16 Ocak 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

16 Ocak 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

16 Kücunusanl KARA KORSANLAR ŞEFİ ETĞARAL ADT A MK M ARMENM BBK A LA Dilber kadın korsan AM Aşktan başka kuvvete baş eğmiyen deniz kızının maceraları... v İ b ANADPOLU- — Meri, korsanların toplandığı yerde, el ve ayak- larından yere çakılmış yarı ölü bir insan gördü Ceymis, Meriden çok mem- nun olmakla beraber, bu aşk ve evlenmek yüzünden büyük tehlikelere doğru koştuğunu sa- nıyordu. Bu tehlikenin en büyüğü ne olabilirdi? Ceymis, hiç tereddüt etmeden bu büyük tehlikenin Karasa- kaldan geleceğine hükmediyor: du. Ne denirse, denilsin Kara- sakalı kıskanıyordu, bu da ne zaman olsa; bir tehlike de- mekti, Meri de başka türlü düşünü- yordu: Ceymisi seviyordu; fakat Karasakala karşı da meyli vardı. Eğer Ceyamis önüne çıkmamış olsaydı, şimdi Karasakalın kol- ları arasına düşmüş bulunacaktı. Ceymis Meriye: —Ben de seni seviyorum, Meri, Dedi. Ve senin muhabbe- tine herhalde lâyık olacağım. Ve ilk fırsatta büyüklük göste- receğiml. — Fakat, merak etme, Seni © zaman şimdiki kadar sevmi- yeceğim, Şimdi ve olduğun gibi daha iyisin!. .. Bundan - bir kaç gün sonra, Karasakal Portekiz gemisinin yakılmasını emretti, Bunun se- bebi geminin, korsanların işine yaryacak deredtde seri olma- musı idi, Tiç dümeni küçük İspanyaya döğrulttu. Görünüşde sükün ve huzuru bozacak hiç bir şey yoktu. De- nz sakindi, Rüzgâr iyi esiyor, ufuk üzerinde do ne tüccar, he de harb sefinesi görünmü- Yordu. Fakat bir sabah, ufukta bir nokta belirdi; bu bir gemi idi, Bunun çok seri bir gemi oldu- ğu da anlaşıldı. Gemi iyiden iyiye görünecek bir yere geldiği vakit, Rişar: — Bu, kaptan Nid Luonun *Açık deniz gülü, dür, dedi. Merinin bu haber nedense alâkasını uyandırdı ve: — “Açık deniz gülü; de na- sıl isim? dedi. Bu Nid Luo da kimdir?. — Yeni bir korsan, korkunç bir adam. Kendi kendine “Deh- şet taciri, adını almıştır ve: *Ben, dul kadınlar ve öksüzler halkeden bir dehşet mabüdu- yüm, der. — Allah, Allah.. demek? Kaptan Tiç arkasından: — Anlaşılmıyacak ne var bun- da? Demek istiyor ki “ben eli- me geçen her erkeği mutlaka öldürürüm. Bunların karılarını dul, çocuklarını da öksüz bıra: kırım.,, Dedi. — Ya?.. — Yası da bu, bası da.. Fa- kat bu korkunç korsan, haki- katte güzel bir delikanlıdır. Bu- nunla beraber kâfi - derecede palavracıdır. İşin hakkını vermek için, bu delikanlının boyuna göre bir takım işler yaptığı da muhakkaktır. — Bilirsin ki ben doğruyu seven bir adamım. As: len İskoçyalıdır ve gençtir. Gu- oya, Eyvana, Şerunge benzemez. İleride de yapacağı işler çoktur. Bize doğru geldiğine bakılırsa, her halde bir iş var demektir, “Açık deniz gülü, gemisi, Ka rasakalın gemisine yaklaştı. Kap- tan güvertesinde uzun boylu ve zâyıf bir delikanlı vardı. İşte, kaptan Nıd Luo bu de- likanlıydı. “Yüksek bir sesle: — Kabraman ve korsanlar kralı kaptan Tiç Kı kal be- nimle bir az görüşebilir mı?. Ve bize bir cerrah gönderebilir mi?.. Diye sordu. Karasakal, yaveri Rişara de- Bu da ne di ki; “— Bu delikanlıya söyle. Hem kendisi ile görüşeceğim, bem de bir cerrah götüreceğim. Ben de gemisine g.deceğim. Ve Meriye de: - — Edvar, sen de benimle beraber geleceksin. Sana bu âlemin en şayanı dikkat - tiple- rinden birisini göstereceğim. Bu her halde senin bazı hususlarda işine yarıyacaktir. Korkmıyaca- ğına eminim. Çünkü evvelâ be- nim yanımda olacaksın. Sonra da, sen hiç bir şeyden kork- mazsın ki.. Dedi, Karasakal, Rişar, Meri ve cerrah ve bir. kaç da - silâhlı korsan, “açık denizler güü, gemisine geçtiler. Meri, bu Nid Luo denilen uzun boylu ve genç korsanın en ziyade sert ve müessir ba- kışlarına dikkat etti, Çelik gibi olan bu bakışlarda bir başkalık vardı. Siİ/SKO — Dillmızı çeviren: Şükrü Kaya Yazan: Hanri Bero 26 girkin bulmuyor. Hayır, fakat Pek'te güzel de değill Ona; hatta belki de cazib buluyor, buş bütün şişmanların aşkında €n esaslı bir şarttır. Tabil; şiş- Mmanların yüz karası olan ölü renkli şişmanlar ve s skalar bun dan harıç. Turp gibi pembe ve Yuvarlak bir çehre hanımlara Solra ve yemekle alâkadar bir Nevi iştah veriyor. Bızim o çevik dansöz'ere, kadınların pek düş- kön oldukları Romalılara ve Yeşilimtirak Arjantinlilere yegâne “İevvukumuz da maatteessüf bun- an . ibarettır. eli İi A uim İ ll Pek zavallı bir tefevvuk diye- ceksiniz. Evet orası öyledir.Ka- bul ediyorum. Uzak değil daha dün tesadüfen iki genç kızın biribirlerile hasbıhailerini işittim. Otelin salonundâ bizimkini bec- byordum. Karanlık bir köşede paravananın arkasına oturmuştum. Cıvıldaşarak geldiler. Paravana- nn öbür taraf na oturdu'ar. Al- lah için ağzlarından hiç de ar- sızca lâflar çıkmadı. A!lahları var yal Zımaneain genç kızları: na çokça iftira ediyorlar. Yalnız evlenmekten, varacakları koca- dan bahsettiler. - İk$i de v, Bu gemi korsanlarının Kara- sakala karşı gösterdikleri saygı ve Karasakaldan fevkalâde kork- maları da Merinin gözünden kaçmadı. Tiç, Nid Luo ve cerrah, bi- rinci kaptan kamarasına, yara- hyı görmek üzere indiler. Meri, bir kaç korsanın top: lanmış olduğu yere doğrü yü- rüdü. Ambarın kapağı üzerinde yarı ölü yaralı bir insan vardı. Fakat bu insan, bildiğimiz ve tahmin ettiğimiz yaralılardan değildi. Başndan, ellerinden ve ayaklarından beş büyük çivi ile ambar kapağına çivilenmişti. — Sonu var — Yaralanan talebe Bahribaba parkında serçe advt Bahribaba parkı önündeki ya- ya kaldırımı üzerinden geçen mektep talebesi Manisalı Bay Vahid Çağlıyan, sol eline isabet eden bir mermi ile yaralanmıştır, kurşunu kimin attığı belli olma: mışlır. Zabıtaca yapılan tahkikat ve tedkikatta B. Vahid Çağlıyanın pılacak Paraşüt kulesinde yeni ya- tesısat Türkkuşu üyelerini muayene edecek heyet yakında geliyor Kültürparkta paraşüt kulesin- deki paraşütle atlama tesisatına yeni bir âlet ilâve edilmiştir. Paraşütle kuleden atlıyan genç- ler, şimdiye kadar iki ellerile paraşütün iplerine tutunuyorlardı. Yeni tesisatla buna lüzum kak mamaktadır. Gençler, tıpkı tay- yarelerde olduğu gibi boşluğa atılırken göğüslerindeki paraşüt halkasını çekme hareketi yapa- cak ve ondan sonra ellerini yana indireceklerdir. Bu hareketten sonra paraşüt ianesile kolayca yere inmek mümkün oluyor. Gençlerimiz arasında para- şütle atlama sporuna büyük bir bir alâka ve heves vardır. Dün hava güzeldi, öğleden sönra çok gençler, paraşütle atlamalar yapmışlardır. Türkkuşunda: Türkkuşunda derslere yakında baş'anacaktır. Bunun için Türkkuşu sıhhat heyeti yakında İzmire gelecek ve bu yıl Türkkuşuna üye yazı- (Hak Diyorki: | Dut ağacı Meyvasıza aşılana. maz mı? Karataş mahallesinde Şehit Nusret sokağında 22 numaralı Bahribaba parkında bazı çocuk- lar tarafından serçe vurmak için kullanılan bir buçuk lira kıyme- tinde Filibr tabir edilen güçük bir silâhla atılan kurşundan ya- ralandığı anlaşılmıştır. i Bay Vahid Çağlıyanın yarası hafiftr. Mermi, çocuğun eline seplanmış ve içeride kalmıştır. Yaralıyanın meydana çıkarılması için tahkikata devam ediliyor. Fransada ihtilâl teşebbüsü tahki- katı Dün de üç kişi tev. kif edildi Paris, 15 (Radyo) — İhti'âl teşebbüsü etrafındaki tahkikata devam olunuyor. Bu gün, üç kişi daha tevkif ed lmiştir. İhtilâl teşebbüsü hakkında ifşaatta bulunacak olanlara ve- rilmek üzere çok şiddetli bir zehir tertib edilmiştir. Bu zehiri tertib eden eczıcı aranmakta ise de, kaçlığı ve ihtilâ ci İspan- yaya geçtığı söyleniyor. cakları kocanın zengia olmasın- da, ellerine ve tırnaklarına bak- masında ve bir de otomobili bulunmasında ittifak ettiler, Fa- kat istedikleri nişanlının evsafını yalız biri tayin edebldi. Ben de not aldım. Esmer uzun ve ıyıh gözlü, ve alnı bir az içe- riye doğru çekik, rengi donuk, bunu - kemerli ve büyük, bıyık- larıda kırpık ve saçları kıvırcık olmalıymış. Kızın biri * uzün - biyikli mi, yoksa ortamı?, diye sordu. bürü cevap verdi: — Daba ziyade uzun, bacak- ları da ince, fakat sinirli ve kuv- vetli olmalı. Şimdiki - kocaların -bundan başka bir şekilde olamıyacağın- da mutabık kaldılar ve sonra da könuşârak tenise gittiler. İşte zamane genç kızlarının vkil Fakat itiraf ederim kı bu manasız emeler, beni hiçde memnun etmedi. Bu xçnçıdıl evde oturan Ağırceza mahke- mesi zabıt kâtiblerinden Hüsnü O gan imzasile bir mektub aldık aşağıya yazıyoruz: *Evimin önünde her sene mreyva “veren bir dut ağacı var,» yakında buülünan” ilk “mektebin | talebeleri, mahsul zamanında bu ağsca hücum ederler. Altına düşen datları kapışarak yirler, hiç düşünmezler ki toprak kir- lidir ve dutlar mikrob udur. Ayni zamanda taş atarak dut düşürmeğe çalışırken civardaki evlerin cam ve kiremitlerini k- rarlar, zarar yaparlar. Bazan da ağaca tırmanır, düşer ve yara* 5 İzmir paraşüt kulesi lan gençlerin sıhhi muayene- lerini yapacaktır. Heyetin bu hafta içinde İzmire — gelmesi muhtemeldir. Sıhhi vaziyetleri mani yan gençler, Türkkuşunda ders- leri takibe başlıyacaklardır. Memnuniyetle haber aldığ.- m'za göre, bu yıl İzmir Türk- kuşuna üye yazılan gençler yüze yakındır. Fakat gene esefle öğ- rendik ki, bu yıl ders devere- sine kız ve kadınlardan üye ya- zılan olmamıştır. Maamafih bun- dan sonra yazılmaları muhte- meldir. —— B. Asım Tuncay Ankarada bulunan şehrimiz cumhuriyet müddejumumisi Bay | Asım Tuncay İstanbula geçmiş- tir. Yarın İzmir vapyrile şehri- mize gelecektir. İskarpin hırsızlığı Bayraklıda Menemen cadde- d:ıınde Girtli B. Mehmedin dükkânından bir çift - iskarpin çalan ve Kadir Oğlu “Aliye 'a tan Cemal oğlu Halil yakala- narak Adliyeye verilmiştir. Sarhoşluk Fevzipaşa bulvarında sarhoş olarak Abdurrahman oğlu Ö- mere hakaret eden Hasan oğlu Seyid zabıtaca tutulmuştur. lanırlar. Velhasıl, bu dut ağacı yüzün- den hem ©o civarda oturanlar, hem de çocuklar zarar görmek- tedirler. Belediye, geçen sene bu ağacı budattırdı. ve ağaç mahsul vermedi, komşular ve Halkevi köşesi RRMERLAN UTARR L LA MAD KDAT 1 — Hakevi geçen sene ol- duğü gibi bu sene de aile top- lantılarına başlamıştır. Üyeleri- miz bu toplantılara kendilerine biz rahat kaldık. Bu yıl ağaç henüz budanmadı. Gene çeke- ceğimiz var. Belediyeden çok rica ederiz, bu ağacı, mahsul vermiyecek derecede - budattır- sın, yabut parklarda yapıldığı gbi meyvasıza aşlattırsın,, W zevkleci hiç de b.zim lehimizde değildi. En müsamahakâr ka- dınlar bile bizi iştahlı, — fakat fazla yağlı ve tez bıktırıcı bulür: lar. Herkes pek sıhhi, pek leziz ve hazmı pek kolay diye et haşlamasını medheder amma karınlarını yine av etlerile, reçel- ilerle doldurur. Her:şeyde olduğu giliğ veaşk hususunda da o: fikir atmışlar ve her kandırmışlar: Güya çokluk ve bolluk kibarlığa muhalifmiş. Yan: İş elendim, yanlış. İsbat ede- rimki buadan daha yanlış bir şey olamaz. Her ne olursa ol sun şurası muhakhaktır ki kadın- lar geniş çehrelerden — mütehey- yic olmuyorlar, vasse âm. Geniş çehrelerde, yumukluk, yumuşak- lik, ve memnuniyetten başka bir hususiyet görmüyorlar: Zannedi- yorlar ki şişman bir adamın hu- imek tuu vel si kabil değ | ince İbir m fade, gizli bir ifadeyi evelce verilmiş olan daimi da- vetiyeler'e geleceklerdir. Bu aile toplantıları her pazar saat 17 de başlar. 2 — Evim'z Spor komitesinin 16/1/938 pazartesi günü haltalık toplantısı - vardır. zaptedemez. İnsaan oniara baka- cak olursa güya bizim çehre- mizde hatların ve cis'mlerin sert ve yahut tatlı ahengi hiç bir vakit zaviyelerden istifade et- mezmiş. Hulâsa bizi kadınlar - şayet severlerse-- yüzümüze bakmıya- rak severler. Bu da belki bizi mini mini hatıralarındaki romanların, ope- raların kahramanlarına benzete- memelerindendir. Aldanıyorlar! Şüphesiz onla- rın fikrine iştirak eden sizler de onlarla beraber aldanıyorsunuz! Dünyada şişmanlardan da ne gü" zeller, ne k.barlar, ne asiller gelmiştir. Eski devirlerde aşklar rile, aşktaki muvaflakıyetlerile şöhret kazanmış ne kadar ş şko- lar vardır. Dinyanın en büyük san'atkârları bu meşhur şişkoları model ittihaz etmekten çekin" memişlerdir. Tarihte — meşhur şişmanlar, mağrar — şişmanlar, olme | Borsa 15-1-938 Uzüm satışları Ç. Alıcı KS 1326 İnhisar ida. 8 307 Ü. Kurumu 12 25 İ|184 A. R. Üzüm. 13 75 112 Paterson 13 S0 60 Esnaf Ban. 12 75 68 M. J. Tarad. 13 65 Y. İ. Telât 14 37 63 M. Beşikçi — 1350 10 D. Arditi 15125 6-). Kohen — 17 75 1301 Yekân ş20439445 Eski satış 1|205695,5 Umum yeküân İncir satışları | ©. Alıcı K. s. İh00 ş. Rıza H. — 6 25 98 M. ). Taranto 4 Hurda S9 B. Franko 6 25 62 257 Yekün 124975 Eski satış |f125232 Umum yekün Piyasa fHiatlari 14-1-938 çekirdeksiz üzüm or- ta fiatleri: İ No 7 8 9 10 ı 12 — Mal yokl Zahire satışları Ç. Cinsi K. s. 184 Buğday 18 Susam 140 K. Darı 132 Nohut 46 Fasulya 6 M. Darı 20 Burçak 50 Ton Çavdar 430 ,, P. çekir. 371 B. Pamuk İ|200 Ton Arpa Mussolininin oğlu Üç tayyare ile Riyo. dejanereye gidiyor — Roma, 15 (Radyo) — Müs- sotininin oğlu Brono Mussolini- nin kumandasında bulunan üç tayyareden mürekkeb bir hava takımı, Romadan Riyodejanere: ye gtmek Üüzere hazırlanmak- tadır. Macaristan, Roman. dan kaçan Yahudileri #kabul etmiyor Budakeşte, 15 ( Radyo ) —— Macaristan tokraklarına — pasa- portsuz olarak girmek istiyes ceklerin, derhal geri çevrilmes leri için - Macaristan — Dabiliye: Nezaretinden hudud memurla>. rına emir vermiştir. Bunun se< bebi, Romanyadan kaçan Yaç hadilerin, Macaristan toprakla- rına ! girmelerine mani olmak" içindir. < ” 24 hatta dehşetli şişmanlar nadir. değildir.. O zamanın kadınaları öyle şişmanlar önünde şııdıkr.. gibi dudak bükmezlermiş. Sevgilisine hoşa gitmek ve sevilmek — için mutlaka insanın- ince yüzlü olmak lâzımgelmediz. ğini isbat etmesi bana iyi bir- Manevra gibi göründü. Hazır- münasebet almışken dün size- vadettiğim hikâyeyi anlatayım: Bu, serseri hayatımızın bizi sev- kettiği Romada hatırıma gelen bir fikrin hikâyesidir. Kocası muvakkaten - izimizi kaybetmişti. Biz de Romada bir kaç gün kalabilmiştik. Gülece- — ğiniz bu fikir bana bir ııdmp'. hatırasından doğdu. j fena bir fikir; mektep - işlerini l'"*yı ta da tatbika kalkışaaların ki gibi kötü ve gilünç bir fikir. Hele bir dınleym de bakın. Bir gün ıkındı vıkkı *Navuna, * Devami var *

Bu sayıdan diğer sayfalar: