14 Nisan 1944 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 14

14 Nisan 1944 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ANUNİ Sultan Süleyman ile oğlu İkinci Sultan Selim devri kibarı lema ve meşayihinden Ebu Sait efendi: İstanbula İrandan gelip yerleşmişti. Vezi- efendi begayet vesveseye müptelâ idi. Birgün Ali paşa, Efendiye bir samur kürk gönderir, kabulden fevkalhad hazer ve İmtina eder, hele ne dert'ise aldırır, ama pâk olsun diye birkaç defa sabun ile yağmurda durur. Kâh ıslanır, kâh kurur. Sonra itikatlarınca pâk olmuştur deyüp bir müridine birkaç defa ellerini yuydu- rup vebir gayri müstamel bez ile ellerini sildirir ve kürkü silktirir. Ama kürkün gözleri illetten salim elli nefer ırgat tut- turur, yıkatıp pâklattıktan sonra ü hanesinin her köşesini dikkat ile sildirir ve kılları arattırıp buldurur. Tamam ken- disine pâk oldu itikadı gelince bu derdi çekip halkı kendisine güldürür Birgün Ali paşa, Şeyhi, Sultan Süleyma- na tavsif edip bazı kerametlerini ve vesve- sede olan ihtimallerini nakleder ; “müste- cabüddâve bir azizdir, duasını alın,, diye ilka eder. Saadetlü padişah : “Yine senin bir haşarılığın var ancak!.,, deyu güler ve tenbihi üzere Efendinin vesvesesine riaye- ten sarayda hiç kimse el ve eteğini öpmez. Şeyh efendi de huzurda el ve etek öpme- yüp iraktan merhaba şekli ile inhina ve tazim eder. Sultan Süleyman Ali paşaya GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ: Tam 48 sene evvelki (Serveti Fünun) mecmu- asında, kendi resmi ve elyazısile süslü olarak Tevfik Fikretin bir şiiri... ecmişte LA YAPRAKLAR SECİYELER ( Peçevili İbrahim'den) “Bu azizin (yevmiyesi ne miktarda?,, deyu sorar. Sadrâzam: “Yüz akçedir!,, der. iğne Süleyman : “Azdır! Yüz ak parası ilâve edin de yüreğindeki vesvese çirkefi- nide temizlesin!,, Buyurur. Bosnalı İbrahim paşa: Üçüncü Sultan Mehmedin veziriâzamla- rından Bosnalı İbrahim paşa seha ve ke- remde zamanesinin hâtemi idi. Amma evzaıtuhaf, görenler kendisini kâh buda- ladan, kâh ukalâdan addederlerdi. Üç defa sadrâzam o sadaretinde Ka- nije kalesini fethetmiştir ki, elhak bir âsarı hasenedir, dünyalar durdukça hayr ile zikrine sebeptir. Hicri bin on yılında seferde vefat edip Şehzade camii avlusun- daki türbesine defnolundu. Semendire sancağında ve Tameşvar rea- ya arasında ne kadar delikanlı tüvânâ ve cenge havesli reaya varsa gelip paşadan bayraklar alıp her bölüğü bir kolda eşki- ya def'ine ahd-ü misak ettiler. Paşanın bunlara in'amı, Selânik keçesinden üze- rinde arslan resmi birer &eccade idi, ol sebep ile anların sair reaya içinde iftihar- ları fevkalâde idi. Numayişinde müşfik ve merhamet adamıydı, karşısında bir kimse ağlasa beraber ağlardı. Ama hünilikte de fevkalhat hüni idi; hem öldürür, hem ga- yet acıdım derdi. Pojaga kadısını halk ayaklanıp öldürmüştü. “Ben ısmarlamış- tım, demi hederdir!,, deyu Pojagalıların eline emirler verdi. “Şimdiden sonra ka- dıların serhadde hali nice olur ?,, diyen- lere: “Kadının katillerini bulacağız diye reayayı düşman tarafına mı kaçıralım? Ellerine ben öldürttüm diye kâğıt verir, Devlet ırzını koruruz!.,, dedi. Paşanın bu tedbirlerinin kendi hayatında ve ölü- münden sonra nice iyilikleri zahir oldu: Reşat. Ekrem KOÇUB Drava nehrinin ötesinde ne kadar vilâyet köylerden dışarı çıkılmazdı. Reaya, hay- dudu buğday dövdükleri biribirine bağlı kalın kızılcık değneklerile döve döve öl- dürdüler ; haydut eşkiyası fesat ayağını çekti. /Kanije seferinde askeri bir veçhile zabt- etti ki, kimse reayanın tarlasının bir başa- ğını almadı. Halbuki harman üzeri idi. Reaya askerin yolu üzerine arabalarla büyük büyük Macar somunları, ve çuval çuval arpa getirip satarlardı. Herkes ak- çesini verip alırdı. Bu hakir acele ile alay yanında geçerdim, bir tarla kenarına uğ- radım. Çavuşlar tarlaya girme diye âvâz ettiler ve getirin dediler. Matracısını gön- dermiş: “Ben orasının ekin olduğunu bilmezdim, del!,, diye talim ettiler. Meger bu bahaneyi edenleri affedermiş, bize de sebebi af olsun diye kendisi murat edin- miş. Yakın geldim. Merhum beni bilirdi : “A ee “Ya sen oranın ekin mii bilmez- mi idin? “Bendeniz bu yerliyim, ekin ediğini bilirim ama benim gittiğim yerde esnaza vard “Esnaza nedir ?,, ded “Sultanım benden a bilirsiniz, ya yoludur!,, dedim Güldü, “Hele eline girmekten sakın |,, dedi. Bu kadar zaptıraptında belki ancak iki üç adam telef etmişti. Bir deveciyi havuz başında salbetmiş ve birkaç katır ve beygiride miri için damgalatmıştı. Hemen malüm oldu ki, zaptırap da himmet- ten nâşi imiş!.. yas 35 Yıl evvelin mizahı: — Hürriyet, yavrum, öpsene paşa babalarının ellerini, eteklerini!.. LAR bar İle

Bu sayıdan diğer sayfalar: