11 Mayıs 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4

11 Mayıs 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

rum, buyurun; anlatın.. “ mıştı. Yavaşça salâvat getiri- — / de Aliyim.. Git Rüya, Hasan Canı da şaşırtmıştı. Yavaş sesle sa- lâvat getiriyor, kendinden geçiyordu Yazan M. Ayhan Hasan Can, rüyayı aynen —40 — tektar etti. Yavuz, doğrulmuş, — Hayir, hayır!. Benim gibi bir günahkârın rüyası ne kıymet ve itibar taşır ki huzarda nak- Hasan ağa sözlerini bitirir | âdeta namaz kılan bir insan ledilsin... bitirmez, hep birdan ağlamağa | huşuu içindeydi. Biraz sonra — Fakat Hasan ağa, belki | başladılar. Böyle bir rüya, çok | gözerinden yaşlar süzülmeğe rüyada hayır vardiır? — Evat, tüyada hayır var- dır, fakat büyüklerin rüyasında vardır, bizim gibi fakir, biçare, din ve dünyadan pek anlamaz insanların rüyasında ne aranır ki.. Vazgeç Hasan Can, vazgeç Allah aşkına.. Zaten aklım ba- şıtada değil.. — Ne olursa olsun, biz, pa- dişahtan hiçbir. şgey — gizlemek hakkına melik değiliz. Herhan- gi birşeyi ondan gizlemek bir hıyanet olur, Bizim — vazitemiz, gördüğümüzü, duyduğumuzu o sorduğu vakit anlatmaktan iba- rettir değil mi? İ — Hakkın var.. Doğru söy- şersin Hasan Can.. — Şu halde söyle. Rüyan hayıra karşı.. Anlat bakalım. Bunun üzerine Hasan ağıa Anlatmağa başladı: — Şurası yok mu, şu kapı dindar olan hazıran içim, biç şüphesiz çok heyecanlı ve çok manalı idi., Hasan ağa, kesik kesik devam etli: — O kadar terlemiştim ki sırsıklam — olmuştum. — Sabaha kadar kendimi kaybetmiş — va- ziyette kalktım. Sabah namazı için uyandığımı vakit elbisa de- iştirdim ve duaya durdum.. rüyam Hasan Can, işte röyaml. Hasan Can biraz sonra, Ya- vuzün — huzurunda idi. — Yavuz, okuyordu. Hasan Canı görün- ce, ona dikkatle baktı: — Demek ki rüya görmedin ha?.. Hayret edilecek şey.. Hal- buki bana, rüyamda, Hasan isminde biri vasıtasile bana bugün bir takım şeyler tebliğ edileceğini söylemişlerdi. Hasaân Can, büsbütün sa- rardı: başladı. Hasan Can rüyayı bitirincz Yavuz bir müddet sustu. Sonra: — Hakkın — varmış - dedi - tevekkeli sen onu bize medhey- lemezdin.. Derdmendin meşre- binin safası varmış. Ben sana: — ÇCanım Hasan sen de na- maz klıp bir insan görsen- onu hemen veli sanırsın. Diyordum. Halbuki Maşım.. Dedi. Bir müddet düşündük- ten sonra da ilâye elti — Kaç defa söyledim. Biz, memur olmaksızın hiçbir tarafa :iuıeyiı İşine bak, Haremeya izmetine de memur edildin. Zinhar bütün bunlar saray ha ricnde duyulmıyal. a O gün, divaa hae n bir l:;l:;tı dı.lu“:lnıı.lııî.Yı- vuz, rüyayı anlatınca, bazır olan: lar ağlam ıktan keadilerini ala- haksız- — Efendim'z, efendimiz - | madılar: Yavuz: ::_F-_'.:"'h“'ı'î' :'ü ':':ı: dedi - demek ki rüyanızda söy- | —— Reyimiz, Cenabıhakkın da " lediler ha? takdirine mazhar oldu. Allah acele acele kapıyı — vurdular. Ne var acaba, diye kapıya yak- laştım. Baktım ki kapı, yarı aralık. e dışarıya — bir attım: bşı.ı:ılı ı.jı” ıiııll'iilsıı. ellerinde ayni zamanda bayrak - İar taşıyan bir yığın arap var. — Evet ya, evet ya, ben de onun için merak ederim Hasan Caa.. — Padişahım, ben Hasan kulunuz görmedim amma, baş- ka bir Hasan kulunuz gö:dü. böyle istiyor, Allah böyle emre- diyor, onu yapmaktan kendi- mizi alamayız. Yavuz, bir aralık Hersek Ah- met Paşaya döndü: — Bugünlerde iyisin Ahmet Baştan aşağı, gayet iyi giyim | — Yavuz yerinden sıçradı; Paşal.. — bürünmüştür. Kulada Sağlıkevi , mişler. —Kapının dibinde de | — Kim görmüş, kim? —— İyiyim Padişabım. Allaha | — Hükümet önünden istasyona | — Kula huıııdsıdbiı likevi :'oıc::dı::y':::ı::ıhkdı“xı:: dört nurani adam duruyor ve — Kapı ağas.. Hani her za- | şükür... kadar olan Atatürk bulvarının | kurulması için teşebbüse geçik | mile durur. | inin ellerinde birer sancak | man ibadet ve takva ile meş- — Şu halde bize gene Vezir | asfaltlanması için sesviycitaras” İT Kulü Mensucat şirketi bu İıuböylı. liler akasriydtl var. g.ı Allahına, — peygamberine | W Oyardım et. Piriye | biyesi sona ermiş ve taş ferşi- | Büyırlı iş için 6 bin lira teber: | £ hhr'"vwı lar ekseriyetle — Kapıyı vürani gözden geçir- ağlanmış bir adamdır. diye | arkadaş, bana da eskisi gibi yatına hız verilmiştir. rü etmiştir. Yakın bir samanda tam ve sağlam olarak f di söylerdim.. Vezir kul oL.. Bu bulvar üzerinde Hükümet | Kula kazası bir sağlık yurduna | 4.5,0 . ll l V A Elinde, padişahımızın ak san- — Evet, Evet. Piri Paşa: konağı, Kız enstitüsü, Çocuk kavuşacaktır. cismel ve tinel olarak iyi bir — Fermanınızda keramet var Padişahım, Sinan Paşa da duysa çok sevinecek. — Sonu var — — İşte ©o görmüş rüyayı?. Etmir buyurursanız anlatayım.. — Anlat, anlat, durduğun at) gağı yok mu; işte onu tutuyor. Bana baktı: — Hasan ağa -dedi- bilir misin biz buraya niçin geldik? — Hayır -dedim- - bilmiyo- Ç MDİKLE ... Neler istiyoruz, neler? İnsanların, zaman zaman, çeşit çeşit arzuları oluyor va içimizi dinlediğimiz dakikada, bu arzuların âdeta bir takım yer sarsın- tıları gıbi, derin derin ses verdiğini duyuyoruz. Dün birkaç arkadaşa: — Şimdi, şu dakikada ne arzu ediyorsunuz? Diye ayrı ayrı sordum. Aldığım cevapları yazıyorum: 1 — Tatlı istiyorum, bol, çeşitli tatl. Şöyle, büyücek bir masanın üstünü doldursunlar, şundan, bundan mütemadiyen ye- yıp dürayım - istiyorum. 2— luyum. Aksine, param da yok.. Gene meteliksiz ka- layım, zarar yok, yalnız ve yalaız. © parayı bulmak - istiyorum, fazlasını değil.. 3 — Alnıma muallim olarak yaşamak yazılmış, Talebemo sar atlerce kala patlatarak verdiğim ders, avuç içinden uçurulan sa- bun köpüğü gibi boşa g'diyor. Halbuki bilmem kim artistin söz- lerini bir koca sımıf zaptedip ezberleyivermiş. Yaşım müsait olaydı, sana şu cevabı verirdim: Talebeme nafiz olmak, ona herşeyi öğretebilmek için ayni zamanda artist olmak istiyorum. 4 — Sürünmek yetişir, biraz da yaşamak istiyorum. 5 — Üç gündenberi, karımın vermediği ruhi =—“L min çatısının üstünde şeytanlar tepiniyor. her: şeyim, her hareketim dena, manasız, çirkin görünüyor. Kurtul- mak için iki şeyden birini istiyorum. a — Şu gördüklerin «dedi- sa- habel kiramdır. Bizi, Hazreti Peygamber, padişahınız. Selim hana gönderdi. Ona selâmı var, Rüya, Hasan Canı da şaşırt- yordu. Titriyor, sararıyor, ken- dinden geçiyordu. Hasan ağa devam etti: — Peygamberimiz buyurdu- lar ki: — Selim han kalkıp gelsin. Haremeyn hizmetimiz ona ve- rildi. Şu gördüğün üç mübarek zata bak: Biri Ebubekir, biri Ömer, bi- ti Osman.. Bana gelince, ben Hasan ağa, hanına söyle, bunları haber yerl. ANADOLU —ii Günlük siyasal — gazete KI Haydar Rüşdü ÖKTEM Ya onun gebermesini, ya beniml Ümumi neşriyat ve yanı işleri müdü 6 — Sen, benim dostumsun. Yıllarca ve yıllarca benim lo- a. Bamdi Nüsbet ÇANÇAS kantamdan, bile bile, aldana aldana yemek yidin. Halbuki se- İDAREHANESİ ninle arkadaştık. Bana rağmen, içimde sinsi, mazip bir zevk, bir aldatma zevki yan yordu ve hiç eza duymuyordum. Şimdi evlisin, bana uğradığın yok.. Tesadüfün, seni bir defacık olsun gene be- nim elime geçirmesini istiyorum. Daha mükemmel, daha cilâlı, daha sıhhi şekilde komprime ettiğim aldatmayı sana tatbik et mek istiyorum.. 7 — Parra istiyorum, monşer, parrrranaal. 8 — Oğlum çok huysuz ve cir'etkâr olduğu için, başıma bir iş çıkarmasın diye, muallimlerin hatsen ona iyi mumara — verme- sini istiyorum. Bütün bunlardan soora, susli kend me tevcih ettim, içimden şu © vabi aldım: — Hiç, hiçbir şey — istemiyoruml. Çimdik Trir İhinci Beyler sokağı GEalk H artini” binası içinde *'çrnk: İrmir — ANADOLU Yabetsns 4416 « Foma kutumu 405 AhLone çeraiti Yllşı 1600, ol aylığa 800 Talarer gremleketler Sçin venelik aekan e Yynetk 27 iradır K SXVIL DATBAADINDA Kati baş'ık » DELTERİZE L İ Sağlı < KHABERLERİ | MECEHEĞİ diyarında imar hareketi || SAA Manisa, hergün biraz da- ha güzelleşiyor! <.. uzum Mikzodem M n Bu hâstalık çok defa vilâdi olur veya erken olarak husule gelr. Bu da ya bu guüddenin vilâdi olarak noksanlığından, veyahut doğumu müteakıp gud- dede bir dumur — hali vukuun- dandır. Bu hale uğriyan çocuk« larda cismel birçok belirtiler görülür. Tulani büyümede noksaniyeti Aciz, sert ve kuru bir cilt gö- rüldüğü gibi, burada da terle- me keyfiyeti azalır veya madum olur. Kafa kemikleri arasının açık kalması uzun müddet sürer, yüzler şişkin bir şekil alır. Dil kalınlaşır, büyür, harice doğru ::'l::ıı bir hal kesbeder, Diş- in çıkması cikir, par- maklar kısa vgo:dı': olur. &ı— rTın daima şiş gibidir. uke ların bu hal içi'ııldı yüıic:: ve gezmeleri uzun zaman teahhura uğrar, Bunlarda da tinel faali- g&lu pek geri kalmış bulunur. raflarını tanıyamazlar, oture mağa ve yürümeğe çalışmazlar. Şehrin ortasından geçecek olan as- falt yolu, modern binalar süsliyecek Manisadan güzel bir görünüş. Manisa, (ANADOLU) — İz- | katta bulunurak Ankaraya dön- mirin yanıbaşında,| üzüm diyarı | müştür. Anafırtalar mahallesi olan bölgemiz, esaretten kurtu- | Ve Cumhuriye bulvarı üzerinde her tarafı yanmış | bulunan arsa ve evlerin umumi harap bir 'hale gelmişti. Ve o menafi namıca - istimlâkine vi- zamandan sonra Manisalılar ve | lâyet idare heyetince karar ve- Manisaya gelenler, kışın ça- "m'k kıymetleri takdir - edik miştir, İstimlâk muamelesi te- murla, yazın tozla mücadele ğ gçocukların yüzleri pek solul ederek yaşamağa mecbur kal- ='::|ı:a.:.i—= “":; ve renksizdir. Hatta pek çirkin görünürler. Bütün yüz şiş ve ebleh ifadelidir. Şiş görülen burundan pek müşkülâtla nefes mışlardı. Valmiz Bay Lütfi Kırdarın Manisamıza geldiği gündeaberi hemen inşaata başlanacaktır. Manisamız, yakın bir zamanda bu iki modera bina ile süslen: şehin:il_ikıı ve imara verdiği | miş bulunacaktır. :.h':'u&e:gl::î;’.lk:ııııık:iı: .â:: ehemmiyet eseri olarak, işlek Adliye sarayının yapılmasile | rur. Boylarına göre kııı;ı ve ana caddeler Bandırma parke | hükümet binasında birçok dai- | göğüs tarafları daha büyük taşları ile döşenmiş, Manisalılar | reler boşalacak ve hükümet dı- görünür. Saçlar kuru ve k çamurun ve tozun müz'iç tal> | şında kalmış olan resmi daire- | geyrektir. Bu hastalık içiıpı.iı ribatından kurtulmuştur. Caddeler, sokaklar ağaçlan- dırılmış; her taraf yeşillik içine ler boşalan yerlere geçerek toplu bir vaziyet elde edilmiş olucaktır. inliyen çocuklar geç büyürler, boy uzamaz, bülüğa lııdrr pek tedrici bir surette inkişaf eder- halde inkişaf etmiş iken; dört veya beş, altı yaşlarından iti- barea kendilerinde bu bastalı- ğin belirtileri başlar. Ve bur | nunla beraber de vücutte bik | yüme bozuklukları zubur eder, — hastalanırlar. Bu gibi çocuklar — ma yaşı ilerlediği, haldea bülü- ğün hiç olmadığı ve nentfatilizm (tıfıl) halinin tocisüs ettiği gö- gülür, - Arkası var - bahçesi, yeni yapılacak olan Atatürk anıdı, Belediye dairesi ve İş bankası binaları buluna: caktır. Felâkete uğrıyanlara yardım Kırşehir, Yozgad felâketze- delerine yardım için Manisada bummalı bir faaliyet devam etmektedir. Halk ve memurin nakdi teberrülerini Kızılay ku- Tumuna yatırarak kardeşlik öde- vini yapmaktadırlar. Köylülerimiz de — aralarında topladıkları paraları peyderpey Kızılay kurumuna teslim etmek- tedirler. Alaşehir ilçesinin bü- tün mülki ve askeri memurları maaşlarından yüzde ikisini zeb zelede felâkete uğrıyan yurd- daşlarımıza teberrü etmişlerdir. Trakyada Sıtma mücadele teş. kilâtının faaliyeti Edirne, (Hususi) — Trakya sıtma mücadele teşkilâtının son | Tnilelei İi iği faaliyet, bölgede çok faydalı olmuştur. Mücadele teşkilâtı, bir yılda 134 köy ve 10 kazada 177,7:4 işiyi * > etmiş, buolar Bralnda SÜ DÖN ati tedevi altına almıştır. Bundan başka 65,933 kişinin kan muayeneleri yapılmış, sıtmalılara 582 kilo kinn tevzi edilmiştir. 1680 kuvvet komprimesi ile 71,626 adet tatlı sulfata komprimesi de verilmiştir. Hastalığı ilerle- miş vaziyette bulunan 1067 ki- şiye şırınga yapılmıştır. Yaz ve kış devam eden siv- risinek mücadelesinden alınan meticeler de iyidir. Kanallar açılmış, evlere mazot, filit atl- mış, sinek sürüleri ümha edi Eczanelerin bir hatftalık nöbet günlerini gösterir cetvel: Pazartesi Kemeraltında Şifa; Gürelyalıdı Gözelyalış Tililkikte B. Faikç — İki- M. Alasacakta kesirde açılan köy ebe mekte. binden bu yıl otuz talebe me- zun olacaktır. Vilâyetimizde kaç ebenin istihdam edileceği Sıh- hat ve Muaveneti İçtimsiye Ve kâletinden sorulmuştur. Tetkikat neticesi bildirilecektir. Doğumun sıhhi şerait daire- sinde olması için büyük köyler rimizden birçoğu bu yılki büd celerine ebe tahsisatı koymuş- lardır. Köylülerimiz, mektepli ebelere kavuşarak — cahil eller: den hayatlarını kurtaracaklarına sevinmektedirler. Adliye ıııqı ve çezaevi adliye sarayı ile bir cezaevinin yapılması temin edilmiştir. Hapisaneler müdür vekili B. Bedri Göker geçenlerde şehri- mize gelerek adliye sarayı ile | gezmevinin yeri üzerinde tetkir —

Bu sayıdan diğer sayfalar: