11 Şubat 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

11 Şubat 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

l Çuber ANADOLU KADİM TARİHE MÜSTENİD TEFRİKA Tüüllmeme Yeklik * Mikrofoto ve mik-oskopun fascaarı Hai ee e Yazan: A. Kuprin Güzel kır kızı, Sulâmit evde duramadı. Süley- Süleyman Peygamberin Aşkı Çevirent Adam Hasib Adamoğlu man Peygamberin peşi sıra koş Genç kır dilberi böyle söy- Hyerek şehre yaklaş'ı ve surun dışında durdu. Kapının yanında gece nöbetini yopan iki 5 lâh- şor, sababın serinliğinden isti- fade ederek çimenler üzerine uzanmışlar, uyumakta idiler. Bu iki nöbetçi, genç kızın ayak — seslerinden — uyandılar, yoluna devam etmekte ©'an güzel kır kızına baktılar, İks brden ellerini uzattılar — ve — Hey, diber kız... Heey... O'duğun yerde dur! Bu kadar aceleye ne lüzum var?. Görü- yorsun ya, bz gecenin bütün Ayazını çektik.. Halbuki sen, gece buradan geçen — âşıkının kollarının hararetini hâlâ göğ- tünde taşıyorsun. Hele bir az dur, biraz da bizi eğlendir, Dedi. Daha yaşlı olan nöbetçi ye- rinden kalktı ve genç kızı öp- mek için bir teşebbüste bulun- du. Fakat bu adam, çok - çir- kindi. Yüzürde cüzzam yaraları vardı. Sesi de, çatallı ve k sık idi. Hılamağı aadiran — bir halle: — Hakkın ver güzel kız. Benden bo ktun, hatta iğrendin değil mi?.. Haklısın. Senin az evel y giren âşıkın cidden güzeldir. Facat gözlerini kapa- tırsan, benim busemle onun busesi arasırda hiç bir fark kalmaz. Hı. Şunu da :öyliye- yim, ben ondan g'ç'ü ve kuv- wetli, ondan daha xsiymetiyim.. Nefer hakihaten giçlü, kuv« vetli, dev gibi bir adamdı; bir hamle ile genç kızı omurzların dın ve göğsünden tultu. Fakat Su'ümit de kır kız dır, çok güçlü ve kuvvetlidir. G:ce süründüği bol mils yağlarile de kaygın bir halde olduğu için, kendis'ni deve beaziyen herifin elinden kurtardış amma, ipek gömleği herifin elinde kaldı. Sulâmit, süratle yo'una yürüdü; o, bu hâd seden ne korkmuş, ne de bu hâdiseyo ehemmiyet ver- mişti; o, bir an evel sevgilisine kavuşmaktan başka hiç br şey düşüanmüyordu. Fakat buradan daha ileri geçmek imkânsızdı. Çinkü kapı kapalıydı. Bunun için geri dömeğe, evinin yo- lanu tekrar tutmağa mecbur kaldı. Evine yaklaştığı zaman kapı- min hâlâ açık durduğunu gördü. Sulâmt, eve — yaklaştığı — vakit, Dilinize çevireni şŞükrü Kaya Sulamit, Süleyman Peygamberin kolları arasına atıldı nefesini tuttu, ayaklarının ucu- na yavaş, yavaş basarak bir ke- di sessizliğile evin — yanından geçti; Bade'hav bağa, Süleyman Peygambere ilk tesadüf ettiği bahçeye doğru yürüdü. Kardeşi, bağda hâ â uyuyordu. Yünden yapılmış kalın bir örtü bile ör- tünmüştü. Artık fecir başlamıştı.. Genç kız, kendı. kendisine: — Sevgilimi ilk gö düğüm duvarın yanına kadar gdeym, dedi. Değliği taşları öpmek te benim için saadettir. Ve, sık çöçekler arasından gayri meşür bir hareketle, gö- rülmesten, düyulmaktan korku- yor gbi erdi. Kalbi nedense, büyüik bir heyecın ve helecan içinde idi. Bu kır kıznın, aşka çok susamış kalbinde. — s2bebi gzli bir seviaç büküm sürü- yordu. Fakat, Süleyman pe”g'mberi ilk gördüğü duvar d.bine gel diği vakit, hayret ve sevinç'e kalbinin göğsünü yırtacık ka: dar ş'ddetle ça'ptığını hissett: Duvarın arkasında, kalbinin sul- tani vard.! Geaç kiz kendiş ni tutamadı; çok büyük bir se- vinçle, koş u. duvardan berita- rafa geçerek Süleyman peygim- berin kolları arasna atıldı. Ve güzel, ateşl, haris dudaklarını âşıkına uzatarı — Oh. Sevgilim, taliim'n güneşi.. Sea çok güzelsin, sen çok.. Çok, pek çok sev.yörüm! dedi. Süleyman peygamber de, bu güzel ve aleşli dudakları öp- tü ve: — Sen de çok, pekçok gü- ze'sn, seni çok seviyorum Su- lâm ! Dedi, Yazan: Hanri bBero — 26 — mak iç'n eğildim. Derhal *0- kulu kol arını boynuma doladı. Ayaklarının ucara dikildi gıyet bir itişte varil yuvurladı. b 5ğ Sze, bütia g ce göz'erimi yuramadım d yeb.l rdim. Herks böyle der ve bi br düstu dur. Fakat ben böyle desem valan söylem ; olurdum. Çünkü ser- semikten w uşmuşum. Nefis ve tatlı bir rüyanın heyecınlarile ik, saat so ira uyardam. Gaaeşle dışarıya gel beraber uyanıyorduk. Bu hal yırmi senedenber. başmma ilk de'a olarak gel yor desem yalan söyememiş Olurum, Gynr giyinmez — «İkânmı hava andırmak için derhal so- kağa cıktim. D.ha her şey yi yo du. Köp'üyü g çim. Da gin adımlaria alabild ğme rasgele yürüvordum. A marim beni nehrin öbür ucundaki eski kale bedinlerine gö ü dü. Oa- da çimealerin üzerine Olurarak saadetimin müf edatını — hesap. ladım. E<ser hem ayarlarım gibi benim de- tahassüsa'ım. bir az -—i el Sulâmit.ağl yordu.ş'mdil Göz- lerinden akan bu yaşlar, sevinç, şükran, aşk “sa:hoşluğu gözyaş- Tarı id.l' Oj kollarını Sü'eyman poygamberin boynuna dol olduğu hald-, gözleri- sev, nin gözleri içinde; — Burası bzim aşk sarayı- mızdır. Aşk yatağımız ince ve yeşil çimen'ler, duvarları arzın olan bu yerin havaşıdır. Seveglim... Öp beni, sevgi- Tim aşk helecanları i'e titriyen vücudumu ko.ların arasında sık! Dedil * . Su'âm't yorg:n ve bitab, başı Süleyman — Peygamberin göğsüne daya'ı, en derin aşk sırhoşluğu iç nde Süleyman Pey- gamberin ukulağına - fısıldad ği söz'leri dinledi ve yüzü kızar- mağa başladı. Ve sonunda göz- lerini -hicab ile- kapattı vet — Kard şlerim bana bağın muhafazası işini verdiler, ve ben bu işi her zaman iyi bir şekilde yaptım, fakat kendi iffet bağımı muhafaza edemedimi. Diye mır ldandı. Süleyinan Peygamber, hafifce gülüms>di, ve: — Yoksa?. Dedi. Bugünkü hareketinden dolayı pişman mı o.dun?. —Devam edecek— GERMALALİNR AAA CEO CAT Dr.Behçet Uz Çocuk hastalıkları mütehassısı Hastalarını 11,30 dan bire ka: dar Beyler sokağında Aheak || matbaası yanında kabal eder. Muar enehane ielefonu 3990 Ev telefonu 2261 Heyecan.arım haxı i kuvvetlerini - vaktinden — bir az soara iktisab eder. Bizim hal- mizi gören er ekseriya bizi his- siz zannederler.| Hiç - beklenil- med ği zaman * gelen beyecan: larımız ise :başkâlarına şişman adamla: gar b hıddetli, ve hatta diğerlerinin - mürasebets zlikle- rne karşı lâkayd kalır kimse. lerdir zehab nr verd rir. Haulâza ben de başıma gilen- | geç kasır. leri ancak o:zaman — anamağa başadım. Muhskememin — hodbinlikten tam mile azade olduğuna inan- manz r.ca ederim. - Sevdiğim kadıan benim hakkımda na düşündüğünü biliyor değidim. Bundan soara olacık şeyin de ne olacağını keşfedebiliyordum. Bu akıbet kadın'n akına ese- ©-k bir hevesetâ> di Ne kadar düşünsem bundan daha faz asıni ümd edemezdim. Beace asıl - bilinmesi “üzum .a Hayatları pamuk ipliğine bağlı olan insanlar! Bir ipek lifi caniyi yakal bir masumu idamd Meşin kibritlik te bir HL hâdiseyi anlatıyor Hiç düşündünüz mü bilmem, hep'mizin hayatı incecik br pamuk ipliğine bağlıdır. Öyle cinayetler vardır ki, mükemmel denecek bir şeklde icra edil- miştir ve katil bir türlü bulu- pamaz. Lâkin küçük bir kâğıd parçasının, hatta bir kumaştan koparılan iki tel iplik sayesinde nibayet fail meydana çıkarılır. Bunun aksi de vakidir. Polis dosya'arına bakarsan'z şaşıla- cak vak'alar görürsünüz. Bir Cinayet — meselesinden — idama mahküm edilen nice kimselerin umulmadık ipıçları sayesinde son dakikada kurtuldukları da vakidir. Harald Vilkins isminde bir İngilz muharriri bu — mevzua ad bazı enteressan — vak'aları bir araya top'amış.. Bunlardan bir kaçını aşağıya alıyoruz: Mis O.ve Bionson isminde zengin bir lagiliz kadını haya- tnin son senelerini Fransada Les Bauksta geçirmektedir. Br gin ihtyar İngliz kadını ansı- zın ortadan kayboluyı lan araştırmalar net.cesnde kad.nın cesedinini evin bahçesnin bir kenarındaki su mahzeninde bu- layorlar. İik akla gelen fikir kadının igt har etmiş olmasıdır. Çünkü kadıncağız gayet sinirli ve son günlerde hay-tından bezm'ş bir halde idi. Lâsxin kadının aya- gındaki ipek çorapların M krofto ile fotoğrafları alındığı zaman işin cinayet olduğu anlaşılıyor. Çünkü çorabın ipek | fleri gayet muntazamdır. Eğer kadın evden mahzene kadar yürümüş olsaydı, ipek İif.er mikroskop alt.nda görülebilecek kadar kı- tılmış olacaktı. Tahkikat geniş- letilnce bahçıvanın — parasına göz koyarak ve hanımını bayıl- tarak kucağına alıp mahzene kadar taşıyarak attığı anlaşılıyor. İkinci ve çok enteresan bir vak'a: Marin. ve Cürtier-Tsm'nde iki Parisli delikanlı bir Pazar yünü gezmek üzere Marsiıyaya gelip bir kotra kiralıyozlar. P zar ak- şamı Marin arkadışı Carlierin ÖGüsünü — kucağında taşıyarak rihtıma — çıkıyor. — Arkadaşının kotra dretinder vuvarlannrak gelen şey gecenin kadını niye- tnden — vazgel geçirmedi- ğadr. Çünkü bir pusenin hiç bir taahhüt ifade etmiyeceğini bilirim. Hususile bu püse kasr- gah br Temmuz gecesinden eve'ce hiç ehemmiyet verilmiyen ©n senelik bir. arkadaşa verik miş olursa. Bu öpücek faz'a olarak benim zaten perişan f k- rimi Lüsbütün altüst etm şti. Bir de ben öyle ansızın öpül- mek itiyadında değildim. Şüp hesiz benim de herkes gibi bazı âşıkane — muvaffa' 1yetlerim — ol- muştur. - Fakat hir. ne o'ursa olsun masallarda bir puse ile uyandırılan şehbaz de ikanlıların beilerinin kalınlığı nadiren yüz yırmi sastime'redir. Zannediyorum ki - bu - kadarı bile, ben m endişemin esbabını zaha kâfıdir. Maamaf h kendimi genç bir. nektebi hu yasına kapırmamıka beraber — gene kesdi kendime açıktan açığa a7 beyni patladığını - söylüyor. Bu- na kimse inanmıyor ve Marin katil cürmile mahkemeye veri- liyor. Bütün deliller Marinin aleyhindedir. Çünkü yapılan tet- kikler netices'nde kotranın yel- kenlesin'n kıçtan idare edild gi ve direğe çıkmağa — lüzum” ol- madığı an aşıl yor. Saniyen iki arkadaşın hiç iyi geçinmediğini, hatta çok zamanlar kavga et tiklerini tan yanlar söylüyorlar. Mahkeme Marini idama mah- küm ediyor. İlam hükmünün icra edileceğ: günden iki gün evel beklenmiyen bir şah d çı- kageliyor. Bu adam cinayetin () vukubuldağu gün | ren bir vapurda - buldnan - bir seyy:htır. O gün limanın bir kaç resm'ni almış. Bunların ara- sında bir de küçük ko'ra resmi varmış. Bic kaç gün soira re- simleri banyo ederken garib bir şey görüyor: Küçük kotra resminde direkten düşen” bir adam var, Tabiatile hesnen mah- kemeye mü:acaat ediyor. Ma- rin de bu umalmeadik şah'd ta. rafından idamdan kurtulüyor. Üşüncü b.r. vaka: Lond anın cenubundaki bir ormandıa ağaç dalları ve yapra'darlı ö tülmüş şu suali sorüyorum: - Aleba Düzüzplüdek wi? bi İnanır mısıyız? “Rose', oteli hâdisesndeberi hiç bir vakit aklıma bu iş #caba bugün mü yahud yarın mı olacak diye bir düşünce gelmem şt. Ben bu kadarını arzu ediyordum ve onu kandırmak için herkesin bu g'bi bir vaziyette yapâcağı her şeyi yapmaktaa geri kalmıyordum. Fakat hç bir vakit şu arzum Ekimde hale müaas b tam ve muntözam bir şekil alamamiştı. Aalıyor masunuz?” Zihnimde onu çırçıplak soyardım. Fakat har yajın: biç biır vakit daha iler - sine gidemezdi. Bu garabetleri düşünürsen olurduğum yerden kalktım ve şehre doğcu yücü- düm. Saat sekizi çalıvordu, bele- diye bahç sinde, Mösyö Kana: Polu bu.dum — gözetesini okür yordü, Amma da halden anıyor h.! Daha leb demedea İçbisbiyi atıyor. Bir fotoğraf ta an kurtarıyor bir çukurda bir insan cesedi bulanuyor. Maktulün arkadaşla» rından biri-zan-altına alınıyor, Polis ölen adamın br kaçadım ilerisinde bir de meş'n kaplı bir kibr.tlik- buluyor. Söylensa #söz-- lere bakılırsa zanşaltında bular nan şahısta da böyle bir kibrits lik görenler varmış. Lâkin me- şin kibitik kuvvetli Mıkrofoto makineleri altına konulduğu zaman üzerinde bambaşka bir isim ve parmak zleri bulunuyor. Yaplan araştırmalar sonunda bunların o gün c vardâ do'aşan başka bir adama ait olduğu anlaşılıyor. Muharrir daha bir çok misak ler verdikten soara diyor ki: Fotoğraf ve m kroskobun po- İs ordusuna yaptığı hizmetleri saymak çok güçtür. Bugün sırf bunlar sayesinde en umu/madık neticelere varab liyoruz. Mesejli bir çekir üzerinde para miktan veya tacıh değştiriliyor, Çplak bir gözle bunları- görmek-müme kün değildir. Lâsin — mikroske poun altında sahtekârlık bültün açıklığıle meydana çıkıyar, Kye şun arın haagi tabancalarda » Ççıklığı veya isri an bir meyvaya — Lütfen çeviriniz — OA ASRİRE AT LAT — ( GAS UNUN NC 77 DNK ADT DARGK GAS K GGAGAS SO VC CY AY YUT UNUN ZZ SST UY ads — Beni görr gömez talhli adam! Tebrik edelim mi? Dedi, E ini sakalına gözürdü. Karnının mesud. mühtini kardeşçe - ve candan bir gölme hoplattı. Ak- şamki meseleyi anlattım: — Aferin'dedi; sizi sevdiğini Ssöy'emem ş miydım? O, süzi daha iyice üzecek. Ben ' bu işleri bilirim'fakat 'artik meyva yetşmiştir. Teciübeme inanabil rsiniz, “O szi dahı iyice üzeçek, meğcr Mösyö Kanapolun dediği çok doğruymuş. Kend sni terk- ederek ötele — gittim, Kapic: elime bir zarf yzattı. Bizim haşı pa, leyi kiz. mektelil yazılı bir , roman . üslübuyle bana düssü — vak'adan — sonra kendini - toplamak — ihtiyacında bulunduğunu, yazıvordu. Bar W yahud iki” gün m yacakmış, gidib -onu ara ü Sonu var odasından çıksi ——— -. n —x O — iüüe DAt d Ş

Bu sayıdan diğer sayfalar: