1 Ağustos 1939 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9

1 Ağustos 1939 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 Ağustos 1939 SALI — Al.. Demek ki Avrupaya va- purla gideceğiz. Nil oraya kadar gi-| der mi? — Hayır!.. Lâtifs, - Avrupanın Nil ile alâkası yoktur. Denizi daha görmedin; nasıl anlatayım. Deniz sahra gibi muazzam ve geniştir. Fa- kat sahrayı kebirde nasıl sadece kum varsa, denizde de hep su vardır. — Anladım. Sahrayı kebirden da- yük bir Nil. Şu hale göre Nu- ne kısrakla, ne de devesiyle gil mi? iz nasıl gideceğiz? — Vapurlal — Nureddin de vapurla gelemez mi) — Tabit gelebilir. Fakat onun iç'n çok müşküldür. Sonra vapura binse bile gideceğimiz yeri bulamaz. — Madamki Nureddin vapura bi- nebilir. Ceviz kabuğunun içine bile saklansak bizi bulur. — O adam seni adamakıllı korkut- muş galiba!.. Lâtife bizi bulmak im- kân haricindedir. diyorum. — Fakat bulsa bile elinden fenalık gelmez. — Her ikimizi de öldürürse ona he yapabiliriz? — Derhal asarlar. — Zaten Kahirede de yakalarlarsa ayni cezayı görecek, onun da aradı- in o değil mi? Sehpaya şarkı söyliye töyliye gider. Selâhiddin asabileşti ve: — Bu cevaplarınla ne demek isti- Yorsun?. Maksadın nedir Lâtife?.. Beni bu fikrimden vaz mı geçirtmek |sında yapıldı. Düğün o İber almamıştı. Selâhiddin gerek dü- İğün esnasında ve gerekse Avrupaya (ANADOLU) öl Yıldızı / Nakleden Nureddin, gizli tutu'lan düğünü bile İ kk KA haber almıştı. Fakat Avrupaya seyahat ihtimalini düşünememişti —A kadar döğişmiş buluyorum. Aradan birkaç ay geçti. Selâhid- dinin düğünü mahdud davetliler ara sade olmuştu ki, Selâhiddinin Kahirede bulunan en yakın arkadaşları bile ha hareket &dinceye kadar sarayın etra- famı silâhh bazı eşhasla çevirtmişti O civardan insan değil, sinek bile| uçamazdı. Selâhiddin karısı Lâtife ile bera- ber validesinin yanında on beş gün kaldı. Sonra tedarik etmiş olduğu halis Türk mubafızlarla beraber Lâ- tifeyi aldı, otomobile bindiler. Kahire istasyonuna giderek İs- kenderiye için gece hareket eden ekaprese bindiler. İskenderiyeye va fır varmaz derhal vapüra atladılar. Türk muhafızlarının bir kısnu onlar- la beraber vapura girdi, bir kısmı da liman boyunda dolaşmağa başladı. Nureddine gelince, Lâtifenin mü- kemmelen tahmin ettiği vechile eli kolu bağlı olarak kalmamıştı. Sefer- ber etmiş olduğu çetesini muhtelif kıyafetlere sokarak Kahirede dağıt- mış ve faaliyete geçmek için müsaid zaman beklemeğe başlamıştı. Bu tedbirlerle gayet gizli geçen, düğünü bile haber almıştı. Fakat te- sadüf eseri olarak Avrupaya seya- hat ihtimalini düşünememişti. O gün her nasılsa para bulmak için sahraya doğru müfarekat etmisş istiyorsun yoksa |.. Ben kat'i kararı- mı verdim. Binaenaleyh bütün Ara- bistan aleyhimize ayaklansa verdi- #im karardan dönmiyeceğim — Hayır Selâhiddin, sizi kararınız lan vaz geçirtmek istemiyorum. Nu- teddinin şerrinden kurtulamıyacağı- 0— Kahirede bırakmıştı. Bu şakiler Se- lâhiddinin otomobilini, trendeki bü- tün vaziyetlerini gördükleri ve yan- larına sokuldukları halde Türk mu- hafızlardan ürkerek saldırmak teşeb. büsünde bulunmadılar. Bu suretle iki genç en ufak bir tecavüze uğra- madan İskenderiye limanından Av- rupaya doğru - selâmetle ayrılmış- lardı. Vapur İskenderiye limanından müfarekat ettikten iki gün sonra Nu- riddinin çetesiyle beraber barındığı sahraya şayanı itimad Bedevilerden biri geldi ve reis Nureddinle konuş- mak istediğini söyledi. Huzuruna çıkarılmıştı. Nureddin, Bedeviyi tifatla kabul etti: üyük bir il- tum, Kahireden ne haberler getir- din? Bedevi başını salladı: — Reisim, getirdiğim havadisler pek iyi değil. — Yok canım!. Yoksa Süleyman mezarda mı hortladı? — Daha fena. Çünkü Süleyman mezardan kalkmış olsaydı bir daha öldürülürdü. — Öyle ise çabuk söyle, lâfı uzat- tır konuşalım. Eekiya kaşlarını çattı, ve simsi- yah gözleriyle Kahirenin bulundu- ğu semte doğru bir nazar attı. — Lâtifem için neler öğrendin? Muhakkak, evlendikten sonra cari- e çetesinin büyük bir kısmını Selâ- hiddinin harekâtını takip etmek için yecalarak kald. — Devam edecek — —o——ML——L—— Bunu kim s Mızi söylüyorum. Bunu da - söyle- mekle vazifemi ifa etmiş oluyorum. len şahsen evlenmemize - razıyım. Size karşı da bir muhabbet besledi Rimi söyledim. Fakat birleşmeden «Polonya gibi büyük bir devletin denizde bir mahrece sahip olmak | ve kadınlı erkekli bu grubun Halke- hakkını reddetmek mantıksızlık olur.: öylemişti” Bizzat B. Hitler!. TMuhtemel olan her tehlikeyi derpiş| *tmek, ona göre merdane tedbir al- Mak, ve bu suretle farzımuhal ola- Tak bir gün onunla karşılaşırsak öl- | Meden kendimizi müdafaa edebil- Mekliğimiz lâzım. Bu tehlike seni :eıkum.uymn, beni de korkutmaz, israk etmel. *in habamı öldürdükten sonra be :ıllnle evlenmesi imkânı da ortadan İkmıştır. Bunu müdrik olan bir ğk. sevdiği kadını da, başkanının dlunda görmemek için öldürebili q““'iyoııun ya, ben de ölümümü Köbean lııekliydoıuı;ı. Şu hâie eğre, Ş nız olsamda, olmasam 'nim ğ'"'_' birdir. Ancak yaşıyacağım gün- K refah ve saadet içinde geçirmek ati im. Süleymana gelince, felâketi- z_ı"ıebeııiyeı veren bu adamı biç bir Ü lân sevmedim ve sevmiyecektim. & 'unla evlenmiş olsaydım, yatağın- t “din değil, zehirli bir yılan ola- Yaşıyacaktım. Sana gelince bu SD bile srzsı edorsek evlenebiliriz. Seh;,yle sana merbutum. * iddin cevap vereceği yerde, Yi AZAttı, çöl yıldızının dilber ba- İH.':'İlüne doğru çekti. Ve incecik| Uagaklarına dudaklarını - yapıştırdı. 'enin dumanlanan gözlerinden ş_ı'k_ iki damla yaş geldi. Sonra bo- SBir aosle: te ğ Selâhiddin -dedi- şimdiye ka- &p Udaklarıma hiç bir erkeğin du- NŞ, değmemiştir. Aşkına taptığım L“'î.idinîıı dudakları değil, hatta el- İ ge cildime dokunmadı, saçları- ustamadı. u:';'âm... b » Kaçarmada: bamü Sa üe etti, ben de canavar gibi taldırdım. han; Teddin şu dakikada gelse, ve tevdizim bir erkeğin kucağında Yüreğim yanmıyacak.. Ken- Ü Bay Hitler Danzig hududundan otuz metre mesafede Polonyalı milis neferi Bu- diewez'in üniformalı iki nazi ve bir Danzig gümrük memuru tarafından katledilmiş olması, son günlerin sü- künetine rağmen, serbest şehir me- selesinin Avrupanın — istikbali için hâlâ korkulu bir istihfam işareti ha> linde kaldığını göstermektedir. Gerçi Polonya mahfilleri bu me- seleyi fazla mübalâğalandırmak temiyorlar. Fakat bu katil hâdisesi münferit bir hâdise olarak değil, na-| zilerin Polonyaya karşı kasdi bir tahriki diye telâkki - edilmektedir. Esasen tavn bu cinayetin işlendiği sı- rada Berlinde Danzigin Almanyaya sonbaharda döneceği ve bu dönüşün harpsiz olacağı beyan edilmiştir. Alman devlet adamları Polonya- nın Danzigin üzerindeki hakların- dan feragat edeceğini sanmakta de- vam ederse büyük bir. hatâ işlemiş olurlar. Maresal Smizly - Rydz, ver- diğison mülâkatta, Polonyanın Dan- zigdeki haklarını icabında silâh kuv- vetiyle müdafaa etmek azminde ol- demek Gdynia demektir, yani de- nizde mahreç demektir. Bu Polon- ya için hayati bir ihtiyaçtır; çünkü denize mahreci olmadığı - takdirde, Polonya havasız kalır ve istiklâlini faalar yapılmıştır. Zikretmemize mü saade edilsi pollükimüz 95 ' müğük nüfuslu bir milletin denizde ancak| Geki bir Almazı toprağı " vüsikisiyle mahreç sahibi olmasını pek acı te- Jâkki eder. Fakat bu kadar büyük bir devlete denizde mahreç sahibi ol- mak hakkını reddetmeyi mantıksız âdeta imkânsız diye kabul eder.» Bunu kim söylemiştir? 7 mart 1936 tarihli nutkunda bizzat B. Hit- ler. Diğer bir cümle zikredelim: «Kabul ediyorum ve hepimiz ka- bul etmeliyiz: 33 milyon nüfuslu ir devlet denizde bir mahreç sahi- bi olmayı daima istiyecektir. Anlaş maya götürecek bir yol bulmak lâ- zımdı, ve bu yol bulunmuştur, ve git gide genişletilecek ve ıslâh edilecek- tir.> Bünu'kim söylemiştir? 27 eylâll 1938 tarihli nutkunda gene B. Hit- ler. Böylece Polonyanın denizdeki mah recini müdafaa etmesi lüzumunu ka-| bul edenler yalnız Polonya, İnçili: ve Fransız devlet adamları değildir. bizzat B. Hitler de baaka cephelerde — Safa geldin, haş geldin. Dos-İf, Berlinde harp ha- zırlığı Berlinden çıkan şayialara göre resmigeçide iştirak eden alayların numara ve alâmetleri sökülmüş. Maksad bu alayları tanıtmamak imiş. Uzun müddettir bu adamların git- tikleri söyleniyordu. fakat nereye gittikleri bilinmiyordu. Bu, esraren- giz bir geçid resmi ki, büyük manev- ralara iştirak edenlerin hareketlerine iki kat hız veriyor. Bugün Almanyada şilâh altında ne kadar insan var? Doğru gibi gö- rünen son tahminlere göre bir mil- yon. Bütün bunlar sizce evvelce ma- lüm olan bir intiba vermiyor mu? 20 ağustosta hazırlıyacak tarzda se- Evet, Almanya geçen sene ağur- tos ayında bir harp tecrübesi yaptı ve muvaffak oldu. keri cihazı tam yerinde işe yarıya- Fransız tayyareleri Lehistana kadar kanat açacak ve İngiliz efradı müte- madiyen kışlalara toplanacaktır. Halbuki geçen sene bunların hiç biri yoktu. Danzig şayiaları havadan ibaret kaldı. Berlin bu şayiaları dün tekrar- lamağa çalışırken bugün yalanlamak için gayret sarfediyor. Paris - Soir —— tcekrkr —— Manisa muallim- leri Hatay yolunda — Baştarafı 7 nci Sahifede — İstiklâl marşından sanrta., Konya musiki öğretmeni Bay Arif Şahabın idaresinde 12 kişilik bir koru heyeti nin ortaya geldiği görüldü. Arif Şahap bu heyette bazı arkadaşların tatil münasebetiyle bulunamadığını vi musiki kurslarından yetiştiğini söy ledikten sonra 12 mandolinin birden Almanya, askeri cihazını 15 yahud| ferber oluyor v manevra yapıyor.. | F“h'»_ geçen yazdanberi zaman| değişmiştir. 15 ağustosta Alman as-| - cak mı? Belki, Fakat 15 Ağuntostal ngiliz donanması harbe hazır bir| şekilde manevra yapacak; İngiliz -| » 5 müÜvezZZü siz 18 temmuz, nâsyonal Y partisi tıbbi müşaviri doktor Wirtz, ü erdiği bir konfera: d fazla et ve yağ l hlâk ar Alman bütün m suretle Almanyanın gıdai iştik memleketin gi emniyetine teca- abluka edilmiş bir memleket şefi tabif görülebilecek sözler- t sulh zamanında? ih zamanında, Al- an ve hi y ihasınca yememey ni medhediyorlar ve Al e artık bir tane bile katmerli ense Iyan sokakların- da, pantolonu kuvvetle geren bir tek göbek bile görmemekle iftihar edi- yorlar, Şişmanlığın — nahoş birşey oldu- ğünu r etmiyorum, fakat bana öyle geliyor ki bu baylar şişmanlıkla mücadele hududunu bir h a$ı bulunuyorlar. Senelerdenb ediyorlar, hem de büyü sebebi ha? 1914 seferberliğinin onları bu gü- zel yola sevketmii Rusların hudu! 1 kapamak su- retiyle buj ediyorum, fakat korkunç de! eek olan bu örneği neden taklid etti- ler? 1938 te onları buna kim zorlu- yordu? Ve mızrabi vurdu. Ve ruhlara damla damla parçayı içerek, bütün yorgun- luğumuzu aldılar.. - Herşeyi, uyku suzluğu, unuttuk. Bu parçaların de- vamı için avuçlarımızı patlayıncaya kadar alkışlıyorduk.. Bundan sonra gene üstad Arif Şahapla öğretmen bayan Muzaffer mandolinleri bırakarak kemanla klâ 'sik parçalar çaldılar. Bunlara Arif) Sahabın küçük kızı da iştirak ederek, zecri — tedbirler mi ileri sürecekler onları sıkınlıya düşürmüş olduğunu kabul etsek bile, zeeri tedbirler or- matik surette refahi alkmasını icap ettirdiğine mi inanmalı Hakikat şudur ki Almanlar ve İtalyanlar mahsur milletler gibi ya- babasından kemanı aldı. Mavi tuna- yı ve Şopenden Manan Goryayı ve bir marşı çalarak çekildiler... Biz bu musiki ziyafeti içinde ken dimizden geçtiğimiz sırada espekter Talâtın kaşları çatıldı ve sonra sesi yükşeldi, hepimize bir bilmece söy- ledi. Hepimizi güldüren bu bilmece yi haletmeden ortaya öğretmen İb- rahim gelerek (Balabuk ninenin oğ- luna tahassur ve tahatturatını) ifade ve tamamen köylü şivesiyle ağlıya- rak bir Ağın söyledi. Meğer İbrahi min taklid kabiliyeti bu kadarcık de- Şilmiş, bize (Eminem) havasını hem çağırdı, hem oynadı.. Buna karşı kafilemizden Nazmi- ye Allah diyen tangosunu söyledi.. Bu sırada bizim kafileden Cemal söz istedi. Müfettiş Talâtın söylediği çe- tin bilmeceyi halletti. Mükâfatımı is- terim, dedi.. O da bütün kafile mü kâfata hakketti, diyerek bizi diğer bir salona davet etti. ( Sonu var ) Avni Altıner İruri görüyordu. Polonyanın hayatt menfaatlerini müdafaa etmek için İngiltere ve Fran| #anın âzimkâr davranması karşısın- da Alman rmatbuatı demokrasiler Almanyaya karşı bir çenberleme siyaseti takip etmekle itham ettik- leri etralarda bu metinleri hatırlat- mak faydasız olmasa gerektir. meşgul bulunurken, Polonyanın de- fana o kadar yakın ve içimi o'duğunu söylemiştir. Çünkü Danzig'nizde bu mahrece sahip almasını za-i Jean Tkowrvenin 'OURNAL şıyorlar ve şefleri onları istiyerek bu yaziyete sokmuşturlar ve gene isti- yerek bu vaziyette tutmaktadırlar. Bu keyfiyet ehemmiyetlidir. Çünkü Yeni Balıkesir valisi — Baştarafı 7 nci Sahifete — imkânlarının araştırılmasını emret- miş, bu zaruretlere rağmen daha fazla çalışacaklarına söz veren genç lerin az zamanda bu maddi ve zaru-| ,, ri ihtiyaçlarının el birliği ile önlene- ceğine kat'iyyen ümidvar oldukları- nı bildirmiştir. Bugün Halkevi idare heyeti top- lanarak büdçesini yapmıştır. Buna 'nazaran 750 lira vilâyetten 350 be- İediyeden yardım ve çeşidli gelir- lerle birlikte varidat kısmı 2300 lira tutmaktadır. Bunun 400 lirası mem- leketin en çabuk karşılanması icabe- den Amplifikasyon tesisatı için he- men sarfedilmek üzere Belediyeye verilecekti da sinema ihtiyacı için de çoktandır yaptığı tetkikleri sona erdirmek ve ir sesli sinema makinesi almak üze- re genel sekreterlik nezdinde teşeb- büste bulunmak kararını vermiştir, İdare heyeti büdçe darlığı ve imkân- sızlığına rağmen bu ihtiyaçları gele- cek senelere bırakarak geciktirmenin manevt bir üzüntü teşkil edeceğir de müttefiktir. gıdat istiklâlini tehlikeye koyar. Bu| olduğunu, sonra| y talyanlar? Bunlar da |e (SAHİFE £ Totaliterler şeflerine kızsınlar! Almanya ve Italyada muhasara hayatı Silâhlanmayı ağırlaştırmazlarsa, Ağustosta bu hayatçokağırlaşacaktır Radyoda sormalı: Alman, Italyan öğle yemeğinde ne yediniz? alist|onları nereye götürebileceği bilin- mez, Şüphesiz ki kuvvetlidirler ve -|18*0 Parislileri gibi «çiğvari bir çı- i kış» ; taha, etmoktedirlor. Fakat biz de gitgide daha kuvvetliyiz. Diktatörler ister. yorum ki kalmadan yle sanı. z ini|azam! şey elde etmek isterler. Bugü- ne kadar onlar için bu kol; lmuş- tur, Yarın çok daha müşkül olacak- roketler ol tan, Almanya kli. mayacaktır. Diği vo italyada an &, silâhlanı vukubulmadığı larda h e gelecek ay- kolaylaşa- Alman ve ital- yan hükümetle rine cıstırap çek üsebbipler iha: İngiltere ve Fransızdır» â midirler ve şimdiden den dır? Ve bu süretle ©o milletleri bize karşı ayaklandıracaklar Halbuki, makul man ve italyan milletle ler bunda bizim dahlimiz İşte iyi bir propagandanın burada ro- lü vardır. - Halle usulü dilde, halbuki Alman radyosu on ve İtalyan radyosu ise virmi dilde konuşurlar, Almanlar ve Fakat zecri tedbirlerin bir müddet| ,3 t n ebi lar Alman mal rından çıkacak ve s halıya mal ol Tecceh değil » üç misli pa- n'i mallar mü- Pierre Dominigue La Republigue Düşündüklerim — Baştarafı 3 ncü Sahifede — ziği zaptetmek.. Fakat bu, Hitlerin bizzat kendini tekzip etmesi değil midir? Diğer sütunlarımızda okuyacağınız veçhile, «Polonya gibi büyük bir — devletin denizde bir mahrece sahip olmak hakkını — reddetmek — mantıksızlık olur» cümlesini kullanan Hitler, en f tabiri ile ve kendisinin tarif et- tiği şekilde bir mantıksızlığa — düş « mekte israr eder mi, etmez mi bil- miyoruz. Ancak bunun tevlid edece. ği muhatarayı takdir etmesi, hem #n- sanlık, hem de bizzat Almanya için çok faydalı ve makul olur. Çünkü ciddi olsun, blöf olsun, hiçbir hare keti müsamaha ile karşılamıyacak olan bir zaman ve haleti ruhiye iç'n- de bulunuyoruz. İngiltere ikinci bir Münihe gitmi- yör. Bir Çekya, ve bir Avusturya kal- mamıştır. Bir Habeşistan, bir Arna- vudluk ta mevzuubahis olamaz. Hitlerin kansız ve harpsiz olarak yürüttüğü dava, nihayet kendini her şekilde müdafaa etmeği kararlaştır- mış olan diğer bir davanın sınırlarına kadar gelmiştir. Bu sınırı bozabil- mek için mutlaka harbi göze almak |lâzımdır, biz vaziyetin, kısa man içinde büyük inkişaflar göste- receğine kaniüz,

Bu sayıdan diğer sayfalar: