şenler sevdaya kolayca inanır... Bundan başka, sizi görebildiğim için bu seyahati boşuna yapmış olmadım.. — Evet, fakat sizi niçin ve nasıl gördüğümü biliyorsunuz, Dük! Sizi kendinize - acıdığım için görmek istemiş değilim; sizi görüşümün sebebi, kederle- rime alâka göstermiyerek keb mak istediğiniz bu şehirde ken- di hayatınızı ve benim şerefimi tehlikeye kaymağa- atıldığınızı görimüş Ölmakiğimdir. Denizlerin, iki bükümet ara- sındaki dostluğun ve ahitlerdeki kutsiyetin, velhasıl her şeyin bizi ayırdığını söylemek - için götmek istedim, Bu kadar çok şeye karşı mücadele etmek gü- nahtır, Maylort.. Hasılı bundan sonra biribirimizi biç görme- mek lâzım olduğunu anlatmak için görmek istedim!. Bukingham cevap verdi: — Söyleyiniz, Mm., söyleyi- “niz, kraliçem, sesinizin tatlılığı, sözleritizin — acılığını — örtüyor. Günahtan bahsediyorsunuz, asıl günah, Allahın biribiri için ya- rattığı iki kalbi ayırmaktır... — Maylort, benim hiç bir za- man sizi sevdiğimi söylediğimi ubulmayınız, dıye kraliçe bay- kırdı. — Fakât, beni sevmediğinizi de hiç bir Zaman töylemediniz, ve doğusa, bu sözleri bana söylemek haştmetli hanımefendi- miz namına büyük bir küfranı nimet olur. Çinkü - söyleyiniz, benimki gibi bir aşkı nerede bulabilirdiniz; öyle bir aşk ki, me zaman, ne uraklaşmak ve ne de ümitsizlik söndüremez; öyle bir aşk ki, kaybedilmiş bir kor- deleyle, bir yan - bakışla, bir sözle kanaat eder. Sizi ilk defa göreli şimdi üç sene oluyor, Mın. ve bu üç senedenberi sizi hep böyle bir âşk ile seviyo- rum... — Sazi ilk gördüğüm zaman nasıl giyinmiş bulunduğunuzu söyliyeyim mi? Takınmış bulun> duğunuz — bütün ziynetleri tarıf edeyim mi? Bakınız! Şimdi sizi, İspanya modası veçhile, yastık- lar üzerine oturmuş; altın ve gümüş işlemeli, sarkık kolları kendi kollarınıza, şu güzel kol- lara, büyük elmaslarla bağlan miş yeşil saten fistan giyinmiş; kapalı bir kırma yaka takmış, başınıza elbisenizin — renginde küçük bir şapkâ kondurmuş ve şapkanıza bir sülün tüyü iliştir. miş olarak görüyorum.. — Oh, madam! Mm.! Gözle- rimi bapayınca sizi tam ©o za- manki — halinizde — görüyorum; gözlerimi açtığım zaman ise sizi şu halinizde...; Yüz kere daha güzel bir halde görüyorum.. Avusturyalı An, kendi port- resini bu —derece mükemmel olarak kalbine resmetmiş bulu- nan Dükün hatırasında bir hata bulmağa cesaret — edemiyerek kendi kendine söyle :ndi Ne akılsızlıkl Faydasız bir bir hatiırayı tekrar yaâşatmak ne akılsızlıkl Ya ne düşünce ile yaşama- hydım? Kalbimde sizin hatıra: nızdan başka bir şey yoök ki. Benim stadetim, hazinem, ümil- lerim hep onardır. Siziher gö- rüşte kalbimdeki kıymetli hatıra zarlına yeni bir cevher — daha katıyorum. Bu gün dördüncü cevheri ihsan ediyorsanuz; çün- kü, üç senede, madam, sizi yal- nız dört kere görebildim; -birin- cisi şimdi size tarif etmiş oldu- gum zaman, ikincisi Madam dö Şevrözün evinde, üçüncüsü de Amyen bahçelerinde. Yüzü kızaran kraliçe deki ki: Dük, © akşamı hatırlatma- yınız. Ohl! Evet! Hatirliyalım, bil- âk's, hatırlıya'ım: Hayatımın en mesut ve en parlak halırası o akşamdır! Ooun ne lâtif — bir gece olduğunu, havanın ne ka- dar mülâyiım ve n& hd&'ü- zel kokulu — bulunduğunu," ve gök yüzünün mavi yıldızlarla ne güzel süslenmiş olduğunu ha- trlamıyor mususuz? —- Sonu var — Ş İnkılâb hatıralarından — Rumeli yani Avrupadaki Osmanlı hâkimiyeti kurdlar tarafından viRİZ ANADOLU — | İktısadi lİpekçiliği- mizin istikbali. — Avrupanın harp - sanayünde ipek çokca harcanmağa başlar yınca, ipek istihsal eden memleketlerde ipekçiliğe atf dilen ehemiyet artırlmış ve bu, büyük bir alâka ile takib olunur bir halini almıştır. Türkiye de bir ipekçi memle: ketidir; fakât bizim ipekçiliğimiz diğer müstahsil ülkeler yanında pek zayıf bir durumdadır. Lâkin düşünülmelidir ki, Avrupa harp sanayiinde, top hartuçlarında, tayyare ve paraşut imalinde har canan ipekte aranan evsaf daha ziyade -Türkiyede — yeliştirilen ipek kozalarında bulunmaktadır. Nitekim Fransa, Bursa -ipek kozalarına yüksek fiatle talib olmuş ve Avru; rlarında Bursa kozası diğer. memleket kozalarından hemen bir misli fazla değerle aranmağa mıştır, Bu itibarla, bundan istifade ederek memlekette koza istihsa- Tâtının artırılması ve ihracata imkân verilmesi ehemmiyetli bir tetkik mevzuu yapılmalıdır. Bursa ticaret mehafilinde bu tetkikin — yapılmağa memnuniyetle — öğrenilmektedir. Bu sene Tnmo::.hıuı* imkân . Çünkü, Bursada e talamdn aa anlin kadar koza bulunduğu için ihracat işinin yeni mahsul mevsimine bırakılması zaruridir. Bununla beraber şimdiden esaslı tetkikata girşmek ve önümüz- deki mevsim için ihracata imkân vermek çarelerini araştırmak lâ- zımdır. Dünya ipekçiliğinde geriliği- mizi, dünya istihsalâtına göz at- koöltesi hakkında verdiği malü- mata göre, 1937 Avrapa ipek kozası istihsalâtı, (İtalya, Yur manistan, Bulgaristan) 38 milyon kiloya varmıştır. Bu miktarın 32 milyon kilosu İtalyanın istih- salâtıdır. Asya ipekçiliğine gelince, Çin ve Hindstan istisna edilirse, umüm ipek kozası istihsalâtı 342 milyon kilodur. Bu miktar geçen beş senelik devreden yüz- fazladır. & $ İ ğğ iş Es FE f 3 Vâtı tahminen 404 milyon kilo- dur. Bütün bu rakamların ya- nında Türkiyenin — senevi ipek kozası istihsalâtı 3 milyon kilo kadardır. Avrupa sanayiinin aradığı safı taşıyan ipek kozalarımızın ist hsalini artırarak ihracata im- kân #ti ulütenü usarei hayatı yenilmiş, içi boş kof bir ağaca benziyordu Biz bu sütunlarda (Başımız- 'Hıı geçenler) adlı hatıratta Ki« Hil sultanın idare merkezi olam Yıldızdan bahsetmiş, Yıldızın nasıl bir ejder olduğunu önlat- mıştık. Yıldız saraylarıle, bahçe- lerileş içindeki sekenesile, dışın: /daki muhafızlarile ayrı bir âleme di. O, en mühim işlerin üslüne bir #vuç kül serpmekle vaktini hoşça geç rmekten başka bir şey Ş Sültan — Hamiidin şahsı herşey demekti. — Şahsını dakıka fariğ öolmiyan padişah bütün zekâsını, yirminci astın terakki ve tekâmülünü gören milletin en âciz bir ferdinin bile değil bir metalipte bulunmasını tabiatin sessizliğini bozan fazla bir bağırmasını, söz söylemesini bile ne görmek, ne işilmek is- terdi. Memleketin harici siyasette tutunması Avrupada itilâlı mü- selles, ittifakı müselles denilen kuvvetler muvazenesinin siyase- tinden başka bir şey değildi. Esssen Rümeli yani Avrupadaki Osemnanlı hâkimiyeti kurdlar ta- rafından üserei hayali yetilmiş böylelikle içi boşaltılmış — dev« rilmek üzere bulunan kof ağaç- lara benziyordu. Ufak bir sad- me ağacı parçalamağa kâf idi. 319 yılında ihdas edilen Rumeli umümi — müfettişlik — teşkilâtile, jandarma tensıkatı adı verilen füli mülki taksimatın başlangıcı yapılmıştı. Jandarma tenskine memur edilen ferik De Corcis paşa Av- a: kabineleri arasında epeyce ve mubabereden - sonra âdeta bir fedai müfrezesi gibi gönderilmişti. Bunun Seliıfu, ne süretle karşılanacağı — Av- rupayı düşündüren bir mesele olmuştu. kü De Ceorcis Avs Tüpanın Şark meselesinin hal ve| netiı:elıııııeı:l için uUyuşup karar verdiği istilâ ordusunun pişdarı idi. Ya Türkler kalkıpta Cıı!eı- sik memurlarını geriye gönder- seler veyahut öldürseler me olar caktır. Tmpı hep bunları dü- şünmüştür. XI inci Ludovig ve Astrolog Ünlü bir astrolog, Fransa kralı XI inci Ludoviğin sevdiği bir kadına 8 gün sonra — ölece- Şini söylüyor. Kadıncağız, ba- kikaten 8 gün sonra ölüyor. Ludoviy astroloğu saraya ça- gırtıyor, daha önce hizmetçilerle vfak bir işaretle astroloğu pem cereden aşağı atmalarını emre- diyor. Astıolog kralın karşısına çıkartılınca kral ona: — Söyle bakalım bana, bil- gin astrolog sen ne taman öle- ceksin? Diye soruyor. Ar- trolog, hiç irkilmeden derhâl: — Haşmetlimden 3 saat evel cevabını veriyor. Kral bu ani haber karşısında afallıyor; içini bir korku sarıyor, astroloğu ba- Hışlıyor, son derece iyi bakıl- ması için sıkı el rler veriyor. Büyük Frederik ve muhafızı Prusya kralı Büyük Freder- gin bir muhahızı, ssati olmadığı için belinde bir köstek (ziucir) taşıyordu. Bir törende bu hal olduğumu göteriyor. Cevabını - veriyor. Ba cevaptan çok memnun zaketinden istifade ederek âyni —maske ile birinden sonra öbürü geliyorlarmış. Şöhretlilerin hayatından parçalar Yazan: E. Hamdi Akman F. Vilhkemle genç Gencin biri Prusya krak Fre- derik Vilhelme baş vurar, bir memuriyet ister. Kral gence mereli olduğunu sorunca genç, Berlinli oldeğunu söyler. Bunun üzerine kral gence: — Ah, çok İena; Berlinlileri hiç sevmem, çünkü bırsızdırlar, Cevabını verir. Genç itidalini bozrmadan derkü — Evet haşmetüm, müstes- naları da vardır; bunlardan iki- sini tanınım. Kral hayretle bakar: — Onlar kim? Diye sorar. Genç de: — Biri haşmetlüm, biri de ben. Der, Bu cevap kralın çok hoşuna gider ve gençin dileğini yerine getirir. |Halkevi köşesi: GEOKTMURLAZAARE OULEEMEL S — 1 — Evimizde daktilo kursu açılmıştır. Kaydolunanların ve 5/1/938 akşamı — sant Halkevine müracaatları. 2 — Lise okullarına hazırlar: mak istiyen gençler için felsefe kursu açılmıştır. Ba kursa dö- vam etmek - istiyenlerin Dumlu: p'nar okuluna müracaatları, 3 — 5/1/938 çarşamba günü saat 18,30 da evimiz Sosyal yardım komitesinin genel top- lantısı ve saat 17 de halk ders- haneleri toplantısı vardır. ©€ altıda 35 Ton Çavdar 50 Nohut 5 50 16 Burçak 3 75 117 B. Pamuk 32 25 Ton P. çekir F0 yen'den kaydo unmak istiyenlerin komitesinin — haftalık — K. S. İnhisar ida, (i 3 Ü. Kurumu 12 50 17 147 K. Taner — 13 50 16 & 28 Alyoti bira, 14 25 18 25 58 M. Beşikçi 13 50 14 S0 M. | Taran, 13875 13 875| 40 Ş. Rıza Ha. 16 25 17 27 J. Kohen 13 50 1387 18 C. Alanyalı 13 50 13 75) 1048 Yekün ”uoâıu— İncir satışları Ç Alıaı & K $ 120 M. J. Tar. S 25 &6 43 Şalom bira. 8 B 165 Yekün 121669 Eski satış 21832 Umum yekün 4938 çekirdeksiz üzüm or-

Bu sayıdan diğer sayfalar: