26 Kasım 1943 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 11

26 Kasım 1943 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— şi am babam, iki gözüm kardeşi ım; sana kırk yıllık, her önüne gelenin bir kere kale. usul kabilindendi. Ha... Evlendikten sonra büs- bütün derli toplu bir hayata daldım. Akşamları kuzu kuzu sabahları tı- Şizime gider- için artık ne arayan olurdu be. ni, ; bir gün, bir akşam, nasıl oldu şimdi pek hatırlıya- mıyorum, perhizi bozdum. Ba- itiyadımı değiştirttiğine a lara gömmesin!. Kitahi terbiye. nin sözde medenileştirdiği insan mızmız bir budal;dan başka ne. dir?. Evet, evet hakkm var, diskuru geçelim. Ha.. Ne diyo'dum?. O akşam, üç beş arkadaşla oBeyoğlunun külüstür bir aeyhanesinde top- landık. Galila: «Adam sen de, diyordum, iş beş kadeh parlatır, n ya... O zamanlar bizim yn viranede otu- Tür imiz yer Taksime yakm. dı İçimizde yıllarca metep arkadaşı, Fahri de var. dı. Fahriciğim çektikçe bülbül gayi başladı anlatmağa. Kâ- Bir de sa yarısı olmuş. Hemen masadan sıyrıldığım ye yallâk sokağa. Nereye, ne yapıyorsun diyen bi. le re Hepsi kendi âlemine dalmıştı Mekanda pis, berbat hava- sından çıkıp da sokağm hafif serinliği yüzüme çarpınca va. sişgömiğ vahametini anlar gibi oldum. Düşündüm Ne yapabili- rim?. O saatten sonra tramvay ulmak imkânsız. Nasıl olsa E- minönünder itibaren yürünecek. Akşamki tasavvur aklıma gel. di: Aska sokaklardan 'Tozko- gz © 8 toplamış olurum». hiçti. Çünkü daha bir kaç gün bizim Arif Dino'nun gece yarısından sonra 'Taksimden Bakırköye yaya gidip döndük- lerini biliyor, insanm sarhoşken payet rahat yürüyeceği hakım. da benden evvelkilerin tecrübe. lerine güveniyordum. Galiba, bir taraftan yürürken, nerelerden geçtiğime dikkat et- miyecek kadar fazlaca dalmış olacağım. Başım yerde, kös kös giderken önümde bir insan göl gesi gördüm. İrkilerek milis Bir kadın. a zaman et kındım : hut sokaklardan bU rinin Bai Oradan ge- mer temez beni en kısa yoldan gö. türüyormuş meğer Sokağın ortasmda kala kal- rm Bir anda bütün kanım, i sma bütün efkârım ük fırladı. Ne ileri İkem liyordum ne Tİ. n için, rısmdan sonra, dr bir kavuşturmuş, sırtını duvara da- yamış, kısaca (Klâsik poz) unu almış olan kadın da bana baka: rak gülüyordu. Durduğumu görünce kolları- nı çözerek bir iki adım yaklaştı. . Bende ses sada yok. Sade, evvelâ muhakkak şaşkın şaşkın baka gözlerimi yüzüne dikmiş, duru. ütün dikkatimle ba- a her hâssem rmalin O az işe yarıyor, hakikatler ve vehimler Ge yüz kere daha at'i ve vazih, gözümün önüne seriliyordu: Sönük havagazı feneri gözlerimi kör edecek ka. dar berrak, pırıltılı; sokak, sü- kütun müthiş bir gürültü halin- de uğuldayan şarkısma gömül. müş ve onun âlengile nâmüte- nahiliğe doğru tek başma uza. nan, tükenmiyecek bir yolmuş kadar yalnız ve tenha görünü- yordu. Haricimdeki kıymetler kadar, ye de o kuşatamıyaca. ım recede obüyümüşlerdi: Kan sakakarmdn asl bir tok- mak; ağrı, bi cr we ben bilmem: han yıkadığı ğ bir terle bunalmış halde bülu- nuyordum. 40 Halbuki o kadın pe kadar sa kindi. Artan ve e göre rek gözlerinden onu yni ni okuyan e er emi sandığını, son- iğime hükmettiğini hromağ Şini şaşırmış benliği teredüd eği sümile bana” bakmakta devam etti. Bu esnada yüzündeki, gözle. rindeki en ufak mâna değişikli- gini kaçırmadan, çizgilerine bak- tım. (Oval) yüzü o vard£. Bundan daha alelâdesi belki de na o kadari. nanılmaz, muhayyer ukul gö- rünüyordu ki... Ağznm. kenarlarında derince r hafif çukur ve n yı halde çatlak, boğuk, tabiatini kaybetmiş bir ses ola. kt, Bir ara, tebessümünün du- ğim, sersemlikten ötürü hatırr ma getirmediğim bir ihtimel, soğuk bir temasla sırtımı dolaş. ER» Ben rhoştum; o, değildi. i yoktu, onun mu saparak belki de kendi te. yim onda var farzetti- imlerimi, onda olacağı- nı yi ayki hususiyetleri bin mumluk bir nürda zihnim. den geçirirken o da bunları göz- lerimin aptalca açık penceresin. de hiç güçlük çekmeden seyret- yöiei sonradan erdiğim bu mü- lal daha o tasarlamağa bile imkân bulamadan — bu defa ramadan o cağma emin, bir türlü unutamı- yacağım kadar tatlı sesine en ağır hakaret mânasmı yükliye. rek hiç beklemediğim bir keli- meyi yüzüme âdeta tükürdü: — Kibar! Ve yürüdü gitti. nu

Bu sayıdan diğer sayfalar: