29 Ekim 1943 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 3

29 Ekim 1943 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

' Yabancı mütehasıs derdimiz M. Faruk GÜRTUNCA Başımızdaki asırlık ecnebi o mütehassıs felâketi, Tanzimatın başında, ortasında ve sonunda anlaşılamamıştı. Ondan sonra ise, anlaşılamamak derecesi her gün biraz daha yükselerek bugüne kadar geldi Dâvanın düğüm başı: Kendimize, bir takım sahte ve suni mil. e re mem ve ye bir takım sahte ve sun'i nefs retlerine rağmen, bir tür. lü isek yle miek hastalığı.. İşte, frenklerin «kendisini küçük görme ukdesi» diye ifadelendirdikleri, muhasebe ve mürakabe edilmeden kopyası çıkarılan sathi Avrupacılık gayretinin bize hediyesi, büyük hastalığımız; ve bu haslalığın mü- şahhaş pilânda en korkunç eseri: Ecn bi müteh Rtn Hüleerifeldrin en ilmisiyle haykı. âf yn ve sanatta yabancı müte- ilim ve id sanatlar, bir milletin kendi ruhi kaynaklarında pınarlaşır, ora- dan kaynar, kendi ezelinden İni ebedi. ne doğru aka gid Ve a beşeri kadroda ülebirine örmek ve pars teşkil etmek hususiyetine 'zedilemez. e ye , donmuş ve ruhi us kaybetm ida şubelerinde olabi Meselâ bir orduda e Rİ bir âletin işleme tarzını öğretecek bir ecnebi hassısı bulundurulabilir; ir bir talim ve terbiye mütehassısı, asla Bunlardan birincisi Mi ikincisi saf ilim ve ai mütehassıs olsa olsa, m bizde henüz e sanatin farkı iz alaşım değil k ttanberi kendimizi ütehassısın visal yata- gına teslim ge tereddüt etmedik. E. anberi başlıyan hastalığımı. gile müzminleşe müzminleşe gelen dolambaçlı seyri, bu... Ecnebi ge bir dersi olmak şöyle dursu anlar bizi topyekün a kar A PM dünyasına kar- e yüz milli ve şahsi bir hamle şek- e içimizden fışkıran İstiklâl Savaşının ruhu ne idi?, Tam bir millilik, şahsilik, maddi ve manevi istiklâl ihtirası değil mi? Ondan sonra bu ruhu her iş sahasmda ör- renkleştirmek borcunda değil miydik? Türk milletinin Büyük Kurtarıcısı Ata türk, maddi ve mânevi ra sebep ola. rak «Kendisini küçük ukdesi» ni Eekiyar İşte Büyük Notkiladan bir par- korkak insanlar, ci bir ileriye giderler ki, âdeta kendi e tahkir ederler. Derler ki, biz adam değiliz ve olamayız! Kendi kendimize “eni olma. mıza imkân oktur. bilâ kaydü şart mevcudiyetimizi bir eonebiye tevdi oede- lim! Türkiyeyi; böyle sakim yollarda inkı. raz vadisine sevkedenlerin elinden * kur. tarmak lâzımdır!» — İşte bu harikulâde ölçünün sahibi “olan milli kahramanımızın, varlığımızı mekân pilânında fethettikten sonra, zaman pilâ. nında, yabancı mütehassıslara nasıl taham. mül ettiğini izah güçtür. İstiklâl Savaşı nisbetinde milli ve şahsi bir hâdisenin, mermere nakşedilecek o ür- pertilerini bir Avrupalı elinden beklemesi. ni ve meydana, bir Taksim, bir Saraybur- nu, bir Ulus ei âbidesinin çıkmasını tefsir mümkün p? İstiklâl savaşmanın Meyocanı ımı bir ec- ebi ısmarlamakla, bizza hamlenin ili, yani milli kahramanın lm gl ısmârlamak arasında o zerre fark yol or tn temsil ettiğimiz şahsiyet ve şehamet levhasiyle bunlar ne büyük bi. z rer tezat halinde?. Ve nihayet bu yer an billürlaştırdığı ha. kikat şudur ki, n pilânında kurtulan ve kurtarılan per zaman pilânında, oldu- ğu gibi bırakılmıştı Yine heykel misali üzerinde yürüyelim : bizim yapamıyacağımız kadar iyidir. mümkün; fakat bunlar işte hep kuru tek. nika kadrosunun eşyası.. Onlarda olmıyan şey ise bizim — Ni baş ihtiya- cımız da ruhumuz değil m yni kanunu, taya. yüksek okulla. rımızı dolduran Si m ve sanat sahasm. daki mütehassıslara tatbik edebiliriz. Bir milletin öz ruhuna mensup beren o ruhun teknesinde sâf ilim ve sanat runu ye aktan nudurlar. js Ikaracakları tir De değil, bir sahsiyetsiziik çamuru, olacaktır. Hele bir zamanlar, kurultaylarda, ecnebi mütehas. sıs hamurkârlarının nezareti rilmek ve yuğrulmak ilmimize bakıp da > ret ve bunalmamak kabil m Dâva açık ve ia basit: Garbi, Türk çocuklarma kendi içinden anıtarak ve bir Türk'ruhundan süzdürerek memleketimize getirtebilir ve aşrlatabiliriz ; fakat milli ve ruhi mahremlerimizin visal yataklarını ecnebi mütehassısa açarak 'de. gil... rih dehşet içinde ADESENİN GÖZİLE AMELİ Salıh üstü Garh nebatlardır. kopyacılığının göz DÂVALARIMIZ : pilanında en keskin delili, ölülerimizin önünde taşıdığımız

Bu sayıdan diğer sayfalar: