31 Ağustos 1939 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9

31 Ağustos 1939 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

31 Ağustos 1939 Perşembe (ANADOLU) & İSLÂM TARİHİ---—— HZ. MUHAMMED|u A, M. Ayhan Dirilen Aşk BUK Mnı AZEETEREL TT AA a Bir gün.. Aptülmuttalip çok yor|kalbini hazret Aptullaha doğru sev-)bilgisi, yüksek meziyet ve ahlâkı bu-| — Bazan tamamen unutulduğunu sandığımız aşklar, birgün rTulmuştu, Kâbenin bir kenarında| kediyordu. nu ifade etmiyormuydu? « n uyukluyordu. Epeyce daldırmıştı.| — Bir gün Aptullah; Yeni ve ik bir Peygamberin Garip, çok garip bir rüya gördü.| — — Baba -dedi- ben her ne vakit| geleceği Arabistandaki Musevi ve udan uyandığı vakit, saçları di- | Mekkeden uzaklaşarak Sebir dağı-/ Hıristiyan âlimlerince de malümdu. | kilmiş gibi idi. Düşünüyor ve müte- na çıksam ve bir tarafa otursam es-|Fakat onlar; bunu gizliyorlardı. Ye- Madiyen düşünüyordu. rarengiz bazı şeyler görüyorum.. ni bir dinin kendi dinlerini istihlaf Onun da Kehanete itikadı vardı..| - — Nedir oğlum o esrarengiz şey-|etmesini ve daha büyük bir peygam- Bir çok büyük rüya tabircileri tanı- ler?. İberin doğarak bütün insanları yeni- yordu. Hemen yola çıktı. Meşhur bir| — — Sırtımdan doğan iki nur far-'den kendi dinine davet eylemesini kâhini (rüya tabir eden, yıldızlara| kediyorum.. Bu nurun biri şarka, di-| hazmedemiyorlardı. bakarak gaipten haber veren insan) ' üeri garba doğru uzu; Tevratın beşinci seferinin ikinci ** buldu. Ve rüyasımı şöylece anlattı; | — Sanki birisi de bana bazı şeyler kısmında bir fıkra vardı. Bu fıkra, bakl — Uykumda belimden beyaz bir. söylüyor. İhazret Muhammedin ve dini İslâmın | "*Ska » zencirin çıkmakta olduğunu gördüm. Ne zaman bir kuru ağacın dibi- ilk mül iri idi, bütün tazelik.erile karşımıza çıkıp bizi harap ederler .-o——— YAZAN: A.C. rot ettiği tarafa buşımı çevirdim. Oradan, evet tam pencerenin ya- nındaki sıradan küçük bir çocuk aya- öğa kalktı. Bu çocuğun yüzü solgün ve göz- leri iriydi. Evet muhterem hâkimler! Vaktile ben de sevmiştim. — Ren de — aşkın memnu meyyasını tatmiş ve dünya cennetinden kövulmuştum. Lâkin sevdiğim kız, başka biriyle evlen . Yahut onun ailesi beni müyasip görmediği için, r gence kızlarını verivermiş. itriyordum reis bey! Başımı avuçlarımın — içine elarak yeni gelen sekiz yaşındaki talebe' lerd Bu zencir, bild olan bir zencir değildi. dan biri gök yüzüne, diğeri toprağın i ncüsü gündoğduya, dö ü de günbatıya doğru gidi- yordu. Ansızın, bu zencirin teşkil ettiği tekil, bir ağaç haline inkılâp etti. İy ce farkediyordum. Bu ağaçta çiçek- ler açmıştı. Temiz temiz kokuyordu. Ayni zamanda bol ve mis gibi mey- veler vardı. Ağacın dibinde iki nu- Tani ihtiyar duruyordu. Gördüğüm — rüyadan derin bir zevk duymakla beraber hayret için- deydim.. Sordum: — Bu nurani pirler kimdir? Dedim.. — Nuh ile İbrahim! Dediler. — Ya bu ağaç?. , — Bu ağaç sana dedelerinden in- tikal etti. Sen onu ihtimamla muha- faza edeceksin, onu koruyacaksın. 'u, senin bir vazifendir. O ağaç yı tamalıdır. Çünkü bu ağaç bir T tarafa dal budak salacaktır.. Bu aralık ağaç, gene zincir halin- e sırtımda kayboldu, İşte benim rü- Yam ey kâhin|, Bu rüyayı ivice tabir, *t1 Çünkü heyecan içindeyim.. İhtiyar kâhin rüyayı dinlerken iyretle gözlerini açıyor ve âdeta bir elimesini kaçırmaktan korkuyor- Müş gibi bütün dikkatiyle hazret Aptülmuttalibin dudaklarına bakı- Yordu. — Bitti mi? — Bitti. Kâhin; Aptülmuttalibi - bileğin- den yakaladı, Yanına yaklaştı.. — Bu şüya -dedi- çok büyük, çok Münalı bir rüya. Başka kimseye aç- Ma.. Senin mensup olduğun sülâle den bir erkek çocuğu dünyaya gele- tek. Yer yüzündeki insanlar, cinler, eriler, gökteki melekler, onun bü- Yüklüğüne, onun kudsiyetine boyun Eğecekler. O sırtından çıkan Mu> İşte o da; büyük bir dini ifade tder.. Çıkacak olan din; zencirin Gört kolu gibi her tarafa yayılacak Ve zencirin halkaları gibi; herkes ta- Tafından kabul edilerek yayılıp, uza- Yıp gidecek... Ona karşı düşmanlık edilemiye- tek, her kim bu dine ve bu büyük fahsiyete karşı düşmanlığa kalkarsa felâketlerle, hüsranlarla, mtıraplarla, #zaplarla karşılaşacak.. Senin sülâ- kenden gelecek olan bu Peygamber; rabistanda ve etrafta çok büyük Mücadeleler açacaktır.. Hazret İbra- imin dini, bütün kuyvet ve teme- yle bu Peygamber tarafından atıla- bır. Hazret Aptülmuttalip, nefes bile *İmadan bu tabiri dinle: İhtiyar kâhin tekrar etti: » — Dikkat et, kimseye açma... Biliyorsun ki Yahudiler, size düş Mandır. Böyle bir Paygamberin do- $unu da istemezler.. Bir hiyanete tülük etmeğe kalkıştılar. Hazret Aptülmuttalip kâhinin Yanından ayrılarak Mekkeye dön- zencir yok iz gibi, iki ucu|ne otursam, o ağaçta derhal yaprak- lerin açıklığını görüyorum.. Ben ay-| Mekke ci Tam dört kolu vardı. Bu uçlar-|tılınca, yapraklar, gene kaybol, Peygamberliğin — şarktan, arında oturan hazret İbra- yi himin ve hazret İsmail neslinden ge- ağaç, eski kuru manzarasına avdet leceğini kaydediyordu. ediyor, Ve bütün bu ahval, sanki bir an dır, nedir anlıyamıyorum.. Aptülmuttalip, oğlunu alâka ile dinledi, Artık anlıyordu. Kâhinin bahsettiği Peygamber, işte bu oğlundan, Aptullahtan do- ğacaktı. Zaten bu oğlunun veçhinde- ki güzellik ve parlaklık, ruhunda gö- rülen asalet ve uluvvucenap ile bü- tün kabilece tanınmış olan zekâsı Tür Âyni zamanda, — Gelecek olan'bu büyük Pey- içinde olup geçiyor.. Kendimde de-|gamber, hazret Musa gibi rin bir zevk duyuyorum. Rüya mı-| büyük bir din neşredecektir. Dünye- vi ve uhrevi kudret ve şevketi kcn—j di üzerinde toplıyacaktır. Diyordu; Bazı Yahudi âlimleri; Tevratta tesadüf ettikleri diğer izahat ve tep- şiratı ortadan kaldırmışlardı. Çün! bu izahat, hem hazret Muhammed, hem de Kur'an hakkında idi, — Devam edecek — Genci «Tayyare Flolarımızı vücude ge- tirmek için büyük milletimizin yüce ilgisini heyecanla anmak borcum- lur. Son arsıulusal hâdiseler, Türk millet? için kudretli bir hava odu- sunu, hayati önemde — tutulmasına bir daha hak verdirdi. Çok emekle kurduğumuz, canımızla koruma; andiçtiğimiz kutsal yurdun, hava- dan saldırışlara karşı güvenlik al- Vazifeni bilmeli ve yapmalısın! —kk— v tında bulunması demek, bize saldı- racakların, kendi yurtlarında — bi- zim de ayr” zararları yapabileceği. mize güvenimiz demektir. Bu güve- ni, her gün, arttıracak araç bulmak- ta büyük Türk ulusunun, ne göksel bir duyguyu kalbinde taşıdığını, her ferdinin vatan için tutuşan göz- lerinde okumaktayız.» — 1935 K. ATATÜRK Fransanın cevabı Fransa, buhranın izalesi için hüs- nüniyetle teşebbüste bulu- nanlarla beraberdir vakit içinde, derin bir sevinç Ve saadet duyuyordu.. Fakat bu Peygamber: On tane Sölunun bangisinin sülâlesinden dün Paris, 80 (A.A.) — Selâhiyettar| büste bulunanlarla teşriki mesa! et- bir menbadan öğrenildiğine göre|meğe hazır bulunduğunu bildirmiş- Fransa hükümeti buhranın müsliha-| tir, ne bir şekilde izalesi için Bolçika ta- yeni ve pacaktım? kadere v> an etmek ne işe yazardı! ca, hatta yıllarca dolaştım. | Fakst bir yün kendi kendimo, Ne olacak benim böyle halim! Diye bağırdım. Evet, benim böyle reis bey! Se İsine güzel bir yu raber mesud bir hayat geçirmeğe başlamıştı. Ben artık onun mazarında tama- men bir yabancıydım. Lâkin o benim nazarımda, gene eski Ferhundeydi! Ufak tefek, çıtı pıtı, üzüm gözlü sev; unutabilirdim reis bey! Felâkı in üzerinden aylar, yıl- lar şimşek süratiyle geçmeğe başla- di Yavaş yavaş aşkımı unutuyordum. ümleriyle yanıma yakla- rlardı, Bir gün muhterem hâkimler! Ben de evlendim. Ben de sevgilim gib; başka birisile evlendim. Bu kız, fena bir kız değil- di. Kalbi temiz, ahlâkı mükemmel, kendi halinde bir kızdı. Keşke vu güzele; birincisin tamma- dan önce rast gelseydim. Keşke onu b'rincisini sevmeden önce sevseydim. Maoamafih ok yaydan çıkmışlı bir kere! Evlendim ikine; sevgilimle! Onunla beş yıldanberi kumru gibi İstihkâm yarbayları Ankara, 29 (A.A.) — Albaylığa terfi eden istihkâm yarbayları: İs, Yb. M. Zeki Özsoy Vodina, Veh bi Tınaz Taşlıca, A. Cemal Düvencu Şehzadebaşı, arbaylığa terfi eden binbaşıları: İs. Bab. H. Fevzi Emre Trabzon, Abüdülkerim - Türkkan Üsküp, S. Sırrı Aktaş Üsküp, Hayri Solcun A- rapkir, Lütfi Tunca Görece, O. Nu- ri Köker Üsküp, Kâzım Tecimal E- dirne, Albaylığa terfi eden Mu. Yb, la- n: Azmi Akbu Erzurum, Yarbaylığa terfi eden Mu. Bn. la- istihkâm Mu Bnb. Remzi Ersun Erzincan, İrfan Pokiz Kadıköy, Nazım Arıkan Üsküp, Yarbaylığa terfi binbaşıları : Demiryol Bnb. M. Fuat Akbulut istanbul, Hilmi Dedekorkurt Beşik- taş, Yarbaylıktan albaylığa terfi eden jandarma yarbayları: Refik Günsev, ibrahim Sırrı Tekin. r. Nuri Şemsi Güneren B Beniğe 1 ğ buratuvar şefi Hastalarını Tilkilik Menzil So- İkak 15 No. da kabul eder. TEL: 4057 eden - demiryol olitün Mukade, » ağladım ve Vazifemi ter. kederek sokaklarda deli deli aylar- halim ne olacaktı| | Hayat bana gülüyor; ve kadınlar'ar. yaşıyorduk rels bey! Kumru gibi dudak — dud. ağıza biribirimize neşideler rek ömrümüzü gı rduk.. Ah, ni güzel, he şir, ne ilâhi zamanlardı zamanlar!.. ağı res verirken küçüklerden birisi ansızı: syağa kalktı; bana, — Musllim bey! Sınıfa yen: kadaşımız geldi! Dedi. Sizi temin ederim relis be, dondürücuü, yahut ateşleyici bir tesi: yaptı ki kürsüde ağır ağır titrediği: mi ve şakaklarımın yandığını görünce derse devam ede medim İ Fransız bankasın- daki para Uç milyon kilo altın Bugün Fransız bankasında mev cut olan altın miktarı tam üç bir ki: lodur. Fransız Maliye nazırı B. Pat Reynand göçenlerde verdiği bir na tuk ta, Amerikadan sonra Fransa- nm en çok altın külçesine melik ol duğünü iftiharla zikrediyordu. Temmuz ayı zarfında, bankasına beş gündo giren altın mik. tarı on bir tondur. Fransı: tondan fazladır ki bu da mühim bi yekündur. ——— M. Şevki Uğur Birinci sınıf dahili has- talıklar mütehassısı İzmir Beylersokak No, 82 Telefon No. 3286 Hastalarını sabahtan itibaren ve gece vakti kabul ve muayenel eder. Doktor Cahit Tuner iyliye- .. Bir ikindi üstü, uersanede dersimi ir ar- ateşler içinde Talebemin küçük parmağiyla işa- eee r> İngiltere bankasında mevcud bu- Niçin öldü. Tunan altın miktarı, iki bin dört yüz dikkatle bakmağa başladım. Tanrım! O ne feci andı! Karşımda, masum başını aaf omu. zanun üstüne eğerek korka korka bana bakan bu çocuk, bu yavru, ta- şıdığı o İki siyah gözü ve kıvırcık kaşlariyle beni baştan başa harap etmişti. Kürsüden indim, Dershanedeki çocukların hepsi beni tetkik ediyorlardı. Ağır, lâkin titrek adırılarla pen- eerenin yanındeki — sıranın yanına geldim. Allahım! Gizli kuvvetlere mamak mümkünmüydü hiç!.. Daha iki dakika önce, — Muallim bey! Sımıfa bir arka- inan & |daşımız geldi! Cümlesini duyar duymaz, niçin ben kürsüde birdenbire fenalık geçir z.|miş ve titremeğe başlamıştım!.. Niçin ve nasıl şu basit kelimeler, e|bana dokuz yıl önceki aşkımın canlı o|bir kopyasiyle biraz sonra karşılaşa- cağımı esrarengiz bir şekilde haber vermişti!.. Zihnim gittikçe karışıyordu. Kalbimde göğsümü kermtirmektey- U Sınıf, ölü sükünuteni muhafaza e- r ve benim balmumuna döner rengimin sebeplerin! mini mini mu- n talebe-|hakemeleriyle izaha çalışıyorlardı. min bu cümlesi benim Üzerimde öyle Reia beyl Ayakta korka korka ba« na bakan çocuğa ansızın şu suali sore i-Jdum: — Annen nerede? Annem mi muallim bey? — Evet annen! — Amnem öldü muallim bey! Ben öksüzüm ! Muhterem hâkimler! Belki sizi de sıkmaya başladım. Lâkin o anda ben, aklımı, şuurumu her şeyimi küybet. miştim. Sınıfın içinde, — Annen öldü mü? Annen öldü mü? Diye barbar bağırdığzımı tırlıyorum. — Evet muallim bey annem öldi -|Evlendikten bir sene sonra öldü.. Eyvah, niçin öldü? Niçin öldü benim -|Ferhundem? Sen onun çocuğusun değil m; yav- rum! Sanâ& annenin adımı bile söyle- z|thek istemiyorum! Çünkü şu gözlerin onun sana bıraktığı ebedi yadigâr. lardır. ha- H! ilâhi sevgilim annen öldü yavrum! Durmadan, böyle — bağırıyordum Evet izdivacından bir yıl sonra Fer hunde neden ölmüştü? Beni son günlere kadar sevmiş- miydi 0? Allahım, niçin ben onun arkasın- dan gitmemiştim? Niçin ben, her şeye Tağmen onu başkasımın elinden — kurtaramamış- tım? Sınıfta ağladım, bağırdım! Ve son. ra başım parçalanırcasına yere düş- tüm, Muhterem reis bey! Siz benim ta- Tebeden birisine hücum ettiğimi, onu göğsüme bastırdığımı ve sonra da muallim arkadaşlardan ikisin; şid- detle dövdüğümü söylüyorsunuz!.. Vallahi, rels bey, benim bunlardan hiç haberim yoktur. Tevkifhanede 'attığım dört gün, dört gece içinde de kendime gelemedim. Aklım ba- — ö Doktor inü da yok benim reis bey! Yaya gelecekti. O oğullarından Ap-|rafından yapılan teklifi kabul etmiş Operatörem Sinir - hastalıkları » Kamrey hati b0şaka DU DA Pa hi çok seviyordu.. —— İtir, Teklifin kabulünü natık nota,| | Cevdet Mustafa mutehassısı ma geldikleri vakit vallahi tanıya- Mekkenin ve civar kabilelerin bul gn öğleden sonra Brük:ele gönde - GÖNENDEN |Ş güzel, en âlicenap, en güzide de- h_klnlm, mütemadiyen ruhunu, fik- Tni işgal ediyordu. Onu, diğer çocuklarından fazla Seviyordu.. Bir his, mütemadiyen rilmiştir. Fransa hükümeti sulhu is- tediğini ve Daladiyenin son nutkun- da söylediği gibi he lihazırdaki buh- ranm izalesi için hüsnüniyotle teşeb Memleket hastanesi baştakibi 2 inci Beyler sokak furun karşısı 'No. 25 Hastalarını 11.80 dan bire kadar Bayler sokağınd. Ahenk matbaası vanında kabul eder. Her gün sast 8 den sonra Şamlı sokak No, 19 da hasta kabulüne başlamıştır. Tel; 3559 madım reis bey! Ben hastayım! Hastayım ben rels bey! Hastayım, çok hastayım! Beni affediniz, beni affediniz olmaz mı reis bey!

Bu sayıdan diğer sayfalar: