November 12, 1943 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 12

November 12, 1943 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

vw göz kör, le ED Ve ilâh... : Ğ ise tahsilini, lüzumsuzluğunu aşağı- YE da Si le "örtü okuldan iki yıl ala. “ X , rak beş smıfa çıkarmak, çocuklarımızı hü. | .— Jâsacrlık belâsmdan kurtarmak, üstelik on- ai lara valla yolunda da bir yıl kazandırmak B» lâzımdır. ; z p *X Beş yıl için, tarih dersleri programı R i şöyle giziletiir ii a ag smıf: 12—13 yaş, © Eski çağ tarihi (Anektod) lar halinde. A Lise (Kültür) ü çerçevesinde bundan üstün 5 eski çağ tarihi bilgisi lüzumsuzdur. i İkinci smıf: 13—14 yaş. Romanın son asırları ile orta çağ tarihi.. 4 Şark ve garp oy il) em aydın İ- De zahı programın bel k 5 İslâm âlemi ve ik a dünyası gi bilhassa geniş yer alır.. Bi Üçüncü gmıf: 14 — 15 y Ön Beş gonel k Türk Lisesi (Baş tarafı 4 üncü sayfada) Sağ bacak kötürüm, sol bacak kıvrık. Bir 14—15 ve 16 nci e “Türkiye tarihi etrafında Del Ça; Dördüncü smıf: 15 — 16 hassa garp medeniyetinin büyük sırları. Keza Türkiye tarihi programm eh geniş inizi doldurur Beşinci smıf: 16 — 17 yaş. > 19 uncu asır ve zamanımız... Bir yıl için- de bu yaşlardaki çocuğun hakki olan olgun. lukla takrir ve tedris -olunabilir. X Bugün orta okul, lise ile ilkokul smda bir köprüden başka bir şey değildir. ; İki sinıfı liseye alınmakla, orta okul kaldı- rılabilir. Yerlerine çırak mektepleri açmak çok daha faydalıdır, 4 Nihayet okuyup yazma öğrenen ilk okul, Türk çocuğu için mecburidir. Fakat, orta tahsil ile kalmak, era olmaktan gi vade zararlıdır; Her yarım şeyde olduğu gibi... Yarı münevver, en katiyel insandır ; en li vatandaştır. Bu bakımdan, beş senelik, Türk lisesini biran evvel kurmak lâzımdır. Münakaşa mevzuu olarak tarih dersi. ni seçmemizin sebebi fevkalâde ehemmiye- tinden ötürüdür, Herhangi bir lisenin tarih öğretmeni ve aki mütalâmızın aksini iddia edem! inkılâp a. retmen 93 felâketine ve Pilevne müdafaası. na bir bütün #aat ayıramazsa, bahtsız sa- yılım. Tarih öğretmeni, (Lozan) da Türkiye baş murahhası İsmet Paşanm «Ben lâf din. lemeğe değil, sözümü dinletmeğe geldim!i» diyen sesinin akisleri üzerinde bir bütün ga. at duramaz ise bahtsız sayılır * Beş sınıflı Türk lisesini kurmak kolay * değildir; büyük kuvvet ister, Maarif Ve- kili Hasan Âli Yücel'de bu kuvveti umu. yoruz. Reşat Ekren KOÇU Gelecek sayılarımızda: İktisadi davalarımız Büyük Hk giye in Edebiyat od 270. - 17 ve 18 inci asırlar... yaş. . Dünyanın ve bil. Bir eni son sınıfında tarih okutan öğ- başlamıştır. send e fa- kat çabucak u © Sokaktan irili, zak, kısa önlüklü, çantalı, okasketli ço. cuklar, sims delikanlılar akın e se az da giyinmiştir, min sokaklık elbisesi- le bana bir daha görünür. Bir. sonra apartımanın kapısından çikarak yürür, kol saatine ba- sina bakmadan köşeyi döner. üneş pencerelere bir gerin gibi inmektedir. sahipsiz sonraları rışları veya zil sesleri semtin ev- ya, pazara çıkar. Sokaklar, ma halleler, evler, 'yani semt boşa. Şimdi her şeye can sıkıntısı Yalnızlığın (acısını “çeken benim gibi insanlar, dert- “lerini unutmak için türlü meş. galeler ararlar, Meselâ ben, bir - . müddet kitap okur, bir fasıl ha. yale, dalar, bazı insanları oda” ma hayalen davet eder ve bu hayali misafirlerimle > tepeden konuşurum. Bütün manasız şeylerin hiçliğini yi “edince üzüntüm çoğalır. Kendi- geçip, bir kaç satır yazmı terim; fakat yerinde ii 12 Gin A kar, sonra hızla koşarak arka-- lerine dolar. Ev kadınları çarşı. * kırık masa bütün arzumu kırar, can sıkıntısı odaya tekrar dolar, ona çaresiz kendimi gineş. ba. tmcaya kadar teslim Min Güneş ışiklarını yer yüzün- den yavaş yavaş toplarken semt yeniden dirilir, yaşamaya baş- lar. Ben nasıl olduğunu bilmeden kendimi sokakta bulurum, Ten. ha ve 1ssız sokaklardan semtin iş caddesine doğru yürüme. başlarım. Her köşe başı ba- 4 bir çok şeyler benim her sokağın kaldırımımda; her eski duvarda, her arsada zel günlerimden izler aramak âde- ymm Mahalle aralarındaki e3- ki aktar beni tanir, hatirim$ i S0- ar. Böylece çeşitli, tatlı, acı ma. niaları aşa aşa; ilk rüyalarıma giren kızın simasını büyük ko- nağın pencerelerinde boşuna a rayaraktan, geçer giderim. Derken semte avdet eden ilk kafile görünür, mektep talebe- leri çantalarmı sallıyarak, bir- birleriyle itişerek, küfürler sa- vurarak etrafımdan o geçer Daha ag fabrikadan a işçi kızları ; yığınları ve bütün Saü etrafa saçarak ıma çikarlar, bazı. ları hakkımda diğerinin kulağı na bir şeyler mırıldanır, gülü- ii, ben aldırmadan geçe. ağaç cadde bana kollarını a. çar. Köşedeki tütüncü selâmımı iade eder. Yol boyunca ellerim &ebimde Ne eski semt ar- kadaşla'rından birine o rastlar, halden, o Za kadınlardan, VEN i KA Na kızlardan, hayat pahalılığından konuşuruz. Bir kaç dakika sonra elimizde konuşacak mevzu kal- maz. ahvehanenin (Telefunken) radyosu bir kadın çığılığmın bü tün fecaatini yolcuların kulaklâ- rma doldurur, düşünceleri alt üst ettirir İşte bizim bekâr memur elin. * de paketle gelmektedir. Yanım- dan geçtiği halde beni tanımaz. Bu sırada yanımdaki, bana iler- > geçen bir çifti gösterir. Ka. > bakar ve tanırım. O bize “i tanıtanlardan biridir. Der. hal baş kaldıran eski hatıraların dizginlerini tutar,*onları şakin- leştiririm. Biraz sonra bana her sabah bir macera yaşatan liseli esmer kız elinde çantasile belirir. Karşı kaldırımda iken arkadaş- larını bu tarafa, ağaçlı ie doğru sürükler.. . Gözlerim ona takılır, yanımdan geçerken bir şeyler söylemek arzusunu du- yarım, muvaffak olamam. bunu anlar ve ağır ağır uzakla- şır, bizim sokağın yolunu tutar. Karanlık ie istilâya başla- mıştır. Kahveye girer ve kâğıt «oyunlarının hepsini sırayla o. nayan, İşSi çsÜz, arZzusuz düşüncesiz - insanları e. rim. Saatlerini sineğin kızı için feda eden bu insanlâr “bana ü. “zümtü verir, masamda dünyayı :: istediğim şekilde bast: kurar, çeşitli düşüncelere dala- rım, bey ie — dönerken bir iki sar- rlik eder, €vlerine eötürüği çi sie a (38 sağ : Ki NE Aşa gi dr Mİİ emanet ederim. Bir sokak döne. mecinde karşılaştığım sivi emektar bekçi ile bir apartım: kapısma “çömelip, (İkiz) pr sını karşılıklı içerek, siyasetten, dünyadan bahseder, bazan fikir çarpıştırır, münakaşa ederiz. Ni. hayet ben ıslık çalarak yoluma devam ederken, o da ak kamette düdüğünü öttünerek der. Semtin 5 boş ve kim sesizdir. Tan al evlerin 1âm. baları sönmüştü. Sokağımıza ekili liseli kı. da onu penceresinin önünde bu- Turum Ve odama girip de yatağıma uzanınca, şimdi onun da yata- ğma yattığmı, bazı hoş hayal- lere, arzulara odaldığını düşü- nür, ben de ayni,şeyleri canlan- "dırarak, hayale dalarım. Rüyalarım da bu semtin uzZa- ğında değildir. İnsanları sokakları, - caddesi, çocukları, kızları ve kadınları ile o m göç eder, taşmır, Orada da bekçi, kahveci, tü. da tün bu insanları sever, tanır ve onlarla selâmlaşırım geçtiğim her sokağın evlerinden benim için çeşit çeşit simalar ve başlar uzanır, bana güler, Ordaki semt de bana yabancı değildir, onu iyi tanırım. — .. Ve o da beni iyi tanır. Oktay AKBAL A Nel si isti. Orada da * 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: