10 Mart 1944 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 11

10 Mart 1944 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ıkıntılı bir ir Ss silkinerek kurtul Gün sona eriyordu. De son kırıntılarını da, karanlık, teker teker yuttu. Bana, dakikalardan beri için- yahlık, bana müthiş görünme- ye başladı. İçimde tahlil et- mekten korktuğum hisler... Ayağa kalktım. Birkaç adımda dışarıya çıktım ; iskelenin ya- nındaki rıhtım POLEN dolaş- maya koyuldum Etrafta bir insan görebilmek yatmış... Denizde, karanlık da- ha korkunç... Her dalga ile sanki sarsılıyor, dalgalanıyor... rerek durdum. Daha sonra tek- rar bekleme yerine girdim. Pencerenin kenarındaki ka- napeye oturdum. Yüzümü dı- Yi döndürerek karanlığa tes- im oldum. Ara sıra, uzaklardan geçip giden Şirket vapurlarının (pro- jektör) lerinin firari ışıkları, yüzüme çarpıp geçiyor.. Vakit, hiç akleme öncililç gibi... Başımı içeriye çektim. görmediğim halde - bakmaya başladım. Karanlık, baktıkca daha ko- yulaşıyor, kesif bir hal alıyor... ku.. anda, beni yerimden deh- şetle sıçratan, bir hâdise oldu. Kulübenin içinde bir alev par- ladı ve yükseldi. çük küçük siyah parçalar, du- var diplerine, tavan köşelerine, kanepe altlarına güçlükle ken- dilerini attı ve saklandı. Her şey bir anda bambaşka olmuş, değişmişti. O zaman bakışlarım ve bütün düşüncelerim, kibriti elinde tutan insana saldırdı. Işığın titreyişleri altında bir sima, en keskin hatlarile mey- dana çıktı. Basit bir kibrit ışığı, en mahir bir ressam gibi, üç beş çizği, iki üç dalgalı alev ve bir kaç gölgeyle, bir insan yüzünün bütün hakika- tını belirtmişti. 4 göz, ışık altında, iri ateş böcekleri gibi parıldıyordu m, sigarasını, birkaç ke- re aleve temas ettirdi. Dumanı iyice çekti, sonra ağzından ve bakışı dumanlandı, yanması sona ermek üzere olan kibriti bana doğru uzattı, Beni gör- müştü herhalde... Soluk pembe iki kalın et parçası, biribiri üzerine bir kaç defa konup indi: — Affedersiniz... içmez misiniz? Bir sigara Oktay AKBAL Eliyle paketi bana doğru uzattı bekledi. Hiç cevap vermeden, kolum uzandı ve en sigara dudaklarıma yerle Sonra tükenen se attı, Karanlık tekrar muzaffer, eski- sinden daha hırslı, odaya dol. du. Lâkin çok geçmeden yeni bir kibrit alevi odayı aydınla- tınca, karanlığa yeni bir ricat... Adam kibriti uzattı ve sönen sigaramı yaktı. Bu seferki ay- dınlıkta onun simasını daha iyi görebildim İri bir burun gölgesi duvara vurmuştu. Kalın kaşları, hafif ışık altında iki büyü- müştü. Dudakları memnuniyetle çar- ps gözleri tebessümlü: - Vapur bekliyorsunuz, de- ğil mi? er kibrit alevini dalgalan- dırdı. Işık odanın tavanında sella çalkalandı. Ben cevap vermeden, o de- vam etti: — Telâşlısınız... Halinizden belli... Vapur beklemek sıkın- tılıdır. Acele ediyorsunuz. Ev- de sizi bekleyenler var mut- ananız. Biraz ge- misli şu anda, değil mi? Fakat şey söylemeyin, ben tahmin etmeye çalışa- yım. Sevdiklerinizi özlediğinizi anlıyorum, Rica ederim, siz hiç US” konuşmayın! Böyle daha iyi... He üzum da yok... Bıra- kın, ben istediğim gibi düşü- neyim. Yanlış veya doğru... O bence ehemmiyeti ii alevi sönmüş, oda ye- Birden, menşei meçhu (projektör), bir makas gibi o- bir anda ikiye bölerek oldu. Adam konuşuyor. Benimle değil, kendi hepsi ei yor... Benim ,ona muhatap ol- A iş ebe Klee bulun — Bir İz insanı seven ve bek- yen bir çift gözün sizi arayan bakışları... Her kelimenizden mâna çıkaran kimseler... Bu insan elbette mesuttur. Fakat ekseriya vaziyetinin kıymetini bilmez. Meselâ siz, belki de onlara, yani sizi sevenlere lâ- yık değilsiniz. Ben de bir va- kitler sizin gibiydim. Beni de sevenler, arayanlar vardı. Be- nim de yolum beklenirdi. Öyle amma, şimdi o anları düşüne- rek üzülmüyorum. Beni seven o İnsanların kayboluşlarından kederli değilim. O zaman ben, sadece beni seven insanlara karşı sevgi duyardım. Bu, kü- çük, basit bir sevgiydi. Kar- şılıklı bir alış veriş gibi bir şey... Şimdi o zamanki aptalca düşünüşümü hatırlayarak ken- Artık hakiki » 2 < 6 g g 8 Mesut ve bedbaht olanları, bi- ta içimde buluyorum; babam, annem, kardeşim, oğlummuşlar gibi... Kısa boylularını, kısa oldukları için; uzunlarını, u- zunluklarından dolayı; bıyık- hlarını, bıyıksızlarını, kadın- larını, kızlarını, gençlerini, ço- cuklarını hepsini, hepsini se- viyorum. Ben onlar için yaşı- vergi gibiyim Sanki onlarda fani Bir an süküt ve devam: anlar hiç bilinmiyor... Birbirlerini tanımıyorlar. Kim- se de onları miyor. Büyük adam denilen fikirler, kanaatler, hep yalan... Hepsi yalan... İnsanları ayfayı çeviriniz? 11

Bu sayıdan diğer sayfalar: